Etiket arşivi: Mason Tarikatı

Akademi Dergisi yazarı muhterem hocamız Mehmet Fahri Sertkaya’nın muhtelif yazılarında geçen, Mason tarikat, Mason, Masonik Örgütler, Yahudi/Mason Medyası, Mason/Satanist Ayin, Mason Teşkilatı, Freemasonry, Masonluk, Masonlar gibi etiketlerin tamamını istafade edilmesi temennisiyle, Mason Tarikatı konusu altına toplamaya çalıştık.

Editör | MFS.TV

Küstah


Bir milyondan fazla insan öldü, 15 milyondan fazla insan perişan halde… Milli güvenliğimiz bile tehdit altına düştü… Hırsızlıklar, soygunlar, peşkeşler, bitmek bilmeyen suçlar somut şekilde gözler önünde ve o işte bunu paylaştı…

Yüz yıldan fazladır bir mason yuvası/çiftliği olan Kızılay’ın mason başkanı Kerem Kınık, deprem bölgesi Adıyaman Gölbaşı’da çektiği fotoğrafı, Instagram’da “yarışmayan bir insanı yenemezsin” notuyla paylaştı.

Adli yetkililer ise anlaşılan o ki hala mason tarikatından izin alamamışlar vazifelerini yapmak için…

İnsanlıktan çıkmış olmanın en açık tezahürü…

Masonların çiftliği olan Kızılay’ın mason başkanı Kerem Kınık’tan istifa açıklaması:

“Ben seçilmiş bir isim olarak görevimi yapıyorum. Başarılı bir çalışmanın ortaya konulduğu bir dönemde, goygoycuların sözüyle hareket etmek bana yakışmaz.”

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Her an her şeye hazırlıklı olun


Her an sahaya inebilirim, herkes her şeye hazırlıklı olsun. Bütün dünyaya çok kesin, çok net bir bilgiyi ilan ediyorum: Rusya iflas etti ve ona düşman görünen ülkeler bile bu gerçeği insanlıktan gizlemeye çabalıyorlar. Son süreçte yaşanan pek çok siyasi gelişme, danışıklı dövüşten ibaret…

Rusya bu iflası yaşamasın diye, Maraş merkezli suni deprem saldırıları da yapıldı. Çok şeyler de denendi ama hiçbiri işe yaramadı.

Yine herkes bilmeli ki Rusya Federasyonunun devlet sistemi düzgün işlemez vaziyette. Yaşanmakta olan çok sarsıcı gelişmeler dünya basınına açıkça yansımıyor.

Balkondan düşenler, müstehcen görüntüleri paylaşılanlar ve benzeri gelişmeler, devede kulak sayılacak hadiseler. Şu anda Rusya’nın içi kaynıyor ve doğru düzgün işler vaziyette bir Rusya yok.

Bir süre önce yazdığım gibi Rusya, gerçek bir harpte kendini bile savunamayacak vaziyette…

Buna rağmen, o Rusya’ya sözde/görünürde düşman olan ülkeler, Rusya’nın değil, Türkiye’nin üzerine oynadılar. Rusya’ya değil, Türkiye’ye son darbeleri vurmaya kalktılar. Aslında İstanbul’u/Mfs’yi durdumaya çabaladılar. Bunda da başarısız oldular ve günlerdir büyük siyasi, mali, askeri krizlerdeler.

“UFO’ya bak UFO’ya” oyunları bile gündemi meşgul edebilmek için oynandı.

Rusya-Ukrayna danışıklı dövüşü kapsamında bölgede konuşlandırılan askeri unsurların çoğu aslında Türkiye’ye karşı bölgede toplanıyorlar.

Rusya Federasyonunun parçalanmasına mani olamazlarsa, Türkiye’nin bir anda nasıl bir siyasi, askeri ve mali güce ulaşabileceğini çok iyi biliyorlar. Kabus gibi bu korkunun içindeler ve bundan çıkamıyorlar.

Bu nedenle, bir avuç azınlık hariç, geriye kalanlarının Türklükle ve Müslümanlıkla zerre kadar bağı kalmamış olan Azerbaycan’ı da maşa olarak kullanıyorlar. Dünya basınına yansıyan hadiselerin, görüşmelerin, açıklamaların hepsinin gerçek olan ve insanlıktan gizlenen arka planları var.

Bütün dünyanın gözleri önüne açıkça serdim ki ABD değil sadece, yanına onlarca ülke de gelse, Türkiye’yi işgal edebilecek ordulara, donanmalara, mali güce, eğitime, tecrübeye, mühimmata, benzine, cesarete sahip değiller.

Sadece elektromanyetik silahlar, uzun menzilli füzeler, nükleer bombalar kullanarak varlık gösterebilirler. Bir de savaş uçakları ile kısmi hava bombardımanları yapabilirler. Başka hiçbir hünerleri yok.

Ellerindeki en tesirli kart ise, sayıları on binleri bulan ve Türkiye’de her etkili/yetkili yere getirilmiş olan gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason hainler…

Türkiye için asıl tehdit bunlar ve bunların oyundan düşürülmesinin hemen sonrasında somut şekilde dünya lideri olacak bir Türkiye var.

Tarafların bu kadar korkmasının ve saldırgan olmasının arka planında bu gerçekler var

Seçim falan olmayacaktı, yine olmayacak. Türkiye genelinde OHAL şartlarına herkes hazır olsun. Bu OHAL’i AKPKK ya da başka bir sözde siyasi parti ilan etmeyecek ve yönetmeyecek. Herkes hazır olsun ve ayağa kalksın. Üzerine ne düştüğüne, neler yapabileceğine baksın.

Ne beni yok edebildiler, ne Türkiye’yi… Şimdi hamle sırası bizde ve hamle için doğru zamana da geldik.

“Açık alan toplantıları ile gösteri yürüyüşleri, oturma eylemi ve miting gibi etkinlikler”, yetkililer tarafından keyfi şekilde engellenemez.

Vatana ihanetleri, kanun tanımaz oldukları, sürekli halkı tehdit ettikleri, mafya babacıkları ile halkı korkutmaya çabaladıkları açıkça gözler önünde olan… Yüz binlerce kişinin kasten ölüme terk edilmesi sonrasında “gerçek” tek bir soruşturma bile başlatmayan… Askerimizi sahaya indirmemenin ardından birbirini yalanlayan onlarca açıklama yapan… Birinin bile hala istifa etmediği de görülen şu seçilmişlerin ya da atanmışların emirlerine uymak mecburiyeti yoktur. Hukukta, kanunda böyle bir zorunluluk yok.

Bu türlü emirlerin tamamı hükümsüzdür, bağlayıcı değildir.

Türkiye an itibari ile bir kanun devleti değildir. Orman kanunlarını hakim kılmaya çabalayan ve buna açıkça ve defalarca teşebbüs eden hainlerin “resmi” idaresi altındadır.

Türk milleti olarak bu ihanetleri, cinayetleri, katliamları bir an evvet durdurmak bir tercih hakkı değil, milli bir vazifedir. Söz konusu kişilerin söz konusu hükümsüz emirlerine itaat etmek vatana ihanet etmektir.

Maraş merkezli suni deprem saldırıları sonrasında afet bölgesine dönüşen o bölgenin yükünü vatandaşlarımız daha fazla taşımak zorunda değildir.

Bu güne kadar hukuksuzca, zorla toplanan deprem vergilerine ne oldu? Kim/ler çaldıysa derhal geri getirsin, hemen devletin ve milletin menfaatine olacak şekilde kullanılsın ya da bu tarihi çapta kanunsuzluğun ve hırsızlığın hesabı, ilgili herkesten sorulsun.

Türkiye hukuk devleti ise, bu yapılır. Hukuk devleti değilse, ilgili kişiler ayaklar altına alınır.

Suni deprem saldırıları sonrasında toplanan yardım paraları nerede? Ne zaman bölgeye “gerçekten” kullanılacak?

Kızılay’ın yetkililerinin depremden iki üç gün sonra fahişelerin mekanlarında eğlendikleri meydana çıktı, kim gereğini yapacak? Kimin paralarıyla eğleniyorlardı?

Kızılay’ın, zaten milletin yardımları ile ürettiği çadırları, bir de milletin yardımları ile satın alan AHBAP’a sattığı açıkça gözler önünde, kim, hangi kurum ve yetkililer müdahale edecek? Türkiye hukuk devleti ise müdahale edilir, değilse müdahale etmeyen yetkililer de ayaklar altına alınır.

Nerede o gizli Ermeni ve büyükbaş vatan haini Binali Yıldırım? Nerede ailesi, akrabaları? Kimseyle helalleşilmeyecek, ilgili herkese hesap sorulacak. Küstahlaşıp devlet gücünü milletin aleyhine çevirmeye kalkan her kim ise ayaklar altına alınacak.

Madem o çadırlar vardı, o imkan eldeydi, günler boyunca afet bölgesinde on binlerce insanın battaniyeye sarılarak o kış şartlardında sokaklarda yatmasına neden izin verildi? Kimin izni beklendi? Düşmanın işgal valisi olsa memleketin başında, bu kadar rahat hareket edebilir miydi bu ülkede?

Madem ki o çadırlar vardı, madem ki onca tıbbi imkan da sağlık çalışanları da vardı, neden ille de o yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelmeleri için hamleler yapıldı?

Hala Türkiye’nin elinde çok sayıda sahra hastahanesi, yeterli tıbbi malzemeler, yeterli sağlık çalışanları var ve neden afet bölgesinde hala o yabancı unsurlar var?

Sahra hastahanesi kuran onlarca ülkenin ve NATO teşkilatının insan, organ hasadı yapmasına neden izin veriliyor?

O sözde sahra hastahanelerinin etrafında durarak cep telefonları ile görüntü alanlar neden engelleniyor? Bizim askerimiz ve polisimiz, vatandaşın çektiği görüntüleri cep telefonlarından neden sildiriyor?

İngiltere’den, ABD’den, İsrail’den talimat alan AKPKK-MHPKK organize suç, terör ve ihanet örgütü, işine geldiği anda, lazım olan her yerde askeri de polisi de fazlasıyla hazır ediyor.

İşine gelen yerde iş makinelerini de yakıtlarını da kamyonları da personelleri de hazır ediyor. Tıkır tıkır işletiyor sistemi… İşine gelince her şeyi alasıyla organize ediyor da neden gerçek yardımları, neden gerçek milli güvenlik tedbirlerini organize etmiyor?

Neden bu kadar açık ihanetlere ve kasıtlara rağmen birileri basında, medyada ve sosyal medyada hala “ihmal, liyakatsızlık” diyor?

İhmaller ve liyakatsizlik ikinci planda, aleni şekilde ihanet var, kasıt var, katliam var, kim bunu görüp de milleti oyalayabilir? Bunu yapmak basın ve medya özgürlüğü müdür, bunca vahim insanlık suçlarına bile suç ortağı olmak mıdır? Herkes titreyip kendine gelsin. Şu anlarda yaptığı icraatlarla, bulunduğu safla, herkes kendi sonunu belirliyor.

Ne kadar rest çekersem çekeyim, ayağa kalkabilecek bir dünya yok. Üzerimize gelebilecek bir dünya yok. Hepsinin hali Türkiye’den bin beter…

Sağcı, solcu, şucu, bucu diye ayırt etmeyeceğim. Dik duran, hesap soran, hak arayan, hukuk isteyen, ihanete isyan eden herkesi, her grubu/kesimi destekleyeceğim. Gerekiyorsa silahlı unsurlarımla destekleyeceğim.

Hiç kimse tereddüt etmesin, başka Türkiye yok…

Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan, Suriye, Irak, birlikte hareket ediyorlar. AKPKK de MHPKK de CHPKK de HDPKK de Muharrem de Ümit de onlarla bereber hareket ediyorlar.

O sözde siyasi partiler ve liderler, bir yandan NATO ile AB ile ABD ile ve İsrail ile de beraber hareket ediyorlar.

Afrika kıtasındaki ilgili taraflar, gruplar da tetikte olsunlar. Ankebut Ağı Türkiye’de açıkça devrildikten hemen sonra Afrika kıtası da hürriyetine koşacak. Ankebut Ağı ülkelerinin hepsi kendi dertlerine düşmüş olacaklar ve Afrika’ya müdahale edemeyecekler.

İngiltere de her an iflas edebilir. ABD’den bile önce tam bir iflas haline girebilir.

Çok güzel, çok hayırlı şeyler olacak. Korkaklar ölecek, cesurlar muzaffer olacak. Sürü belasını bulacak, millet kurtulacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İşaretli bölgede milyonlarca kişinin ölmesi ihtimali var


Ve bu ihtimal çok ama çok yüksek bir ihtimal.

Daha önce de bu kısımdaki şehirlere dikkat çekmiştim ve kesinlikle bir gün yıkılacaklarını ifade etmiştim. Yakın zamanda yine hatırlatmıştım.

Geleceği Allah bilir, hiç kimse kesin bir ifade kullanamaz ama o bölge için risk, bu güne kadar görülmemiş seviyede yüksek.

Çok kuvvetle muhtemel ki Uşak merkezli ya da Kütahya merkezli ya da Muğla merkezli ve çok şiddetli bir deprem ile açılış olacak. Yine o kadar şiddetli olacak ki ilk anlarda en az beş yüz bin kişi enkazların altında kalacak ve başka ülkeler bile sallanacak. Sokaklara, meydanlara korkuyla çıkacaklar.

Şayet ilk deprem yıkmamışsa, kesinlikle arkasından ikinci ve üçüncü depremler gelecek, bölgenin tamamının yıkılması sağlanacak. Öyle ki Kütahya, Uşak, Afyon, Denizli, Isparta, Eskişehir, Muğla, İzmir, Balıkesir, Adana, Antalya illeri çok çok büyük oranda yıkılacaklar.

Denize kıyısı olan şehirlerin bazılarında deniz içine doğru göçmeler yaşanacak ve dev dalgalar da ayrıca karaya çıkarak yıkmaya devam edecekler. Çok büyük ihtimalle Türkiye’nin deniz sınırı değişeceği için haritası da değişmiş olacak.

Tekrar ediyorum, kesinlik yok ama bir saat sonra bile böyle bir afeti yaşasak “İşte bu, olacağı belliydi” diyeceğim. Önümüzdeki iki hafta içinde yaşamazsak şükredeceğiz ve çok da şaşırırım. Resmi yetkisi olmayıp bu konularda vasıflı olan başka kişiler de derhal konuşmalılar. Bölgede manyetik alan normal değil. Canlıların davranışları normal değil. Siyasi zemin zaten böyle saldırıların beklememiz için çok müsait. İnsanların gördüğü rüyalar ve metafizik istihbarat verileri de bunları tamamlıyor. Bu mesele, dakika bile kaybedilmemesi gereken bir mesele…

İnşaallah olmaz ama ya olursa? Daha önceki afetlerin bazılarını bu dengeleri gözeterek önden bilebildik, başkaları da böyle isabet edebiliyor. O halde milletçe devletçe tedbirli olunmalı.

-Bölgedeki bütün askeri unsurların muhafazası için olağan üstü hal uygulamasına geçilmeli

– Çok kuvvetl iihtimal dahilindeki bu afetin yaşanmaya başladığı gibi kimlerin öncelikle nasıl müdahaleler yapacağı acilen belirlenmeli

– Bölgedeki büyük şehir belediyelerinden ilçe belediyelerine kadar bütün belediyeler de kendi planlamalarını yapmalılar

– Türkiye’de Kızılay da AFAD da başka bir halt da yok. Bunlar, göstermelik kurumlar. O afetler yaşanırsa bölgeye yalnızca ordumuz destek verebilir.

– Böyle afetler bölgede yaşanırsa milli güvenliğimizin tehlikeye düşmemesi için alınması gereken bütün tedbirler alınmalı. İhtiyatlı olunarak Türkiye’nin donanmasına ait güçlü gemilerin çoğu Muğla merkezli olarak bekletilmeliiler. Hava kuvvetlerimize hem ülkenin savunmasında hem de afetlere işe yarar müdahaleler yapılmakta çok işler düşecek ve her türlü planlama hemen yapılmalı

– Yine yabancı askeri gemiler, uçak gemileri, denizaltılar etrafımıza toplanmak isteyecekler. Bunlarla gerekiyorsa çatışmaya girilecek ama etrafımıza toplanmalalarına izin verilmeyecek.

– Afetin yıkıcılığı ve büyüklüğü çok ileri seviyede de olsa hain Ankara hükumetinin yabancı ülkelerin ordularını güya acil yardım iddiasıyla Türkiye’ye çağırmasına asla izin verilmeyecek. NATO bünyesinde askeri unsurların yardım görüntüsüyle Türkiye sınılarından içeri girmesine de asla müsaade edilmeyecek.

– Son seferinde olduğu gibi, malum kara paracı ve organcı ülkelerin, sözde yardım ekiplerinin Türkiye’ye gelmesine de asla izin verilmeyecek. Bir kısmi kontrolsüzlük hali oluşursa ve gelenleri olursa, kapalı mekanlarda göz hapsinde tutulacaklar ve sahaya inmelerine asla izin verilmeyecek. Mümkün olanları derhal ülkelerine geri gönderilecek. Çok sorun çıkartanları, diretenleri imha edilecek. Basına yansımasından da çekinilmeyecek.

– Masonlar tarafından ünlü yapılmış, sosyal medyada kalabalıkları tesiri altına alabilen, kripto kimlikli kişilerden, hala saldırgan ülkelerin menfaatine olacak şekilde halkı yönlendirenlerine müdahale edilecek. Hepsi derhal tutuklanacaklar.

– Bölgede yaşanması ihtimali olan afetler ne kadar şiddetli ve peş peşe olursa olsun, ilk andaki can kaybı bile ne kadar yüksek olursa olsun, bölge halkının bölgeyi terk etmesine izin verilmeyecek. 8, 10 hatta 15 şehir ilk anlarda bile yıkılmış olsa da kimse hiçbir başka yere sevk edilmeyecek. İnsanlar, dağlık, kayalık zemini olan, rakımı yüksek yerlere sevk edilecekler. Havadan sürekli çadırlar indirilecek.

– Bu bölgede de yağmacılara, sözde mültecilere, hain Ankara hükumetiyle ve MİT’le bağlantılı malum çetelere asla meydan verilmeyecek.

– Karşı duruşumuza rağmen İsrail’den, ABD’Den, Çin’den, Yunanistan’dan, Fransa’dan, İtalya’dan, İngiltere’den gönderilen sözde yardım ekiplerini taşıyan uçakar, sivil uçaklar olsalar da hava sahamıza girdikleri gibi vurulacaklar, düşürülecekler.

– Gerekecekse, afetler sonrasında bölge askeri çembere alınacak, bölgeye giriş çıkış askeri denetlemeye tabi tutulacak… Bu sayede hiçkimsenin bölgeden bebek, çocuk, genç kız, genç kadın, yetişkin insan, insan organı, nakit para, değerli takılar, taşıması kolay ve pahalı cihazlar/gereçler kaçırmasına izin verilmeyecek.

– Böyle bir afet yaşanırsa bölgedeki ana temiz su kaynakları çok sık olarak daima test edilecek. Ayrıca su kaynaklarına bir şeyler atılmışsa ya da zehirli gazlar, kimyevi maddeler bir şekilde karışmışsa, hemen biinecek ve gereği yapılacak.

– Bölgede acilen sükunet sağlanacak. Hayatta kalanlarının hayatlarının korunmasına öncelik verilecek. Kaos ortamına, otoritesizlik ortamına asla izin verilmeyecek. Türkiye’nin her yerinden yardımsever vatandaşlarımızın bölgenin yardımına koşmasına izin verilecek. Bu defa AFAD’ın şeytani müdahalelerle vatandaşlarımızın yardımının önünü de kesmesine izin verilmeyecek. AFAD’ın sözde koordinasyonuna meydan bırakılmayacak. Hayatın devam etmesi için elzem olan, zaruri olan ihtiyaç maddeleri bölgeye sevk edilecek ve eş zamanlı olarak da ükemizin emniyetinde, savunmasında bir soruna meydan bırakılmayacak.

– Bölgedeki bütün limanlar ve hava limanları askerimizin ve polisimizin hemen kontrolüne geçecek. Kontrolsüz sevkiyatlara izin verilmeyecek. Yabancılara ait sözde yüzer hastahanelerin sahillerimize gelmesine de izin verilmeyecek. Yabancı ülkelerden sadece ayni ve nakdi yardımlar kabul edilecek. Onları da ülkemize teslim edip derhal dönecekler.

– Şu andan itibaren, panik hali oluşmasına izin vermeden bölgede, büyük afetler yaşanması ihtimalinin yüksek olduğuna, hazırlıklar yapılması gerektiğine dair bilgiler halk arasında yayılacak. İmkan bulabilenlerin bir süre içinde rakımı yüksek, zemini kayalık yerlere gitmeleri tavsiye edilecek. Evlerinde eksikleri olanların da eksiklerini tamamlamaları, tedbirli olmaları tavsiye edilecek.

– Şu afet yaşanırsa… Bölgedeki valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının, yüksek rütbeli subayların, yine de hazırlıksız olarak şu afete yakalanmamıza sebep oldukları görülünce, sorgusuz sualsiz hepsine sıkılacak. Denetleme vazifesini yapmamış olan adi yetkililere de bakanlıkların yetkililerine de sıkılacak.

Bu kadarını ancak vahşileşmiş, tamamen insani değerlerini kaybetmiş ve herkes için muzır varlık haline gelmiş kişiler yapabilirler. Milli güvenliğimizden asla taviz vermeyeceğiz. Kimler nasıl oyun dışı bırakılması gerekiyorsa, öyle yapacağız. Afet sonrasında bunları vazifede bırakarak, daha da fazla acıların, tehlikelerin, sorunların, krizlerin yaşanmasına sebep olmalarına izin vermeyeceğiz.

– Trabzon ve çevresi için tehlike geçmiş değil. Tehlike sadece karaya düşman askerlerinin çıkması ya da suni deprem yaşanması değil… Daha başka başka planlar var. Trabzon halkı, bölgedeki bütün sözde mültecileri, kısa sürede ve sert müdahalerle bünyesinden söküp atmaya hazırlıklı olmalı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Neden?

Çünkü dünyanın her yerindeki metafizikçiler, çok ileri seviyede olmayan metafizikçiler bile bu kadarını görebiliyor, bilginin bu kadarına ulaşabiliyor.

Dünyada uzaylı ve farklı insan türleri olduğunu, binlerce yıldır yer altı şehirlerinde gizlice yaşadıklarını, yüksek teknolojileri olduğunu, yeryüzünün dengelerine sinsice ve yüksek teknolojilerle müdahale ettiklerini görebiliyorlar.

Yeşilleri de grileri de başka türleri de görebiliyorlar. Ye’cüc ve Me’cüc kavimlerinin de yeşiller ve griler olduğunu görebiliyorlar. Bunları görmek, bunları bilmek işten bile sayılmaz… Buna rağmen mason, satanist, gizli Yahudi birileri ekranlara çıkartılarak hala zihinler bulandırılmak isteniyor.

Metafizikçiler, onların çoğunun biyonik robotlar olduğunu, yerlerine geçilmiş karakterler olduğunu da görebiliyorlar.

Hatta metafizikçiler, onlara, uzaylı taraflara neler yaptığımızı, bu oyunun sonuna geldiğimizi, kazanan ve en sonunda da kazanacak taraf olduğumuzu da görebiliyorlar.

Öyle metafizikçiler, o yeşillerin, grilerin arasında da var. Onlar da sonlarının geldiğini görüyorlar ve biliyorlar. Kur’an ayetlerinin ve ayrıca hadis-i şeriflerin hak olduğunu da kesinlik seviyesinde biliyorlar ama inatla red ediyorlar. Bu nedenle yeryüzünde ABD, İngiltere, İsrail, Çin, Rusya, Japonya, Tayvan, Hindistan, Pakistan, İran, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, BAE, Suudi Amerika, Katar, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya üzerinden organize halde ve tamamen ahmakça planlar deniyorlar. Sonlarını bile bile… Kaderi değiştiremeyeceklerini bile bile…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Nohut ekilmiş ve sonra hasat edilmiş tarlalara giren koyunlara ne oluyor?

Neden sadece saatler içinde zehirleniyorlar, şişiyorlar ve ölüyorlar?

Böyle konuların üzerine jandarma teşkilatının gitmesi mi bekleniyor? İlgili kurumlar, kuruluşlar, yetkililer ve bilim adamları ne işle meşguller?

Yoksa bu konuların araştırılmasına da Londra mı izin vermiyor? Yine mason tarikatı mı araya giriyor? Ya da ne oluyor, sorun ne?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi