Etiket arşivi: Korona virüsü

Eceli gelmiş

Eceli gelmiş köpek, cami duvarına işiyor. Baştan yazmıştım, Mine Şule Enhoş isimli şu kişi, şeytanın ete kemiğe bürünmüş hali gibi… İnsani hiçbir haslet, hiçbir hal yok onda. Bütün insanlık için zararlı bir ‘omurgasız’ bu kişi… Nizam-ı alem için katli vacip olan bir kişi. Aynı Konca Kuriş gibi…

Kaç tane ülkenin devlet başkanları, hükumetleri, orduları, özel harekat birlikleri, gizli servisleri, kara paracı holding patronları, mafyaları, basın ve yayın gücü, para gücü, ayrıca mason teşkilatının bağlantıları, ayrıca emniyet ve adalet sistemimiz içindeki bağlantıları ve bütünüyle Ankebut Ağı hakkımdan gelememiş… Kaç büyük devletin ittifakına karşı durmuş ve onlara neler neler yapmışım… Şu dünyada insanlık yeniden ayağa kalksın diye, şeytanlık ayaklar altına alınsın diye nelere sebep olmuşum ve hala oluyorum da hepsi yine de dut yemiş bülbül misali bir vaziyetteler… Benim hukuki sıkıntı yaşamamam için, bir daha alavere dalavere ile hukuki sıkıntı yaşayacak olsam tek Türkiye’yi değil, dünyayı kaosa sokacağım bilindiği için… Ortada korona oyunları da kalmadığı, o malum ülkelere restimi çekip koronaya son darbeyi de vurduğum ve korona oyunları bittiği halde… Açık ceza evine teslim olma süresi korona bahanesiyle kısa süre önce bir yıl daha uzatıldı. Evet, ortada korona yokken, tek seferde bir yıl daha…

Zaten “açık ceza evine gideceklere korona izni” hamlesi, sırf beni cezaevinden çıkartmak için yapıldı. Bir farenin köşeye sıkışması misali bütün sistemleri karşımda köşeye sıkışınca, beni ceza evinden çıkartmaya mecbur kaldılar. Çıkıp da yayın yapmaya başladığımın ilk vakitlerinde, takipçilerimin arasından bile bunu anlayanlar ve daha bana sormadan yorumlarda bunu yazanlar, tartışanlar çok oldu. Lakin bağlantıları olanlar ve neyin ne olduğunu içeriden duyanlar arasından bile bu gerçeği bildiği halde kabul etmek istemeyenler de çok oldu. Onların da hiç sesi çıkmadı, çıkamıyor. “Ben bu hale getirilmiş bir hukuk sistemini tanımıyorum, itaat etmiyorum. Kimse de tanımasın, itaat etmesin.” diye tekrarla yazalı, bilmem kaç yıl oldu. Şimdi, gerçek kimliğini gizleyerek İslam dinini ve Müslümanları ve öncelikle de Müslüman Türk kadınlarını dünyevi ve uhrevi felakete sürüklemek için çırpınıp duran şu omurgasız kişi, şu dişi insan şeytanı “ha” diyecek de işimi bitirecek, öyle mi? Arkasındaki ihanet odaklarının haricinde, her gün yaptığı büyülere de mi güveniyor acaba…

O Ezber Bozan TV kanalındakilerin istisnasız tamamı böyle pislik kişiler. Onlara “insan” diyen, insanlığa hakaret eder. Başta o Hakan Tunç, PKK’nin dağ kadrosundan inmiş bir eşkıya gibi… Zaten oraya kadar uzuyor onun da bağlantıları. Sıfatına bile bakılamıyor. İnsan demeye şahit lazım. Çıkmış meydana, Türk ve Müslüman rolü oynuyor. Elifi görse mertek zan edecek kadar cahil Mine Şule Enhoş kriptosunu da kullanarak olmayan “kadın peygamberler”i, güya delilleriyle anlatıyor. Hem de Müslümanlıkta en temel ve tartışmasız inanç esaslarından biri olan “geçmiş hak kitaplar tahrif oldular” esasını da aynı anlarda yaka yıka bunu anlatıyorlar. O muharref (tahrif olmuş, aslından bozulmuş) kitaplardan, o İblis’in yazdığı sahte Tevrat’tan, sahte İncil’den de güya kaynak buluyorlar. Bu Müslüman milleti tam can evinden vuruyorlar.

Yine, Hakan Yedican kriptosu çıkmış, büyük çoğunluğunu Akademi Dergisi’nden topladığı, kalanın büyük kısmını da yerli yabancı kaynaklardan derlediği ve ezber ettiği bilgilerin arasına “tahrif edici” kısımları da katıp katıştırarak anlatıyor. “Düşmüş melekler” varmış. En temel dini esaslarımızdan biridir ki meleklerde nefis yoktur, dişilik ve erkeklik de yoktur, emredileni yapmakta zorluk yaşamazlar ve asla itaatsizlik etmezler. Hangi Yahudinin, hangi Hristiyanın, gerçek kimliğini, itikadını ve maksadını gizleyerek müslümanlara bu denli “dip dalga” bir saldırı yapmasına müsaade edilebilir. Bu yapılanın neresi fikir, vicdan ve ifade hürriyetidir. Burası neresidir, Türkiye midir, İsrail midir…

İtikadı, dini, dava şuurunu en temelden bozmaya oynuyorlar. Devleti devlet yapan milleti, milleti millet yapan İslam dinini, en temelinden yıkmaya oynuyorlar. Sonra da kendilerine güller, çiçekler atılmasını mı bekliyorlar? Elbette kurşunlar atılacak. Hukuka, vicdana, milli güvenliğe uygun olan tavır budur. Dinimize uygun olan da budur ve böylelerinin katledilmeleri vaciptir. Evet, Allah’ın emridir, peygamberimizin emridir. Dağdaki eşkıyadan önce, cephedeki düşman askerlerinden önce, içteki böyle münafıkların ve hainlerin, böyle muzır kişilerin işleri bitirilir. Bunları katletmek de cephede düşman askeri öldürmek gibidir. Sevaptır, cihattır. Cinayet ya da suç değildir.

Devletin bekası da dinin muhafazası da bunu gerektirir. Geçenki yazımda anlattığım da buydu. Beş milyondan fazla şehit buralarda kuru toprak mücadelesi vermedi. Toprağı yani vatanı, devleti ayakta tutabilmek için muhafaza ettiler. Devleti de dinlerini muhafaza etmek, sonsuz saadetlerini muhafaza etmek için kanlarıyla, canlarıyla korudular. Üç tane, beş tane kripto serseri, eşkıya, kara paracı ve sıfatından zulmet akan insan şeytanları burada aleni şekilde dinimizi, milli birliğimizi ve devletimizi yıkma faaliyeti sergilesinler diye bu topraklara kanlarını dökmediler. Şimdi bu devletin en temel vazifesi, bu denli aleni bölücülüğe, yıkıcılığa, tahrip ediciliğe en sert tepkiyi en kısa zamanda vermesidir. Vermediği için vazife artık bize düşmüştür. Bunun anlaşılamayacak nesi var. Bunu anladığı halde söz konusu hainlere değil de bize karşı devletimizin kurumlarını ve gücünü kullanmaya kalkacak idari ve siyasi yetkili kişinin, kişilerin de hain olduğunu anlamayacak ne var. Mevzu budur, başka da bir şey değildir.

Hani nerede kanaldaki onlarca kişi? Biri bile neden dönüp “Sen kimsin, neler iddia ediyorsun, bunları nasıl yazabiliyorsun. Biz gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Süryani, gizli Ezidi, gizli Rum, gizli Mason falan değiliz. Bizim gizli gündemimiz, maksadımız, bağlantılarımız yok. Kara paracı değiliz, tarihi eser kaçakçısı değiliz. Aramızda astrolog çok, büyücü ve satanist hiç yok. Masonlarla bağlantılı değiliz. Terör örgütleri ile ve gizli servislerin adamlarıyla bağlantılı değiliz. Dini ve tarihi meselelerde kasten oyunlar ve tuzaklar kurmuyoruz.” diyemiyorlar. Güya müslümanlar, kanalda ağızlarından helal, haram, günah, sevap, hesap, ahiret ve benzeri en temel İslami kavramlar bile neredeyse duyulmuyor. Bunları bile, evet bu kadarını bile telaffuz etmemek için organize şekilde hususi bir gayret sergiliyorlar. Dile kolay, şu ümmetin bin dört yüz yıllık geçmişi var. İlimde zirve olan alimlerinin sayısı bile on binlerce… Velayet mertebesine yükselerek, en ileri seviyeye kadar sırları çözenlerin ve isimleri tarihe, kayıtlara geçenlerin sayısı bile on binlerce… Bütün yok etme teşebbüslerine rağmen hala elimizde olan muteber İslami eserlerin net sayısı belli değil. Bu ümmetin, bu devirde de muteber eser/kaynak sıkıntısı yok. Bu kişiler ve eserlerin hepsi aynı itikadı, aynı esasları anlattılar, öğrettiler. Bu kişiler hep aynı itikatla, aynı amelle yükseldiler. Nerede Ezber Bozan Tv kanalında söz konusu on binlerce kandilin, hakiki alimin, hakiki yol göstericinin isimleri, eserleri, izahları? Karanlıkları bozulmuş Tevrat, bozulmuş İncil, kimliğini gizleyen üç beş omurgasız vatan haini ve İslam düşmanı mı aydınlatacak? Söz konusu hakiki alimlerin hangisi “düşmüş meleklerden”, “kadın peygamberlerden” daha türlü sapkın inançlardan bahsettiler? Şu kanalda en meşhur peygamberlerimizden bahsedilirken bile isimleri sinsice bir faaliyetle batı kaynaklı, hristiyan ve yahudi kaynaklı isimlere çevrilmek, dönüştürülmek isteniyor. O kadar gemi azıya almışlar. Bu derece ahmakça, bu derece tahammül edilemez tarzda ihanet faaliyetleri sergileniyor. Yahu, şu ayak takımı, bir tek kendilerinde zeka olduğunu, Türkiye’deki herkesin tek hücreli amip olduğunu mu zan ediyor. Haydi onlar öyle zannediyorsa bile, onları oynatanlar, talimatlar verenler de mi aynı ahmaklık seviyesindeler?

Ellerinden gelse hemen şimdi bütün müslümanları reenkarnasyona inanan kişiler haline getirecekler. Oradan sonraki safhada ise hemen İblis’in istediği yöne, yani “Hesap, kitap, ceza falan yok. İstediğini yap, zaten simülasyonun içindesin. Gördüğün yaşadığın her şey bir hayal alemi.” ayarına yani bilinen adıyla “Vahdet-i vücud” sapıklığına çekecekler. Zamanında müslüman Yahudileri, yani kendi zamanlarındaki hak İslam peygamberlerine tabi olan Yahudi ırkından müslüman kişileri de iblis hep bu türlü oyunlarla yoldan çıkarttı. Her devirdeki müslümanları yoldan çıkartmak için kullandığı taktiklerden biri de bu…

Benim gecem gündüzüm, mesai saatim yok. Benim kum saatim işliyor. ABD hükumetini ve peşinden çok sayıda hükumeti bile devireceğim. Eş zamanlı olarak daha nelerle, nelerle meşgulüm. Bunları da ilan ede ede yapmaktayım ve aslanlar gibi açık adresimle meydandayım ve şu ayak takımı teşkilatı mı kaldırıp atamayacağım.

İşte burada yazıyorum. O ayak takımının ve arkasındaki masonların, yahudilerin, hristiyanların hepsini böcek misali ayaklarımın altında ezeceğim. Sonra, Türkiye’den herhangi bir adli yetkili kendine vazife çıkartsın, onları da ezeceğim. Adım belli, adresim belli. İşlemeyen, yürümeyen, ötelenip duran davalarım, dosyalarım belli. Kasten hakaret ediyor ve tehdit ediyorum. Vatan hainlerine, Türk ve İslam düşmanı gizli Yahudilere, gizli Ermenilere meydanı verip, benim devletimin kurumlarıyla bana “dur” çekebilecek bir tek adli yetkili varsa, kendine vazife çıkartsın, hamle yapsın diye bekliyorum. Çok yakın gelecekte şu andaki adli yetkililerin hepsini karşıma alıp “Gerginlik ve sebep oldukları zarar ziyan en üst seviyelere ulaştığı o günlerde, o hainlere karşı neden hukukun gereğini yapmadınız? Siz bu mücadelenin neresindeydiniz? Safınız neresiydi? Devlet neredeydi? O vakit devlet sizdiniz, vazifeler ve yetkiler sizlerdeydi. Sizler bu milleti maddi ve manevi tehlikelerden, yıkımlardan korumakla vazifeliydiniz. Terörün, bölücülüğün, yıkıcılığın her türlüsüne set çekmeliydiniz. Millete değil de kimlere hizmet etmekteydiniz? Şu gerçek sahibi CIA olan Youtube’a, Twitter’a, Facebook’a ve bilinen diğerlerine de neden hukukun gereğini yapmadınız? Koskoca Türkiye, CIA’nın üç beş tane platformuna ayar mı çekemeyecekti? Neden bu ülkede her gün haberler iç yakıyorken, her gün daha sapıkça, daha insalık dışı ve vahşice işler haber oluyorken, her gün çocuklar bile kirletilip gizlice gömülüyorken, toplum kasten çökertiliyorken siz hala itikadı, maneviyatı, ahlakı, namusu, millet şuurunu, Allah korkusunu kasten yıkan şer odaklarına ve mecralarına karşı vazifelerinizi neden yapmadınız?” diye soracağım.

Cinler alemi çoktan tarumar oldu. İblis, her gün yaralarını sarmakla büyük vakit harcıyor. Ölümlü olsaydı, kıyamete kadar mühlet verilmemiş olsaydı, ölümü elimden olacaktı. Ölen cinlerin toplam sayısını çok yaklaşık olarak tahmin etmek bile imkansız. O kadar çok cin öldü. Dünyanın her tarafından çok yüksek sayıda metafizikçi, bu yaşananları gördü, duydu. Bizim alemimizde de milyarla insan şeytanını öldüreceğim. Evet, her zaman, her meselede olduğu gibi ciddiyetle ve samimiyetle ve inanarak yazıyorum. Milyarla insan şeytanını öldürüp insanlığın nefes almasını, çocukların, kadınların, zavallı mazlumların kurtulmasını sağlayacağım. Meydan yerlerde, halkın önünde idam ettireceğim kişilerin arasında adli yetkililer de çok yüksek sayıda olacak. Kolluk güçlerinin amirleri de olacak. Ben insanı insandan ayırırım. Bazısı insan yaratılıp insan kalmıştır, başımın üstünde yeri vardır. Hristiyan olur, Musevi olur, başka dinlerden olur, karışmam. Hür bir şekilde dinini, inancını yaşar. Bazısı insan yaratıldığı ve sureti hala insan kaldığı halde çoktan şeytanlaşmıştır. Onlara asla meydanı bırakmam. Ben, insanların da cinlerin de şeytanlaşmasına karşıyım. Ben bu dünyanın cehenneme döndürülmesine karşıyım. Ben bu devleti, bu milletin aleyhine işleten/yürüten herkese, her teşkilata karşıyım. Kim, kim, Ankebut Ağına bağlı hangi devlet, hangi kurum, hangi teşkilat, hangi adli makam, hangi adli yetkili karşıma çıkabiliyorsa çıksın, işte rest, bekliyorum.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Allah Allah…

Neler oluyor şu dünyada.

Kesinlikle koronadan ölmüşlerdir, başka bir şeye ihtimal bile vermemek lazım. Şimdi çıkar biri “Onlar din adamı kılığına bürünmüş satanist büyücü ve ayinci insanlık düşmanlarıydı. Yaptıkları büyüler ve girdikleri metafizik çatışmalar sonları oldu. Çarpılarak öldüler. Aynı zaman aralığında dünya genelinde binlerce büyücü daha öldü ama onların farkında değiller.” falan der, böyle lüzumsuz tartışmalara hiç girmemek lazım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

.

Yaa işte böyle…

Keser döner, sap döner, gün gelir adaletin kılıcı adamı keser…

Dünya genelinde, omikron varyantını ilk tespit eden şu sözde doktor Coetzee gibi yargılanacak on binlerce sözde doktor var. Bunlar, baştan beri yalanlar söylediler, organ kaçakçılığı bile yapan hükumetlere hizmet ettiler. Cinayetlere, katliamlara ve kara para işlerine ortak oldular. İnsanlığa karşı işlenmiş türlü suçlara, idamlık suçlara ortak oldular. Şimdi “Tehdit edilmiştim” demekle bu yargılamalardan ve ağır cezalardan kurtulamazlar.

Sözde Türk basın ve medyasının bu kadını haber yapmasına da dikkat edilmeli. Korona oyunları meydana çıkmasın diye neleri neleri senelerdir görmezden geldiler, toplum üzerinde büyük bir korku ve baskı havası oluşturdular ama bu kadını görmezden gelmeyip haber yapanları çok. Çünkü bu kadın, onların da mensubu olduğu sistemin bir başka mensubu… Bunlar hep aynı yolun yolcusu… Ankebut Ağının önünü zaten bu konuda sert şekilde kestik ve korona oyunlarını kaldırıp attık. Onlarca hükumet kısa süre içinde birbiriyle organize şekilde korona oyunlarının arka planındaki bu kara para işlerinden tavizler vermeye başladı. Artık bu gibi sözde doktorların hareket sahası da kalmadı. Beklemedikleri şekilde sahada dengeler bir anda aleyhlerine döndü. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Onu ve onun gibileri böyle oyunlarla temize çıkartmak istemeleri, beklenen bir şey ama bizler dikkatli olmalıyız. Asla taviz vermeyeceğiz. Oldu bittilere izin vermeyeceğiz. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, korona yalanlarıyla insanlık düşmanlığı sergileyenler, milyonlarca insanın ölmesine ve milyarlarca insanın maddi/manevi zararlar görmesine sebep olanlar, asla cezasız kalmayacaklar.

Sorarlar böylelerine “Az samimi ol, muhataplarını ahmak yerine koyma, bu itirafı yapmak için neden bu günü bekledin?” diye… Yine “Sana daha çok Avrupadaki siyasetçiler ve bilim adamları, hastalığın olduğundan çok daha kötüymüş gibi göründüğünü söylemen için baskı yaptılarsa şimdi çık onların isimlerini tek tek say… Ya da insanlığı ahmak yerine koyma” derler.

Türkiye’deki sözde Türk basın ve medyasında baştan beri bu konularda suç ortaklığı yapan binlercesi de yargılanacaklar. O sözde doktorlar Özlem Türeci ve Uğur Şahin bile yargılanacak. Sözde aşıların dayatılması kısmında vazife alan insanlık düşmanları da yargılanacaklar. Sözde bilim kurullarının üyeleri de yargılanacaklar. Ölüme sebep olacağını baştan beri bildikleri halde yanlış ilaçları yüksek adette kullandıran sözde uzmanlar ve bilim heyetleri de yargılanacaklar. Bunları pohpohlayan, ödüllendiren, meydan veren, destek veren siyasetçiler, holding patronları, sözde gazeteci ve televizyon programcıları, sözde bilim adamları, sözde STK’ler bile yargılanacaklar. Hemen bakılacak, masonlar mı, resmen mason olmasa da masonlar tarafından yönlendirilen kişiler mi… Yahudiler mi… Satanistler mi… CIA ya da MOSSAD bağlantılı kişiler mi… Ya da bilinen o diğer kara paracı ve organcı devletlerin gizli servisleriyle bağlantılılar mı… Bütün insanlığa karşı bu derece şeytanca bir organizasyonun içinde, hiç vicdani sıkıntı duymadan faaliyet sergileyecek iç dünyasına, bu kişileri nasıl kabullenişler, nasıl bir teşkilat getirmiş, bu kısma da en başta bakılacak. Dünya üzerinde bir tek mason locası bırakılmayacak. Bir tek mason üstadı cezasız bırakılmayacak. Avrupanın, ABD’nin gerçek yüzü en net şekilde insanlığın gözleri önüne serilecek. Dünyanın en önde gelen ve itibarlı yayın kuruluşları olarak kabullendirilmiş mason yuvaları da mahkeme kararlarıyla yok edilecekler. Dünya insalığı yahudi/mason/satanist avına çıkacak.

Afrika kıtasındaki bazı devletlerin başkanları, en başından beri korona oyunlarına karşı halklarını korumak için dimdik durdular ve bunlardan bazıları CIA tarafından vuruldular, öldürüldüler. Bunları da bütün insanlık, canlı yayınlanan yargılamalar sırasında somut delillerini ve şahitlerini/itirafçılarını izleyerek, görerek öğrenecek. Bu insanlık düşmanı Ankebut Ağı, ona bağlı mason ve satanist hükumetler, gizli servisler, mafyalar bu dünyadan temizlenecek.

Bunları görebiliyorum, bunlara çok çok az kaldı…

Dünya tarihinin başka hiçbir devrinde bu derece şeytanlıkların, bu seviyede insanlık düşmanlığının ve kötülüklerin bu derece organize ve yaygın şekilde uygulandığı bir devir olmadı. Tarihin en karanlık devri, yani bu Deccal devri artık bitecek. Kan ve gözyaşı artık dinecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

.

İngiltere Boşbakanlığındaki boş adamlar istifa ettiler

Bu konuda malum basın ve medyada söylenenlere ve yazılanlara çok kapılmayın. Bunlar, Johnson korona kısıtlamalarına uymadı diye istifa edecek adamlar değiller.  Umurlarında bile olmaz. Her gün kaç bin kişinin kanına girdiklerini umursamıyorlar, onu mu umursayacaklar. 

Krizin gerçekte bir değil, birçok sebebi var. Temel sebeplerden biri yeşillerle grilerin kendi aralarındaki çatışmaları. Diğeri, yaptığım müdahalelerden sonra korona oyunlarının ifşa olması, vahim suçlarının göz önüne çıkması, aralarında korkunun ve telaşın hakim olması, bu konulardan ötürü yargılanma ihtimallerinin bulunması ve korona oyunlarında geri adımlar atıp atmamakta karar verirken birbirlerine iyice düşmeleri… Ayrıca dünya siyasetinde sebep olduğum denge değişikliklerine ayak uyduramamaları, işe yarar karşılıklar verememeleri, hızıma yetişememeleri de aralarındaki çatışmaları artırdı. Mason tarikatına vurduğum darbeler neticesinde yaşadıkları sorunlar da var. Daha başka başka sebepleri de var ama başta ifade ettiğim gibi, şu anlarda en büyük sorunları gri-yeşil çatışması. 

Gri-yeşil çatışması başka ülkelerde de ve dünyanın genelini alakadar eden başka meselelerde de zahir olacak. Dün gece bu saatlerde metafizik bir toplantı yaptım ve dünyanın dört bir yanındaki taraflara aynı anlarda seslendim. Bundan sonra yapacağım, sebep olacağım pek çok şeyi en açık şekliyle ifade ettim. “Bu yanlış gidişten şimdi bari dönün, bazılarınız için hala şans var. Bazılarınız ise hiç değilse daha az acıyla, krizle çökersiniz” dedim. Uzaylı taraflara da hitap ettim ve “Gezegenimize, tabiatımıza, dünya insanlığına yaptığınız sinsi saldırılara son verin. Bakın, herkese her zaman yaptığım gibi baştan size de aynını yapıyorum ve açıkça ikaz ediyorum. Eğer bu saldırılara devam ederseniz, çok yakın gelecekte, dünya insanlığını mahvetmek isterken kendi feci sonunuzu hazırlayacaksınız. Buna da ben sebep olacağım. Çok çok feci hallerde ve topluca öleceksiniz.” dedim ve sonra birçok tarafa, türlü türlü meselelerde ikazlar, nasihatlar ettim. Bir ara “Avrupa ve ABD için başka bir şans yok. Artık onlar için geri dönüş yok. Ben onlara fırsat verip uzun uzun tahammül ettiğimde, onlar benimle ortak paydada buluşuyormuş numaraları yaparak vakit kazandıklarını ve tuttukları yanlış yolda devam edebileceklerini düşündüler. Şimdi ise bu tansiyon düşsün, bu fırtına dursun diye yalvaracak hallerdeler. Ama onlar bu sonu kendileri tercih ettiler. Artık onlarla ortak noktada buluşabilmemiz mümkün değil. Aralarında az da olsa medeni insan toplulukları var, onları ayırıyoruz ama kalan yığınlara yapabilecek bir şey yok. Hak ettikleri sonu görecekler. Oysa biz kimsenin dinine, diline, kültürüne, adetlerine, toprağına, malına, canına, evladına karışmayacaktık. Bütün insanlık için faydalı olacak bir sistem kurarken, onları da dahil edecektik. Onlar kendilerini de insanlığı da dert etmediler. Onlar kibirli hallerinden vazgeçmediler. Hala sömürmek, hala kan dökmek, hala terör yaymak, hala organları için her gün binlerce insanın canına kıymak onların tercihleri oldu. Lakin, yanlış tercih yaptılar, o yolları iyice kapattım ve her geçen gün daha da perişan olacaklar. Kazdıkları kuyulara düştüler. Artık o kuyudan çıkmaları mümkün değil. Her yeni gün, onlarda yeni yeni mali, siyasi, askeri, toplumsal krizler yaşanacak” dedim. 

Bunlar bile iyi günleri… Evet, son derece inanarak ve çok yaklaşmış olarak tekrar ediyorum: 

– Hala dünyayı sömürmek, dünya insanlığının çoğunu türlü oyunlarla katletmek, dünyanın çok sayıda ülkesinden kan dökmek, fitne çıkartmak isteyen o Avrupayı da ABD’yi de durduracağım, önlerine set olacağım ve onları hak ettikleri üzere cezalandıracağım. Hala sermayelerini, şirketlerini, ailelerini ve kendi canlarını oralarda tutmak isteyenler, kendileri bilirler. 

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..