Etiket arşivi: Kemal kılıçdaroğlu

YKS, büyük ihtimalle yapılamayacak

ÖSYM’nin yayınladığı sınav takvimine göre, 17-18 Haziran’da yapılacağı duyurulan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), çok ama çok büyük ihtimalle yapılamayacak ve iptal edilecek. Çok ama çok büyük ihtimalle o gün Tayyip de Kılıçdaroğlu da Meral de diğer piyonlar da ortada olmayacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hukuksuz, gayrimeşru bir seçime izin vermeyeceğim


Tekrar ediyorum:

İngiltere, ABD, İsrail, Çin, Rusya, Fransa, Almanya, BAE, Suudi Amerika, Katar ve bilinen diğerleri çıldırsalar da çatlasalar da patlasalar da çöküp batacak olsalar da Türkiye’de hükümsüz, geçersiz, kanunsuz, gayr-i meşru ve “oldu bitti” bir seçim yapılmasına asla izin vermeyeceğim. Üçüncü dünya savaşı açıkça, somut şekilde çıkacak olsa bile izin vermeyeceğim.

Maddi ve manevi zararlar etmek isteyenler ve oyunun sonunda o sözde siyasi liderlerle birlikte idam edilmek isteyenler, evcilik oyunundan bile daha seviyesiz ve basit hale gelmiş şu orta oyununa dahil olabilirler.

Tayyip’ten Bohçalıya…
Soysuz’dan Fuat’a…
Meral’den Kemal’e…
Ahmet’ten Ali’ye ve diğerlerine…
Hepsinin vatana ihanetlerinin, kara para işlerinin, malum ülkelere çalıştıklarının somut delilleri herkesin elinde…

Tayyip’in anayasaya göre aday bile olamayacağı da tartışmasız şekilde gözler önünde. Afet bölgesindeki milyonlarca kişinin bir seçime dahil olamayacakları da gözler önünde. TBMM’de en az altı yüz vatan haini bulunmakta olduğu da ispatları ile gözler önünde.

Türkiye, bu sözde seçimlere izin vermeyeceği, şu danışıklı dövüşün taraflarına, şu Kraliyet köpeklerine meydan vermeyeceği için son saldırılara maruz kaldı ve yenilerini göğüslemeye bile çoktan hazırız, bu da herkesin gözleri önünde.

Canıyla, kanıyla, etrafıyla riske girerek bu ülkeye ihanet etmek isteyenler için işte saha… Oynasınlar sözde seçim oyununu, bakalım o kadar ucuz mu…

Firavun hayatta olsaydı, bunlar kadar gaddar, bunlar kadar şeytan olamazdı. İki milyona yakın ölü var, on şehir ya tamamen ya da yarıya yakın seviyede enkaza dönmüş. Yükü hala yardımsever vatandaşlar taşımaya çalışıyor ve devlet ortada yok. Barınak yok, doktor yok, ilaç yok, para yok, erzak yok, ordu yok, hastahaneler yok, kamuya ait araçlar yok. uçaklar yok, stoklar yok. Bu kadar aleni şekilde devlete ve millete kastediyorlar ve de tutmuşlar bu kanın, bu saldırının, bu vahşetin üzerinde oldu bitti seçim deneyeceklermiş.

Haydi meydan, gelsin İngiltere, ABD, İsrail, NATO “Bu seçim yapılacak. Susun, kesin sesinizi” desin. Bir tek o kaldı zaten. Desinler de alsınlar karşılıklarını…

Önce o Kayseri belediye başkanı hemen görevden alınsın da yargılansın. Soruşturma derinleştirilip Soysuz’a, Tayyip’e, Meral’e, Kemal’e, hepsine uzansın.

Nedir o sözde belediye başkanının pervasızlığı? Kanına, iliğine kadar sömürüyor o gizli hristiyan, o insan şeytanı herif o afet bölgesini…

Hani devlet, hani adalet, hani emniyet? Bu ülkede can, mal, ırz emniyeti bile kalmadı. Kamu görevlileri milletin canının, malının, ırzının, evladının, kızının, organlarının peşinde… Seçim sandıklarının mı emniyeti kalmış bu şartlardaki bir ülkede?

Bu sorunları sözde seçim mi çözecekmiş?

Sosyal medyada bilinen kişiler/hesaplar bile şu süreçteki paylaşımları ile kendi idam fermanlarını kendileri dolduruyorlar, yazıyorlar. Herkes de her şeyin farkında… O halde oynayalım şu oyunu, sonunu da görelim. Bakalım kim ne yapabiliyor. Kimler idamlardan kurtulabiliyor.

Hangi ülke, hangi ordu gelip onları idam sehpalarından alabiliyor.

Şu anda devlet gücüyle on şehir ölüme, açlığa,bulaşıcı hastalığa, susuzluğa iteleniyor. Hala ve bunca ifşa oluşa rağmen bu yapılıyor. Buna susmak bile idamlık suçken, bunu yapanların, anayasaya/hukuka, vicdana aykırı sözde seçim oyunlarına piyon olmak nedir?

Leş gibi oldu memleket. İnsan suretli şeytanlarla dolu şurası, burası… Yakındır, çok yakındır bunca zulme, bunca katliama, bunca ihanete bile ortak olanların topluca asılması.

Biz de başlıyoruz, biz de…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Görüyorum, çok net görüyorum…

Türkiye’deki bütün yabancı diplomatlara ve askerlere sıkıldığını görüyorum. NATO ve ABD üslerine bile Türk askerlerinin ve milletinin girdiğini görüyorum. Karşılarına çıkan herkese sıktıklarını görüyorum. Yardım ekibi ve doktor bilinenlere bile sıkıyorlar. Sahra hastahanelerini parçalıyorlar, ayaklar altına alıyorlar.

Görüyorum, Biden’ın ne açıklama yapacağını bilemediğini, krizlere girdiğini görüyorum. Trump’ın bile onu o koltukta daha fazla tutamadığını görüyorum.

Yaşananları Tayyip’in aklının bile almadığını, şaşkın ördek gibi ortada kaldığını ve sonra onun da vurulduğunu görüyorum.

Dur, hatta Kemal Kılıçdaroğlu’na bile sıkıldığını görüyorum. Diğer muhalifler de vuruluyorlar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hatay depremi hakkında bilgilendirme ve değerlendirmeler


Mersin, Adana, Antalya ve Konya’da bulunan bütün vatandaşlarımız, panik yapmadan, oralarda da yıkıma sebep olabilecek şiddetli depremleri yüksek ihtimal dahilinde görerek, binalarından çıksınlar ve geceyi dışarıda geçirsinler.

Sanki gökyüzünün yüksekliği azalmış ve sanki yıldızlar daha yakınmış gibi görünen gecelerde, afet ihtimalinin yüksek olduğunu değerlendirin. Gerekiyorsa geceyi sakince ve panik yapmadan dışarıda geçirin.

Çünkü, tabii olsun ya da suni olsun, depremler öncesinde kesinlikle bölgenin manyetik alan dengesi değişir. Göğün manyetik alanı değiştiğinde geceleri sanki gök biraz aşağı inmiş ve yıldızlar daha yakınlaşmış gibi bir görüntü oluşur.

Bu, 99 Marmara suni depreminde de böyle oldu. Sonraki suni depremlerde de böyle oldu ve bundan sonrakilerde de böyle olacak.

Devletimizin depremleri çok büyük isabet oranıyla önceden tespit edebilecek ve bölge halkını ikaz edebilecek teknolojisi, imkanları, kadroları kesinlikle var ama onlar da kullanılmıyor. Türkiye devleti, şu son Hatay depremini önceden halkına duyurabilirdi. Bunda da kesinlikle ihanet var. Biz dahi, devletin imkanlarına kıyasla çok yetersiz ve kısıtlı olan imkanlarımızla Hatay depremini önden haber verebildik.

Tayyip karakteri, Soysuz karakteri, Bohçalı karakteri, Hulusi karakteri, Şentop karakteri, Meral karakteri, Fuat karakteri, Kemal karakteri, Kalın karakteri, Yaşar Güler karakteri ve bilinen o diğerleri…

Hepsi de bu saldırıyı biliyorlardı ve aslında daha şiddetli olmasını bekliyorlardı.

Biz de biliyorduk. İkazlar da yaptık.

Kızmışlar, çok ama kızdılar. Günlerdir sahada yaptıklarıma ve şurada yazdıklarıma, milletimi bilgilendirmeme, devletmizi, ordumuzu, emniyetimizi yönlendirme çok kızdılar.

Çaresiz, aciz bir Türkiye görüntüsü oluşturmak istediler, bunu bozmama çok kızdılar. Sözde yardımlar iddiasıyla işgalin ön hazırlıklarına giriştiler, bunu bozmama da çok kızdılar. Yağmalar alsın yürüsün istediler, bunu da bozdum ve çok kızdılar. Organlar ve insanlar kaçırmak istediler, bunu da bozdum ve çok kızdılar. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasına meydan vermek istediler, bunu da bozdum, çok kızdılar. Orada ahali açlıktan, imkansızlıklardan, soğuktan ölsün istediler, milli bir seferberlik havası/şartları oluşturdum, buna da çok kızdılar.

Sözde Türk basın ve medyasına had bildirdim, rest çektim, ayar verdim, buna da kızdılar.

İsrail dokunulamaz zan ediyordu kendisini, buraya gönderdiği ekipleri korkudan titrediler, günlerce sahaya inemediler, sonra görüntü olsun diye ancak inebildiler ve bir halt edemediler, buna da çok kızdılar.

Soysuz’un resmi kimlikli olan çetelerine kadar hepsini sıkıştırdım, dengelerini bozdum, sahada afalladılar ve buna da kızdılar.

Yardım toplama numaralarıyla istedikleri kadar paralar vuramadılar, buna da kızdılar. Halk bu defa çok bilinçli olabildi ve vurgunlar çok sınırlı kaldı.


Türkiye’de bir korku ve çökmüşlük halinin hakim olmasına izin vermedim, buna da kızdılar.

Gemilerine, uçak gemilerine, Türkiye’ye gönderdikleri başka ülkelerin yetkililerine, NATO yetkililerine ve en son da Blinken’a meydan bırakmadım, buna da kızdılar.

Şu ana kadar neler yaptıysam, kat kat fazlasını yapacağım ve asla geri adım atmayacağım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Papaz efendi konuştu…


Gizli Ermeni Kemal Kılıçdaroğlu:

Hiçbirimiz artık eskisi gibi değiliz. Ben de aynı insan değilim. Ruhumuz eskisi gibi değil artık. İçimizde açılan derin yaraları iyileştirmek ve bir daha bu acıları yaşamamak için, artık değişmeliyiz.

Allah yok, Kur’an yok, peygamber yok, azap yok, hesap yok… Ayet yok, hadis yok, dua yok… Müslümanlığa dair hiçbir şey yok.

Bari arkasına “Kurtarıcı İsa bizden şunu bunu istiyor” diye ekleseydi… Hem sahaya saldıkları binlerce misyoner de moral bulurdu.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi