Etiket arşivi: Kemal Kacar

Heceleme yapın

İyi niyetlere kapılmayın, devir su-i zan devri…

Dünya tarihinin en sinsi, en teşkilatlı hilelerinin, ihanetlerinin meydana çıkartılıp yıkılması gereken bir devir…

Müslüman, tesettürlü görünen/bilinen bir kişinin, azılı satanistlerin kontrolünde olan, en ileri seviyede Türk ve İslam düşmanlığı yapılan Youtube’da nasıl olup da yükseldiğini ve kanalının/videolarının yayılmasına izin verildiğini merak ediyorsanız…

Heceleme yapın. Evet, evet… Heceleme yapın.
Nur-gül Ak-do-ğan

Daha fazlasını merak ediyorsanız, bu kişinin akrabalarını, köyünü, civarını araştırın. Her şey yüzyıllar öncesinden planlandı ve uygulama sahasına geçildi. Şuradan yola bir çıksanız, Kemal Kacar’a ve soyuna kadar çıkarsınız.

Zaten böyle gizli dengeler, sinsi bağlantılar ve ihanetler olmasa… Yüzyıllar geçse bile gerçek bir Türk/Müslüman çoban kızını televizyon kanallarına çıkartmazlar. Haber sitelerinde iki satırla haber bile yapmazlar.

Kendilerinden olan bir Özgecan katledilince, Türkiye’yi değil sadece, bütün dünyayı sarsmaya kalkarlar.

Türkiye’de bir Türk basını, Türk medyası, Türk sineması, Türk müziği hiç olmadı. Şu anda da yok ve şimdiden sonra olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bazı meselelere izahlar…

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: – Selâm aleyküm. Abi talebeliğe ilk başladığım 1997 senesinden beri aklımda bi soru işareti gezip duruyor. Ben cevap bulamadım. Şöyle ki kursa ilk başladığımda dini eğitimde zaten belli bir noktada idim. Dolayısıyla girdiğimden itibaren hep namaz kıldıran ve etrafa dini merasimlere giden bir talebe idim. Birgün talebey namaz kıldırırken 1 ve 2. Rekatlerde duha süresini ve lehep suresini okudum. Hoca çok kızdı bana. Ben de şok oldum. Ben neden diye sorunca “ozaman ki baştakinin” “kesinlikle namazlarda okunmasını yasakladığı iki sureyi sen aynı namazda peşpeşe okudun” dedi. Bir de hatırlarsınız bizim talebelik döneminde vitir namazında: inşirah , lehep, ve ihlas okumamız söylenmişti. Sonradan lehep suresi yerine başka birşey okuyun dendi. Bunların aslı astarı nedir hocam? Bize yanlış anlatılan illaki birşeyler var bugüne kadar. Bu konuya da bi zaman bulup temas ederseniz sevinirim.

Mehmet Fahri Sertkaya: V.a.s. Dar vakitte şu özet malumatı vereyim. “Namazlarda şu sure, bu sure, falan ayet-i kerime okunmaz” diyen kişi ve bu gibi yasaklamalar yapan kişi İslam dininden çıkar. Hiçbir gerçek İslam alimi böyle ayarsız ve sonu uçurum olan bir fetva vermedi, vermez. Bahsettiğin İslam/ilim dışı yasaklara ve yorumlara, talebelik zamanımda ben de denk geldim. Kriptolardan hoca ve idareci yapılanlar, tabiri caize boş tenekeler. Nadiren dolu dolu bir şeyler bilenleri çıkıyor. Kemal Kacar da gerçek üstazımızın damadı değildi. Gösterilmek istendiği gibi yüksek ilim ve maneviyat sahibi bir kişi de değildi. Kemal Kacar, kara paracı Sabetaycı bir gizli Yahudiydi, Müslüman değildi. O, başka art niyetlerle bir yasaklama getirmeye çalışmıştır. Kendilerine zarar verdiğini düşünmüştür. Bazı virdlerin ve hatta salavatların müsaade ile okutulmasında bile art niyet var. Çarpılmak istemiyorlar.

Mehmet Fahri Sertkaya: Şu geçmişteki yazışmayı paylaşmakta fayda var.

Rüyalarda nasıl ki kişi başkasını temsilen kendini görebiliyor… Başkasını temsilen üçüncü bir şahsı görebiliyor… Nasıl ki daha böyle değişik değişik haller var, işte onların benzerleri metafizik görüş kısmında da var.

Kişiye metafizik görüş kısmında da bazı kişiler temsili olarak gösteriliyorlar. Ve ben bunu birkaç sene önce bilmiyordum. Ben Fatih’in sahte Fatih olduğunu da birkaç sene önce bilmiyordum.

Ve ben on seneden fazla süredir, hangi hususta yanıldığımı anlamışsam, ne kadar büyük sarsılsam da anında o yanılgıdan döndüm, dönüyorum. “Yanıldım, hata ettim” demekten de hiç çekinmedim.

Şu anda bile çok yüksek sayıda müslüman kişi tarihteki sahte kahramanları, salih rüyalarında görüyorlar. İyi kişiler olarak görüyorlar. Çünkü onları öyle bilip kabullenmişler. O rüyaları tabir ediyorlar, isabetli de çıkıyorlar. Salih rüyalarda bile böyle bir rahmet var, hikmet var. Bir anda herkese öyle sahte kahramanların ve sahte alimlerin gerçek yüzleri gösterilse, hem herkes peş peşe, peş peşe sarsılır, çok kötü haller yaşar. Çok büyük manevi tehlikelere düşer. Neye uğradığını şaşırır. Hem de şu imtihan dünyasında, herkes uğraşmadan, mücadele etmeden, çile çekmeden sahtekarları, münafıkları, casusları bilmiş olur ki bu, imtihana aykırı.

Böyle türlü yanları ve hikmetleri olduğu için, salih ve saliha kişilere bile her şey öyle hemen gösterilmiyor. Gayret lazım, dikkat lazım, araştırmak lazım, soruşturmak lazım, tefekkür lazım, çilesini ve sarsıntısını yaşamak lazım ki bütün bunların karşılıkları var, dünyada ve ahirette… Bunun için, imtihanlar için şu çöplük gibi dünyadayız.

Bütün bunların yanında, bir de şu yönü var. Gerçek yüzünü çoktandır bildiğim ama yazmadığım çok kişiler de var. Çok hadiseler de var. Bunlar konu olsa, ille de bir şeyler söylemek zorundaysam, toplum nasıl biliyorsa, ben de onu söylüyorum. Vakti gelene kadar böyle yapıyorum.

Çünkü birden sarsıcı gerçekleri söylersem, konunun muhatapları fazlasıyla sarsılarak nefsi, öfkeli tavırlar sergileyebilirler ve manevi tehlikelere düşebilirler. Çoğunlukla da düşüyorlar. İnsanların ezberlerini bozmak, bunca yalanların ve oyunların arasında sarsıcı gerçekleri anlatmak ve hakim kılmak, öyle kolay değil.

On seneden fazla süredir evvela Türkiye’de, devamında dünya genelinde, binlerce mühim meselede zaten ezberleri bozdum. Bu, imkansızdı. Lakin sebeplere uymak, gerektiğinde ilm-i siyasete riayet etmek de şart.

Şimdi isteyen istediğini düşünsün.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

“Peygamber efendimiz bir canavarla harp halindeydi”|Rüya Tabirleri

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: Selemün Aleyküm efendim yazmakta tereddüt ettim biraz ama önceden gördüğüm bu rüyamda hizmetlerle alakalı olabilir diye düşünüyorum

Efendim önceden 1 2 yıl önce rüyamda peygamber efendimizi görmüştüm bir canavar ile harp halindeydi o canavarda galiba deccal di ama peygamber efendimizin en büyük düşmanı olduğu açık ortadaydı ben o canavarı görünce biraz ürktüm (deccalden) ama peygamber efendimiz bana dönerek aynen şu şekilde yardım etmeyenmisin ya Ali deyince bende kendimden utandım ve kılıncımla Allahü Ekber diyerek hücuma geçtim size bir şey olmasın ya rasullullah diyerek kendimi öne attıktan sonra decalle yanlış hatırlamıyorsam mücadele etmeye başladım ama benim onu yenmem imkansız dı ki o beni orada öldürebilirdi ama sanki ölmem istenmiyordu peygamberimiz tarafından biraz mücadele ettikten sonra peygamber efendimiz çok kolay bir şekilde deccali öldürdü ve bir anda sahne değişti ve mezarını görmeye başladım deccalin yeni gömülmüştü ama ölmemiş o onda gökten bir yıldırım aşırı şiddetli bir şekilde mezara doğru çarptı ve o anda öldü sonra uyanmıştım efendim.

Akademi Dergisi takipçisi: Aynı yıllar akademiyi takip edeli 1 veya 2 yıl olmuştu o zamanlardada rüyamda Kemal kaçarı görmüştüm ama onu o zamanlar muhterem biri olarak biliyorduk ağabey konumundaydı gözümüzde
Rüyamda Ümraniye’de merkezdeydim koridor gibi ama aynı zamanda ziyarethane gibi yerdeydim Kemal kaçar geldi bana bir sürü zarf vermişti işinde sohbetler yazıyordu açıp 1 2 cümle okumuştum bana dediki evladım sana vazifeyi vermek istiyorum deyince memnuniyetle kabul ettim bana bu zarfları bizim bütün müesseselerimize dağıtacaksın dedi vazifeyi başlarken uyandım efendim

Birde efendim peygamberimizin şakal şekli sizin cezaevinizdeki sakal şekliyle tıpa tıp aynıydı rengide öyle sadece 2 3 parmak daha uzundu.

Mehmet Fahri Sertkaya: V.a.s. Peygamberimizi ve üstazımızı rüyalarda gerçek suretleriyle görmek, kolayca herkese nasip olacak şeyler değil. İlim ve hizmet yolunda çok büyük mesafeler kat etmiş, şu dünya hayatında çok büyük çileler çekmiş, çok ağır imtihanlarını geçmiş kişilere nasip olacak şeyler bunlar…

Peygamberimiz diye gördüğün kişi temsili bir kişi… Lakin rüyan yine de salih bir rüya ve Kemal Kacar’ı o vakit muteber biri bildiğin için o da sana temsili olarak gösterildi. Orada sana mektupları veren gerçek hayatta hz. Mehdi… Diğer rüyanda Deccal ile mücadele eden de gerçek hayatta hz. Mehdi… Sen hz. Mehdi’nin kim olduğunu gerçek hayatta bilmediğin için sana sana rüyalarında hz. Mehdi, peygamberimiz ve Kemal Kacar gibi gösterilmiş rüyalarda…

Peygamberimiz diye gösterilirken de peygamberimizin gerçek sureti değil de temsili bir kişi gösterilmiş.

Anlatabilmişimdir inşaallah…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Biliyordu


“Dava muvaffak olsun da varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun.”

diyen kişi, gerçek Süleyman Hilmi Tunahan hazretleriydi.

Kendisine, hizmet etme sahası/imkanı verilmeyen şu alemde, Yahudilerin, Satanistlerin, misyonerlerin, masonların, İngiliz casuslarının, kendi yolunu devam ettireceklerini hatta kendisi gibi gösterilen dublörler kullanacaklarını da biliyordu.


“Elimden gelen her şeyi denedim. En sonunda Çatalca’da çiftlikte gizlice talebe okutmak bile istedim, ona da izin verilmedi. Kendi devletimde, iktidarı ele geçirmiş başta Sabetaycı gizli Yahudiler olmak üzere türlü keferenin zulmü ve kastı altında yine de mesafe aldım. Müslümanları da gayrete getirmek istedim ama hep korktular, geri durdular. Zahiri planda, elimden başka bir şey gelmesi artık mümkün değildi. Hiç hareket sahası kalmamıştı. Peygamberlerin sünnetinde olduğu gibi, hicret etme vaktiydi. Şu şiddetli küfür zamanında şu dava, şu hizmet var olsun, benim hicretimden sonra da devam etsin, ben bu hususta da üstüme düşeni yaparım ve arkada da kalırım.” demek istedi. Öyle de yaptı…

Lakin cemaatimizi ele geçiren Londra merkezli malum sistem, gerçek üstazımızın bu sözünü de başka manaya çekerek hakiki kardeşlerimize aktardı. Gerçek Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.), tarikatının başını masonlar, kripto kimlikli kişiler tutacak olsa da kendisinden sonra çok büyük hizmetler nasip olacak kişilerin, hakiki evlatlarının yine de olacağını/geleceğini/yetişeceğini, ahir zamana dair hadis-i şeriflerden bile bilebilirdi ama Divan-ı Salihin’e zamanın sahibi olarak katılan bir hakiki mürşid-i kamilin bu bilgiye ve daha fazlasına ulaşması işten bile değildi. Şimdi, hazret-i Mehdi zamanını anlatan sahih hadislerde geçen ve Cehcah, Kahtani gibi isimlerle kendisinden bahsedilen kişileri/hususları araştırmanın vakti… Şimdi, sadece yolunu sapıtmış Şiilerde var zan edilen, Şia itikadı zan edilen “Mehdi’nin gaybet devri”nin yani bir süre insanlar arasında görünmediği devrin araştırılmasının vakti.

Bu günlerde, üzerlerine gidildiği halde konuları tartışamayan, izah edemeyen, telefonları bile kendilerini açıkça rezil ederek ve kaçarcasına kapatan sefiller, gerçek üstazımızın talebeleri değiller. Onların hepsi de Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerine benzeyen dublörler zamanında, İngiltere casuslarının idareyi elde tuttuğu zamanda okudular. Sözde talebeler hatta sözde damat Kemal Kacar dahi, hoca görünen gizli Ermeni ve gizli Yahudi kişilerce okutuldular.

Üstazımız hicret etti ama çok defa yolunun hakiki mensuplarını yani hakiki talebelerini/evlatlarını ziyaret etti. Onlardan himmetini esirgemedi.

| Mfs – Ezber bozan