Etiket arşivi: Karadeniz

Karadeniz’de afet yaşanma ihtimali yüksek

Birkaç yıldır Karadeniz bölgemizde çok şiddetli seller ve toprak kaymaları yaşanacağını haber veriyorum. Birkaç müstakil hadise yaşandı ama asıl tehlike geçmedi, daha yaşanmadı. Çok büyük ihtimalle, çok yakın gelecekte o büyük afetler de peşpeşe yaşanacak.

Kimse ihtimaller yapmasın ve ailesini de tehikeye atmasın. Vatansever idare adamları da fısıltı gazetesini yayınlasın. Bir yandan da imkan dahilinde devlet gücüyle tedbirler alsın.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Boşuna para kaptırıyorlar


Hesaplar şaşacak, çünkü İstanbul dümdüz olacak.

İstanbul’un sahillerinden Marmara denizine ve Kara denize doğru çok büyük alanlar sağlam şekilde doldurulunca…

Bunların üzerinde adeta yeni bir değil, birkaç İstanbul oluşunca…

Yüzlerce yeni semt ve bu semtlerde milyonlarca bina yapılınca…

Şu andaki İstanbul’un toprakları üzerinde yaşayan insanlar da buralara geçecekler. Şu andaki İstanbul toprakları o safhada düzeltilecek, tıraşlanacak. Evet, doldurma alanlar zaten çok düz olacak ve peşinden şu andaki İstanbul toprakları da tıraşlanarak yeni İstanbul’a uygun hale getirilecek.

İşte o vakit çok büyük hazineler, tarihi eserler bulunacak. İnsanlığın gerçek tarihini öğrenmemize yarayacak çok büyük ve sarsıcı buluşlar/keşifler de yapılacak. Zaten o safha hızla yapılmayacak, tarihi eserlere gereken ihtimam gösterilecek, gereken zaman harcanacak, acele edilmeyecek. Çünkü kimse açıkta, evsiz, işsiz ve zor durumda kalmamış olacak. Kentsel dönüşüm denilen şey, yapılacaksa işte böyle yapılır ve böyle de yapılacak.

Aynı zamanda, şu anda çok uçuk maddi kıymete sahip olan çok yerler, sıradan, ortalama değere sahip yerlere dönüşecekler. Büyük denge değişmeleri olacak. Daha pek çok mevzu da var…

Bu gibi nedenlerle, şu anlarda İstanbul’un arazisine, eksik bilgi ve yanlış bakış açıları ile yatırım yapmak, karanlığa kurşun sıkmak demek.

Mfs ile anlaşmadan, uzlaşmadan kimse İstanbul’da da kazanamaz.

Daha sarsıcı gerçek de şu ki hain Ankara hükumetinin işi bitti ve şu anlarda gürültüyle yıkılıyor. Dünyanın bütün dengeleri yıldırım hızıyla aleyhine döndürülüyor. Basına, medyaya yansımayan ve bazı sermaye gruplarının öğrenemediği büyük değişmeler oluyor dünya siyasetinde ve başta da Türkiye’de… Hain Ankara hükumeti ve onunla iş tutan iç unsurlar, köşeye iyice sıkışıyorlar. Son bir büyük müdahale de şimdi herkes tarafından görülür şekilde yapılacak ve Ankara devrilecek.

Vaziyet böyle iken, hain Ankara hükumeti ile ve onun ipini elinde tutan malum ülkelerle, İstanbul’a ve Türkiye’ye dair faydasız ve sonuçsuz anlaşmalara girişmek, girişen tarafları batırır. Ortaya konan paralar kısacık sürede yalan olur, heba olur. Ben her zaman, her hususta olduğu gibi baştan samimiyetle ikaz ederim, sonra ısrarla kendi bildiğini yani yanlış işi yapan kimseyi de dinlemem, ezer geçerim.

Türkiye’de OHAL şartlarına geçileceğini, herkesin hazır olması gerektiğini duyurmuştum. İşte geçiliyor ve şu Türkiye’de bu akşam olmadan ya da bu akşam sabaha çıkmadan bile her şey olabilir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Ne olacağı hala belli değil


İstanbul’un Kara deniz ve Marmara denizine bakan kıyılarının, çok gelişmiş teknolojiler ve araçlar kulanılarak doldurulması ve İstanbul’un yüzölçümünün çok çok artırlması ihtimali de var.

Son karar olarak bu tercih edilirse, İzmit körfezi bile tamamen karaya döndürülecek, doldurulacak.

İstanbul’a ve çevresine dair yatırımlar yaparken İstanbul’dan bağımsız kararlar almak mümkün değil. Bu ihtimali kafasından hala silmemiş olan yerli ve yabancı taraflar, büyük şokları her zaman yaşayabilirler.

Dünya kadar kanal açacağız. Bu sırada ayrıca çok sayıda dağı ya da dağ eteğini tıraşlayacağız. Çıkan molozla/hafriyatla sadece sabit suni adalar yapmayacağız. Böyle farklı işlerde de kullanacağız.

Yakın gelecekte büyük projelerin içinde olmak isteyen taraflar, daha şimdiden kendilerini deniz üstü taşımacılığı, deniz/zemin doldurma, madencilik ve yer bilimleri sahalarında çok geliştirmeliler. Şu anda gelişmiş teknoloji seviyesi olarak görülen seviyeyi basit görmüyorlarsa, bu işlere ve bu projelere en baştan hiç kafa yormasınlar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Doğu Türkistanda çembere aldığım yere bakın…


Orayı da bir iç denize çevireceğim ve buna da kimse mani olamayacak. Kara denizi Hazar denizine bağlayan kanal açıldıktan sonra yol çatal yapacak. Bir yandan Basra körfezine doğru bir kanal hattı açılmaya devam edilecek. Bir yandan da Türk dünyasının içinden diğer kanal hattı devam edecek. Türk dünyasına giden kanal, kırmızı renkle çembere aldığım yerin denize dönüşmesini sağlayacak.

Arazi her yönüyle müsait. Orayı henüz kuru iken iyice işleyeceğiz. Maden ve tarihi eser bulma çalışmaları yapacağız. Bol bol silisli kum da çıkartacağız ve çok farklı sahalarda kullanılacak o kum ve toprak… O silisli kuma da çok ihtiyacımız olacak. Gerekirse oraya kuru iken devasa tesisler yapacağız. Denize döndüğünde bile sorunsuz şekilde maden çalışmaları yapmamızı sağlayacak, deniz yüzeyinden yüksek tesisler olacak bunlar. Yüzlerce kere şiddetli suni depremler yapılsa bile hiç sorun yaşatmayacak bu tesis…

Bölgenin altında uzaylı üssü/şehri var ama mesele bile değil. Ya bana uyacaklar ya da yok olacaklar. Ben o kısmı da kolayca çözeceğim.

Hem kanallar, hem de Doğu Türkistan’da yapılacak bu deniz, bütün Türk dünyasını ihya edecek. Her yere hem deniz suyu hem içilebilir ve ziraatta kullanılabilir su gitmiş olacak. Peş peşe yapılan tesisler, kanaldan ve denizden sürekli olarak içilebilir su üretecekler. Her yer bol bol sulanabilecek. Her yer yeşillendirilecek. Çöller yok olacak.

Kara hayvanlarının çeşitliliği çok artacak. Kanatlı hayvanlardan böceklere kadar, türlü hayvanlar her yere yayılacak ve bölgenin canlanmasını sağlayacaklar. Kanalda ve denizde bol bol deniz canlıları da olacak. Bölgede zorlu iklim şartları hızla değişecek. Ormanlar yayılacak. Hayat kolaylaşacak, geçim sıkıntısı kalkacak. İnsana yakışmayan kara ve kanlı işler yok olacak. Ticaret artacak ve kolaylaşacak. Ağır nakliye çok kolaylaşıp ucuzlayacak. Onlarca yeni ve büyük şehir kurulacak. Sürekli iş/çalışma olacak ve İşsizlik yok olacak. Daha onlarca farklı yönde saymakla bitmez faydalar sağlayacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hazineler, tarihi eserler, tarihi gerçekler


Bize de uyar

Ak deniz’in deniz olmadığı, kara olduğu zamanlardan kalma ve şu anda denizin altında, toprak aldında kalmış hazineleri ve tarihi eserleri çıkartmak için, gelişmiş su araçları ve su robotları geliştireceğiz.

Sonraki safhalarda Hazar denizinin altında da aynı çalışmayı yapacağız. Zaten İstanbul boğazını genişletme ve Hazar denizine kanal açma projeleri için geliştireceğimiz araçların bir iki model sonraki halleri, hazineleri ve tarihi eserleri çıkartmak için ihtiyacımızı karşılayacaktır. Bir yandan devletimizi/milletimizi ve hakiki müttefiklerimizi zenginleştireceğiz, güçlendireceğiz, bir yandan da gerçek dünya/insanlık tarihini somut şekilde gözler önüne sereceğiz. Sonraki safhalarda zaten yeraltı uzaylı şehirlerini, yeryüzünden, deniz dibinden yapacağımız müdahalelerle çökerten teknolojiler de kullanacağız.

Bu nedenle, birilerinin Hazar denizini hatta Ak denizi kurutmaya dönük planları beni hiç rahatsız etmiyor. Bir süre için kurumaları menfaatlerimize daha uygun düşüyor. Ak denizin kurutulması zaten çok zor iş. Açıkça görülür şekilde art niyetli müdahaleler yapılmak zorunda… Cebel-i Tarık boğazında ve Süveyş kanalında devasa lav patlamaları/çıkışları olsa da Ak denizin okyanuslarla bağlantısı kapansa desek, o şartta bile sorun yok. Önce dokunmayız, kuru zeminde yapacağımız her işi her yerde yaparız, sonra okyanusla bağı kesen kısımları kolayca açarız. Okyanuslar var oldukça, zaten sonra yine denize çeviririz bölgeyi. Hem iyice bir zemin düzeltmesi de yaparız, denizaltı tesisleri de yaparız hem de maden çalışmaları da yaparız bu fırsatı kullanarak… Daha neler neler yaparız… Zaten Kara denizi Hazar denizine, Hazar denizini Basra körfezine bağlayacağız. Bu yolla da Ak deniz ve Kara denizi okyanuslara bağlayacağız. Neresinden bakarsak bakalım, Ak denizin kurutulması ya da Hazar denizinin kurutulması yönündeki planlar ve çabalar hep boşa… Olmayacak iş bunlar… Urmiye gölü bile boş yere kurutuldu. Çok çok yakın gelecekte, önceki halinden daha canlı, daha güzel hale getireceğiz Urmiye gölünü…

Ak deniz derken… Şu zamanda Ege denizi denilen denize eskiden beri Ak deniz derdik. Sonradan adını Ege denizine çevirdiler. Yukarıdaki cümlemin kapsamı içinde, Ege denizi denilen yer de var.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi