Etiket arşivi: Kanalistanbul

Vakit yaklaşıyor


İstanbul boğazının iki yanında büyük bir traşlama/genişletme çalışması yapılacak. Şu iki kırmızı çizgi gerçek sınırları göstermiyor ama çok yaklaşık sınırları gösteriyor.

Çok yakın gelecekte İstanbul boğazı şu taslak çizimdekine çok yakın bir görünüşe sahip olacak.

Karadeniz ile Hazar denizini birbirine bağlayan uzun ve geniş kanalın inşasına başlanırken, eş zamanlı olarak İstanbul boğazını genişletme çalışması da başlayacak.

Suriçi denilen, üzerinde Ayasofya, Topkapı sarayı, Sultanahmet camii dahil olmak üzere onlarca meşhur tarihi yer bulunan kısım da hiç tereddüt edilmeden tıraşlanacak. Orası da tamamen deniz suyu ile dolacak. “Bunu yapamaz, mümkün değil. İzin vermezler” diyenlere “Daha şu anda bile bunu yapacak güce sahibim. Bu gün de yarın da hiç kimse bana mani olamayacağı gibi oyalama bile yapamayacak. Dünyanın siyasi, askeri, mali, dini dengelerini şu anda bile ben yönlendiriyorum. Bu güne kadar yapabildiklerim de imkansız görülen şeylerdi ama yaptım, yapıyorum. Sizin imkansız gördüğünüz şeyleri yapmak için ben sadece en doğru vakti beklerim. Yapmak istediklerime mani olacağına inanan devasa yeraltı şehirlerinin bazıları şu anda tamamen boş. Bazıları ise film sahnelerinde gördüğümüz halleri yaşıyorlar. Yerin altında da üstünde sözü geçen ve geçecek olan tek kişi benim. Bir şeyi yapacaksam ne İblis’i ne Deccali ne de bu ikiliye çalışan sistemi dinlerim. Yapar geçerim.” derim. Anlamak isteyenler anlarlar. Anlamak istemeyenler de oyalansınlar. Dirensinler ve daha büyük kaybetsinler. Benim için şu andan sonra yeryüzündeki ya da yeraltındaki toplu can kayıpları mühim değil. Toplu mal, araç, cihaz kayıpları da mühim değil. Çünkü ben yıllardır nasihat ettim, sabır etttim, tahammül ettim, mühletler verdim ve artık beklenen günler geldi. Mühletler bitti. Ölecekten, yanacaktan, batacaktan, çökecekten ben mesul değilim.

Bilenler var, dikkatle ve hayretle takip edenler var, henüz fark edememiş olanlar da var. Dünya üzerindeki suni kuraklık ve kıtlık krizine, suni enerji krizine, suni karbon krizine ve suni pandemilere neşter vurdum. Dünya genelinde şartlar büyük oranda değişti, değişiyor. Yeraltında yaşayanların, yerin üstünü istedikleri gibi iklim kontrolünde tutmalarını sağlayan sistemleri de bozdum, bozuyorum. Bundan sonrasında Grönland’ı bile buzul halde tutamayacaklar. Oralarda da satanizmi ezecek, insanlığı hakim kılacağım. Oraların değerli toprakları ve madenleri de benim vesilemle değerlendirilebilecekler.

İstanbul boğazında traşlama sonrasında 5 km den daha dar hiçbir yer olmayacak. Dünyanın siyasi, mali, dini/fikri, askeri merkezi somut/açık şekilde İstanbul olacak. Bütün dünya İstanbul merkezli olarak dönecek. Dünyanın deniz trafiğinin merkezi de İstanbul olacak. İstanbul boğazında çok çok yoğun deniz trafiği olacak. İstanbul’da çok büyük, çok gelişmiş özelliklere sahip çok sayıda liman olacak. Ayrıca traşlama sonrasında İstanbul boğazındaki su akıntısından istifade ile elektrik üreten sistem de konulacak, hemen çalışmaya başlayacak.

Bu işler uzun sürelere yayılmayacak. Mümkün olabilen en kısa sürede tamamlanacak. Bunları hiç zaman kaybetmeden yapabilmek için gereken büyük parayı/sermayeyi ben zorlanmadan bir araya getireceğim. Bu işlerde yer almak, çalışmak ve kazanmak isteyen tarafların dinlerine, dillerine, fikirlerine değil, dürüst ve namuslu olup olmadıklarına bakacağım. Satanist olup olmadıklarına, iyi niyetli olup olmadıklarına bakacağım. Devamında Trakya boyunca kanallar açılacak ve bir kolu Bulgaristan tarafına dönecek, bir kolu Yunanistan’a doğru gidecek.

Bütün dünya, İstanbul merkezli olarak değişmeye başlayacak. Yine boğazın Anadolu yakasından da kanal açılmaya başlanacak ve Anadolu’daki büyük gölleri birbirine de bağlayacak surette ülke içinde kanallar dolaşacak. Daha önce anlattığım gibi, söz konusu kanallar, gittikleri yerlere tuzlu su, içilebilir su, ziraat için ihtiyaç duyulan bol su, deniz mahsulleri, temiz enerji götürmüş olacaklar. Bununla birlikte ağır nakliyecilikte maliyetleri çok düşürecekler, geçtikleri yerlerde arazileri çok değerlendirecekler, büyük şehirlerde toplanan aşırı kalabalık nüfusların hızlıca ülkenin her yanına dağılmasını sağlayacaklar. Kuraklık ve kıtlık riskine karşı da aşılamaz, geçilemez duvarlar misali duracaklar. Hayat pahalılığının kaldırılmasını, devlete verilen vergi oranlarının dürüşülmesini de sağlayacaklar. Çünkü bu projelerde her zaman büyük pay devletimizin olacak. Bunlar yapıldıkça devletimizin kesintisiz ve büyük gelir kaynakları olacak.

Bu sırada çok büyük miktarda hafriyat ve dolayısıyla madencilik çalışması yapılacak. Bu traşlama ve hafriyat işlerini yapacak çok gelişmiş iş makineleri Türkiye’de çizilecek ve imal edilecek. Hem de şaşırtacak kadar kısa sürede imal edilmiş olacaklar ve şaşırtıcı özelliklere sahip olacaklar. Fosil yakıtlar kullanmayacaklar, bataryalı araçlar da olmayacaklar. Şu andaki hafriyat ve madencilik sistemi büyük oranda değişmiş olacak. Yine bu projeler gerçekleştirilirken inşaat sektörü de ister istemez hızla değişmiş olacak. Kanallar açılırken Türkiye’nin etrafındaki denizlerde çok sayıda suni adalar yapılacak. Onlar da en iyi seviyede mühendislik çalışmaları ve teknoloji ile yapılacaklar. Yerleri ve büyüklükleri de bilimsel değerlendirmelerle belirlenecek. Söz konusu adalardan bazıları tamamen ziraat ve hayvancılık için planlanarak yapılacak. Bazıları en başından beri askeri ihtiyaçlar için yapılacaklar. Bazıları turizm, bazıları eğitim maksadıyla yapılacaklar.

Sonraki süreçte Hazar denizinden Basra körfezine doğru geniş ve derin bir kanal açılacak. Kıvrıla kıvrıla gidecek olan bu kanalın etrafı da hızla canlanacak, değerlenecek, yerleşme yerleri ile dolacak. Kanal, etrafının hızla yeşillenmesini de sağlayacak. Gittiği her yere balık ve diğer deniz mahsüllerini de götürmüş olacak. Bölgede çok büyük bir yeşillendirme projesi de uygulanacak. Eş zamanlı olarak bölgeye turizm de ziraat da hayvancılık da fabrikalar da çok ucuza enerji ve temiz su da gelmiş olacak. Yine bu kanalla eş zamanlı olarak Orta Asya Türk devletlerine doğru da kanallar açılacak. Batının güneşi batacak ve güneş yine doğudan doğacak. İblis de Deccal de kaybedecek.

Türkiye’de seçim olmayacak. Zaten bu güne kadar yapılanlara seçim diyebilmek mümkün değil, hepsi hileliydi. Hiçbirinin meşruiyeti yoktu. Görüyoruz ki günümüzde ABD’de bile hilesiz seçim yapılamaz oldu. Malum satanist çeteler, milletlerin iradelerine rest çekerek ve göstere göstere seçimleri çalmaya devam ediyorlar. Türkiye’de AKPKK-MHPKK organize suç, terör, ihanet örgütü çökertilecek, eş zamanlı olarak siyasi parti görünümlü diğer bütün suç örgütleri de toplanıp alınacaklar. Üzerine henüz birkaç ay geçmişken, henüz yargılamalar ve idamlar tamamlanmamışken bile Türkiye büyük projelerin tuşuna basacak. Bu güne kadar imal edilmesine ve satılmasına izin verilmemiş olan çok yüksek kalitede, çok uygun fiyatlı, uzun ömürlü, konforlu ve az masraflı araçlar da Türkiye’de üretilecekler. Kısa sürede Türkiye denizlerden hatta okyanuslardan en ileri seviyede faydalanan ülke olacak. Bu nedenle baştan itibaren arabalarını hem suda hem karada gidebilen tarzda imal edecek.

Bunlar yaşanırken dünyanın dört bir yanında kaos hakim olacak. Batı iyice çökmüş ve bu halini artık gizleyemez hale gelmiş olacak. Çin’de parçalanma safhası başlamış olacak. Hindistan’da toplu insan ölümleri ve ülkenin parçalanma süreci başlamış olacak. Hindistan’ı çok sert şekilde cezalandıracağım. Rusya da parçalanma sürecine açıkça girmiş olacak. Bunca zamandır İstanbul’un iradesine karşı duranlar, hatalı kararlarının bedellerini ağır şekilde ödeyecekler.

İstanbul boğazının yaklaşık olarak belirlediğim kırmızı çizgileri içinde kalan kişiler, şirketler, vakıflar, dernekler, diplomatik temsilciler ve diğer herkes, şimdiden kısa bir taşınma süreci başlatarak oradan ayrılmalılar. Bu kişiler de karşımda direnirlerse, büyük bedeller ödeyecekler.

Göz önünde bulundurulmalı ki son yıllarda mfs’nin kesinlikle öleceğine ya da bir şekilde oyundan alınacağına inananların yüz binlercesi öldüler ya da bir şekilde oyun dışı kaldılar. Önümüzdeki süreçte ölenlerin ve oyundan alınanların sayısı şaşırtıcı şekilde artış gösterebilir. Hiç şüphe edilmesin ki mfs daha en az onlarca sene insanlığa hizmet etmeye devam edecek. Nasip olursa başka dünyalara bile elini uzatacak, oraların askeri, mali, siyasi, dini dengelerini belirleyecek, işlerini ve çevresini oralara da götürecek.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Türk vatandaşlığı para ile satılamaz


Şehit kanları ile alınmış vatan, para ile satılamaz. Topraklarımız ve devletimiz peşkeş çekilemez. Nüfus dengesi değiştirilemez. AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün vatanı peşkeş çeken kararlarına, uygulamalarına Türk milletinin ve hukuk sisteminin rızası yok.

Türkiye’den gayr-i menkul almak suretiyle aynı zamanda vatandaşlık alan, almayı düşünen kişiler, Türkiye’de sosyal medyadaki tavırlara, öfkeye, isyana bakarak bile, ne kadar hatalı bir iş yaptıklarını ya da yapacaklarını birkaç on dakika içinde kesinlik seviyesinde anlayabilirler.

Türkiye’nin vatandaşlığının para karşılığında satılmasına da Türkiye’de gayr-i menkullerin yoğun oranda yabancılara satılmasına da bu milletin rızası yok. Hiçbir zaman da olmayacak. Bu milleti ve devleti kasten çökertmeye dönük olan onlarca vahim AKPKK uygulamasından biri de budur ve buna ilk fırsatta karşılık verilecek. Bu millet Filistinliler gibi olmak istemiyor, olmayacak. Burası Türk yurdudur ve öyle de kalacak. Bu ülkede büyük oranda nüfus ve tapu değişmesine asla izin verilmeyecek. İktiza ederse bu hususta harbe bile girilecek, devletleri bile karşımıza alacağız. Bu nedenle, hiç kimse kendi devletine de güvenerek AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütüne para kaptırmasın. O verilen paralar devletimizin hazinesine değil, AKPKK militanlarının ceplerine ve çalıştıkları Mason teşkilatının kasalarına giriyor.

Bilinmeli ki biz AKPKK’nin hemen sonrasında, Suriyelilere verilen vatandaşlıkları da gayr-i menkul satın alınmak suretiyle başka yabancılara verilen vatandaşlıkları da tek hamlede iptal edeceğiz. Satın aldıkları gayr-i menkullere de devlet olarak el koyacağız. Yapılan işlemin baştan hukuksuz olduğunu, milli güvenliğin söz konusu olduğunu, halkın tamamının buna karşı olduğunu, uygulamanın demokrasiye de hukuka da uygun olmadığını ifade edeceğiz. Vatandaşlık alanların bunu bile bile yaptıklarını, bu riski göze aldıklarını ifade edeceğiz. Yine de yaptıkları ödemeleri geri almalarının hukukun gereği olduğunu açıklayacak ve paralarını AKPKK organize suç örgütünden geri almalarını söyleyeceğiz. Ya da şöyle de yapabiliriz. AKPKK sonrası Türkiye’sinde bu geri ödemeleri sıraya yazarız. AKPKK’nin sebep olduğu onca zarar ziyan telafi edilebilirse, sıra da bu hususa gelirse, bu kişilerin paralarını da elbette iade ederiz. Sıra gelmezse, bu milletin türlü maddi ve manevi zararları telafi edilemediği gibi, parayla vatandaşlık alacak kadar alçalmış o kişilerin de zararları telafi edilememiş olur.

Ben Arap şeyhi, Yahudi, Mason, Satanist, ABD’li, İngiliz, Çinli, Fransız, Alman diye ayırt etmem. Hukukun gereği ne ise onu yaparım. Kanal İstanbul meselesi de dahil olmak üzere her meselede her zaman açıkça olacakları ifade ettim, ikaz ettim. Bu ülkeden peşkeş çekilmiş bir karış toprağı bir yabancıya bırakırsam adım da mfs olmayacak, isteyen istediği şekilde ad takabilecek. Bu meselede bu kadar hassas ve bu kadar kararlıyım. Buna mani olmak için karşıma çıkan şahısları/patronları, holdingleri değil devletleri bile yıkacağım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi