Etiket arşivi: Hulusi Akar

Hatay depremi hakkında bilgilendirme ve değerlendirmeler


Mersin, Adana, Antalya ve Konya’da bulunan bütün vatandaşlarımız, panik yapmadan, oralarda da yıkıma sebep olabilecek şiddetli depremleri yüksek ihtimal dahilinde görerek, binalarından çıksınlar ve geceyi dışarıda geçirsinler.

Sanki gökyüzünün yüksekliği azalmış ve sanki yıldızlar daha yakınmış gibi görünen gecelerde, afet ihtimalinin yüksek olduğunu değerlendirin. Gerekiyorsa geceyi sakince ve panik yapmadan dışarıda geçirin.

Çünkü, tabii olsun ya da suni olsun, depremler öncesinde kesinlikle bölgenin manyetik alan dengesi değişir. Göğün manyetik alanı değiştiğinde geceleri sanki gök biraz aşağı inmiş ve yıldızlar daha yakınlaşmış gibi bir görüntü oluşur.

Bu, 99 Marmara suni depreminde de böyle oldu. Sonraki suni depremlerde de böyle oldu ve bundan sonrakilerde de böyle olacak.

Devletimizin depremleri çok büyük isabet oranıyla önceden tespit edebilecek ve bölge halkını ikaz edebilecek teknolojisi, imkanları, kadroları kesinlikle var ama onlar da kullanılmıyor. Türkiye devleti, şu son Hatay depremini önceden halkına duyurabilirdi. Bunda da kesinlikle ihanet var. Biz dahi, devletin imkanlarına kıyasla çok yetersiz ve kısıtlı olan imkanlarımızla Hatay depremini önden haber verebildik.

Tayyip karakteri, Soysuz karakteri, Bohçalı karakteri, Hulusi karakteri, Şentop karakteri, Meral karakteri, Fuat karakteri, Kemal karakteri, Kalın karakteri, Yaşar Güler karakteri ve bilinen o diğerleri…

Hepsi de bu saldırıyı biliyorlardı ve aslında daha şiddetli olmasını bekliyorlardı.

Biz de biliyorduk. İkazlar da yaptık.

Kızmışlar, çok ama kızdılar. Günlerdir sahada yaptıklarıma ve şurada yazdıklarıma, milletimi bilgilendirmeme, devletmizi, ordumuzu, emniyetimizi yönlendirme çok kızdılar.

Çaresiz, aciz bir Türkiye görüntüsü oluşturmak istediler, bunu bozmama çok kızdılar. Sözde yardımlar iddiasıyla işgalin ön hazırlıklarına giriştiler, bunu bozmama da çok kızdılar. Yağmalar alsın yürüsün istediler, bunu da bozdum ve çok kızdılar. Organlar ve insanlar kaçırmak istediler, bunu da bozdum ve çok kızdılar. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasına meydan vermek istediler, bunu da bozdum, çok kızdılar. Orada ahali açlıktan, imkansızlıklardan, soğuktan ölsün istediler, milli bir seferberlik havası/şartları oluşturdum, buna da çok kızdılar.

Sözde Türk basın ve medyasına had bildirdim, rest çektim, ayar verdim, buna da kızdılar.

İsrail dokunulamaz zan ediyordu kendisini, buraya gönderdiği ekipleri korkudan titrediler, günlerce sahaya inemediler, sonra görüntü olsun diye ancak inebildiler ve bir halt edemediler, buna da çok kızdılar.

Soysuz’un resmi kimlikli olan çetelerine kadar hepsini sıkıştırdım, dengelerini bozdum, sahada afalladılar ve buna da kızdılar.

Yardım toplama numaralarıyla istedikleri kadar paralar vuramadılar, buna da kızdılar. Halk bu defa çok bilinçli olabildi ve vurgunlar çok sınırlı kaldı.


Türkiye’de bir korku ve çökmüşlük halinin hakim olmasına izin vermedim, buna da kızdılar.

Gemilerine, uçak gemilerine, Türkiye’ye gönderdikleri başka ülkelerin yetkililerine, NATO yetkililerine ve en son da Blinken’a meydan bırakmadım, buna da kızdılar.

Şu ana kadar neler yaptıysam, kat kat fazlasını yapacağım ve asla geri adım atmayacağım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Herkes alarm haline geçsin

Alarm kur
Saat: 10:40

Hiçkimse paniklemesin ve kimseyi de panikletmesin. Kesinleşmiş bir şey yok ama çok çok yüksek ihtimal var.

Marmara, Ege, Trakya ve Karadeniz bölgelerimizde peş peşe ve birbirinden şiddetli suni depremler yapmak istiyorlar. Kısacık süre içinde milyonlarca sivili öldürmek istiyorlar.

Depremlerin devamında, öncelikle Marmara ve Ege bölgelerini hedef alarak dev dalgalar (tsunami) da yapmak istiyorlar.

Hemen ardından Tayyip, Hulusi Akar, Soysuz, Mevlüt gibi tescilli hainler, hepbir ağızdan peş peşe açıklamalar ve paylaşımlar yapacaklar. “Bu kadar büyük bir yıkıma Türkiye olarak müdahale etmemiz, yetişmeiz mümkün değil. Büyük, çok büyük bir facia yaşanıyor. NATO üyesi bir ülkeyiz ve NATO’yu göreve/desteğe çağırıyoruz” mealinde konuşacaklar. Bilmem kaçıncı derecede afet ilanı yapacaklar. Bunların maddeleri, şunları bunları zaten hazır…

Maraş merkezli suni deprem saldırılarının devamında zaten bunu yapmak istediler ama dünyanın gözleri önünde sert kayaya çarptılar. İstanbul engeline takıldılar.

Bu rağmen ABD, İspanya, İtalya, İngiltere, Fransa, İsrail gibi ülkeler hemen fren yapamadılar, geri vitese hızlıca takamadılar. Baştan beri çalıştıkları ve kendilerini hazırladıkları planın hemen dışına çıkamadılar. Bu alt yapı ve psikoloji ile İspanya resmi Twitter hesabından “Türkiye’de devriye gezmeye başladık” mealinde paylaşım bile yaptı. Paylaşımda İskenderun’dan karaya çıkarttıkları askeri araçlarının resimleri de vardı. Bu paylaşım, günlerce o hesapta kaldı ve sahada onların öncü işgal ekipleri günlerce zaten dolaştı. Yardım ekibi diye ülkemize gelenlerin de neredeyse tamamı, önceden hazırlanmış organcı ve ayrıca istihbaratçı kişilerdi. Vatanseverlerin iradesi karşısında ezildiler ve kaçarak giderken bile bunları havalimanlarımızda emirle personele alkışlattılar. Kendilerine çok ağır gelen haller yaşadılar. Gemilerini de sözde yardım ekiplerini de askeri araçlarını da büyük oranda çekmek zorunda kaldılar. Zaten Türkiye’de bulundukları süre içinde çoğu doğru düzgün saha faaliyeti de yapamadılar. Bazıları ilk birkaç gün inlerinden bile çıkamadılar.

Şimdi, beceremedikleri, yarım kalan, İstanbul engeline takılan planlarını daha da acımasızca geçrekleştirmek peşindeler.

Şu anda elimde olan, tamamen kesinleşmemiş olan istihbaratlar, sahanın suni afetler için yüksek seviyede hazır hale getirildiğini gösteriyor.

Planlar arasında öyle yardım ekibi, acil enkaz kaldırmak için orduların desteği gibi rollere bile girmeden, doğrudan işgal teşebbüsü de var. Son iki hafta içinde Türkiye’ye resmi ziyaret yapan liderler, dışişleri bakanları ve hatta NATO genel sekreteri, hep bu planların içindeler ve hain Ankara hükumetiyle organize haldeler.

Bu çerçevede denizdeki gemilerden karaya gönderilen füzelerle, ayrıca denizden karaya çıkartılan amfibi birlikleriyle, ayrıca uçak gemilerinden kalkacak savaş jetleriyle ve Trakya’dan karadan girecek askerlerle işgal teşebbüsünü başlatacaklar…

Öncelikle Trakya ve Ege bölgesinden girerk ilerleyecekler. Planlar arasında Türkiye’deki ABD ile NATO üslerinin de organize şekilde kullanılması var. TSK içindeki gizli Ermeni, gizli Yahudi ve Mason subaylardan cesaret alarak böyle bir planı kurdular. Onlar kendilerine çalışıyor olmasa, bu ülkelerin onlarcası bir tane Türkiye etmiyor. Bizim ordumuz karşısında titriyorlar.

Yunanistan’daki hatta Polonya’daki askeri yığınağın çoğu da bu plan çerçevesinde yapıldı. Nihai hedef ise İstanbul… Ankara zaten onların emrinde…

İncirlik üssüne son üç dört haftada nelerin getirildiğini bile denetleyemeyen sözde hür bir Türkiye var. Maraş merkezli depremden sonra devletimiz acil kalmadı. Söz konusu hain kadrolar, devletimizin gücünü bilerek kullandırmadılar. Hala kullandırmıyorlar. Ortada hazırlıksızlık, gaflet yok, açıkça ihanet var. Ölü sayısı milyonları bulsun diye koca devleti işlemez hale getirdiler.

Bütün Türk milleti, kendi arasındaki her türlü kavgayı, sorunu, şimdilik bir kenara bırakarak seferber olmak zorunda…

Hem başımızdaki hain idari kadro tamamen temizlenmeli, hem TSK’nin üst kademesindeki hain subaylar tamamen ve derhal temizlenmeli, hem de her türlü suni afet ve sonrasındaki hileli ya da açık işgal teşebbüslerine karşı milletçe alarm haline geçilmeli. Aksi takdirde en az 30 milyon can kaybı yaşayacağız. Aylarca da çok büyük acılar ve mücadeleler yaşamak zorunda kalacağız.

Öyle ise “Ordu millet el ele, gerçekten hür Türkiye” deme vakti.

Planlardan kısımlar aktarıyorum

İsrailin ve İngilizlerin savaş gemileri beraber hareket edecekler.

Tekirdağ, Gölcük ve Ege bölgesinde bir ya da birkaç noktada şiddetli suni depremler yapılacak.

Güney doğudan PKK’li ve sözde İslami teröristleri de sahaya sürecekler.

Suriyeli ve diğer yamyamları, o sözde mültecileri de sahada aktif kullanacaklar.

Onca afete rağmen hala Türkiye’de işe yarar seviyede iletişim sistemi varsa ve aktifse, içimizdeki hainler üzerinden emirler yağdırarak onları durduracaklar. Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom sistemleri tamamen masonların, gizli Ermenilerin ve gizli Yahudilerin kontrolünde… İçten kuşatılmış bir halimiz var. Maraş merkezli depremler sonrasında kasten iletişimi kestiler. Bu yönde çıkan haberler hep doğruydu…

Türkiye’de iletişim sistemlerini işler hale getirmek iddiasıyla ilk safhada gönderilecek olan seyyar ya da sabit baz istasyonları, bir yandan da zihin kontrol sinyalleri yayacaklar. Bunlardan bir tanesi bile, tesir alanında kalmış yüz binle insannı sersemletmeye yetiyor.

Bu sırada bile hiç taviz vermeden insan ve organ kaçakçılığı, ayrıca küçük/taşınabilir ve değerli eşya kaçakçılığı yapacaklar. Ziynet eşyasını hiç bırakmayacaklar… Maraş merkezli saldırılar sonrasında, emirlerindeki yağmacılar da sahada tutunamadılar, bu defa ezici tavırlarla yağma yapacaklar, yaptıracaklar.

Vaziyete göre karar alacaklar, gerekiyorsa Bulgaristan’da ikamet etmekte olan Çingeneleri bile kullanacaklar. Buralara yayacaklar, sonra onlardan ganimeti toplayıp alacaklar. Onlara da küçük paylar verecekler.

Tayyip buralarda İsrail, İngiltere ve ABD hariç kimsenin hükmünün geçmemesini istiyor. Kararlarının ve hamlelerinin temelinde hep bu var.

Ege denizinde dev dalga olursa Ege sahillerinden içeri doğru girdiği gibi, bir yandan da Marmara denizini taşıracak ve mümkün olursa Trakya sahllleri ile İstanbul sahil şeridini su basacak.

İstanbul Anadolu yakasını Gölcük merkezli suni depremin hemen peşinden bir de dev dalga ile vurmak istiyorlar. Avrupa yakasından ziyade, Anadolu yakasını suni afetlerle dümdüz etmek istiyorlar.

Ege denizinden bir hava saldırısı yaparlarsa, Konya’ya kadar bombardıman yapmak isteyecekler.

Bu arada, son birkaç gündür Konya’yı da Maraş’ı da Karadeniz’deki pek çok noktay da suni afet saldırıları ile yıkmak istediler. Defalarca yıkmak istediler ama yapamadılar. Her istediklerini yapabilecek şartlarda değiller. Onların çok ileri teknolojili cihazlarını, araçlarının epeyi bir kısmını bozduk. Sinyale girdiler.

Birkaç noktada bütün enerji yüklemeleri tamamlanmış halde… Son sinyalleri de gönderirlerse yer yerinden oynar, deniz de şaha kalkar.

O hain Mevlüt, Yunan tarafıyla da ABD tarafıyla da İsrail tarafıyla da sıkı paslaşıyor. İzmir’le alakalı ihanetleri de yoğun şekilde Mevlüt organize ediyor.

O meşhur rüyamda, Soysuz’un aracını denize sürmesi ve aracının burnunun denize sert çarpması kısmı…

Deniz devlet otoritesi, Soysuz da baş hainlerden biri… Her şeye rağmen ilerlemek isteyecek, kontrolsüzce gaza basacak ve yoldan çıkıp denize kafa atarcasına kaza yapacak.

Soysuz’un da sonu geldi.

Mümkün olursa Ruslar Karadeniz’den çıkarma yapacaklar. Ağır bir çıkarma değil, stratejik noktaları ele geçirmeye dönük çıkarmalar olacak.

Türklükten, Müslümanlıktan hatta insanlıktan neredeyse eser kalmamış bir vaziyette olan, ikinci İsrail haline de getirilmiş olan Azerbaycan da doğudan Türkiye’ye girerek Ruslarla bir araya gelecek.

Geçmiş yayınlarımı bilenler, biliyorlar. Defalarca Azerbaycan üzerinden doğu bölgemize tehlike oluşacağını, anlatılabilir şekilde anlattım. Bir seneyi çoktan geçti ben bu tehlikeye dikkat çekeli…

“Her türlü ihtimale karşı doğu bölgemizde tahkimat yapılmalı. Hazırlılar yapılmalı” cümlesini bile kurdum. Deprem ihtimalinden, bombardımandan v.s den hep bahsettim.

Ayrıca İsrail ve İngiltere, Azerbaycan üzerinden Güney Azerbaycandaki 45 milyon Türkü de kafese çekmek isteyecek. Planlarda bunlar da var. O kara paracı ve gizli Ermeni Aliyev de kara büyücü karısı da bu işlerde zaten gönüllüler… Onların Türklükle, Müslümanlıkla hatta insanlıkla zerre kadar alakaları yok. TSK’den Azerbaycan ordusuna gönderilen sözde Türk subayları da Türk değiller. Kripto kimlikliler ve masonlar. Bu planlar çerçevesinde gönderildiler. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki mücadele de çoğu kısmıyla bir danışıklı dövüş.

Yine planlarda, her an Güney Azerbaycandaki milyonlarca kardeşimizi Türkiye’nin lehine olacak şekilde yönlendirebilirim diye, oralarda da büyük afetler yapmak var. Oraları da kendi dertlerine düşürmek var.

Tokayev karakteri de çok büyük bir hain ve her fırsatta ihanetini sergileyecek. Bu planların tam içinde…

Ankara hükumetinin Özbekistan’ın başındaki sözde Türk idarecilerle kurduğu son temaslar da bu alçakça, haince plan çerçevesinde kuruldu. Herkesin vazifesi belirlendi.

Mevlüt’ün Ermenistanlı birkaç çapulcuyu Türkiye’ye getirtip afet bölgesinde dolaştırması bile bu planın psikolojik harekat kısmı çerçevesinde yapıldı.

NATO, iyi hafta sonları dilemişti Türkiye için, o meşhur paylaşımında… O bile bir mesajdı. Şimdi de İsrail iyi hafta sonları diledi Türkiye için, o da bir mesaj…

Planlar o kadar kapsamlı ki temiz su kaynaklarımıza, gökten tanımlanamayan cisimler düşürülecek.

Zaten Maraş merkezli afetlerin hemen devamında, bölgede bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olamadılar, bu hususta da öfkeden çıldırdılar ve bana aşırı kızdılar.

Türkiye, İngiltere merkezli Deccaliyet sisteminin karşısındaki tek ve son güç… İkinci bir güç unsuru yok. Bu güç unsurunu imha etmek ve dünyayı tamamen İblis ile Deccal’ın kontrolüne vermek için bütün bu planlar… Buradan ilerleyeceğiz ve melhame-i kübraya çıkacağız. Bunu kısa süre önce de yazmıştım.

Ne oldu o sözde göktaşlarına? Nerelere düştüler? Size bir tane bile “İşte falanca gece şuralardan görülebilen göktaşının düştüğü yer. Yerde şu kadar büyüklükteç bir çukur oluşturdu. Şükür ki yerleşme birimine düşmedi. Uzmanlar bu konuda şöyle şöyle dediler” diye bir haber yapan oldu mu?

Tam benim tepemde yani Kartal-Pendik civarında neler göründü neler… Karadeniz bölgesiinde, doğuda, Ege’de neler nele görüldü. Ne idi onlar?

Kim düşürdü onları? Düşmeselerdi neler olacaktı?
Youtube’da o kadar “lüzumsuz işler amalesi” kişiler, her şeyi soruyorlar, olmadık şeyler için bile videolar hazırlayıp milletin kafasını darmadağın ediyorlar da bu soruyu neden sormuyorlar?

Bunlar nasıl göktaşları böyle, biri bile yeryüzüne düşmemiş mi, düştülerse nereye düştüler?

Sahi, müsilaj nasıl oldu da bir anda puf oldu, ne zaman soracaksınız o sözde uzmanlara bunu canlı yayınlarda?

Doğu bölgemizde yaşanmakta olan bazı orta şiddetli depremlerin asıl sebebi, Ege ve Akdeniz bölgelerimizde yaptıkları enerji yüklemeleri… Bu iki bölgeye de suni afet saldırıları yapmak isterken, yükledikleri aşırı enerji, doğuda tepkimelere sebep oluyor.

Tüpraş rafineleri de hedefte… İzmir’dekinden çok, İzmit’teki hedefte…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Böyle bir dünya yansın, yıkılsın artık


Tayyip yana döne uğraşıyor, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası denilen ve gerçekte ne olduğu muamma sistemi ayakta tutmaya çabalıyor.

Artık büyücülere, medyumlara akıtacak parası da kalmadı bunların… Zaten büyücüler de medyumlar da dibi gördüler. Hala ölen ölene…

Bohçalı ile etrafındaki çete, İstanbul karşısında perişan hale düşen Rusya’ya nasıl destekler sağlayabileceklerinin de derdindeler. Yaşananlara hala şaşkınlar. Ortada neredeyse bir Rusya kalmadı. Tabeladan ibaret kaldı şu anda Rusya ve çok yakında oraları parça parça edeceğim.

Ruslar üzerinden Deccal’ın işgali altındaki o milletlerin hürriyetlerine kavuşmalarını sağlayacağım.

Rusya ve Ukrayna, birbirlerine karşı değil, İstanbul’a karşı savaş veriyorlar. Hava sıcaklıklarının düşmesi ile bombalamaların artacağı ve daha fazla sayıda Ukraynalının o kara paracı Avrupa devletlerine kaçacakları, baştan planlanmıştı.

Kaçanların hiçbirinin can, mal, ırz emniyeti yok. Hala Alman makamları kaybolmuş 2 bin mülteci çocuk meselesinde üzerlerine düşenleri yapmadılar. Hala Kanada’nın kiliselerinin bahçelerinde binlerce çocuk kalıntısı bulunuyor ve dünya tepkisiz. Ankebut Ağına bağlı o hükumetler, hukukun gereğini yapmadıkları gibi, arka plandan aynı satanistlikleri, aynı kara para işlerini yapmaya da devam ediyorlar.

Kanada’da kiliselerin bahçelerinde kalıntıları bulunan o çocuklar bile hep satanist ayinlerinde tecavüz edilerek, işkence eidlerek öldürülen, İblis’e kurban edilen çocuklar…

Böyle bir dünyanın her karışı yansın, yıkılsın artık…

Gizli Ermeni, gizli terörist, hain, gizli dolandırıcı ve sömürgeci güçlerin piyonu olan Abdullah Gül, hala pis işlerine ve ihanetlerine devam ediyor. Firavunların soyundan gelen bir Çingene olan Rishi Sunak’tan talimatlar alıyor.

Altılı çetenin iplerini de çok büyük oranda Abdullah Gül elinde tutuyor.

Gizli Ermeni bir vatan haini, terörist ve MİT casusu olan Soner Yalçın da faaliyetlerine devam ediyor. Şuraya buraya raporlar veriyor. Soner’i MİT koruyor.

Gizli Ermeni bir vatan haini ve terörist olan Semih Yalçın da aslında bir MİT piyonu… Semih de her pisliğin içinde olanlardan. Emirlerindeki malum terör örgütlerinin sevkiyatları Semih’in de sayesinde sorunsuz şekilde yapılıyor. Semih de teröristlerle birlikte yapılan kara para işlerinde sahayı ayarlayanlardan biri…

Sınırlarımızda bulunan, daha çok ABD’ye çalışan malum terör örgütleri ve bunlar üzerinden yapılan kara para işleri, Hakan Fidan, Hulusi Akar, İbrahim Kalın gibi gizli Ermenilerden de soruluyor.

Tayyip’e açıkça “Eğer Yunanistan’ı rahatsız edersen seni koltuğundan indiririz.” diyenler var.

İşte koca ülkemizin bir piyon tarafından idare edilmesinin böyle vahim neticeleri var. Gelen geçen tehdit ediyor ve ülke kararlarına tehditler, şantajlar, kara para ilişkileri yön veriyor.

Yunanistan, kara paranın özel kargo şirketi gibi… Adrese teslim işler yapıyor. Gerçek bir ülke gibi sistemi/nizamı olmadığı için, şahıslara/şirketlere ve hükumetlere aracılık ederek geçimini sağlıyor. O nedenle her şey Yunanistan’a bir oyun gibi geliyor. Hiçbir konuda ciddi davranmıyorlar.

Haklarında yapılan yayınları görünce doğrudan Tayyip’i arıyorlar. Biraz mızmızlanıp kapatıyorlar. Aralarında bir düşmanlık yok. Bunların ortak düşmanları biziz, müslüman Türk milleti ve dünyadaki diğer müslüman milletler…

Güney Azerbaycan meselesinde sorun çıkartanların başında Bohçalı da var.

Gerçek Türklerin birlik olması, sorunlarından kurtulması, güçlenmesi, onun için kabus gibi bir şey. Lakin bir yandan da o bölgede nüfuzlarının olmasını istiyor. Oranın kara para işlerinde geçiş hattı olduğunu ve bu açıdan çok değerli olduğunu biliyor. Bu bakış açısıyla resmen ve açıkça değilse de gayr-i resmi olarak çetelerini oraya ve bu bakış açısına yönlendiriyor.

Soyunun bir yanı gizli Ermeni olan İlham Aliyev de Putin’i hayatta, ayakta ve iktidarda tutmak için çırpınıyor…

O da boşa uğraşıyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Kamyoncular…


Şunların hallerine bakın. Hiç okumuş, yetişmiş, tekamül etmiş, tecrübeler edinmiş gibi duruyorlar mı? Hiç koca ordunun başındaki komutanlarmış gibi bir halleri, ağırlıkları var mı?

Hepsinde de kamyoncu görüntüsü var. Hiçbirinin sıhhati yerinde değil. Hepsi de solmuş, çökmüş vaziyette. Bu haller insanlar arasında hep alkoliklerde, cinsi sapıklarda, onlarca sene zevkü sefa ile yaşamış ve dolayısıyla vücudunu aşırı yıpratmış dolandırıcılarda, kara paracılarda, İblis için insan katleden ayinci satanistlerde görülür. Bir insanın şu görüntüye ulaşması, öyle kolay iş değildir. Herkes bu kadar düşemez.

Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…

Gen. Kur. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…

K.K.K. Orgeneral Musa Avsever, Yahudileşmiş bir gizli Ermeni…

Dz.K.K. Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Hv.K.K. Orgeneral Atilla Gülan Özdemir de gizli Ermeniler. Bayraktar zaten Londra piyonu gizli Ermenilerin, daha doğrusu gizli Ermeni hainler üzerinden Londra’nın…

Türkiye şu kripto hainler yüzünden zaten kaç asırdır belini doğrultamıyor, düze çıkamıyor. Kriptolar her yeri ele geçirdikleri için şu Yunan karşımızda tekrar tekrar artistlik yapabiliyor ve başına hiçbir şey gelmiyor. Güney Azerbaycan meselesinde en sona geldiğimiz, son müdahaleyi yapıp alacağımız halde hiçbir şey yapılmıyor.

Hiç tahsil yapamayıp kamyon, TIR, taksi şoförlüğü yapacak olan kripto kimlikli kişiler, Londra merkezli sistem tarafından Türkiye’nin en kritik kurum ve kuruluşlarının başına getiriliyorlar. Bunlar yüzünden Türk milleti on milyondan fazla bedavacıya bakarken, bir yandan da ondan fazla milleti/ülkeyi besliyor. Bir yerine yüz vergi veriyor. Yetmiyor da neredeyse attığı her adım için bir şeylere hizmet bedeli de ödüyor. Ödeyemiyor bunca şeyi ve sonra akıl almaz faizlerle ödemek zorunda kalıyor. Bunlar yüzünden Londra baronları, İsrail’in hahamları Türklerin parasıyla Karun gibi zengin oluyorlar. Sonra o para gücünü de Türklerin ve Türkiye’nin aleyhinde kullanıyorlar.

Bunlar insan değiller, bunların omurgaları yok. Bunlara laf atmanın da faydası yok. Türk milleti artık bu hainleri boğup atmalı. Kurtuluşun başka yolu da yok.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Lüzumsuz paslaşmalar


Şu gibi toplantılara katılan taraflar da sık sık telefonları üzerinden Akademi Dergisi’ne bakıyorlar, ne yazılmış diye…

Anında haberdar olmak istiyorlar, Türkiye’ye, bölgeye ve dünya geneline dair yazdıklarımdan, bütün gelişmelerden… Aksi halde çok tedirgin oluyorlar. Kendilerini konuların dışında kalmış, gelişmeleri yakalayamamış olarak görüyorlar.

Ya da böyle kişilerin yardımcıları anında haberdar oluyorlar paylaşımlarımdan ve gerektiğinde hemen araya girerek haberi uçuruyorlar ilgili kişilere…

Gürcistan’ın, hain Ankara hükumetiyle ve İngiliz maşası gizli Ermeni Hulusi Akar’la lüzumsuz paslaşmalar içine girmeyeceğini ümit ediyorum.

Ben Gürcistan ile hakikaten iyi, sorunsuz ilişkiler kurmak istiyorum. Dinleri, dilleri, kültürleri meselem bile değil. Farklılıklarımıza rağmen onları da devasa projelerin, çok iyi maddi ve manevi şartların içinde görmek istiyorum.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi