Etiket arşivi: Güney Azerbaycan

Hedefleri çok büyük, içimizdeki ihanet kadar büyük


Oturup planlar yaptılar ve hala yapıyorlar. Hedefleri, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerine de tam manasıyla hakim olmak, açıkça idareleri altına almak.

Ayrıca Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Güney Azerbaycan, Irak ve Suriye’yi de dahil ederek bütün bölgede hakim olmak. İlan ettiğim projeleri kendileri yapmak, bu bölgeyi kendi kontrollerinde dünyanın yeni merkezi yapmak peşindeler. Belde-i Tayyibe’yi de güya kendileri tesis edecekler. Bana mani olmak, yolumu kesmek, kendileri önden gitmek istiyorlar. Zaten Şeytan’a tapınan kuralsızlar, şeytanlaşmış tipler ve hiç umursamadan bu bölgede nüfusu büyük oranda kırmaya başladılar. Siyasi/demografik dengeleri değiştirmek de istiyorlar.

Şimdiden sonra da bölgeye elektromanyetik saldırı teknikleriyle saldırmaya devam edecekler. Temiz su kaynaklarını da bu nedenle hızla, bilimsel izahı yapılamayacak tarzda kurutuyorlar. Uygun saha şartlarını bulabilselerdi, bulaşıcı hastalıkları çoktan yaymışlardı. İlk fırsatta da yayacaklar.

Barajları ve elektrik santrallerini de hedef alacaklar. Ziraatı da ayrıca darbeleyecekler. Bu maksatla, Türkiye’nin devlet gücünün en baştan beri geri tutulmasını, kullanılmamasını sağlamaya çabalıyorlar. Hiçbir şeye gücü yetmeyecek, sürekli dış desteğe mecbur kalmış bir Türkiye görüntüsü oluşturmak istediler. Onca devlet ve ordusu buna baştan hazırlanmıştı ve ben deprem sonrasında buna izin vermeyince, onların istedikleri şartların oluşmasına izin vermeyince, kendini durduramayan, şartları hemen okuyamayan, değerlendiremeyen ve ezber yaptığı şekilde adımlar atan devletler, ordular oldu. Kendilerini suç üstü yaptılar. İspanya bunların başında geliyor.

Bütün bu bölgede kimler varsa, kırıp geçmekten hiç çekinmeyecekler. Türk, Yahudi, Ermeni, Süryani, Ezidi, Gürcü, müslim ya da gayr-i müslim, sünni ya da şii, şucu ya da bucu diye ayırt etmiyorlar, etmeyecekler. Buraları adeta bedavaya, mümkün olursa hiç satın alma yapmadan kendi kontrollerine almak istiyorlar. Onların şirketlerinden biri olan Alarko’nun ziraat işine gireceğini açıklaması ve benim buna karşı hamleler yapmam bile, bu konularla ve bu mücadeleyle bağlantılı. Çok sayıda hükumetin, bana inat şekilde Esed ile son süreçte görüşmeler yapmaları da bu planlarla bağlantılı. Bu planın içinde dünyadaki onlarca farklı devlet/hükumet ve bunların orduları ile gizli servisleri de var.

Bölgedeki yer altı zenginliklerine, en çok da Karun’un hazinelerine ve Göbekli Tepe ile Fırat havzası civarındaki değerli hazinelerle, madenlere ulaşmak istiyorlar. Devamında bütün bölgede madencilik ve definecilik yapmak peşindeler. Bunları çıkartma faaliyetlerini, hep olduğundan farklı gösterecekleri büyük projeler kapsamında sinsice yapmak istiyorlar.

Şu anlarda, hususiyle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yer altındaki devasa tabii gaz kaynaklarını patlatmaktan da çekinmeyecekler. Onları patlatmaları için bölgeye bombalar yerleştirmeleri bile gerekmiyor. Onlar çok ilkel teknolojiler artık… Enerji, frekans, manyetik alan silahları kullanılıyor bu işlerde ve arka planda onları besleyen, enerji sağlayan çok sayıda nüve/nükleer enerji santralleri var.

Bölgedeki rafinerileri, nükleer santralleri de patlatmaktan çekinmeyecekler. Ermenistan’ın o hurdaya çıkmış nükleer santrali hakkında geçmiş yıllarda da ikazlar yapmıştım ve orayı patlatmaktan da çekinmeyecekler. İran’da patlatmaya müsait çok sayıda yeri belki de en baştan patlatacaklar.

Planlar büyük, kasıtlar büyük, düşmanlar çok ama tek büyük sıkıntımız var: Türkiye’nin resmi idaresi, onlara çalışan hainlerin elinde…

Muhalefet de iktidar da on binle gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli mason bürokrat da onlara çalışıyor. Ordumuzun genel kurmay kademesi de onlara çalışıyor.

An itibariyle Ankara ve yakın çevresinin altını oyuyorlar. Yerin altında büyük çaplı düzenlemeler yapılıyor. Bazı yerler oyuluyor, bazı yerler kırılıyor, bazı yerlere gazlar ve sular dolduruluyor.

Köstebek araçlar yani daha önce bahsettiğim ve yer altında hızlıca hareket edebilen, nüve/nükleer teknolojili araçlar kullanılıyor.

Lavrov, kısa süre önce, Azerbaycanla birlikte mega projelere gireceklerini açıklamıştı ama bunun detayları mevzu edilmemişti. Büyük çapta petrol ve gaz işlerine gireceklerini değerlendirenler olmuştu.

Türkiye’nin acımasız saldırılara uğradığı zamanda sözde Türk ülkesi olan Azerbaycan’ın Rusya ile bu denli yakın olmasına ve ortak hamleler yapmasına, ilginçtir ki kimse de tepki vermemişti.

Baştan beri açıkça yazmıştım ki Rusya ile Azerbaycan arasında ciddi sorunlar yok. Ukrayna meselesinde bile danışıklı dövüşmektelerdi hala o vaziyetteler. Yine yıllardır dikkat çekmiştim, Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye zararlar vermek isteyeceklerine…

Şimdi o süreç yaşanıyor. Ankebut Ağı, Türklükle ve müslümanlıkla neredeyse hiç alakası/bağı kalmamış olan ve Türk/İslam düşmanları tarafından idare edilmekte olan Azerbaycan’ı, Türkiye’ye ve Türk dünyasına karşı bir kart olarak kullanıyor. Son suni deprem saldırılarında Azerbaycan’ın toprakları ve o topraklara gizlice yerleştirilmiş olan bazı teçhizat da kullanıldı.

O mega proje denilen şey, az yukarıda yazdığım devasa planlardan başka bir şey değil. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizi ve devamında saydığım ülkelerin topraklarını kapsayacak şekilde devasa bir temiz su, temiz enerji, ziraat, hayvancılık, inşaat, madencilik, denizcilik/balıkçılık, her türlü imalat ve nakliyat işlerine girişecekler. Yapmak istediğim gibi, Kara denizi Hazar denizine bağlayacaklar. Her yerde tuzlu su kanalları açacaklar. Fırat’ı kurutup yatağını genişletecekler ve derinleştirecekler. Basra’ya kadar geniş ve derin bir tuzlu su kanalı da açacaklar.

Çin de bu devasa projenin finansörlerinden biri… Hindistan da bu çok kanlı ve çok vahşi projenin tam içinde… Batı tarafı karşı duruyor zan etmeyin, onlar da beraberler ve bu planın içindeler.

Baştan beri ifade ettiğim gibi, bu suni deprem saldırılarında en çok da ABD, Rusya ve Çin’in elindeki elektromanyetik saldırı sistemlerini kullandılar.

O ülkeden sayılmaz Ermenistan’ın, tiplerine bakılmaz, serseri görüntülü sözde yetkililerini afet bölgesine getirip boy gösterdiler, bu bile bu proje kapsamında verdikleri bir mesajdı…

Plan büyük, çok büyük ve vakit dar.

Şimdi ben böyle açık açık yazıyorum diye, son iki buçuk senedir olduğu gibi, bu defa da tehir olur, uzar, bozulur, iptal olur diye kimse kendini kandırmasın. Buradan dönüş yok. Bu mücadele verilecek. Vatan, millet, devlet muhafaza edilecek. Onlar, bekleyemeyecek şartlar içindeler. Hepsi de aslında iflas etmiş haldeler ve son kartlarını oynamaktalar.


Türkiye’de volkanik dağların peş peşe patlaması ihtimaline karşı da hazırlıklar, planlamalar yapılmalı. En başta da halk bilgilendirilmeli. Aniden bir volkanik patlama yaşanırsa, ilk anından itabaren safha safha neler yapması gerektiğini, halk bilmeli. Bunları öğretmek de devletin vazifesi…

Bursa için en büyük tehlikelerden biri de volkanik patlama tehlikesi…

Manisa, Uşak, Afyon hattında çok şiddetli volkanik patlamaların yaşanması ihtimali var. Bu patlamalar önce çok şiddetli depremlere ve devamında yoğun kül/duman ile lav çıkışına sebep olabilir. Bu ihtimal yüksek, çok yüksek bir ihtimal. Öncelikle Uşak’ta, sonra Afyon’da böyle afetler yaşanbilir. Manisa ise risk sıralamasında üçüncü sırada…

Bunlar da malum ülkelerin, orduların, gizli servislerin planları arasında…

Ege bölgemizde yerin altında, farklı farklı noktalarda/konumlarda, çok büyük su kütleleri var. Çok büyük alana yayılmış olan bu su kütlelerinin altında ise uzaylı şehirleri var.

Ege bölgemiz sonradan volkanik patlamalar ile oluşmuş bir bölge ve onbinlerce senedir dünyalılar da uzaylılar da bu bögede yerin altına ve üstüne suni müdahaleler yaptılar. Çok büyük ihtimalle, bölgenin bu hale gelmesi için, geçmişte kontrollü şekilde volkanik patlamalara da sebep olundu.

Günümüzde Ege denizine olan sınırlarımızın bile suni sınırlar olduğunu, insan eli ve çok yüksek teknoloji ile yapılan müdahaleler sonrasında oluşmuş sınırlar olduğunu, daha önce de yazmıştım.

Hususiyle Manisa’nın altında çok büyük su kütlesi var ve bu hususa aslında ahir zamana ve hz Mehdi’ye dair hadislerde (herkesin anlayabileceği açıklıkta olmasa da) temas edilmiş.

Benzeri sarsıcı gerçekler Muğla ve Mersin için de var. Oralarda da çok suni müdahaleler ve yoğun yer altı sistemleri var.

Ülkemizin altındaki çok sayıda yer altı şehirlerinde, fiziki görünüşleri birbirinden farklı olan çok sayıda uzaylı insan türleri yaşıyor. Ye’cüc ve Me’cüc bunlardan sadece ikisi, onların haricinde dünyada onlarca başka uzaylı insan türü var.

Bu uzaylı insan türlerinden bazıları, sadece bir ya da bir buçuk karışımız kadar küçükler. Bazılarının sanki doğuştan kalkanlı vücutları var. Bazıları yeşil, bazıları gri, bazıları sarı, bazıları kahverengi, bazıları mavi derilere sahipler.

Kafa ve vücut oranları hep değişik değişik. Bazıları hem suda hem de karada rahatça nefes alabiliyorlar. Bazılarının sırtlarında doğuştan kanatları var ve karada yürümenin haricinde, sorunsuzca havada uçabiliyorlar.

İblis, bunların hepsine ayrı ayrı oyunlar, tuzaklar kurmuş vaziyette… Bunların neredeyse tamamını satanistleştirip o asıl Deccal’a yani uzaylı Deccal’a bağlamış vaziyette…

Bu türler arasından çoğu, yeryüzüne çıkarlarsa hemen öleceklerine, hemen lanetleneceklerine inandırılmış haldeler. Dünya insanlarına büyük bir düşmanlık halinde yetiştirilip yaşatılıyorlar.

Ahir zamanda, hz Mehdi, Deccal ile İblis’in ortak sistemini, onların dünya düzenini yıktıktan sonra, yeni bir dünya düzeni tesis edecek ve o uzaylı türlerden hala hayatta kalabilmiş olanlarını da hz. Mehdi idare edecek. Altı ile üstü ile dünya tek devlet olacak. Geçmişte dünyayı tek devlet halinde idare eden dört hükümdardan sonra, beşinci hükümdar da hz Mehdi olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Herkes alarm haline geçsin

Alarm kur
Saat: 10:40

Hiçkimse paniklemesin ve kimseyi de panikletmesin. Kesinleşmiş bir şey yok ama çok çok yüksek ihtimal var.

Marmara, Ege, Trakya ve Karadeniz bölgelerimizde peş peşe ve birbirinden şiddetli suni depremler yapmak istiyorlar. Kısacık süre içinde milyonlarca sivili öldürmek istiyorlar.

Depremlerin devamında, öncelikle Marmara ve Ege bölgelerini hedef alarak dev dalgalar (tsunami) da yapmak istiyorlar.

Hemen ardından Tayyip, Hulusi Akar, Soysuz, Mevlüt gibi tescilli hainler, hepbir ağızdan peş peşe açıklamalar ve paylaşımlar yapacaklar. “Bu kadar büyük bir yıkıma Türkiye olarak müdahale etmemiz, yetişmeiz mümkün değil. Büyük, çok büyük bir facia yaşanıyor. NATO üyesi bir ülkeyiz ve NATO’yu göreve/desteğe çağırıyoruz” mealinde konuşacaklar. Bilmem kaçıncı derecede afet ilanı yapacaklar. Bunların maddeleri, şunları bunları zaten hazır…

Maraş merkezli suni deprem saldırılarının devamında zaten bunu yapmak istediler ama dünyanın gözleri önünde sert kayaya çarptılar. İstanbul engeline takıldılar.

Bu rağmen ABD, İspanya, İtalya, İngiltere, Fransa, İsrail gibi ülkeler hemen fren yapamadılar, geri vitese hızlıca takamadılar. Baştan beri çalıştıkları ve kendilerini hazırladıkları planın hemen dışına çıkamadılar. Bu alt yapı ve psikoloji ile İspanya resmi Twitter hesabından “Türkiye’de devriye gezmeye başladık” mealinde paylaşım bile yaptı. Paylaşımda İskenderun’dan karaya çıkarttıkları askeri araçlarının resimleri de vardı. Bu paylaşım, günlerce o hesapta kaldı ve sahada onların öncü işgal ekipleri günlerce zaten dolaştı. Yardım ekibi diye ülkemize gelenlerin de neredeyse tamamı, önceden hazırlanmış organcı ve ayrıca istihbaratçı kişilerdi. Vatanseverlerin iradesi karşısında ezildiler ve kaçarak giderken bile bunları havalimanlarımızda emirle personele alkışlattılar. Kendilerine çok ağır gelen haller yaşadılar. Gemilerini de sözde yardım ekiplerini de askeri araçlarını da büyük oranda çekmek zorunda kaldılar. Zaten Türkiye’de bulundukları süre içinde çoğu doğru düzgün saha faaliyeti de yapamadılar. Bazıları ilk birkaç gün inlerinden bile çıkamadılar.

Şimdi, beceremedikleri, yarım kalan, İstanbul engeline takılan planlarını daha da acımasızca geçrekleştirmek peşindeler.

Şu anda elimde olan, tamamen kesinleşmemiş olan istihbaratlar, sahanın suni afetler için yüksek seviyede hazır hale getirildiğini gösteriyor.

Planlar arasında öyle yardım ekibi, acil enkaz kaldırmak için orduların desteği gibi rollere bile girmeden, doğrudan işgal teşebbüsü de var. Son iki hafta içinde Türkiye’ye resmi ziyaret yapan liderler, dışişleri bakanları ve hatta NATO genel sekreteri, hep bu planların içindeler ve hain Ankara hükumetiyle organize haldeler.

Bu çerçevede denizdeki gemilerden karaya gönderilen füzelerle, ayrıca denizden karaya çıkartılan amfibi birlikleriyle, ayrıca uçak gemilerinden kalkacak savaş jetleriyle ve Trakya’dan karadan girecek askerlerle işgal teşebbüsünü başlatacaklar…

Öncelikle Trakya ve Ege bölgesinden girerk ilerleyecekler. Planlar arasında Türkiye’deki ABD ile NATO üslerinin de organize şekilde kullanılması var. TSK içindeki gizli Ermeni, gizli Yahudi ve Mason subaylardan cesaret alarak böyle bir planı kurdular. Onlar kendilerine çalışıyor olmasa, bu ülkelerin onlarcası bir tane Türkiye etmiyor. Bizim ordumuz karşısında titriyorlar.

Yunanistan’daki hatta Polonya’daki askeri yığınağın çoğu da bu plan çerçevesinde yapıldı. Nihai hedef ise İstanbul… Ankara zaten onların emrinde…

İncirlik üssüne son üç dört haftada nelerin getirildiğini bile denetleyemeyen sözde hür bir Türkiye var. Maraş merkezli depremden sonra devletimiz acil kalmadı. Söz konusu hain kadrolar, devletimizin gücünü bilerek kullandırmadılar. Hala kullandırmıyorlar. Ortada hazırlıksızlık, gaflet yok, açıkça ihanet var. Ölü sayısı milyonları bulsun diye koca devleti işlemez hale getirdiler.

Bütün Türk milleti, kendi arasındaki her türlü kavgayı, sorunu, şimdilik bir kenara bırakarak seferber olmak zorunda…

Hem başımızdaki hain idari kadro tamamen temizlenmeli, hem TSK’nin üst kademesindeki hain subaylar tamamen ve derhal temizlenmeli, hem de her türlü suni afet ve sonrasındaki hileli ya da açık işgal teşebbüslerine karşı milletçe alarm haline geçilmeli. Aksi takdirde en az 30 milyon can kaybı yaşayacağız. Aylarca da çok büyük acılar ve mücadeleler yaşamak zorunda kalacağız.

Öyle ise “Ordu millet el ele, gerçekten hür Türkiye” deme vakti.

Planlardan kısımlar aktarıyorum

İsrailin ve İngilizlerin savaş gemileri beraber hareket edecekler.

Tekirdağ, Gölcük ve Ege bölgesinde bir ya da birkaç noktada şiddetli suni depremler yapılacak.

Güney doğudan PKK’li ve sözde İslami teröristleri de sahaya sürecekler.

Suriyeli ve diğer yamyamları, o sözde mültecileri de sahada aktif kullanacaklar.

Onca afete rağmen hala Türkiye’de işe yarar seviyede iletişim sistemi varsa ve aktifse, içimizdeki hainler üzerinden emirler yağdırarak onları durduracaklar. Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom sistemleri tamamen masonların, gizli Ermenilerin ve gizli Yahudilerin kontrolünde… İçten kuşatılmış bir halimiz var. Maraş merkezli depremler sonrasında kasten iletişimi kestiler. Bu yönde çıkan haberler hep doğruydu…

Türkiye’de iletişim sistemlerini işler hale getirmek iddiasıyla ilk safhada gönderilecek olan seyyar ya da sabit baz istasyonları, bir yandan da zihin kontrol sinyalleri yayacaklar. Bunlardan bir tanesi bile, tesir alanında kalmış yüz binle insannı sersemletmeye yetiyor.

Bu sırada bile hiç taviz vermeden insan ve organ kaçakçılığı, ayrıca küçük/taşınabilir ve değerli eşya kaçakçılığı yapacaklar. Ziynet eşyasını hiç bırakmayacaklar… Maraş merkezli saldırılar sonrasında, emirlerindeki yağmacılar da sahada tutunamadılar, bu defa ezici tavırlarla yağma yapacaklar, yaptıracaklar.

Vaziyete göre karar alacaklar, gerekiyorsa Bulgaristan’da ikamet etmekte olan Çingeneleri bile kullanacaklar. Buralara yayacaklar, sonra onlardan ganimeti toplayıp alacaklar. Onlara da küçük paylar verecekler.

Tayyip buralarda İsrail, İngiltere ve ABD hariç kimsenin hükmünün geçmemesini istiyor. Kararlarının ve hamlelerinin temelinde hep bu var.

Ege denizinde dev dalga olursa Ege sahillerinden içeri doğru girdiği gibi, bir yandan da Marmara denizini taşıracak ve mümkün olursa Trakya sahllleri ile İstanbul sahil şeridini su basacak.

İstanbul Anadolu yakasını Gölcük merkezli suni depremin hemen peşinden bir de dev dalga ile vurmak istiyorlar. Avrupa yakasından ziyade, Anadolu yakasını suni afetlerle dümdüz etmek istiyorlar.

Ege denizinden bir hava saldırısı yaparlarsa, Konya’ya kadar bombardıman yapmak isteyecekler.

Bu arada, son birkaç gündür Konya’yı da Maraş’ı da Karadeniz’deki pek çok noktay da suni afet saldırıları ile yıkmak istediler. Defalarca yıkmak istediler ama yapamadılar. Her istediklerini yapabilecek şartlarda değiller. Onların çok ileri teknolojili cihazlarını, araçlarının epeyi bir kısmını bozduk. Sinyale girdiler.

Birkaç noktada bütün enerji yüklemeleri tamamlanmış halde… Son sinyalleri de gönderirlerse yer yerinden oynar, deniz de şaha kalkar.

O hain Mevlüt, Yunan tarafıyla da ABD tarafıyla da İsrail tarafıyla da sıkı paslaşıyor. İzmir’le alakalı ihanetleri de yoğun şekilde Mevlüt organize ediyor.

O meşhur rüyamda, Soysuz’un aracını denize sürmesi ve aracının burnunun denize sert çarpması kısmı…

Deniz devlet otoritesi, Soysuz da baş hainlerden biri… Her şeye rağmen ilerlemek isteyecek, kontrolsüzce gaza basacak ve yoldan çıkıp denize kafa atarcasına kaza yapacak.

Soysuz’un da sonu geldi.

Mümkün olursa Ruslar Karadeniz’den çıkarma yapacaklar. Ağır bir çıkarma değil, stratejik noktaları ele geçirmeye dönük çıkarmalar olacak.

Türklükten, Müslümanlıktan hatta insanlıktan neredeyse eser kalmamış bir vaziyette olan, ikinci İsrail haline de getirilmiş olan Azerbaycan da doğudan Türkiye’ye girerek Ruslarla bir araya gelecek.

Geçmiş yayınlarımı bilenler, biliyorlar. Defalarca Azerbaycan üzerinden doğu bölgemize tehlike oluşacağını, anlatılabilir şekilde anlattım. Bir seneyi çoktan geçti ben bu tehlikeye dikkat çekeli…

“Her türlü ihtimale karşı doğu bölgemizde tahkimat yapılmalı. Hazırlılar yapılmalı” cümlesini bile kurdum. Deprem ihtimalinden, bombardımandan v.s den hep bahsettim.

Ayrıca İsrail ve İngiltere, Azerbaycan üzerinden Güney Azerbaycandaki 45 milyon Türkü de kafese çekmek isteyecek. Planlarda bunlar da var. O kara paracı ve gizli Ermeni Aliyev de kara büyücü karısı da bu işlerde zaten gönüllüler… Onların Türklükle, Müslümanlıkla hatta insanlıkla zerre kadar alakaları yok. TSK’den Azerbaycan ordusuna gönderilen sözde Türk subayları da Türk değiller. Kripto kimlikliler ve masonlar. Bu planlar çerçevesinde gönderildiler. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki mücadele de çoğu kısmıyla bir danışıklı dövüş.

Yine planlarda, her an Güney Azerbaycandaki milyonlarca kardeşimizi Türkiye’nin lehine olacak şekilde yönlendirebilirim diye, oralarda da büyük afetler yapmak var. Oraları da kendi dertlerine düşürmek var.

Tokayev karakteri de çok büyük bir hain ve her fırsatta ihanetini sergileyecek. Bu planların tam içinde…

Ankara hükumetinin Özbekistan’ın başındaki sözde Türk idarecilerle kurduğu son temaslar da bu alçakça, haince plan çerçevesinde kuruldu. Herkesin vazifesi belirlendi.

Mevlüt’ün Ermenistanlı birkaç çapulcuyu Türkiye’ye getirtip afet bölgesinde dolaştırması bile bu planın psikolojik harekat kısmı çerçevesinde yapıldı.

NATO, iyi hafta sonları dilemişti Türkiye için, o meşhur paylaşımında… O bile bir mesajdı. Şimdi de İsrail iyi hafta sonları diledi Türkiye için, o da bir mesaj…

Planlar o kadar kapsamlı ki temiz su kaynaklarımıza, gökten tanımlanamayan cisimler düşürülecek.

Zaten Maraş merkezli afetlerin hemen devamında, bölgede bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olamadılar, bu hususta da öfkeden çıldırdılar ve bana aşırı kızdılar.

Türkiye, İngiltere merkezli Deccaliyet sisteminin karşısındaki tek ve son güç… İkinci bir güç unsuru yok. Bu güç unsurunu imha etmek ve dünyayı tamamen İblis ile Deccal’ın kontrolüne vermek için bütün bu planlar… Buradan ilerleyeceğiz ve melhame-i kübraya çıkacağız. Bunu kısa süre önce de yazmıştım.

Ne oldu o sözde göktaşlarına? Nerelere düştüler? Size bir tane bile “İşte falanca gece şuralardan görülebilen göktaşının düştüğü yer. Yerde şu kadar büyüklükteç bir çukur oluşturdu. Şükür ki yerleşme birimine düşmedi. Uzmanlar bu konuda şöyle şöyle dediler” diye bir haber yapan oldu mu?

Tam benim tepemde yani Kartal-Pendik civarında neler göründü neler… Karadeniz bölgesiinde, doğuda, Ege’de neler nele görüldü. Ne idi onlar?

Kim düşürdü onları? Düşmeselerdi neler olacaktı?
Youtube’da o kadar “lüzumsuz işler amalesi” kişiler, her şeyi soruyorlar, olmadık şeyler için bile videolar hazırlayıp milletin kafasını darmadağın ediyorlar da bu soruyu neden sormuyorlar?

Bunlar nasıl göktaşları böyle, biri bile yeryüzüne düşmemiş mi, düştülerse nereye düştüler?

Sahi, müsilaj nasıl oldu da bir anda puf oldu, ne zaman soracaksınız o sözde uzmanlara bunu canlı yayınlarda?

Doğu bölgemizde yaşanmakta olan bazı orta şiddetli depremlerin asıl sebebi, Ege ve Akdeniz bölgelerimizde yaptıkları enerji yüklemeleri… Bu iki bölgeye de suni afet saldırıları yapmak isterken, yükledikleri aşırı enerji, doğuda tepkimelere sebep oluyor.

Tüpraş rafineleri de hedefte… İzmir’dekinden çok, İzmit’teki hedefte…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir gizli Ermeni ihanet projesi: Dokuz Oğuz

Bıktım bu MİT dizilerinden…
Birini patlatıyorsun, sanki yedeğe almışlar, hazırda bekletiyorlarmış gibi hemen ötekine başlıyorlar.

Güya Müslüman Türk dizisi… Aslında ise İngiltere merkezli sistemin Türk dünyasına dair hedeflerine yardım ve yataklık suçları işlenen vatana ihanet projeleri… Tek bir dünya devleti sistemine giden yolda Türk dünyasını avucunun içinde tutmak isteyen İngilizlerin, Türkiye’deki gizli Ermeni ve Yahudi pisliklere çektirdileri diziler bunlar…

Bir de adını Dokuz Oğuz koymuşlar…

Yine gizli Ermeni ve Çingene kırması ve sıfatlarına bakılmaz acayip tipleri doldurmuşlar diziye… Ve arka planda her fırsatta o Adıtürk’leri görüntüde…

“Namus” bilinen/görülen kadınlar, Müslüman Türk ordusunda özel harekat birliğinde güya asker… Sekiz on kişilik timde bir kadın güya asker… Yetmemiş onca timin başında güya üst rütbeli subay da kadın…

Namus bilmez deyyuslar… Çingene genişliğindeki İngiliz piyonu hainler…. Türk ordusunu da İsrail ordusu gibi yerin dibine geçilesi hale dönüştürmek için her fırsatta ve her imkanla saldırıyorlar. Hem de bunu bu milletin vergileriyle, imkanlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla yapıyorlar. İsrail ordusunda kadınlar asker oldu da ne oldu? Kimin eli kimin cebinde belli değil… Skandalların kitapları bile yazıldı. Yahudiler buna isyan ettiler. Göz önündeki o teşkilata ordu demek mümkün değil.

İngiltere ordusunda uçak gemisi komutanı kadın yapılda da ne oldu? Skandalı, rezaleti gizlemek için Ankebut Ağına bağlı bütün basın ve medya ortak sansürleme hamleleri yaptı, yapıyor.

Memleketimiz acılar, sorunlar içinde inliyor, bunlar hala ısrarla İngilizlere çalışıyor, onlara itaat etmenin kırk türlü yolunu deniyor.

Oyuncuların isim ve soy isimlerinin gizli Ermeni ve Yahudi kodlamalı olması yetmemiş, bu kadar ifşa oldukları şu zamanda, dizideki sanal karakterlerin isim ve soy isimleri bile gizli Ermeni kodlamaları ile belirlenmiş…

Yaklaşık yarım saatini izledim. O kadarına zor tahammül ettim. Kuru gürültü… Çizgi film ciddiyetsizliği ile dizi çekilmiş. Bu milletin paralarını bu kadar çalıyorlar, İngiltere’den talimatlar alarak sıkıya geliyorlar, bari oturup doğru düzgün senaryo yazsalar… Azıcık gerçekçi, mantıklı, etkileyici duran sahneler çekseler ve bunu da gelişmiş tekniklerle çekseler…

Elin kripto Çingenelerine Türk kimliği giydirmek istemişler, yapabildikleri bu kadar işte…

Sözde Türk birliğinin, gerçekte ise İngiliz casusları birliğinin acil müdahale timine acele ile gitmeleri lazımmış… İlk olarak da Suşa’ya gideceklermiş…

Oradan da artık Güney Azerbaycan’a inerler. Güya Türk dünyası Güney Azerbaycan’ı hürriyetine kavuşturmuş olur, görüntüyü öyle verirler, arka plandan yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yine İngiltere adına sömürürler. Azerbaycan’ın başındaki Ermeni/Yahudi/Çingene kırması Aliyev ve Aliyeva da bu “vazifede” öne çıkarlar. Kahraman rolü bile oynarlar. Sevinçten gidip de birkaç bebeği İblis’e vahşice kurban bile ederler.

Pislik herifler… Aylardır İran’da nelere sebep oldum. Dünya şoklar içinde izledi, izliyor. 45 milyon Türk hürriyet mücadelesi verdi, veriyor. Hani bu dizileri çekenler? Hani bunlara yardım ve yataklık suçu işleyen Genel Kurmay kademesi? Hani MİT? Hani hükumet? Hani muhalefet? Hani sözde ülkücüler? Hani sözde Türk basın ve medyası? Neredeler? Bu şartlara rağmen bile nerelere geldik. Her şeye rağmen İstanbul kazanıyor, mfs ve samimi müttefikleri kazanıyor, Türkiye İran denilen suni devleti haritasına ha kattı, ha katacak diye türlü türlü panikler yaşıyorlar. Burunların dikine gidiyorlar, İngiliz köpekliğine devam ediyorlar.

Gerçekten Türkün menfaatine olan yerde gık demiyorlar, aksine mücadele de veriyorlar, sonra İngiltere emir edince inatla, ısrarla işte şu sözde dizileri çekmek için uğraşıyorlar. Şu sözde dizilerden dolayı derhal soruşturulmaların başlatılması, yargılamaların ağır ceza mahkemelerinde yapılması gerekiyor.

Sözde Türk dizisinde, yüzüne bile bakılmaz hale gelmiş ve çoktan yargılanarak idam edilmeleri gereken kripto kimlikli cinsi sapıklar, güya Türk subayı rolü oynuyorlar.

Memleket öyle bir hale gelmiş ki akıl mantık adeta durmuş. Yahudinin CNN’i, sanki yerli ve milli bir kanal gibi görülür olmuş. CNN sözde Türk, tıka basa gizli Ermenilerle ve Yahudilerle doldurulmuş, sonra sözde İslami parti ve iktidar olan AKPKK’nin en büyük suç ortaklarından biri olmuş…

Aydın Doğan’ın ve çevresinin kim olduğu mu bilinmiyor, yıllardır karşıma ne hallere düştüğü mü bilinmiyor, kendisine ait gösterilen basın ve medya gücünü başka bir emanetçiye devrederek yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı mı bilinmiyor, şu CNN sözde Türk’ün nasıl kurulduğu, nasıl fonlandığı, nasıl ve neye kullanıldığı mı bilinmiyor?

Billiniyorsa, bu nasıl bir Türkiye, bu nasıl bir ülke? Bu millet Papua Yeni Gine’nin adalet sistemine mi sığınacak? Nerede bu savcılar, nerede bu hakimler? Bu milleti iç düşmanlardan, hainlerden, casuslardan, piyonlardan kimler koruyacak?

Türk ordusuna, Türkiye’ye ve Türk dünyasına sözde faydalı olacak şu Dokuz Oğuz dizisini ise FOX TV yayınlıyor…

FOX TV’nin ne olduğu, arka planı, kimlere ait olduğu, neye hizmet ettiği mi bilinmiyor? Şu dizi gerçekten Türk milletine/dünyasına yarayacak olsa, FOX TV’nin onu yayınlamasını bir yana bırakın, bir daklıklık bir haberini bile yapmaz…

FOX TV, kadraja tesettürlü bir gerçek Türk kadını girmesin diye hala kılı kırk yarmakla meşgul… Tıka basa gizli Ermeni vatan hainleriyle, Türk ve İslam düşmanlarıyla dolu… Bir dakika bile yayın yapmasına izin verilmeyecek şartlar içinde ve tek bir soruşturmanın ikinci gününde yayını durdurulur, durdurulmalıdır.

Gerçekten Türk/İslam inancı, düşüncesi, tarihi, vizyonu can bulmasın diye karşı hamleleri her gün, her dakika yapmakla meşgul şu FOX TV ve içindeki Ermeni Çingene kırması soysuzlar, namus tanımazlar…


Tam bir ihanet, kara para, terör teşkilatına dönüşmüş olan MİT’in, Dokuz Oğuz dizisinde senarist olarak gösterdiği Süleyman Çobanoğlu bir gizli Ermeni vatan haini…

Başka hiçbir şey değil…

Bu kişi, daha önceki MİT dizilerinde de göstermelik senarist olarak kullanılmıştı.

Yıllardır yaptığım ifşalar neticesinde Osman Sınav da gerçek ve hain yüzüyle gözler önünde kalmıştı. Ona ve çevresindeki yüzlerce kişiye acilen soruşturmalar, yargılamalar yapılması gerekirken hiçbir şey yapmamışlardı ama bunlardan bazıları kendilerini mecburen geri çektiler. Daha doğrusu MİT onları geri çekti.

Şu Dokuz Oğuz dizisinin, Osman Sınav imzalı dizilerin genel tarzını taşıdığını, benim gibi çok çok az dizi izlemiş biri bile birkaç dakikada anlayabiliir. Bunlar hep aynı bakış açısıyla çekilen diziler, çünkü Osman Sınav’ın yapımcı ve yönetmen gösterildiği dizileri de aslında Osman Sınav değil, MİT çekti… Arka planda gerçek yapımcı ve senarist hep MİT’ti… MİT’teki İngiliz piyonu, ahlak ve namus tanımaz, derhal asılası pisliklerdi… Şimdi bu sözde dizileri de MİT çekiyor.

“Sen anlat Karadeniz” isimli, AKPKK’ye acil destek maksatlı diziyi de aslında MİT çekmişti. Onun senaristleri olarak gösterilen kişilerin düz yolda yürümeyi beceremeyen vasıfsızlar olduğunu ifşa etmemden sonra da hemen sözde senaristleri değiştirmişlerdi…

O dizi de bile gerçek Türk/İslam inanışının ve kültürünün temellerine dinamit koymaktan geri durmuyorlardı. Sert kayaya çarpınca, ister istemez kendilerini toparladılar ve fazla da uzatamadan bitirdiler.

Sinsice “Dokuz Oğuz” ismi verilen şu sözde Türk dizisinin baş rol oyuncularından biri olan Yasemin Kay Allen’ın, İngiltere doğumlu bir gizli Ermeni olması da tesadüf olamaz…

MİT, buna hususi bir dikkat ve hassasiyet göstermiş olmalı. MİT’teki o derhal asılası ya da meydan yerde vatandaşlar tarafından linç edilerek parçalanası hainler, Yasemin Allen isimli gizli Ermeni ekran fahişesini “Türk kadın komutan” rolünde oynatınca İblisce bir zevk de alıyorlardır.

Dokuz Oğuz isimli ihanet projesinin baş rol oyuncusu olan Kubilay Aka da bir gizli Ermeni…

MİT’teki ve dizi sektöründeki gizli Ermeniler tarafından kullanılan piyonlardan biri…

Hakan Boyav da gizli Ermeni…

Dağhan Külegeç de gizli Ermeni…

Kayhan Açıkgöz de gizli Ermeni…

Serhat Onat da gizli Ermeni…

Volkan Keskin de gizli Ermeni…

Taylan Meydan da gizli Ermeni…

Sözde dizide yönetmen olarak gösterilen Cem Akyoldaş da gizli Ermeni…

Şunların hepsi gizli Ermeni…

Taylan Meydan
Serhan Onat
Cem Sultan Karabulut
Murat Danacı
Hakan Boyav
Asya Dikişçi
Zinnet Demircioğlu
Günsu Yiğitcan
Murat Koçak
Ahu Karaca
Özkan Akçay
Ender Ercan
Taylan Sancaktar
Ahsen Tüzün Baltepe
Süleyman Çobanoğlu
Gül Güzelkaya
Cem Akyoldaş

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İran’daki saldırının arkasında İsrail var


İran’daki Azerbaycan elçiliğine yapılan saldırının arkasında da MOSSAD ve Netanyahu var.

İsrail, ABD, Rusya, Çin, İngiltere, AKPKK ve bilinen diğerleri… Hep birlikte İran’ı karıştırıyorlar. Orada dengeleri hızla lehlerine çevirmek istiyorlar.

Mümkün olabilen en kısa sürede İran’a bir askeri operasyon yapılmasını istiyorlar.

Planlarına göre, öncelikle Azerbaycan’ı İran’ın üzerine gönderecekler ve devamında hemen Türkiye ordusu da İran’a müdahale edecek.

Bunu farklı pek çok maksatla yapıyorlar ama en öncelikli hedefleri, benimle anlaşma zeminine çok yaklaşmış olan İranlı yetkilileri durdurmak. Anlaşmalı bir geçişe mani olmak. İran’ın Türkiye ile anlaşarak birleşmesine mani olmak. Böylelikle Türkiye’nin Türk dünyası ile gerçekten bir hat açmasına mani olmak.

İran’ın batı ve kuzey kısmını (tam sınırlarıyla Güney Azerbaycan’ı) Azerbaycan’a bağlayarak petrolü ve bütün yeraltı ile yerüstü zenginliklerini de kontrollerine almak istiyorlar.

Aliyev ve etrafındaki hainler, bu planlarda öncelikli olarak kullanılan maşalar.

Ankebut Ağı yıllardır Azerbaycan kartını kullanarak hamleler yapmak istemiş ve her defasında mani olmuştum.

Bir süre önce “Azerbaycanla bir harbe girmemiz ihtimalini dışlamayacak ve buna hazırlıklı olacağız” mealinde yazmıştım. Şimdi tekrar ediyorum: Azerbaycanla her an bir hakiki harbe girme ihtimaline Türkiye’deki bütün unsurlar ve dünyada bizimle dost olan bütün unsurlar hazırlıklı olsunlar.

AKPKK’ye son yıkıcı darbeyi vurmadan önce dünya dengelerini buna daha iyi seviyede hazırlamak için müdahaleler yapıyordum. Şu anda ise olağanüstü şartlar oluştuğu için Türkiye’de de karar değişiklikleri ve ani/acil müdahaleler olacak.

Benden yana olan bütün taraflar, İran içindeki unsurlarını sakin tutmalılar.

Cumhur Başkanı Reisi de bu operasyonda Ankebut Ağına çalışanlardan biri… Reisi de bir biyonik robot ve İran’da yerin altındakilere çalışıyor. Oradan bağlantısı İstanbul’a, Boğaz içine, Deccal’a uzanıyor.

İran’da Hoy’daki son afete deprem denemez. Oradaki yer altı uzaylı üssünü şiddetli şekilde patlattık.

İran’da kritik makamlara, tesislere yapılan saldırıların büyük çoğunluğunu uzaylı unsurlar yaptılar. Biz de onlara karşı saldırılar yaptık ve yapıyoruz.

Deccal ve İblis, hem İran halkı hem de Türkiye halkı için çok büyük saadete sebep olacak bir devrin, bir uzlaşmanın, karşılıklı anlaşmanın mümkün olmasını asla istemiyorlar.

İran ordusunda iki grup var. Biri uzaylılardan ve bütünüyle Ankebut Ağından yana olan grup…

Diğeri ise halktan yana olan grup. Halktan olan grubun içindeki bütün subaylar beni, mücadelemi biliyorlar. Adaletime güveniyorlar. Benimle yollarına devam etmek istiyorlar. İran ile Türkiye’nin masa başı anlaşmalar neticesinde birleşmesini istiyorlar. Projeler yapılmasını istiyorlar. Herkesin seviyeli şekilde yaşamasını istiyorlar.

Ortada Putin diye biri yok. Onu aylar önce öldürdük ama hep ihtiyatlı durduk ve ihtiyatla yazdık. Yılbaşına göremedi o… Aylardır Rusya’yı o hain Lavrov elinde oynatıyor. Şu anda İran’a karşı bu kuşatmayı, bu hukuksuz müdahaleleri, terör kapsamındaki saldırıları yaptıranlardan biri de Lavrov… O Lavrov, her türlü kirli bağlantının içinde… ABD’ye, İngiltere’ye, İsrail’e, Çin’e, hepsine çalışıyor.

Rusya içindeki vatanseverlerin de artık tehlikenin farkında olması ve daha dik durması şart. Yoksa bu ateş İran’dan yayılıp Rusya’yı da cayır cayır yakacak.

İsrail’in içinde ya da dışında yaşamakta olan bütün Yahudiler bilmeliler ki Netanyahu bir biyonik robottan başka bir şey değil. İsrail de Yahudiler de onun yapay zekası için hiçbir kıymete sahip değil. Onun yapay zekası yeraltından, Deccal’ın sisteminden kontrol ediliyor. Netanyahu karakteri, Yahudileri de cayır cayır yakacak bir ateşi şu anda körüklüyor.

İngiltere ve ABD içindekiler bilmeli ki… Ben buradayım. İstanbuldayım. Dağlar gibi ayaktayım. Sarsılmaz şartlardayım. Kimsenin, yeraltından ya da üstünden hiç kimsenin İran’a bu şekilde müdahaleler yapmasına izin vermeyeceğim. Şu saçmalık derhal bitirilmezse, İran’ın altındaki yeraltı üslerinden başlayarak, ilgili bütün yeraltı üslerinde kıyım yaptıracağım.

Sadece metafizikle değil, kimsenin elinde bulunmayan yüksek teknolojili araçlarla ve silahlarla da yaptıracağım. Herkes ayağını denk alacak.


Çok yaklaşık olarak şu kırmızı renkli çember içindeki alanı hususi korumaya alıyorum. Hem metafizikle hem de yüksek teknoloji ile alıyorum.

Şu andan itibaren…

Bu çember içinde olan yerlerde, şu son İran planına dahil olan ya da dahil edilecek olan her kesi ve her şeyi karşımıza aldık. En sert karşılıkları vermeye başladık.

Bu hususta bana karşı olan kim varsa… Ayrıca, benimle yoluna devam etmek isteyen İranlı taraflara karşı olan her kim varsa…

Dünya insanı, uzaylı insan, biyonik robotlar, UFO’lar, özel araçlar ve silahlar hatta cinler…

Hepsi ağır şekilde karşılık görecekler.

Yerin altındaki unsurlara, üstündeki unsurlardan öncelikli olarak karşılık veriyoruz.

İsrail de Azerbaycan da hadlerini çokça aştılar. Şu andan itibaren İsrail denilen çıbanı ve ayrıca onun asimile ederek kendine tasmalı köpek yaptığı Azerbaycan denilen çıbanı patlatacağım. Kıran girecek bunlara…

Askerlerine de siyasi/idari yetkililerine de halkına da kıran girecek. “Mfs yalvarıyoruz, ne olur dur” diye yalvardıklarını cümle alem duyacak ama durmayacağım.

Şu andan itibaren, Türkiye ordusu içinde şu son İran planına dahil olmuş ya da olacak olan herkes de ağır sinyallere girecekler. Sinyallere rağmen yenilenip duran biyonik robotlara da teknolojik saldırılar yaptıracağım.

Yer yer emrimdeki vatansever unsurlar da tetik çekmekten geri durmayacaklar.

Şu andan itibaren, Ankebut Ağı ülkelerinin Türkiye’deki sözde diplomatik temsilcilerini sıkı markaja aldırıyorum ve bunların elçilik, konsolosluk binalarının etraflarını sardırıyorum. Gerekli anlarda herkesten önce bunlara sıkılacak. Benim için, bu dünyadaki hiç kimsenin dokunulmazlığı yok. Masum olan hiç kimseye dokunmam ama suçlu olan, şeytanlaşmış olan, düşmanlık eden Deccal bile olsa ezer geçerim.

İran’da halktan ve benden yana olan yetkili ve etkili herkes, derhal daha iyi örgütlenerek yollarına baksınlar. İran düşmeyecek… İran halkı da mesut yaşayan halklar arasında olacak… İran da Ankebut Ağının sömürmesinden kurtulacak.

Gereken şartlarda, malum ülkelerin İran’daki sözde diplomatik temsilcilerini bile toplayıp alacaklar ya da sıkıp atacaklar. Fitne başı olan kişileri en önden oyundan düşürecekler. O Reisi suretindeki biyonik robot da adamları da İran’ın başında daha fazla kalmayacaklar.

Ben ilk fırsatta ordumla da İran’a gelerek açık destek vereceğim.

İran halkından hiç kimse Reisi’nin çağrılarına uymamalı. Reisi karakterinin öncelikli hedefi ortalığı karıştırmak, suyu bulandırmak, kararları karmaşaya sürüklemek ve bu karmaşa içinde İran devlet sistemi içindeki halktan yana olan unsurları yok etmek…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Faydasız, mantıksız bir direniş


İran’ın çöktüğünü, bittiğini, son olarak askeri operasyon yapmamıza, devletçe ve milletçe oradaki 45 milyon Türkü sahiplenmemize kaldığını, hain Ankara hükumetinin bunu yapmamak için de direndiğini yazmış, söylemiştim.

İran’da son yaşananlar bunu açıkça gözler önüne seriyor. İran diye bir devlet sistemi/otoritesi aslında kalmadı. Geriye kalan kısmı, üflemekle bile yıkılacak türden… İran maliyesi diye bir şey de kalmadı. Karşımda direnmeleri kimseye kazandırmadı. Zaman hep düşmanlarımın aleyhine işledi, işliyor.

Şu anda Ankebut Ağı, iran denilen kadim topraklarımızı resmen ilhak etmemize, açıkça topraklarımıza dahil etmemize mani olmaya çalışıyor. Onlar da boşa direniyorlar. Yerin altındakiler de üstündekiler de İran’ı elimden alamazlar.

Yunanistan için de aynı şeyler söylenebilir. Bütün şartları çoktan ayarladım. Zaten gerçek bir devlet bile değil Yunanistan ve hain Ankara hükumetinin, ayrıca ordumuzdaki bazı yüksek rütbeli subayların ihanetleri ile Yunanistan meselesinde son direnişlerini sergiliyorlar. Bizi durdurabilmeyi umuyorlar. Açıkça ilhak etmemize mani olmaya çabalıyorlar.

Bu hususta da boşa çırpınıyorlar. Ordumun genel kurmay kademesini ve Ankara hükumetini devirmek toplamda en fazla iki saatlik iş… Bunu, dünya dengelerini kollayarak yapacağımızı, her an her şeyin olabileceğini dünyadaki bütün taraflar biliyorlar.

Sonrasında İranla ve Yunanistanla gerçek bir harp bile yaşanmadan topraklarımızı geri alabilmemiz mümkün. Şu andaki İran’ın, Azerbaycan ile gireceği bir harbi bile kazanması mümkün değil. İran’da halk, idareye kesinlikle itaat etmeyecek, asker de olmayacaklar. 45 milyon İranlı Türk, hiç İran yanlısı olmayacak. Bu şartlardaki bir İran’ın, Türkiye ile harbe girmesi ise imkansız.

Azerbaycan cephesi de çok iyi ilerliyor. Çok yakında gerçek Türkler, Azerbaycan’da da idareyi ele alacaklar. Bu gibi planlarıma, hedeflerime direnenler, mani olmaya çabalayanlar, dünyanın her neresinde olurlarsa olsunlar, yerin altında bile olsalar, hak ettikleri darbeleri alıyorlar, alacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..