Etiket arşivi: Firavun

Bu Niburu denilen şey suni bir gezegen olabilir

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)


Geçmiş devirde ciddi bir saldırıya uğramış olabilir. Bir kısmı kullanılamaz halde olabilir

Eliptik yörünge denilen şey de hatalı bir tespit olabilir

Bu suni gezegendeki arızalar nedeniyle, kendine düzgün bir yörünge belirleyememiş ve savrula savrula güneş etrafında dönüyor olabilir. Buna rağmen çalışan kısımlarında hala yüksek sayıda kişi yaşıyor olabilir. Onların arasında, yüksek sayıda dünya insanları olabilir. Hatta şu anda dünyamızda mevcut bulunandan daha yüksek sayıda dünya insanı bulunabilir o suni gezegende…

Süleyman a.s. ve Zülkarnenyn a.s. zamanlarında bu suni gezegeni herkes biliyor olabilir. Hatta oraya gidip gelenlerin sayısı çok olabilir.

O zamanlar, daha uzun menzilli bir yolculuğu kolaylaştırmak için bu suni gezegen yolun orta kısmına/mesafesine konulmuş olabilir. Bu nedenle o zamanlarda adı “Geçiş gezegeni”ne çıkmış olabilir.

Güneşimize ve dünyamıza çok yaklaşması ve kendi suni manyetik alanlarındaki dengesizlik nedeniyle geçiş sırasında bize zararlar verebilir.

Dünyanın tabii manyetik alanında ciddi darbelenmelere sebep olursa zaten peşi sıra şiddetli depremler, dev dalgalar (tsunami), hayvanlarda davranış bozuklukları başta olmak üzere çok büyük sorunlara sebep olabilir.

Belki de şu birkaç güne geçecek olan kuyruklu yıldız bile niburu olabilir. Bütün bu hususlarda kesin bir şey söyleyebilmek için somut bilimsel verilere ihtiyaç var ama dünya genelinde böyle bir imkan yok.

Çünkü bütün uzay ajansları ve önde gelen basın yayın kuruluşları ile ünlü yapılmış akademisyenler, ankebut ağına bağlılar.

Niburu mu geçecek, adı ne olacak, detayları nasıldır bilemiyorum ama kesinlikle bir şey geçecek ve büyük şeyler olacak.

Daha açık yazayım, kendisi bir manyetik çekim kuvveti ile afetlere sebep olmasa bile, dünyanın kendi tabii dengelerinde ani değişmeler olacak ve afetler olacak.

Ayrıca, astrolojik olarak bakılınca, bir çağın kapanacağı, yeni bir çağın başlayacağı anlaşılıyor, bu kesin ve bu konuda da astrologlar net konuşmaktan kaçınıyorlar.

Bazıları zaten ankebut ağına bağlılar ve öğrendikleri için kahroldukları bu gerçeği insanlığın öğrenmesini istemiyorlar.

Bazıları ise konuşunca başlarına ne geleceğini bilemiyorlar ve çıkıp anlatmıyorlar.

Şu an için söyleyebileceklerim genel olarak böyle…

Musa peygamber ile Firavun’un karşılıklı mücadelesinin şiddetlendiği zaman, Mısır’daki Kıptiler arasında şiddetli bir cilt hastalığı görüldü. Onlar da metafizik usuller bilirlerdi ve “Bunu Musa ve etrafı yaptı” dediler. Kısa süre sonra da Musa peygamberin ve ona inananların üzerine gittiler, topluca yok etmek niyetindeydiler ve Kızıldeniz’de boğulma kısmı/hadisesi yaşandı.

Tarih tekerrür ediyor. Boğulmalar çok yakın… Filmin sonu çok yakın…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Şurada görülenlerin neredeyse hiçbiri Arap değil…


Firavunların soyundan gelen Çingeneler bunlar ve başka soylarla da soyları karıştı. Lakin Çingenelik yanları hala çok baskın.

Ankebut Ağı içindeki diğer Çingene hükumetlerle de araları bu nedenle çok iyi. Her türlü insanlık düşmanlığında hep bir aradalar, ekip çalışması yapıyorlar.

Bilim dünyası bunları hep biliyor ama anlatmak istemiyorlar. Çünkü bilim dünyasında da Ankebut Ağına mensup kişiler öne çıkartılıyorlar.

Kadim Mısır’daki Firavunlar hep Çingene idiler. Boyları/vücutları tuhaf, yüzleri şekilsiz, tenleri koyu idi. Buna rağmen belgesellerde ve kitaplarda Firavunlar açık tenli olarak çiziliyorlar.

Kadim Mısır’ın Firavunları, şu anda Hindistan’da ve civarında yaşayan ve kendilerine açıkça Çingene denilmeyen yüz milyonlarca insan gibi, aslında Çingene idiler.

Firavun Çingene idi…

“Hz. Mevlâ buyuruyor ki: 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

➥  وَ  فِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَاد

Meali: “Ve o kazıkların sahibi (güçlü-kuvvetli) Fir’avn’e.” [Fecr suresi, 10]

Bu ayetin tefsirinde Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) buyuruyor ki;

➥ “Firavun aleyhillâneye ‘kazıkların sahibi’ denmesi, askerinin kesretinden (çokluğundan) kinayedir. Bir yere indiler mi hemen direkleri dikerler, çadırları kurarlarmış. 

“Firavun’un Çingene olduğu ‘zi’l-evtâd (kazıklar sahibi)’ kavl-i celilinden anlaşılıyor.” 

Kaynak: Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 98

Bütün dünya insanlığı bilmeli ki…

Araplar da İsrailoğulları da kara kara kişiler değiller. genelde uzun boylu ve şekilsiz vücutları olan kişiler değiller. Yanı sıra çok kaba hatlara sahip itici simaları olan, kaba kaba davranışları olan kişiler de değiller…

Temizliğe, inceliğe, insan haklarına, ibadetlerine dikkat etmeyen kişiler de değiller…

Şu günümüzde kendilerine İsrailoğulları ve Arap denilen toplulukların bunun aksine görüntüde olmaları, bu gerçeği değiştirmez.

O topluluklar, çoktan Çingeneleşmiş topluluklar. Genlerinin çok büyük kısmında Çingene genleri baskın olan kişiler.

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde ben-i İsrail ya da Arap denilen kişiler, bu kara kara, kaba kaba kişiler değiller. Olamazlar, yanlarından bile geçemezler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Çingene oldukları için…


Göz altına alınan şu Kadir İstekli’nin soyunda Ermenilik, Çingenelik, Yahudilik hatta Rumluk var. Çok karışık bir soyu olduğu gibi, karışık da bir itikadı var. Müslüman da değiller, münafıklar, yiyiciler…

Küçük kız çocuklarını Müslüman oldukları için değil, Çingene oldukları için cinsi istismara maruz bırakıyorlar. Dünyanın dört bir yanında ne yazık ki Çingeneler küçük kız çocuklarını cinsi istismara maruz bırakıyorlar. Çocuk yaşta mal gibi, eşya gibi değerlendiriyorlar. Tanıdıkları diğer Çingene kökenlilere de Çingene kökenli olmayanlara da veriyorlar, menfaate/paraya dönüştürmeye çabalıyorlar.

Bakılınca görülecektir ki dünyanın dört bir yanında bu şekilde davranan Çingenelerin hepsi Müslüman değil… İslam dininin bu hususlardaki emir ve yasakları net, tartışmasız. Böyle kişilerin, böyle Müslüman rolüne bürünmüş Firavun gibi kişilerin yaptıkları sapıklıklar da Müslümanların üzerine leke diye düşürülüyor.

Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve benzeri yerlerde çok sık olarak kız çocukları çocuk yaşlarda cinsi istismarların kurbanı oluyorlar. Görünürde onlar da Müslüman gibi görünüyorlar ama hep kodlar bozuk, hep Çingenelik var. Daha önce paylaşmıştım, dünyanın en kalabalık şehirlerden biri olan Pakistan’ın Karaçi şehri bir Çingene şehri… Müslümanlık bir tepede ise, bunlar ayrı/uzak bir tepedeler ama sorsanız hepsi de Müslümanlar…

Oradaki rezillikler, suçlar, bozuk itikat, yanlış uygulamalar saymakla bitmez. Sebebi İslam dini değil, İblis ve Deccal… Bilerek ve isteyerek, genlerine kadar her şeylerini bozdular böyle toplulukların… Firavun da Çingeneydi, ta o zamanlarda bile bu sapıklıklar vardı ve bunların böyle olmasını isteyen de İblis’ti… Şimdiler her milletin Çingenelerle evlenmesini ve kod bozukluğunun yayılmasını isteyen de İblis ve Deccal… Mason tarikatları ve satanist tarikatlar bunu sağlamak için çırpınıyorlar. Bu yaptıklarında her yeri Firavunluk ve İblislik saracak, bunu biliyorlar. Zaten insanlığa toptan düşmanlar…

Şu sözde Müslüman Çingenelerin kodları o kadar bozuk ki Müslüman olduklarını zan ediyorlar, İslamiyetten haberleri yok. Haberleri olanlar da İslamın çizdiği kalıba girebilecek vaziyette/şartlarda değiller. Bu yazdıklarım da ırkçılık değil, yalan değil, sorunların çözülmesi için derhal kabullenilmesi gereken acı gerçekler… Devletimiz daha düne kadar Çingeneleri askere bile almıyordu. Ceza evlerine bile koymaya çabalıyordu. Şimdi bu uygulamayı değiştirmeye çalışıyor, zorluyor, zorluyor ama olmuyor. Çingeneler askerlik de yapamıyor, hırsızlığı ve arsızlığı da bırakmıyor. Hayatın gerçeği bu… Kim aksine zorlarsa zorlasın, o gen sorunları düzeltilmedikçe bu sorunların hiçbiri düzeltilemez. Bu bir tıbbi hastalık ve hukukçular konuyu çalışmalılar. Çingenelerin evlenmesine ya da çocuk sahibi olmasına yasak konulacak mı, konulmayacak mı, konulmayacaksa bu sorunlar nasıl çözülecek…

Pek çok Avrupa ülkesi daha yakın geçmişte bile insanlığa yakışmayan muameleler yaptı Çingenelere… Yine İblis’in ve Deccalın planı olarak Çingeneler Asya’ya doğru yayıldılar. Hatta şu gerçek Putin’in bile soyunda Çingenelik var. En büyük sorun, Çingeneliğe ve sebep oldukları vahim sorunlara dair konuşmaya kalkanların hemen art niyetli satanistler, masonlar, yahudiler ve ermeniler tarafından susturulmaları. İstatistik çıkartılsın, Türkiye’deki hırsızlık vakalarının yüzde kaçının Çingeneler tarafından işlendiği görülsün. Bunlar bilimsel değerlendirme olarak çalışılsın ve çare bulunsun. Olmazı zorlamakla bu işler düzelmez. Ya Çingenelerin kodlarını genetik mühendisliği ile hızlıca düzeltmenin yolu bulunacak ya da Çingenelerin başka milletlerle evlenmesine yasak konulacak. Ayrıca Çingeneler kendi aralarında evlendiklerinde bile çocuk sahibi olmaları yasaklanacak. Ayrıca Çingenelerin mevcuttaki çocuklarına devlet sahip çıkacak, özel olarak bakıp koruyup yetiştirecek. Aksi halde mevcuttaki Çingene çocukları yine Firavunca muamelelere tabi olacaklar, acılar bitmeyecek, sorunlar bitmeyecek.

Adını koyduğumun insan şeytanları…
İşiniz gücünüz 7/24 fitne, fesat, ihanet, rezalet… Şu ülke ne hale gelmiş, on milyonla çocuk ve kadın neler çekiyor, hiçbirinizin bir saniye bile umurunda değil. Hizmet ettiğiniz ülkeyi çökertiyorum, bu sefer ötekine hizmet etmeye koşuyorsunuz.

Sizin bu ülke sınırları içinde de dışında da nefes almanız haram. Her gün sizin biraz danışıklı, biraz gerçek siyasi çatışmalarınızla bu ülke oyalanmaya ve uçuruma sürüklenmeye devam ediyor. Sizin derdiniz, malum ülkelere daha çok hizmet etmeye, kara para işlerini yeniden canlandırmaya, koca milletimizi hala sömürge ayarında tutmaya bir yol, bir aracı, bir göstermelik lider ayarlamak.

Yemişim sizin Ekrem’inizi de sizi de… Haydi oynayın oyununuzu, bundan sonra bu ülkede öyle ya da böyle size yer yok.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Yargılanmalılar

Elon Musk’ın, Twitter’ı satın aldıktan hemen sonra işine son verdiği kişilerden biri olan Vijaya Gadde de Firavunların soyundan gelen ve insanlık düşmanı olan bir Çingene…

Trump’ın hesabını Twitter’da kalıcı olarak askıya alma kararını verenlerden, yaptıkları açık hukuksuzluklarla ve yönlendirmelerle son ve hileli ABD seçimlerinin sonuçlarını belirleyenlerden biri de Vijaya Gadde idi.

Bu kişilerin organize bir suç ve ihanet örgütü oldukları suçlamasıyla ve gerçekten bağımsız hakimlerce ABD’de hatta milletler arası bir mahkemede şeffafça yargılanmaları gerekiyor. Çünkü bunların örgütlü halde dünya insanlığına yaptıkları kötülükler, anlatmakla bitmez.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Musa aleyhisselam zamanındaki firavun çingeneydi

Musa aleyhisselam zamanındaki firavun çingeneydi. Firavun soyu aslında çingenelerden gelmiyordu. Firavunlar çingene kadınlarla evlendikçe çingenelik firavun soyuna karıştı ve sonra hakim oldu. Sonraki nesillerin firavunları kendilerini çingene kabul eder oldular. Çingeneler Mısır’da türediler ve Hindistan’dan dünyaya yayıldılar. Zaman zaman Mısır’dan Hindistan’a, Hindistan’dan Mısır’a göçüp yerleşen çingene toplulukları da oldu. Çingeneler, dünyalı insanlarla, uzaylı insanların cinsi münasebeti neticesinde dünyaya gelmiş, var olmuş insan türlerinden biri… Yani çingeneler dünyalı/uzaylı melezi bir tür… En baştan beri genetik uyumsuzluk oldu, bazı zamanlarda genetik mühendisliği ile müdahaleler yapıldı, kısmi düzeltmeler mümkün oldu ama genetik kod sorunları hep devam etti, ediyor.

Kaderi değiştirmeye kalktılar

Firavunlar önceden Kıpti idiler. Mısır’ın eski halkı olarak bilinen Kıptilere sonradan çingenelik de bulaştı ve aralarında çingene genleri yayıldı.

Musa aleyhisselam devrinin firavunu, bir gece sarsıcı bir rüya gördü. Kudüs’te çıkan bir ateş Mısır’a geliyor, Kıptileri yakıyor ama Israiloğulları’nı yakmıyordu. Bunu tabir ettirdi. İsrailoğulları arasından çıkacak bir peygamberin, firavunun saltanatını yıkacağını anladılar. Kaderi değiştirmeye kalktılar. O vakitler Kudüs de Firavun’un devletine bağlıydı, hakimiyeti altındaydı.

Zan edildiği gibi doğan bütün erkek çocuklarını öldürtmedi. O firavunun devrinde metafizik, büyücülük, sihirbazlık çok çok yaygındı ve mümkün olabilecek en ileri seviyelerdeydi. Bilim ve teknoloji, günümüzde olduğundan çok çok daha ilerideydi. Yaklaşık yirmi sene kadar, doğan bütün erkek çocukları incelendi. Nüfus sistemine kayıt edilen ya da edilmese de varlığı fark edilen her erkek bebek hem ileri teknolojiyle hem de metafizik tekniklerle kontrol edildi.

Firavunun metafizikçileri, Musa aleyhisselamın yaklaşık olarak fiziki görünüşünü, özelliklerini bile metafizik tekniklerle öngörmüşlerdi. Günümüzde robot resmi ya da üç boyutlu canlandırma denilen tekniklere benzer teknikler de kullanarak, yaklaşık bir çizim/görünüş elde etmişlerdi. Ellerindeki teknoloji, bir bebeğin birkaç fotoğrafını kullanarak, onun kaç yaşında nasıl görüneceğini canlandırıp çizebiliyordu. Bunun haricinde, her erkek bebeğin video görüntüleri ve fotoğrafları alınıyor, firavunun çok kabiliyetli metafizikçilerinden oluşan heyete gönderiliyordu. Heyet bunları inceliyor, görüntüdeki bebeklerin ileride büyük bir zat olup olmayacağını anlamaya/sezmeye çabalıyor ve buna göre kararlar veriyordu. Şüpheli görülen bebekler öldürülüyordu. Yirmi yıl boyunca, her erkek bebek öldürülmediği ve sadece bu tetkiklerden sonra şüpheli görülen bebekler öldürüldüğü halde, yine de çok yüksek sayıda erkek bebek öldürüldü.

En çok metafizik tekniklere itibar edilerek icra edilen bunca faaliyet, bunca cinayet, kaderi değiştirmedi. Musa aleyhisselam, kendisini koruyamayacak yaşlarda/şartlarda olduğu zamanlarda da Allah tarafından hep muhafaza edildi. Allah bu muhafazaya hep kullarını vesile etti.

Firavun, her şartta asıp kesebilen biri değildi

Firavunun keyfi yasaklarına, zulümlerine ve bebek cinayetlerine karşı duranlar da öldürülmeye başlandı. Firavun, bu yolla da çok sayıda masum kişiyi öldürttü.

İyice zulmünü artıran, iyice haddini aşarak şeytanlaşan Firavun’a haklı olarak isyan eden, itaat etmeyen gruplar hep hedef oldular. Firavun, öncelikli olarak da bunların önderlerini, söz sahibi olanlarını öldürttü. Bu sırada da astığım astık, kestiğim kestik tarzı davranmaktan geri durdu. Metafizik sinyallerle, çok ağır büyülerle bu insanları öldürttü. Bu saldırılara rağmen hayatta kalabilmiş istisna sayıdaki kişileri de sinsice zehirleterek ve çok ileri teknolojilerle saldırılar yaparak öldürttü. İnsanların beyinlerine çok uzaktan sinyal göndererek öldürebilen cihazları, araçları vardı. Bunlarla, insanları topluca öldürmek de mümkündü. Aslında firavun, bu safhaya gelmeden önce, bu toplulukların yaşadığı yerlerde suni tekniklerle afetler yaşanmasını da sağladı. Rüzgarlar, yağışlar, depremler, günümüzde olduğundan daha kolay ve isabetli şekilde kontrol edilebiliyor ve suni şartlarla sanki tabii gibi görünen afetlere sebep olunabiliyordu.

Musa aleyhisselam, peygamberlik vazifesi verildiğinde devrin çok ileri seviyedeki iletişim teknolojilerini de kullanıyordu. Günümüzdeki internet ağı benzeri haberleşme sistemi üzerinden, bütün herkesi aynı anda ikaz edebiliyordu. Hepsine aynı anda nasihatlar edebiliyordu. Peygamberlik vazifesi henüz verilmediği zamanlarda da yayınlar yapıyor ve kitleleri yönlendiriyordu. Bu nedenle de firavun tarafından sevilmiyordu ve yayınları mümkün olduğunca sansürleniyordu.

Musa aleyhisselamın öz annesi, onu bir sandığın içinde Nil nehrine bırakmadı. Sandık diye bilenen o şey, devrin gelişmiş teknolojisinde imal edilmiş, piyasada bol bol bulunan ve satılan, elektronik özellikleri de olan bir nevi bebek aracıydı. Onun içinde Nil nehrine bıraktı.

Hazret-i Musa’nın mucizelerinden ikisi…

Musa aleyhisselam, bir Kıptinin bir adamla kavga ettiğini gördü ve ayırmak isterken, göğsüne hafifçe dokunup ittiği halde o Kıpti şahıs öldü.

Zan edilenin aksine, o Kıpti kişi yere düşerek ölmedi. Ölüp de yere düştü. Çünkü, Kıptinin göğüs hizasında, metafizik çatışmalara/saldırılara karşı koruma maksadıyla taktığı/taşıdığı bir elektronik cihaz vardı. Musa aleyhisselam devri, çılgınca büyücülük ve metafizik saldırılar yapılan, sihirbazlığın da son noktasına ulaştığı, ayrıca elektronik cihazların yaydığı sinyallerle de çok sayıda insanın öldürüldüğü bir devirdi.

Daha önce yazmıştım. Musa aleyhisselamın çok ileri seviyede metafizik kabiliyetleri/güçleri vardı. Hiç temas etmeden, uzaktan uzağa bile insan ya da cin şeytanlarını çarpıp öldürebiliyordu. Uzaylı insan türlerinden olup da şeytanlaşan insanları da çarpıp öldürebiliyordu. Ayrıca, çok çok ileri teknoloji seviyesinde imal edilmiş olan araçlarla cihazları da metafizik sinyallerini göndererek çarpıp bozabiliyor, düşürebiliyor, patlatabiliyordu. Bu vakada, Musa aleyhisselamın eli, Kıptinin göğsündeki bu cihaza temas edince ya da çok yaklaşınca cihaz birden bozuldu, koruma kalktı, o Kıpti sinyale girdi ve daha ayakta iken öldü. Bütün bunlar birkaç saniye sürdü.

Bu vakada Musa aleyhisselamın onu öldürme kastı yoktu ama o Kıpti bir yandan resmi yetkileri olan, bir yandan da ileri seviyede metafizikçi ve büyücü olan, çok çok şerli bir insan şeytanıydı. Daha genç yaşta çok canlar yakmıştı. Müstahakını bulmuş oldu.

Hazret-i Musa, bu nedenle Firavunun şerrinden çekindi ve Medyen’e gitti. Çünkü çarpılarak ölen o Kıpti, firavunun mühim adamlarındadı. Yine daha önce yazmıştım. Musa aleyhisselamın elini koynuna sokup çıkarınca, elinin bembeyaz olup ışık yayması mucizesini… Işık diye bilinen şey de çok güçlü seviyedeki metafizik kabiliyetiydi. Bu konuda gücü, mucizevi seviyedeydi. Elinden çıkan metafizik sinyallerle, yakınındaki ya da uzaktaki düşmanlarını tek tek ya da topluca çarpıp öldürebiliyordu.

Bu mucizevi kabiliyeti ve bir de mucizevi hususiyetlere sahip olan asası, Kur’an-ı Kerim’deki Kasas suresinde, 32-33. ayet-i kerimelerinde mevzu edilmiştir:

“Bu iki mucize firavun ve adamlarına karşı rabbinin iki delilidir. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir millettir. Firavun’a git, doğrusu o azmıştır.”

Mehmet Fahri Sertkaya