Etiket arşivi: Finlandiya

Şimdi duhan vakti

Görüşmeler çok vakit alıyor. İlgilenmem gereken çok işler var. Daha fazla vakit ayırmam pek mümkün değil. Zaten herkes neyin ne olduğunu anladı, öğrendi ve şartları biliyor. Varlıkta kalmak isteyenler İstanbul’a uyacaklar. Bunu resmi açıklamaları ile de gösterecekler. Bu güne kadar durmaksızın bizimle çatışmış olanlar, tazminatlarını da ödeyecekler. Somut irtibat da kuracaklar.

Bu şartlar kendisine uymayanlar, ara bir çözüm bulmayı denemekten ve görüşmeye çalışmaktan vazgeçsinler. Ne boşa vakit kaybetsinler ne de bana boşa vakit kaybettirsinler. Büyük bir samimiyetle yazıyorum ki şunca iyiliğe rağmen hala fırsatı değerlendirmeyen hiç bir ülke ve taraf umurumda değil. Gelmesinler zaten öyleleri bana doğru…

Bu dünyanın altı da üstü de yanıp yok olacaksa bile bu şartlar değişmeyecek. Herkes bu şartlara uyarak İstanbul’dan yana duracak ve kurtulacak ya da inadına devam ederek çökecek, batacak, yok olacak.

Fazla yayın yapmaya da gerek kalmadı. Herkes her şeyi anladı, bildi. Beni dinleyenler kargo uçakları ile bile sermayelerini kaçırıp kurtardılar. Dinlemeyecek olanlar da zaten bundan sonra da dinlemezler. Şimdi ben metafizikçi ekibime daha çok vakit ayıracağım, destek vereceğim.

Şu Almanya’yı en başa alacağız. Rusya, ABD, Çin, İngiltere, Kanada, Hindistan, Yunanistan, İsveç, Finlandiya, Ukrayna, Avustralya, Japonya, Kuzey Kore, Tayvan, Güney Kore, İsrail, İran, Suriye derken… Onlarca ülkeyi, altıyla ve üstüyle birlikte ve eş zamanlı olarak çökerteceğiz. Zaten çökükler de son taaruzları da yapacağız.

Pakistan halini gizleyemiyor ama Hindistan hala gizleyebiliyor. Aslında sinyaller karşısında Hindistan’ın hali Pakistan’dan çok beter…

Hindistan’da yerin altı ise üstünden bin beter. Yerin üstündekiler “Çok çok fazla sayıda vatandaşımız ölüyor. Dehşetli şekilde ölüyorlar. Bütün sistemlerimiz, cihazlarımız bozuluyor. Arızalarla baş edemiyoruz. İmalat yapamıyoruz, işlerimiz de bozuluyor” diye çıldırıyorlar.

Orada yer altındaki uzaylılardan İmam-ı Rabbani hazretlerinin bile intikamını alacağım…

Ekber Şah karakteri vesilesiyle sebep oldukları maddi ve manevi zararların intikamını alacağım.

Mektubat-ı Rabbani’yi tahrif etmelerinin de intikamını alacağım…

Şehit ettikleri sayısız müslümanın ve İslam aliminin intikamını alacağım.

Sahipkıran Emir Timur’a yaptıklarının, biyonik robotla yerine geçmelerinin ve o biyonik robota katliamlar yaptırarak o büyük zatın şanını lekelemelerinin intikamını alacağım…

Saymakla bitmez zulümlerinin, cinayetlerinin, kasıtlarının intikamını alacağım.

Yerin altında ve üstünde toplamda milyarlarca kişi ölecek. Herkes görecek, İblis’e seve seve uyarak insanlığa her sahada kastetmenin karşılığını, cezasını…

Ak denizde ve Ege denizinde pek çok farklı noktada birikmiş olan yer altı gazlarını patlatmaya ve bu vesile ile depremlere sebep olmaya devam edeceğiz. Yerin altındakileri korkudan bile öldüreceğiz.

Bu güne kadar, siviller/masumlar zarar görmesinler diye geri duruyorduk ama bundan sonra pek çok düşman ülkede yanardağları patlatacağız. Faal olmayan yanardağları bile faaliyete geçireceğiz. Bu şekilde yerin altına ve üstüne aynı anda çok büyük sorunlar yaşatacağız.

Kıbrıs başta olmak üzere, dünyanın her yerindeki kumar, fuhuş ve eğlence merkezleri şu andan sonra en yoğun şekilde sinyale girecekler. İnsan denemez o tiplerin dehşetli şekilde ölüşlerini, peş peşe intiharları, kavgaları ve cinayetleri ve sinir krizlerini görenler, oralarda bir gün bile duramayacaklar.

Dünyanın önde gelen kara para merkezlerinden biri olan Azerbaycan da çöktü. Devlet dairelerinden hastahanelere, eğlence ve kumar merkezlerine kadar her yerde çok büyük sorunlar var ve gizleniyor. Dehşetli ölümler de gizleniyor.

Bu görüşmeler, manevi yandan bakınca, son ikazlardı. Bundan sonra takdir ne ise o olacak. Dünyada yeni virüsler falan yayılmayacağını, toplu ölümlerin virüslerden kaynaklanmayacağını buraya açıkça yazıyorum. Şimdi duhan vakti…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Ben burada oyun oynamıyorum

– Tayvan’ın çevre ülkelerle yaşadığı sorunlar bizim meselemiz değildir. Tayvan’ın Çin’e bağlanması ya da bağlanmaması da bizim için mühim değildir.  Tayvan meselesinden büyük bir askeri çatışma çıkması da bizim için çok mühim değildir. İhtimal dahilindeki bu askeri çatışmanın tarafı değiliz, olmayacağız. Zaten fiilen NATO üyesi de değiliz. Türkiye’de bu hususlarda da çatlak sesler istemiyorum. Herkes neye, kime destek verdiğini, nasıl oyunlar içinde kalacağını, Türkiye’yi nasıl bir ateşe atacağını ve dolayısıyla ne şiddette bir karşılık göreceğini iyice hesaplasın, kendi sonunu da düşünsün ona göre konuşsun ya da yazsın. 

– Kuzey Kore’yi ya da herhangi bir ülkeyi demokrasiye zorlayan biri değilim. Ben demokrat değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Hiç kimseyi de demokrasi denilen şeytani sisteme zorlamayacağım. Hiç kimsenin de hiç kimseyi demokratik sisteme zorlama hakkı yok. Kuzey Kore’nin hali açıkça gözler önünde ve iyi bir halde değil. Sorunlarının çözümü demokraside de değil. Bunların haricinde, Kuzey Kore’nin şu anda Tayvan, Güney Kore ve Japonya meselelerinde taraf olması, hatta askeri çatışmalara dahil olması beni rahatsız etmiyor. 

– Benim haritamda Güney Kore, Tayvan, Japonya, Ukrayna, Finlandiya, İsveç, Norveç, İngiltere, İsrail, BAE, Katar, Kuveyt, Singapur, Danimarka, Hollanda, Ermenistan, İran denilen yerler yok. Bunlara çoktan çizik çektim. Bu coğrafyalarda siyasi haritalar değişecek. Bunların çoğuna zamanında gerekli eli uzattım, mühleti verdim, ikazlar yaptım ve kararlılıkla tercihlerini yaptılar. Sonlarını kendileri belirlediler.  Türkiye ve gerçek müttefikleri bu gibi devletler ve devletçikler konusunda batı dünyasından bu yana doğru esen suni rüzgarlara kapılmayacaklar. Batı dünyasının daha doğru ifadeyle grilerin, Asyanın söz konusu bölgelerine dair nasıl planları varsa, kendileri o planları uygulama peşinde koşacaklar. Bizi ve gerçek müttefiklerimizi bu işlere karıştırmayacaklar. Karıştırmaya kalkarlarsa safımız Asya safı olacak. 

– Batı dünyasının Türkiye’deki piyonlarından olan gizli Ermenileri/Hristiyanları ben listemden sileli yıllar oldu. Son süreçte de beni gizli Hristiyanlar hususunda kızdırdılar, öfkemi ve kararlarımı kısmen de olsa ilan ettim. O günden beri Türkiye’deki gizli Hristiyan hainlerde yaprak dökümü devam ediyor. Maddi kayıpları da can kayıpları da hızla artıyor. Daha da devam edecek. Buna rağmen, benimle ortak paydalarda hareket ediyormuş gibi görünen dünya genelindeki bazı unsurlar, ülkemizdeki gizli Hristiyan siyasetçilerin üzerine oynamaya başladılar. Bu, vahim bir hata… Hususiyle Amerika Birleşik Devletçiklerinde bulunan, kendilerine bir süredir sahayı/meydanı açtığım bazı unsurların, böyle bir anda bu kadar vahim bir karar vermeleri, akıl alır gibi değil. Bu hususta da ikazlarımı yapmış bulunayım.

– Tayyip’in ve çetesinin işi bitti. Bitti diye, gizli Hristiyanların sözde siyasi partilerini ve sözde siyasi liderlerini muhatap almak, alternatif görmek zorunluluğu yok. Ben Tayyip’i seçimle indirmeyeceğim. Meşru bir halk, adalet sistemi ve ordu darbesiyle indireceğim. Bunu yaparken hep söylediğim gibi gizli Hristiyanların sözde partilerini ve teşkilatlarını da toplayıp alacağım. TBMM’yi merkezi bir mahkeme salonu yapacağım. Bunu birkaç tekrarla ifade ettim. Nesi anlaşılamıyor, anlaşılıyorsa kime güveniliyor da karşımda aksi kararlar alınır, anlamak mümkün değil. Abdullah Gül başta olmak üzere, bu memlekete ve millete bu güne kadar her türlü ihanetleri etmiş, her türlü terörün ve bölücü faaliyetin içinde yer almış, her türlü kara para işlerinde faal olmuş gizli Hristiyanları kim desteklerse, onlara kimler meydan verirlerse, ben dünya genelinde onların hepsini boğarım. İşlerini de siyasi dengelerini de kara para işlerini de hep bozarım. İktidarlarını da dev şirketlerini de yıkarım. Benden söylemesi… Ben ülkemi İngiltere’nin örtülü işgalinden, sömürmesinden, dayatma rejiminden kurtarmak için bu kadar bedel ödüyorken, “Ben İngiltere’ye Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için geldim” diyen gizli Ermeni hainin, ayağımın altında bile yeri olamaz. Onu da çetesini de onlarla birlikte hareket eden dünyadaki bütün tarafları da yerle yeksan ederim. Ben burada oyun oynamıyorum, vatan ve millet müdafaası yapıyorum. 

– Mısır denilen ülkede korku, endişe havası hakim. Ben Mısır’ı muhatap almaya bile değer görmüyorum. Geri çekilecekse çekilsin. Çekilmeyecekse, ne hüneri varsa karşımızda sergilesin. Yunanistan’dan sonraki hedefimiz olur. Mısır’ı da diktatörlerden, kara paracılardan, insan kasaplarından, insanlık düşmanlarından, satanist büyücülerden kurtarır ve topraklarımıza da dahil ederiz.

– Sadece Güney Azerbaycan değil, bütünüyle İran denilen o kadim Türk toprakları, ülkemizin topraklarına dahil olacaklar. Bunu bozmak için bölgeye askeri unsurlarını getirmek isteyenler, çok bahaneler aramasınlar, danışıklı oyunlar kurmasınlar, açıkça hemen getirsinler. “Getiremezler” demiyorum ama geri götüremezler.

– Avustralya da İngiltere’nin kontrolünden çıkacak. Bu süreçte Avustralya’ya hep beraber gereken destekleri vereceğiz. 

– Nükleer bir savaşa artık karşı değilim. Kim kime karşı kullanabiliyorsa kullansın, engellemeyeceğim. Sadece Türkiye’nin ve gerçek müttefiklerinin karşısında kullanılmasını engelleyeceğim. 

– Yerin altı cehenneme döndü. Uzaylı şehirlerinden bazıları çok perişan hallerde. Yananlar, çökenler, patlayanlar, toplu can kayıpları aldı yürüdü… Sürekli benimle irtibat kurmayı deniyorlar “Dur, dur” diye yalvarıyorlar. İkaz etmiştim. Yeryüzünde suni kuraklık, kıtlık, suni enerji krizi, insanlara ve hayvanlara yüksek teknolojili saldırılar devam ettikçe, LGBT baskısı devam ettikçe, terör devam ettikçe, organ ve insan kaçakçılığı devam ettikçe ben de yerin altında büyük sıkıntılara sebep olmaya devam edeceğim. Yeryüzünde İblis’in planlarına, Deccalin planlarına izin vermiyorum, vermeyeceğim. 

– Türkiye’de bulunan sivil ya da asker bütün Katarlıları ayrıca Türkiye vatandaşları arasından Katarla ya da Katarlılarla iş tutan herkesi oyundan düşüreceğim. Bunların büyük çoğunluğu kısa sürede ölecekler, diğerlerinin de başlarına gelmeyen kalmayacak. 

– Yeşillerin grilerin ya da diğer türlerin çatışmaları beni ilgilendirmiyor. Pakistan’ın başında İmran Han’ı, Brezilya’da Bolsonaro’yu görmek istemiyorum.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

..

İngiltere’de buluşulur


Bence Ukrayna meselesi fazlasıyla uzadı. Artık Türkiye’ye de bölgeye de fazlasıyla gereksiz sıkıntılar vermeye başladı. Artık Ukrayna meselesinde sona gelinmeli. Bunun için en doğru yol da Rusya’nın Ukrayna’ya tam manasıyla bir harp ilan etmesi. Bu, bizi hiç rahatsız etmeyecek. Hatta gerekirse dünyaya açıkça ilan ederek bu hususta Rus yanlısı da durabiliriz. Doğrudan ya da dolaylı yollardan büyük destekler de verebiliriz Rusya’ya…

Bence Rusya, Finlandiya’ya, Letonya’ya, Estonya’ya, Litvanya’ya ve Polonya’ya da harp ilan etmeli. Belarus da bu harpte Rusya’nın müttefiki olmalı. Karşılık verebilecek bir ABD, Batı, NATO alemi/sistemi kalmadı. Ayrıca bu kısımda da Rusya’nın kazanmasını sağlayabiliriz.

Ruslar o taraftan ilerlerler, biz Güney Azerbaycan, Kıbrıs, Ege adaları ve Yunanistan ana karasını hallettikten sonra durmadan Yunanistan’dan daha ileriye doğru gideriz.Ruslar Kuzey Avrupa’dan Türkler Güney Avrupa’dan ilerlerler ve İngiltere’de Ruslarla buluşabiliriz. Yol boyunca ne kadar ABD piyonu lider ve ülke varsa hepsini deviririz. Ne kadar ABD ve NATO üsleri varsa hepsini imha ederiz. Yeniden impratorluluklar devri başlar da dünya insanlığı biraz huzur bulur.

O ana gelmeden ABD bence çoktan bin parçaya bölünmüş olur ama diyelim ki hala ayakta duruyor olsun, sorun değil, biz ABD halkını özgürleştirme maksatlı özel askeri operasyonu da yaparız. Ruslar da İngiltere durağından sonra, istediklerini yaparlar. Bence çok iyi fikir ve zaman ile zemin de çok müsait.

Bence Ruslar yeterince hatalar yaptılar ve hatalarının bedelini yeterince ödediler. İstanbul’u bundan sonra hafife alacaklarını zan etmiyorum. İstanbul’un Rusya’ya ihtiyacı olmadığını da iyice gördüler, kabullendiler.

Bundan sonra Rusya hatalarından ders aldığını gösterir bir duruş sergilemeli. Rusya artık tek başlı bir Rusya olmalı. Lavrov ve çetesi oyundan düşürülmeli ve sonrasında Rusya net bir duruş sergilemeli. Rusya çizdiğim bu yoldan gidecekse de gitmeyecekse de biz bu yola çıktık bile. Şu anda metafizikle önden eziyoruz cepheleri ve çok kısa süre sonra askeri müdahelelere de başlıyoruz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

NATO yolcusu kalmasın!

Haydi başka kaç NATO’cu varsa, hemen katılsınlar, yerlerini alsınlar. Kimler de çıkıyorsa, vakit kaybetmeden NATO’dan çıksınlar. Uzun süre beklemeyeceğiz. Uzun zamandır beyin ölümü halindeyken kısa süre önce fişi de çekilmiş hatta kefenlenmiş, gömülmeye de hazır hale gelmiş şu NATO’yu hızlıca gömeceğiz. Son darbeleri de hemen vuracağız.

Baştan beri en açık şekilde ifade ettim. Kimin NATO’ya katıldığı, kimin NATO’dan çıktığı ile bile ilgilenmiyoruz. Takılmıyoruz bu hususlara… Başka kimler kaldıysa, hemen saflarını belirlesinler.

NATO içinde NATO var. NATO üyesi olan Türkiye’ye karşı birleşmiş NATO üyeleri var. NATO kağıt üzerinde var, uygulamada çoktan dağıldı. Yakında ABD başta olmak üzere birkaç NATO üyesi ülkeye zaten askeri müdahaleler yapacağız. Bunların tamamı hukuka, millet arası hukuka, harp hukukuna uygun olan askeri müdahaleler olacak. Bebekleri, çocukları, kadınları, kızları, canları, malları, madenleri, vergileri, temel hak ve hürriyetleri temin etmek ve/veya muhafaza etmek için yapacağız. Kaç kere ikazlar ettik, süreler verdik, anlamadılar. Hala Türkiye’de ve çevresinde ABD ve NATO unsurları var. Hala işgal altındaki adalarımızı bile Yunan’da tutma gayretleri var. Bunu yaparken, dikkate alınacak hiçbir karşılık veremeyip de üç dakika ayakta alkışlayıp üç saat koltukta ya da masada ağlaşan halleri var. Çoktan dünyaya rezil oldular.

Siyaset dünyası burası, NATO’nun bu haline rağmen, tek başımıza bile yetiyor olmamıza rağmen, neden Rusya’ya da hatta Çin’e de NATO karşısında destek vermeyelim. Tek başımıza bile zaferle çıkacağımız bu süreci neden daha da hızlandırmayalım ve daha da kolay hale getirmeyelim. Neden dünya dengelerini daha da çok karıştırmayalım. Hep dedim ki ne kadar kaos, karışıklık çıkarsa, hepsi bize yarıyor. Meselemiz sadece NATO ya da ABD değil, bir bütün olarak Ankebut Ağını parçalamak istiyoruz ve karışıklıklar onları iyice zor hallere düşürüyor. Yakında ibadethanelerin önlerinde onları dilencilik yaparken görürsek, şaşırmayacağız. O kadar parasız ve güçsüz kaldılar.

İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılmadan önce ya da sonra, hiç fark etmez… Rusya, bir tarafı NATO olan ya da bir şekilde NATO’ya çıkan bir savaşa girerse… Savaşı Rusya tarafı başlatsın ya da karşısındaki taraf/taraflar başlatsın, hiç fark etmez… O şartlarda biz de Rusya tarafını destekleyeceğiz.

Mesela İsveç’e ve Finlandiya’ya ya da Polonya’ya Rusya harp ilan etse ya da hepsine birden ilan etse, savaşı kendisi başlatsa bile biz NATO, batı, Avrupa yanlısı olmayacağız. Eş zamanlı olarak ABD ve Yunanistan başta olmak üzere birçok NATO üyesinin üzerine gideceğiz. Rusya yanlısı da değiliz ve olmayız. Lakin düşmanımın düşmanı bana yarar, ben de ona yararım.

Dünyada hangi ülke NATO karşıtı durursa, düşman olduğumuz bir ülke bile olsa, onlara destek vereceğiz. Onlarla meselelerimizi mümkün olduğu kadar öteleyeceğiz.

“Karışmıyoruz” dedik ama “karşılık vermeyeceğiz” demedik. NATO’ya dair kanaatlerimiz, duruşumuz baştan beri çok net. Rusya ya da Çin danışıklı dövüşmeye devam etseler ya da Rusya ile Çin içindeki farkı unsurlar nedeniyle farklı farklı kararlar alınsa bile biz yolumuza bakacağız. NATO’ya son darbeleri de vuracağız.

Amerika’sız ve NATO’suz bir dünyaya çok çok az kaldı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Zaman israfı


Türkiye, hiçbir ülkenin NATO’ya katılmasına mani olmayacak. İstiyorlarsa Rusya ve Çin bile NATO’ya katılabilir, bu bile gerçekleşse, bundan bile rahatsızlık duymayacağız.

İçinde Türkiye’nin olmadığı bir NATO ya da herhangi bir milletler arası teşkilat, başsız bedene benzer. Hiçbir işe yaramaz, ayakta duramaz, yol alamaz. Hiçkimse için bir tehdit unsuru da olamaz.

Türkiye’nin artık fiilen NATO üyesi olmadığını… En kısa sürede NATO’dan resmen de çıkacağını… NATO üyelerinden olsa da Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarına durmaksızın devam eden Yunanistan ve ABD başta olmak üzere birkaç ülke ile harbe gireceğini, bu harplerin kaçınılmaz olduğunu… Bütün bu yaşanacakların Rusya ve Çin tarafına yarayacağını bilen Putin de dünyadaki pek çok tarafı çok şaşırtan bir kararla/hamleyle, Finlandiya ile İsveç’in NATO üyesi olmasına karşı olmayacaklarını açıkladı.

Olması gereken buydu, çok gecikmeli de olsa en doğru kararı verdi. NATO hususunda yaşanan tartışmalar bile beyhude ve vakit kaybı. Fiilen NATO diye bir teşkilat kalmadı. NATO üyelerinin çoğu battılar ve birkaçı da birbirlerine kılıçlarını çektiler bile… Hem bizi NATO’dan sayacaklar, hem adalarımız ve kadim topraklarımız işgal altında kalacak, hem üç adım bile denizlere açılamayacağız, hem her gün Yunan’ın şımarıklığını çekeceğiz, hem güneyimizde türlü terör örgütlerinin baş tacı edildiklerini ve her türlü silahla desteklendiklerini göreceğiz ve daha neler neler… Sonra da NATO üyesi kalacağız, öyle mi? Akıl, mantık işi mi… Biz NATO üyesi falan değiliz ve gasp edilmiş haklarımızı, topraklarımızı, adalarımızı geri alacağımız gibi, bize karşı kurulan ve desteklenen örgütleri de kampları da karşımızda basit maşalar olarak kullanılan ve şımartılan devletçikleri de imha edeceğiz.

Bırakın, hiçkimse karışmasın. Kapılar sonuna kadar açılsın, yakın geleceğin dünyasında var olmak istemeyen ya da güçlü olmak istemeyen bütün ülkeler NATO’ya katılsın. Kendi akıbetine bırakılsın bu insan zekasıyla bile dalga geçercesine, en temel mantık kaidelerini bile hiçe sayarcasına işletilmek istenen bomboş, çöp teşkilat. Türkiye’de NATO’ya dair yapılan faydasız tartışmalar ve oy yükseltmeye ya da gündem değiştirmeye dönük tartışmalar da iyice sıkıyor. Bunlar Türkiye’nin meselesi bile olmamalı. Gündeme bile gelmemeli.

Bunun yerine NATO’nun gerçekte ne halde olduğu, bu güne kadar Türkiye’ye ve bütün Türk/İslam alemine neler yaptığı, batı ülkelerinin gerçek/vahşi yüzleri ile şu anlardaki içler acısı halleri tartışılmalı. NATO ve ABD üsleri üzerinden yapılan insan, organ ve uyuşturucu kaçakçılıkları tartışılmalı. Bu kara para üslerinin, ABD ve NATO üslerinin hala neden topraklarımızda tutulduğu tartışılmalı. Kara paraları ve sömürü sistemleri büyük oranda baltalanan batının çoktan battığı da artık Türk milletine şeffafça gösterilmeli.


Mehmet Fahri Batırankaya | Akademi Dergisi