Suriye’deki eli kanlı terör örgütlerinden bir olan HTŞ, görünen/bilinen liderinin yanına, gerçek liderleri olan Tayyip’in resmini de nihayet astı.
ÖSO/SMO, el Nusra, HTŞ başta olmak üzere, Suriye’de her türlü cinayet, katliam, yağma, hırsızlık, kaçakçılık, işkence suçlarını işleyen irili ufaklı pek çok terör örgütünün gerçek liderinin Tayyip olduğunu, dünyanın bütün devletleri, gizli servisleri ve önde gelen bütün siyasetçileri biliyorlar. Bu gerçeği, Türkiye’de Tayyip’le danışıklı dövüşmeye devam eden ve Tayyip’le birlikte terör ve kara para işleri yapan siyasi liderler de biliyorlar. Altılı çetenin önde gelen bütün isimleri biliyorlar. Eski Cumhurbaşkanı, kara paracı, İngiliz casusu Abdullah Gül de çok iyi biliyor.
Şimdilerde “Tampon bölge kuracağız, terörün önünü keseceğiz” diyenlerin, aslında tam aksi yönde bir mücadele verdiklerini, terörün bitmemesi, kara paranın kesilmemesi ve BOP’un tamamen çökmemesi için uğraştıklarını da bütün dünya biliyor.
Etiket arşivi: El Nusra
Öyle bir ordu yok
Suriye Milli Ordusu (SMO) isimli bir ordu dünya üzerinde yok. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da yoktu. ÖSO denilen terör teşkilatının sonradan ismi değiştirilerek Suriye Milli Ordusu denildi. Bir terör örgütüne “ordu” denilmesiyle, ne gerçekten ordu olur ne de terör örgütü sınıfından çıkar.
ÖSO’nun gayr-i meşru oluşu, terör teşkilatı oluşu, çok vahim suçlara en başından beri bulaştığı iyice gözler önüne serildi. ÖSO’nun eşkıyadan, teröristlerden müteşekkil olduğu… Her türlü cinayet, katliam, işkence, tecavüz, yağma, gasp, insan ve organ kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, eşya ve araç kaçakçılığı işlerine karıştıkları açıkça gözler önüne serildi. Milletler arası terör, milletler arası harp ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında acil yargılama gerektiren çok vahim ve çok acı gerçekler gözler önüne serildi. Süreç, hukuk çerçevesinde ilerlemeli ve kısa sürede ipin ucu MİT’e, Hakan Fidan’a, Tayyip’, Bohçalıya ve çevrelerindeki suç ortaklarına kadar gelmeliydi ama öyle olmadı.

O öve öve bitirilemeyen ve bizlere iki asırdır örnek olarak dayatılan batı alemi de sustu. Hukukun ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duymadılar. Çünkü ÖSO ya da şu anki adıyla SMO, zaten o batılı ülkelerin talimatlarıyla, onların kara paracı gizli servislerinin marifetleriyle tesis edildi. Tıpkı IŞİD gibi… Tıpkı el Nusra gibi… Tıpkı HTŞ gibi… Tıpkı PKK/YPG ve dünyanın muhtelif yerlerindeki diğerleri gibi… Bunların hepsi Ankebut Ağına bağlı hükumetlerin organize şekilde yaptıkları terör, katliam, işgal, kara para işleri… Bölgedeki bu terör ve katliam, yağma ve işgal örgütlerinin pek çoğu, BOP’çu Bohçalı, BOP’çu Tayyip ve bunların çeteleri ile MİT de alet edilerek tesis edildiler. Yine bunlar da kullanılarak yönetildiler, türlü insanlık dışı suçlar işlediler.
ÖSO’nun isminin değişmesi hiçbir şeyi temize çekmedi. yüz binlerce cinayet, yüzlerce katliam suçu, sayısız yağma, gasp, tecavüz, işkence suçu temize çıkmış olmadı. Şu anda SMO ismiyle de hala aynı teröristlikleri, zulümleri sergiliyorlar. Hala Büyük İsrail projesi kapsamında Suriye’de kurtarılmış bir bölge, ikinci bir İsrail oluşturmak istiyorlar. Hala işgaller, toprak koparmalar peşindeler. Hala kan, hala işkence, hala cinayet, hala katliam, hala insan ve organ kaçakçılığı, hala uyuşturucu ve petrol kaçakçılığı peşindeler.

Bu gerçekler bütün gazetecilerin, televizyoncuların ve sosyal medyanın tesirli kişilerinin gözleri önünde olan gerçekler. Tayyip’in, söz konusu terör çetelerini de kullanarak, Suriye’den petrol kaçakçılığı yaptığının en somut delillerini Rusya Genel Kurmay Başkanlığı yıllar önce herkese açık şekilde paylaştı. Türkiye’deki terörist başlarından yani Bohçalıdan, Tayyip’ten ve bunların yakın etrafındaki diğer katliamcı teröristlerden kim çıkıp da bu delillerin gerçek olmadığını iddia edebildi… Tayyip, deliller paylaşılmadan önce “Bu iddialar ispat edilsin, ben bu makamda durmam” demişti. Sanki iddialar ispat edilince, zaten gayr-i meşru ve gayr-i resmi şekilde işgal ettiği o makamdan inecek ve her şey bitecekti. Yargılanma, en ağır cezaları alma ihtimalinin akıllarından bile geçmediği, konuşmalarından çok net şekilde belli oluyordu. Türkiye’de devletin, adalet sisteminin işlerliğini mason tarikatı üzerinden o derece bozduklarını kesin şekilde biliyordu. Zaten onca gazeteciler ve TV programcıları da organize şekilde, bir yerden emir almışlar gibi sadece susuyorlardı.

İddialar ispat da edildi ve Tayyip bütün pis ve kanlı işlerine durmadan devam etti. Rusya tarafına soruldu “Tayyip istifa etmedi, ne diyeceksiniz?” denildi. “Bundan sonrası bizim değil, doktorların meselesi” cevabı verildi. Her türlü pis işlerle ruh sağlığını iyice kaybetmiş ve sadistleşmiş, canavarlaşmış bir Tayyip’in koca ülkemizin başında olduğu gerçeği, dünyanın gözleri önüne açıkça serildi. Ruslar da Türkiye’de devlet sisteminin örtülü/gizli şekilde bir paralel devlet tarafından, içimizdeki İsrail tarafından ele geçirildiğini biliyorlardı.
Bütün bunlar Türkiye’deki gazetecilerin, televizyon programcılarının, haber hazırlayan ve sunan ekiplerin, bunların patronlarının, uzman diye çıkartılıp konuşturulan alçakların, adli yetkililerin gözleri önünde yaşandı. Bu nedenle, bu suçlara bir şekilde ortak olmuş, yardım ve yataklık yapmış hiç kimsenin, çok yakında yapılacak şeffaf yargılamalar sırasında geçerli bir mazereti olmayacak.
Onca ifşalar yaşandığı, Tayyip bu derece rezil olduğu ve suç üstü olduğu halde bile insanlık dışı işler devam etti. Hatta Amerika Birleşik Devletçikleri, YPG kartını daha aktif kullanmak isteyince, bölgedeki işgal, kara para, katliam işlerini devam ettirmek için farklı kararlar alınca, ÖSO teröristleri pek tercih edilmez oldular. İyice güç kaybettiler ve bu nedenle de isimleri SMO yapıldı. AKPKK-MHPKK-CHPKK-HDPKK’nin organize faaliyetleriyle, ayrıca MİT ve TSK içindeki hainlerin, teröristlerin, kara paracıların desteği ile yeniden güçlendirildiler. SMO’yu da meşru göstermeye oynadılar. İdamlık suçlara ortak oldular, oluyorlar. Herkes iyice farkına varsın ki SMO’yu ve benzerlerini meşru gösterenlere, müdafaa edenlere, övenlere de çok yakında idam cezaları verilecek. Sadece bu bile idam cezaları verilmesine yeterli olacak. Çünkü, ortak olunan, destek olunan, övülen, yardım ve yataklık edilen suçlar, çok çok büyük suçlar. Ayrıca “organize” bir şekilde yapıldıkları da binbir türlü delille ispat edilebilen suçlar.
Hiç kimse milyonlarca insanın canını, malını, ırzını, haklarını hiçe sayamaz. Hiç kimse, vatana ve milete ihanet ettikleri ve ayrıca türlü kara para işlerini devlet gücünü de alet ederek yaptıkları on yıldan fazladır somut delillerle gözler önünde olan bir hain siyasi kadronun gayr-i resmi açıklamalarına uyduğunu, o açıklamaları dikkate aldığını iddia ederek cezalar almaktan kurtulamaz. Hiç kimse 2022 yılının Mayıs ayında bile hala SMO da SMO diye, hala operasyon da operasyon diye konuşamaz, yazamaz. Bu kapsamda sosyal medya paylaşımları bile yapamaz.
Benden bir kez daha söylemesi… Çoktan bitmiş ve tükenmiş bir hain siyasi kadro ile birlikte asılmak isteyenler, onlarla birlikte ihanetler ve insanlık suçları işlemeye devam etsinler.
Ayrıca dünyadaki bütün taraflar bilsinler ki bizim ÖSO/SMO ile de başka herhangi bir terör ve kara para teşkilatı ile de bağımız yok, olmayacak. Bizler onurlu askerleriz. Hiçbir zaman üzerimize leke düşürmedik, düşürmeyeceğiz. SMO’yu her fırsatta vuracağız, vuran taraflara da maniler ve sorunlar çıkartmayacağız. SMO’nun ve benzerlerinin içindeki MİT ve TSK mensuplarını da diğerlerinden ayırt etmeyecek, diğerleri ile birlikte bir an evvel cehenneme göndereceğiz.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Mfs – Kraliçenin teröristleri – 24 Mayıs 2022
Hizbullah da CIA projesi…

Tahran Üniversitesi’nde öğrenciler:
Süleymani katildir!
Hamaney haindir!

Hizbullah; Boko Harom,İŞID,El Nusra,El Kaide vb. gibi binlerce CIA projesinden biri
Hizbullah’ ın komutanı Mühendisi, geçen hafta öldürülen Kudüs gücü komutanı Kasım Süleymani’den emir alıyordu…
Mehmet Fahri Sertkaya
Abdulmetin Balkanlıoğlu’nu iyi bilmiyoruz…
Allah taksiratını asla affetmesin.
Cübbelinin gerçek yüzünü senelerce aleme duyurduk. Köşeye sıkıştı ve karşımızda ne çirkinlikler sergiledi. Kendini kurtarmak için cemaatleri birbirine bile katacaktı. Yine de dimdik durdum ve hiç geri adım atmadım. Merkezim de arkamda dimdik durdu. Pekiyi bu Abdulmetin gibi sözde hocalar, alimler ne yaptılar? Oralı bile olmadılar.
İşte bakın, sonraki bir zamanda, Rus elçi öldürüldü. O güne kadar Cübbeliye “Ehl-i sünneti alet etme. Sömürme. Nurettin Yıldız mı ehl-i sünnet? Sen nasıl bir fitnesin böyle? Ehl-i sünnet üst kimliğinde buluşacağız diyerek Nurettin Yıldız’la ve ondan pek farklı olmayan İhsan Şenocak’la ve benzerleri ile bir araya geliyorsun. Hiç mi utanman yok, bu Nurettin haşa -Allah göktedir- diyen bir Vehhabi değil mi? Bunu görmemen mümkün mü?” demiştim. Hep susmuştu…
Sonra da Rus elçi öldürüldü. Elçi cinayetinin arkasından el Nusra’cı ve dolayısı ile Vehhabi/Selefi akidesindeki Esedullah timi çıktı. Bu tim, CIA+AKPKK ve diğer BOP’çu ortaklarının, Türkiye içindeki örgütlemelerinden biriydi ve Emniyet personeli içindeki bir uzantı idi. Bu Esedullah timinin arkasından da kilit adam, beyin, fikir babası olarak elbette Nurettin Yıldız çıktı. Sonra, o güne kadar ne ispat etsek ve “Akıllara zarar manevi felaketlere de sebep oluyorsunuz. Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz?” desek de oralı olmayan Cübbeli, Nurettin’i panik hali ile ilk satan kişi oldu, sattı geçti. Satarken “Yok efendim neymiş, -Allah gökte mi- diye soruyorlar bu Nurettin Yıldız’a, -Bunu tam bilemiyoruz, ihtilaf var- demiş. Yuuhh, koca karıların bile o kadar ilmi var. Nesini bilemiyorsun. Vehhabilik itikadı işte bu” mealinde konuştu. Hemen ardından da Kadir Mısıroğlu sattı Nurettin’i…
İşte bu Metin de tam bu anda “Nurettin Yıldız’a vurma, açığın çok, keserim yolunu” tavrı yaptı. Pekiyi, nasıl? Biz din gayreti ile duyururken umursamadığı gerçekleri açıkça dillendirerek. Biz sonra “Şimdi çok panik yaptı ve fevri tavırla Nurettin Yıldız’ın aleyhine döndü. Cübbeli’yi eline düşüren güç odakları buna çok kızdı. Çok uzamaz, bir süre sonra bir yol bulup bunları yeniden yan yana getirirler ve bu Cübbeli her zaman olduğu gibi tükürdüklerini yalar” dedim ve geçenlerde bunu da yaptılar.
Uzak durun böyle İslamcılardan ve İslamcılıktan. Bunların Müslümanlıkla ve İslamiyetle alakaları yok. Şu yaptıkları, vicdan sahibi kişilerin, gerçekten imanı ve Allah korkusu olanların yapabileceği şey değil. İnsana “Ya projelerimize hizmet et ya da üstüne nükleer bomba atarız” deseler, hatta “derini diri diri yüzeriz” deseler böyle akıl almaz felaketlere sebep olup bunların vebaline girmeye cesaret edemez.
Cübbeli’ye büyüklerimiz hep münafık dedi, diyor. O bir yana da ahirette toplaştığımızda Metin Balkanlıoğlu’nu Müslümanların safında görürsem büyük şok yaşarım. Şayet imanını kurtarabilmişse bile şu anda mezarında kan terlediğine eminim. Zira milyonlarca insanın kanına, iliğine giren ve malını, eşyasını, namusunu ve dinini çalan BOP’çulara alet etti, sahip olduğu azıcık ilmini… Zaten beden dili, konuşmaları, tavırları da bir hekime sormayı icap ettirecek kadar tuhaftı. İnsanların en adileri kadın satanlar, anası ile zina yapanlar değildir. İnsanların en adileri bu dinimizi dünya menfaat ve siyasetine alet eden mel’unlardır. Allah onlara lanet etti. Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) onlara lanet etti. Onlardan ahir zamanda çok bol bulunacağını söyledi ve bizleri ikaz etti.
Mehmet Fahri Sertkaya