Etiket arşivi: Eğitme

Eğitme öğretme sistemi kasten çökertildi, çökertiliyor


Güya bilgilendirme yapmışlar…

Viral ne?
Enfeksiyon ne?
Lezyon ne?

Halktan kaç kişi şunları okuyunca, anlatılanı anlayabildi?
Türkçe o kadar mı aciz, eksik, sorunlu?

Bunca dil uzmanı hala mı bu ülkedeki bu vahim sorunu çözemiyorlar?

Ben meslek lisesinde tahsil yaptım. Elektrik bölümünde… Bir başladı lise, neye uğradığımı şaşırdım.

Yüzlerce acayip kelime ile yüzleştim. Transformatör, AC, DC, klemens, krokodil, empedans, endüktif reaktans, elektron, nötron, diyot, diyak, triyak diye aldı bir yürüdü, ilk şoku atlatana kadar bir sene geçti zaten…

Koca devlet, beş-on kadar gerçek dil uzmanı ile bu sorunu baştan ve temelden çözseydi, onlarca senedir yüz binlerce elektrik bölümü mezunu kişi, üçte bir kadar daha kısa sürede mezun olurdu. Üstelik konuları da gerçekten anlardı. Türkiye’de elektrik bölümünden mezun olanların yüzde seksenden fazlası neredeyse hiçbir şey anlamadan, teknik tarafı tamamen aksak şekilde mezun oldu, oluyor.

Bu, diğer onlarca saha/sektör için de aynı…

Bu ülkede “öldürücü” seviyede lisan sorunu var. Bunca teknik sahalarda yetiştirilen kişilerin yaşadığı lisan sorunu, işlerini anlamamaya ve sahada doğru işler yapamamaya sebep oldu, oluyor. Bu da bu güne kadar yüz binle, belki milyonla kişinin ölmesine sebep oldu.

Hala basın/medya üzerinden yapılan sözde bilgilendirmeleri bile halk anlayamıyor, bu nedenle de vahim seviyedeki can ve mal kayıpları devam ediyor. Ömürler de ziyan oluyor. Ülke de ilerleyemiyor.

Sonra ilk imtihanda yüksek okul kazandım ve elektrik bölümüne devam ettim. Bir gittim yüksek okula, dersler bir başladı, daha büyük bir şok…

Matematik, fizik, kimya, edebiyat dersleri uçmuş gidiyor. Biz meslek lisesinde doğru düzgün matematik de fizik de kimya da edebiyat da görmedik.

58 kişiyiz küçücük sınıfta… Sözde yüksek okulda, ilköğretim talebeleri gibiyiz. Küçük bina, hiçbir imkan yok. Doğru düzgün hocalar bile yok. Özel de değil, devletin yüksek okulu, Trakya üniversitesine bağlı… Sınıfta sadece üç kişi düz liseden gelmiş, 55 kişi meslek lisesinden gelmiş. Sadece üç kişi dersleri anlıyor, 55 kişi boş boş bakıyor.

Aramızdan biri ta bir iki ay sonra, tutup hocaya “Hocam, böyle böyle, boşa anlatıyorsunuz” dedi. Hiç unutmam “Benim yapabileceğim bir şey yok. Ben bu müfredata uymak zorundayım” dedi. Tekrar sırtını bize, yüzünü tahtaya döndü anlattı anlattı ve sonra ders bitti, çıktı gitti.

O gün dedim kendi kendime “Bunların hepsinde kasıt var. Bunlar planlanmış, bu kadarı anca kasıtla olabilir. “

İkinci sene oldu, sınıf mevcudunun yarısı okulu terk etmişti. Gelmediler, devam etmediler. Bir seneleri, ümitleri, masrafları her şeyleri boşa gitti, ziyan oldu.

Doğru kararı vermişlerdi, zararın neresinden dönseler kârdı ama kimsenin umurunda değildi. Ne düzelten vardı, ne düzeltmeye çalışan… Düzeltilmesini talep eden çoktu, onları dinleyen bile yoktu. Sanki devlet bizim devletimiz değildi, sanki bizi insan türünden saymıyorlardı.

Bizim birinci yılımızın sonuna doğru imtihanlar vardı. Matematik dersinden imtihandaydık. Mevcudun tamamına yakını sıfır ya da sıfıra yakın puanlar alacaktı o imtihandan… Daha dikkat çeken bir şey yaşandı. Hemen önümde oturan kişiye, ayakta olan hoca dedi ki “Ben seni bir yerden hatırlıyorum.”

“Hocam! Ben falan senenin talebesiyim.” dedi. Biz 1998’de idik, o galiba 92-93 yıllarını söyledi. Hiç unutmadım o anı… Hiç değilse beş yıldır o matematik dersini geçmeye çabalıyordu. Derslere devam zorunluluğu olmuyordu ama kaldığı derslerin imtihanlarına girip geçmeden mezun da olamıyordu.

Yine hiç unutmam, fizik hocası önce bir iki turladı sınıf içinde, sonra sınıfın kapısını kapattı ve yine turladı. Sonra da tahtaya geçti, sorduğu soruların cevaplarını tahtaya yazdı. Bizim de kağıtlara yazmamızı istedi. Yoksa o imtihandan sadece bir avuç kişi geçecekti.

Meslek lisesinde verilmemiş derslerin, oluşturulmamış temelin üzerine, yüksek okulda o derslerin verilmesini kim kararlaştırdı? Hangi vicdan, hangi insaf, hangi uzmanlık bunu yaptı?

Sonunda düz liselerden gelenler güle oynaya, hiç zorlanmadan mezun oldular. Tekniker ya da mühendis oldular. Lakin meslek liseliler arasından, acilen özel ders alamayanlar, imkan bulamayanlar mezun olamadılar. Sonunda uygulama sahası ebzer yapmış ama hiç uygulama yapmamış, eline hiç elektrik aletleri almamış, temeli olmayan kişilere kaldı. Neresinden bakılsa ayrı bir art niyet, ayrı bir vicdansızlık…

Bu millet, bu ülke gelişmesin diye, yapılması gereken her şeyi yaptılar, yapıyorlar. Hatta fark edilmek pahasına bile yaptılar, yapıyorlar.

Türkiye’nin acilen bütün mason localarından ve bütün masonlardan temizlenmesi gerekiyor. Acilen gizli Ermeni ve gizli Yahudiler ile diğer gizli kimlikli hainlerden temizlenmesi gerekiyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Memlekette maddi ve manevi ilimler derhal ayağa kaldırılacak


Milli Eğitme ve Öğretme bakanlığı, durmak bilmeden her sahada eğitme ve öğretme setleri hazırlayacak. Görüntülü ve sesli ve çok çok kaliteli olan bu setler, tamamen ücretsiz şekilde her yerde paylaşılacak. İsteyenler istedikleri zaman izleyebileyecekler ve indirebilecekler. İsteyen herkes bunlar sayesinde kendisini yetiştirebilecek.

Yine MEB vazifelileri, bu setler izlendikten sonra sorulan soruları derleyerek soru-cevap bankası oluşturacaklar. Bunu hem yazılı olarak hem de sesli/görüntülü oluşturacaklar. İsteyen okuyarak, isteyen izleyerek hemen soruların cevaplarına ulaşabilecek.

Devamında… Yaş, cinsiyet sınırlaması olmadan herkesin dahil olabileceği imtihanlar olacak. Türkiye vatandaşı olmak ve elden ayaktan düşmemiş olmak yeterli olacak.

Bir kişi lisede ve üniversitede okutulan derslere dair yapılacak sınavları başarı ile geçmişse, o dersleri vermişse… Bir sene içinde hem liseyi hem üniversiteyi bitirdiğine dair diplomalarını alacak.

Her şey ama her şey hızlandırılacak. Dürüstçe çalışan herkesin önü açılacak. Dürüst ve çalışkan herkes desteklenecek. Bu sistemde hile yapanlara ve hileye aracılık yapanlara çok ağır cezalar verilecek. En az 15 sene kendilerine gelemeyecekleri kadar ağır cezalar olacak bunlar…

Bir teknik sahaya, bir mesleğe dair kendini geliştiren ve derslerini/sınavlarını geçebilen kişilere, devlet tarafından ücretsiz uygulamalı teknik eğitme imkanları sağlanacak. Bu kişiler, belli sayıda oluşturulacak olan gruplar halinde, devletin muhtelif kurumlarının, başta da MEB’in elindeki en ileri cihazları, makineleri, araçları görecekler, kullanacaklar, öğrenecekler. Sonra da belirlenen bir süre için staja gönderilecekler. Staj yapılan şirkettin yanı sıra, devlet de bu stajyerlere aylık maaş bağlayacak. Yol ve yemek parası da verecek. Maddi sıkıntı çekmelerine, ailelerine yük olmalarına izin verilmeyecek.

Bu kişiler 50 yaşında olsalar da yine de maaşlarını, yol ve yemek parası desteklerini alacaklar.

Diyanet İşleri Başkanlığı sıfırdan/yeniden tesis edilecek. Kriptolar, masonlar tek ve sert hamle ile temizlenecekler. Ve Diyanet teşkilatında vazifeli olmak isteyenlere de aynı program uygulanacak.

Herhangi biri Diyanet vazifelisi olmak için gerekli derslerin imtihanlarını geçtiyse, hiç zaman kaybetmeden din görevlisi olacak. Hak ederek derslerini vermişse hemen müftü dahi bile olabilecek

Askeri okullar da yeniden/sıfırdan düzenlenecek. Bu okullarda örgün tahsil yapmamış ama belirlenen yaş sınırını da aşmamış kişiler, ilgili derslerin imtihanlarnı geçtikten sonra, belirlenen süre fiziki eğitmeye tabi olacaklar. Onu da geçenler hemen rütbe ve vazife alacaklar.

Hayatında hiç lise ve üniversite tahsili görmemiş bir kişi… Azim ve kararlılıkla o ücretsiz öğretme setlerini takip ederek, ücretsiz testleri de sık sık çözerek kendini yetiştirmişse… Bunu beş, on yıla bile bırakmadan bir iki yılda yapabildiğine hiç bakılmadan hemen staja gönderilecek. Maaş da verilecek, masrafları da karşılanacak. Stajı da geçerse hemen vazife/iş verilecek.

MEB, eğitme ve öğretme setlerini ve testlerini hazırlarken, dünyada çeşitli ilim dallarında önde gelen kişilerle ve kuruluşlarla da sıkı paslaşacak. Lakin masonların, çift kimliklerin, Türk ve İslam düşmanlarının yüzüne bile bakmayacak.

Memlekette maddi ve manevi ilimler derhal ayağa kaldırılacak. “Öğrenciden para alınmaz, öğrenciye para verilir” düsturu her yere yayılacak. Konu öğrenciler ve ilim tahsili olduğunda, ülkede akan sular bile duracak.

İslami cemaatler de vakti geldiğinde, olması gereken ayara getirilmiş olan Diyanet İşleri Kurumu’na bağlanacaklar. Resmen faaliyet gösterecekler. İslami ilimlerin tahsili hususunda da teknolojinin her imkanlarından istifade edilecek. Ehl-i sünnet harici bozuk akımlara asla taviz verilmeyecek. Denetlemeler, insan onurunu zedelemeyecek ve özel hayata girmeyecek şartlarda ne kadar sık ve ciddi yapabiliyorsa, o kadar yapılacak.

Yanlış yapanlara asla meydan bırakılmayacak. Topladıkları her kuruşun hesabını verecekler. Gerçekten hizmete gittiğini ispat etmek zorunda olacaklar. Evrakta sahtecilik yapanların hayatları kararacak.


MEB’in resmi internet sitesinde bütün eğitme ve öğretme setleri bulunacak. İzlenebilecek, indirilebilecek. Herkes üye olarak sitede setleri izleyebilecek, testleri çözebilecek.

Üyelik sırasında, e-devlet bilgileri ile veri alış verişi yapan, organize çalışan bir MEB sitesi olacak. Sahte hesaplara izin verilmeyecek.

Yaş ve cinsiyet sınırlaması olmadan her vatandaş bu hizmetten istifade ederken, bir yandan da kendisi hakkında veriler zaten MEB sitesinde toplanmış olacak. Ne kadar düzenli olarak siteyi takip ettiği, setlerden istifade ettiği, ne kadar sürede hangi testleri çözdüğü hepsi veri olarak tutulacak. Bu verilerin tutulduğundan herkesin de haberi olacak.

Sistem o seviyede olacak ki kendisi, ailesi ve çevresi fark edememişse de bir kişinin ileri zekalı ve çok akıllı bir kişi olduğunu bu sistem yakalayacak.

MEB, bu kişilere hususi olarak kıymet verecek, ulaşacak. Eğer isterlerse, tamamen ücretsiz, örgün, çok çok kaliteli bir eğitme ve öğretme ortamına dahil olabileceklerini söyleyecek. Bu kişilerden hiç ücret alınmayacak. Hatta süreç boyunca harçlık ya da evli ve mesuliyetleri varsa maaş verecek. Yol ve yemek masrafları için de destek verecek. Söz konusu sınıflar zaten çok kısa sürede çok ileri seviyede eğitime ve öğretme yapacaklar.

Yine MEB’in söz konusu sitesinin arkasında güçlü bir yapay zeka çalışacak.

Bu yapay zeka, ilm-i sima (fizyonomi) de bilecek. Site üyelerinin fotoğraflarına, videolarına ve sesli mesajlarına bakarak çok isabetli değerlendirmeler yapacak. Bu usulle de sıradışı olan kişileri hemen belirleyecek ve listeleyecek.

Ülkedeki hayırseverler sürekli olarak çok sağlam ve çok uygun mimariye sahip okul ya da Diyanet’e bağlı kurs yapmaya teşvik edilecekler.

Türkiye’de hiçbir devlet okuluna ya da din kursu binasına asla ayakkabılarla girilmeyecek.

Bütün okullarda, bizim cemaatimizin kurslarında olduğu gibi tertemiz ve duvardan duvara halılar olacak.

Çocuklar her teneffüste, yaz-kış demeden dışarıya/bahçeye bırakılmayacak.

Her okul ve kurs binasının kapalı spor salonuna benzeyen ama doğrudan gün ışığı ve temiz hava geçiren bahçeleri olacak. Oralarda da ayakkabısız ve temiz terliklerle oynayabilecekler ya da daha ileri yaşlarda olanlar oralarda dolaşarak temiz hava alabilecekler.

O kısımlarda çiçekler, dev ekranda haberler, kantin, bank benzeri oturaklar olacak.

İlkokul da dahil olmak üzere bütün okullarda kız ve erkek öğrenciler ayrı binalarda tahsil alacaklar.

Ayrıca kızlar kendi aralarında, erkekler kendi aralarında zeka/akıl, idrak ve gayret seviyelerine göre sınıflandırılacaklar. Her seviyeden herkes ortak sınıflarına konulmayacak.

Bu sınıflandırmalar yapılırken de başta ilm-i sima bilenler ve yanı sıra yüz okuyup karakter değerlendirmesi yapan yapay zekalı cihazlar ve bir de metafizik uzmanları eş zamanlı olarak görev alacaklar. Bir öğrenci bile israf edilmeyecek. Bir öğrencinin bir senesi bile israf edilmeyecek.

Sınıfta kalma diye bir şey olmayacak. Geçilememiş dersleri olanlar da üst sınıflara devam edecekler. Kaldığı dersi bir sonraki sene ya da sonraki sene verecek öğrenci ve takılmadan ilerleyecek. Okul bittiği halde hala bir ya da birkaç sene önceki dersleri verememiş olanlar mezun olamayacaklar. Ne zaman o dersleri de geçerlerse, o vakit mezuniyet belgesi verilecek. Bu şekilde okulu bitirebildiği de mezuniyet belgesinde açıkça herkes tarfından görülebilecek.

İlk sene de bile çok sayıda dersten kalanların üst sınıfa geçmelerine izin verilmeyecek. Hususi bir alaka gösterilecek. Sorunun ya da sorunların neler olduğu bulunacak. Düzeltilebilecek sorunlarsa düzeltilecek. Aksi halde gerekiyorsa sağlık kurumuna ve/ya psikoloğa sevk edilecek ve okul daha fazla müdahale etmeyecek. Çok şiddetli ailevi sorunları nedeniyle o kadar ileri seviyede başarısız olmuşsa, ilgili bakanlık bilgilendirilecek.

Türkiye’deki bütün devlet okulları tamamen ücretsiz olacak. Şu ücreti, bu ücreti adı altında da para istenemeyecek. Milletin vergileri millete hizmette kullanılacak. Yakın gelecekte Türkiye devleti, öğrencilerin tamamına harçlık ya da maaş bağlayabilecek güçte olacak. Peş peşe girişeceği projelerden elde edilen gelirler, bunu rahatlıkla yapabilmesini sağlayacak.

Herkesin üniversite mezunu olmak zorunda olmadığı bir Türkiye olacak. Türkiye’deki lise mezunları, sözde ileri ülkelerin üniversite mezunlarından çok çok iyi ve kaliteli eğitim alacaklar.

Şu ana kadar muhtelif liselerden ya da üniversitelerden mezun olmuş ama bunun bir faydasını görememiş… Hem başta kendine güvenememiş, aldığı eğitimin yeterli olmadığını bilmiş, hem de iş bulamamış ya da o alana dair iş bulsa da dikiş tutturamamış kişiler…

Yeni MEB sisteminde çok kısa süre içinde şahane bir şekilde kendilerini yetiştirebilecekler. Bu şartlardaki çok yüksek sayıda vatandaşımız, kısa sürede kendi hayat şartlarını değiştirebilecekler. Bir yandan da vatandaşlarına çok faydalı kişiler de olabilecekler. Temiz, huzurlu, geçimin kolay olduğu hayat şartlarına ulaşmış olacaklar.

Zaten devletin bütün kurum ve kuruluşlarından topluca kripto kimlikliler temizlenecekler ve büyük bir boşluk oluşacak. Çok sayıda vasıflı insana ihtiyaç duyulacak. Bu kişiler, o hainlerin yerlerini alacaklar.

Bir vazife verildikten sonra da kendini yetiştirmeye, geliştirmeye devam edenler, daha üst seviyede yerlere getirilecekler. Devlet sistemi içinde yükselmak bir masonun, bir gizli Ermeni ya da Yahudinin evladı ya da akrabası olmakla mümkün olmayacak. Çok çalışkan, gayretli, dürüst, iyi niyetli olmakla mümkün olacak.

Ordumuz içinde rütbeler de belli bir sürenin geçmesiyle verilmeyecek. Kabiliyetleri üstün olanlar, gayretleri çok olanlar, girecekler imtihanlara ve gerekli talimlere, bir sene içinde bile birkaç rütbe yükselecekler.

Daha önce ilan etmiştim. Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye hakimler, savcılar, öğretmenler, teknik alanlardaki mühendisler, akademisyenler getirilecek. Bunlara en iyi maddi ve manevi şartlar ayarlanacak. Kimsenin dinine, meşru kabullenişlerine, ırkına karşı bir muamele yapılmayacak. Bunlara iyi seviyede Türkçe öğretmek en fazla üç ay sürecek. Üç ay sonra hepsi yeni bir Türk neslini inşa etme programında vazife alacaklar. Birkaç sene sonrasının eğitici kadrolarını eğitecekler.

Bu yabancı kişilere vatandaşlık verilmeyecek. Sadece aralarından çok sadık, çok dürüst, çok gayretli olanlara, sınırlı sayıda kişiye vatandaşlık verilecek.


Zorunlu eğitme/öğretme süresi sadece iki yıl olacak ve o da çok çok kaliteli olacak. Kızlar için de erkek içinde sadece iki sene olacak.

Bir ilçedeki bütün okulların başında bir tek müdür olacak. Bu müdürün belli bir okulu/binası olmayacak. Hangi gün, hangi saat, idaresi altındaki hangi okulda bulunması ve faaliyet yürütmesi gerekiyorsa, onu yapacak, orada bulunacak.

O ilçedeki her bir okulun başında da birer müdür yardımcısı olacak. Müdür yardımcıları müdürün idaresi altında faaliyetlerine devam ederken, sık sık müdürün başkanlığında bir kurulda toplanarak ortak kararlar alacaklar. İlçedeki bütün okulların birbirleriyle tam uyuşma ve dayanışma halinde olmaları ve beraberce başarılara koşmaları sağlanacak.

O ilçenin eğitme ve öğretme faaliyetleri, bu kurulun tam kontrolünde olacak. Kurulun geniş yetkileri olacak.

Söz konusu müdür, ildeki diğer ilçelerin müdürleriyle gerektiğinde ortak bir kurulda toplanarak kararlar alınması, ilin eğitme ve öğretme faaliyetlerinin en iyi şekilde icra edilmesi faaliyetlerine dahil olacak. Bu şekilde, en üstte kararlar alanlar, her zaman sahada olan, her zaman okulların içinde olan kişiler olacaklar. Müdür yardımcıları müdürleri, müdürler ise müdürler kurulunu, o kurul da il milli eğitme müdürünü en doğru şekilde yönlendirecek ve bilgilendirecekler. Bu ülkede kim nereyi sevk ve idare ediyorsa, sadece oturduğu makamdan, binadan ve etrafındaki birkaç iş bilmez, sahayı umursamaz bürokratın yönlendirmeleri ile yönetmeyecek.

Şu anda okullarda birer müdür ve iki şer müdür yardımcıları var. Çoğu, gereğince mesai bile yapmıyorlar. Elleri yeterince işe değmiyor bile… Sadece bu kısımdaki kamu zararı bile devasa seviyede.

Anlattığım usulle ilçelerin eğitime ve öğretme faaliyetleri sevk ve idare edilirken, müdür ve okullardaki müdür yardımcıları, hemen teknolojik imkanlarla da ortak kurul görüşmeleri yapacaklar. Her şey çok hızlanacak, bürokratik yavaşlık ortadan kaldırılacak ve her kalemde iktisat hedeflenecek. Bu gibi hamleler neticesinde de milletin ödediği vergilerin oranlarının hemen düşürülmesi hedeflenecek.

Bu eğitme ve öğretme faaliyetleri kısmı çok uzun, çok detaylı… Herkes neler olacağını iyi kötü anlamıştır. Ben yeri zamanı gelince ilgilileri karşıma alarak anlatacak ve yönlendireceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi