Etiket arşivi: Ege Adaları

Acımasızca taaruz ediyoruz, edeceğiz


Fecr suresi okuya okuya çok güçlü metafizik sinyaller yayıyoruz.

Bütün Arap yarımadasını en başa aldık, dünyanın diğer hedef bölgelerini sonraki sıralara aldık.

AKPKK’yi ayakta tutmaya oynayan, hala Türk milletini sömürmek için çırpınan… Hala on beş milyondan fazla sözde mültecinin Türkiye’de kalması için çırpınan… Hala Suriye meselesinde, İran ve Yunanistan meselelerinde bizimle inatlaşan devletleri ve devletçikleri, liderleri, hükumetleri, gizli servisleri, iş adamlarını, şirketleri, metafizikçileri, herkesi en başa aldık.

Türkiye içinden Suriye, Irak ve İran’a… Ayrıca Kıbrıs, Ege adaları ve Yunanistan’a… Bunlardan daha önceklikli olarak da BAE, Katar, Suudi Amerika, İsrail, Ürdün, Lübnan, Yemen, Umman ve Kuveyt’e kadar bütün bölge ağır/yoğun sinyal içinde…

Buralarda yaşamakta olan, Arap ve Yahudi bilindiği halde aslında çoktan Çingeneleşmiş, Firavunlaşmış, insanlık düşmanı haline gelmiş, İngiltere merkezli sisteme ya da Çin’e bağlı çalışan herkesi de hedef alıyoruz. Çok çok yüksek sayıda insan bu niyetin/hedefin içine giriyor. Sayılan yerlerdeki gizli Ermenileri de asla ihmal etmiyoruz.

Yetmedi… Bütün bunların haricinde, yerin üstünden daha öncelikli olarak da buralardaki bütün yeraltı uzaylı şehirlerini ve topluluklarını hedef alıyoruz. Yerin üstünde nizamı bozanların, yerin altında rahatça yaşamalarına asla izin vermeyeceğim. Onların da sadece canlarını değil, mallarını, araçlarını, sistemlerini, şehirlerini, her şeylerini hedef alıyoruz.

Milyarlarca insan ölecek, sebebine 3. dünya savaşı çıkacak, bütün havalimanları ve bankalar çökecek olsa bile… Bütün petrol ve gaz kuyuları patlayacak, bütün rafineriler ve petrol/gaz gemileri patlayacak olsa bile… Bütün enerji santralleri patlayacak ve devre dışı kalacak olsa bile… Sayılan yerlerdeki bütün askerler, polisler ve devlet memurları topluca ölecek olsa bile…

Hatta dünyanın manyetik düzeni ayarından çıkacak, dünya uzay boşluğuna savrulacak olsa bile durmayacağız ve bedeli her ne olursa olsun, ilan ettiğimiz hedeflerimize kısa sürede ulaşacağız. Sahadaki somut/zahiri hamlelerimizi de eş zamanlı olarak artıracağız.

Fecr suresinde de çok hikmetler var. Arap yarımadası denilen yerlerde hüküm sürmüş ve bir süre sonra sapıtmış, İblis’e uymuş, satanistleşmiş, ayinler yapar olmuş, masumlara kıyar olmuş bazı kavimlerin nasıl helak edildiklerine de temas edilen bir sure bu…

Bölgedeki bütün muzır varlıkları, bütün Türk, İslam ve insanlık düşmanlarını… Tıpkı Ad, Semud, Medyen halkları ve Firavunlar ile emirlerindeki çeteler gibi helak etmek en öncelikli hedefimiz.

Şu andan itibaren Suriye’deki Esed unsurları başta olmak üzere, İran, ABD, Rusya ve Türkiye unsurlarının da tamamını, ayırt etmeden tamamını çarpacağız. Bir günde binlerce askerimizin ölüm haberi gelse bile durmayacağız.

Gayret bizden, tevfik Allah’tan… Dediğim gibi, buradan dönüş yok, vakit geldi. Bakalım neler olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Beşşar Esed de bir gizli Ermeni ve gizli Hristiyan

“Doktorluktan diktatörlüğe Esed” başlığı atmışlar…

İşte bunlar hep yanlış bilgiler…

Çok hatalar var. Türkiye’de Alevi olduğunu iddia edenlerin en az yüzde doksan beşi gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Ezidi vb. oldukları gibi… Esed de Arap Alevisi (Nusayri) değil, bir gizli Ermeni ve Hristiyan… Karısı Esma da öyle… İkisi birden İngiliz casusları…

Gerçi öyle idiler, sonra ikisi de biyonik robot yapıldılar.

Gerçek Esed de azılı bir İslam düşmanıydı ve vatan hainiydi. Kara paracıydı. İnsan kaçakçılığı ve organ işlerine kadar her pis işi yaptı. Tayyiple Bohçalının ortak çeteleriyle beraber de çok kara para işleri yaptı Esed ve karısı…

Şu andaki biyonik robotlar da aynı ayardalar. Şu anlarda, dünyada, yeraltındaki devasa şehirlerde gizlice yaşayan uzaylıların bazı gruplarının çekişmelerinin/çatışmalarının bir tarafında yer alıyor bu iki biyonik robot…

Bu nedenle Suriye meselesinde biraz İsrail’e uyuyorlar, biraz ABD’ye, biraz Rusya’ya, çoğunlukla İngiltere’ye… Her safhada işlerine geldiği gibi kararlar alıyorlar. İşlerine gelmeyen zamanlarda muhtelif taraflara sorunlar çıkartıyorlar.

Böyle çoğunlukla danışıklı, biraz gerçek çatışmalar sırasında milyonlarca Suriyeliyi nakite çevirdiler. Bazısını canlı sattılar, bazılarının organlarını sattılar. Yanı sıra silah ve uyuşturucu kaçakçılığı dahil olmak üzere türlü kaçakçılık işlerini yaptılar, yapıyorlar.

Evet beyler!

Anlamış olduğunuz üzere denge değişiklikleri ve dolayısı ile tavır/karar değişiklikleri var.

Esed ile karısının emrinde olan bütün siyasi ve askeri yetkililere (erlere kadar herkese) hemen şu anda bu ikilinin emirlerinden çıkmayı tavsiye ederim.

Çünkü şu andan sonra, Esed ile karısını ve çetelerini en kısa süre içinde yok etmeye oynayacağım.

Öncelik sıralamasında Ankara hükumeti ve bağlı bütün unsurlar birinci sırada… İkinci sırada ise karı koca Esed’ler ile bağlı bütün unsurlar var.

Tekrar etmekten yorulmadım, yine tekrar ediyorum:

Üçüncü dünya savaşı çıkacak olsa bile, Türkiye nüfusunun yüzde doksanı yok olacaksa bile, dünya nüfusunun ve devletlerinin yüzde doksanı yok olacaksa bile… Yeraltı uzaylı şehirlerinin ve nüfusunun tamamı yok olacaksa bile..

İşte mesele bu… Hiçbir meselede taviz vermedim, vermeyeceğim. Geri adım atmadım, atmayacağım.

Bunlar için onlarca sene vakit kaybedemem. Bu yazdıklarım çok kısa süre içinde gerçekleştirilecek. Bu nedenle, İstanbulla restleşen ya da restleşmiyormuş gibi rollerle yanaşan ve sinsilik yapan herkes kısa sürede imha edilecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Türkiye’nin dış siyasetini hala Londra belirlemek istiyor


– Ege’de tansiyon iddia edildiği kadar yüksek değil.

– Londra’nın kontrolündeki Ankara hükumeti, yine Londra tarafından idare edilen ABD’ye ve Yunanistan’a gerçekten nota veremez. Tasmasını elinde tutanlar izin vermezse, o Tayyip Gazze’ye değil Gebze’ye bile gidemez. Nerede kaldı ki Yunan’la harp etsin ve işgal altındaki adalarımızı alsın. Danışıklı dövüşleri de iyice ifşa oldu ama sürdürmeye çabalıyorlar. Çünkü ellerinden başka hiçbir şey gelmiyor.

– Bir İngiliz/İsrail piyonu olan Tayyip hala Miço ile kanka ve istediği her an görüşüp Türkiye’ye ihanet projelerini konuşabiliyorlar. Eğer yapmak isterlerse, insan ve organ kaçakçılığına kadar her şeyi beraber yapabiliyorlar. Hala bu sistemin türlü unsurları, sözde mültecileri nakite çevirerek çok sayıda Ankebut Ağı ülkesine acil destek sağlamaya çabalıyor.

– Türkiye için batıdan bir tehdit/tehlike her zaman vardı, her zaman olur ama Türkiye için şu zamanda asıl tehlike hala doğuda ve güneyde… İsrail’in güneyden Türkiye’ye zarar vermeye dönük ciddi planları var.

– Yaygın basında, medyada ve hatta sosyal medyada bu konularda insanlarımızı kandıranlar, milletimizin ve devletimizin odağını “tam zamanında” başka noktalara çekenler hep kripto kimlikli hain kişiler. Bunların sözde uzman konukları da aslında Türk ve Müslüman değiller. Hepsi de talimatla ve izinle söz konusu mecralara çıkartılan ve konuşturulan kişiler. Yaycı, Kahveci, Şıracı, Bozacı, falan oğlu, filan oğlu v.b. soy isimlerine sahip gizli Ermeni hainler… Ya da Öztürk, Özak, Aköz, Öztan, Ertan, Gürman, Yalman, Sayman, Soyman v.b. soy isimlerine sahip gizli Yahudiler. Çıkıp sağda solda borazancılık yapanların arasında bir tane bile gerçek Türk ve Müslüman yok.

– Fransa’nın, Almanya’nın ve diğer bazı batılı ülkelerin orduları kağıt üzerinde güçlüler. On yıldır yazıyor, anlatıyorum ki yedek parça alacak paraları da benzin alacak paraları da yok. On yıla yakındır ordularının bazı kısımlarına fırça sapını silah gibi tutturarak talim yaptıran batılı ülkeler var. Bunlardan biri de Almanya ve bunu meydana seren de Almanya’nın itibar edilen dergileri… Buna rağmen bile o hayali “batı dünyası” hala Türk milletinin zihinlerinde diri tutulmak isteniyor. O haldeki batı alemi bir hayalden, bir kandırmadan ibaretti ve hiçbir zaman var olmadı. Şimdi ise batının gerçek şartları çok çok daha beter hallerde. Birlik içinde ve eğitimli orduları da yok. Uğruna savaşacakları bir değerleri de yok. Vatan, namus, din gibi değerleri de yok. Tanklarının ve uçaklarının bile yarıdan fazlası çalışmıyor. O günlerden bu güne, bunlara doğudan ve Afrika’dan akan kara paraların çoğunun önü kesildi ve şu anda dev gibi holdingleri ve bankaları, iflas ettiklerini gizlemeye çalışmakla meşguller. Karşılıksız para basan basana… Yoksa şimdiye çoktan gözle görülür şekilde iflas edeceklerdi. ABD’nin hali ise bunlardan bile beter. Çin ise belki de en beteri… Hesapsız bir şekilde şişirilen, hızla dünya lideri yapılmak istenen Çin, birkaç güçlü Türk yumruğu ile nakavt oldu bile. Daha metafizik tekniklerle bunların ordularına, devlet kurumlarına, santrallerine v.b. kritik ehemmiyete sahip yerlerine, kısımlarına verilen zararları saymıyorum bile…

– İstanbul yıllardır büyük bedeller ödeyerek, çileler çekerek, durmak bilmeden mücadele ederek bu şartları hazırladı ve Türkiye yüzünü doğru zamanda, doğru yöne, doğuya döndü. Biz doğuya doğru yürüdükçe batı zaten daha da hızla ve açıkça çökecek.

– Türkiye’nin sınırları içindeki ABD ve NATO üsleri mi milli güvenliğimizi daha çok tehdit ediyor ya da Yunanistan sınırlarına dahil edilmiş NATO ya da ABD unsurları mı daha çok tehdit ediyor? Kendi topraklarından ABD’yi söküp atmamış, NATO’yu söküp atmamış bir AKPKK organize suç örgütü mü adalardan ve Yunan ana karasından bunları atacak? TBMM’deki yüzlerce PKK’li sözde vekili, basın ve medyadaki binlerce PKK’li sözde gazeteciyi görmezden gelerek, dağların boş kısımlarını yıllarca ordumuza bombalatan zihniyet bu… Son günlerde NATO tarafından etkili isimlerin, bizi NATO üyesi gibi görmeyen ve “Yunanistan’ın arkasında NATO var, AB ve ABD var” mealinde cümleler kurduğu gözler önünde mi değil? Bu hususlara dahil de anlatılacak çok şey, aktarılacak çok açıklama, gözler önüne serilecek çok iki yüzlülük ve vatan hainliği var ama gerek yok. Ortada dönen şeyin vatan korumak değil, tam aksine olarak vatana ihanet ve danışıklı dövüş olduğunu anlamayan da yok. Buna rağmen aksine çıkış yapanların tamamı zaten talimatlı ve bağlantılı kişiler. Türkiye’nin Yunandan önce bunlarla harp etmesi ve iç temizlik yapması gerekiyor.

– Şu sıralarda kasten Türkiye ile Yunanistan’ı danışıklı bir harbe sokmaya çalışan, yüzümüzü doğudan dönmemizi isteyen ve bunun için Ege adalarının Türkiye’ye dahil edilmesine bile “nihayet” razı olan kripto siyasetçiler, vekiller, bakanlar, yazarlar, çizerler hatta sosyal medya aktörlerine kadar herkes cezalarını bulacaklar. Hem de en kısa süre içinde… Onlar olmasaydı o adalarımız hiç elimizde çıkmazdı ve asırlardır Türk milleti kandırılmazdı. Hiç kimse elimizi uzatsak değebileceğimiz adaları Yunanistan’a ait göremez, buna karşı sakin duramazdı. Bu ülkede bundan sonra basını, medyayı ve sosyal medyayı Türk rolü oynayan kriptolar, mason tarikatı mensupları ya da bunlardan talimatlar alanlar ellerinde tutamayacaklar. Onlara Londra’dan talimat geldi diye Türkiye şimdi Yunanistan’ın üzerine gitmeyecek. Gitmesi gerektiği zamanı Londra değil, İstanbul belirleyecek.

Bu arada, hani yüz binle sözde mülteci Türkiye’den Yunanistan’a gidiyordu, gidecekti… Bir şeyler anlatılıyordu, ne oldu, Londra mı izin vermedi? Yunanistan’a sözde mültecileri bile gönderemeyenler, Londra emir ediyor diye Türk askerini mi gönderecekler? Bu kadar ihanete hiç kimse alet olamaz. Kısacık süre sonra İstiklal mahkemeleri kurulduğunda hiç kimse “Ben anlayamamıştım, bilememiştim” diyemez.


| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

“Bu ne hal?”


Dün Londra/Kraliyet tarafı ile metafizik usulle görüşmem oldu. Bana “Güney Azerbaycan’ı bırak, Yunanistan’ın üzerine git, sana Ege adalarını verelim” dediler.

“Adalar mı? Biz onları harp etmeden bile alırız. Hatta Yunanistan ana karasını bile çok kolay alırız. Kimsenin müsaadesine ihtiyacımız da olmaz. Lakin şimdi doğuya doğru gideceğiz. Güney Azerbaycan’ı alacağız. Önümden çekilin.” dedim. Israr ettiler, kabul etmedim. Hem yalvaracak gibi hallerdeydiler, yoğun bir ısrar vardı, hem de fazlasıyla kasılıp üst perdeden konuşmaya çalışıyorlardı. Bu hususta da birkaç cümle kurdum “Sizin şartlarınıza bakıyorum, bir de tarzınıza bakıyorum, bu ne hal?” mealinde cümleler kurdum ve görüşmeyi kısa kestik.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Son sözü söyledim, mevzu bitmiştir

Hiç kimse oyunlara alet olmayacak. AKPKK ile danışıklı dövüşen, AKPKK’yi ayakta tutmak için çırpınan Yunanistan’a ve dolayısıyla ABD’ye şu sıralarda askeri bir karşılık verilmeyecek. Londra’nın çok sayıda maşasının danışıklı dövüşlerine aldanarak ülkemizin ve milletimizin kurtuluşu ötelenmeyecek.

Önce Tayyip’in ve çetesinin indirilme süreci tamamlanacak ki geriye pek bir şey kalmadı. Zaten hükümsüzler, bitikler. İşin resmiyete dökülmesi süreci kaldı sadece… Eş zamanlı olarak Güney Azerbaycan ve sözde göçmenler sorunu da kesin şekilde çözülmüş olacak. Türkiye ordusu Suriye başta olmak üzere, Londra’nın emri ile bulunduğu bütün ülkelerden çıkacak ve vatanına dönecek. Bu meselelerde de çokça ilerleme sağlandı ve sonuca bağlayacağız. Azerbaycan’ın başındaki Londra kuklalarıyla da asla birlikte hareket etmeyeceğiz. Kraliyetin ve kuklalarının Güney Azerbaycan’da hareket sahası iyice daraldı ve çok kısa süre sonra inşaallah çok güzel haberler duyacağız.

Unsurlarının çoğu Türk/İslam kökenli olan, Rusya Federasyonu denilen ve yine Londra tarafından idare edilen sistemin çatır çatır çatladığı ve dağılmak üzere olduğu şu günlerde…

Çok sayıda milleti zorla ve insanlık dışı uygulamarla sınırları dahilinde tutan, yüz milyonla Müslüman başta olmak üzere bütün vatandaşlarına karşı insanlık dışı uygulamalar, baskılar, eziyetler yapan Çin’in büyük bir mali krizden sonra otorite krizine de düştüğü ve her an parçalanabileceği şu günlerde…

AB denilen teşkilatın, haklı olarak ayrılmak isteyen üye ülkeleri dünyanın gözleri önünde açıkça tehdit ettiği ve bunların basına da yansıdığı şu günlerde…

NATO denilen satanist teşkilatın çoktan oyundan düştüğü ve unutulmaya başladığı şu günlerde…

ABD’nin Avrupa’dan önce zaten çöktüğü ve sesini kıstığı, Amerikan rüyasının puf olup bir anda dağıldığı, ABD başkanlarının adamdan sayılmaz olduğu şu günlerde…

Dünyanın fitne merkezi haline gelmiş, her türlü insanlık düşmanlığının ve satanistliğin ve kara paracılığın başta gelen merkezi yapılmış, zamanında Londra’nın dahliyle elimizden alınmış, şu anlarda hukuksuz şekilde devletten sayılan ve adına İsrail denilen yerin perişan, çaresiz olduğu şu günlerde…

Bütün bunlara sebep olan Türkiye’nin/İstanbul’un hala durdurulamadığı ve sahayı yönlendirmeye devam ettiği, insanlık düşmanlarını mahvettiği şu günlerde…

Türkiye’deki hiçbir taraf, ülkemizin, Türk dünyasının ve bütün dünyanın meselelerine Londra’nın dayattığı kadrajlardan bakmayacak… Türkiye’yi oyalamaya, hızını kesmeye, başına işler açmaya yönelik basit ihanet projelerine ve danışıklı dövüşlere kimse taraftar olmayacak.

Türkiye resmen vatan hainlerinin elinden alındıktan sonra, Londra ve maşaları iyice oyundan düştükten sonra, Yunanistan’a ve onu arkalayan bütün taraflara askeri karşılıklar da vereceğiz. İhtimal ki o gün Yunanistan’ı bir harbe bile girmeden alacağız ve o gün Yunanistan’ı arkalayabilen hiçbir taraf da olmayacak. Hep söylediğim gibi, gergin ortam ve zaman onların aleyhine, bizim lehimize işliyor.

Şu anda sadece mültecilerden birkaç milyonunu Yunanistan’a göndermek bile Yunanistan krizini büyük oranda çözer ve bunun önündeki tek engel, Yunanistanla aynı merkeze çalışan Ankara hükumeti… Hatta Tayyip, Yunan tarafını arayarak “Yine olmadı. Yine İstanbul araya girdi, bu işi de bozdu” der ve beş dakika içinde şu suni krizi söndürebilirler.

45 Milyon Türk, işgal altındaki Güney Azerbaycan’da hürriyet ve insan hakları mücadelesi veriyorken tek kelam etmeyenlerin, ısrarla Yunanistan’ın üzerine gitmek istemesi asıl ihanettir. Nerede bu ülkenin milliyetçi rolü oynayan gizli Ermeni, gizli Yahudi, Mason, kara paracı insan şeytanları ve onların çoktan suç örgütüne dönüşmüş olan sözde siyasi partileri? Londra izin vermedi mi ses etmelerine? Ümit Özdağ’ın Twitter’da bile karşıma çıkamadığını bütün dünya gördü, Devlet Bohçalı ve suç örgütü MHPKK neden bu milli hususlarda suskun?

Son yirmi yılda bile onlarca Ege adası Yunanistan’a bütün siyasi partilerin danışıklı dövüşleri arasında teslim edilirken hiç mesele etmeyenlerin… Eş zamanlı olarak ülkemizde yüzlerce ihanet eylem ve söylemine hiç ses etmeyenlerin… ihanetlere “vatana ihanettir” diyemeyenlerin… Şehit yakınlarını ezip teröristleri devlet gücümüzle baş tacı edenlerin, meclise dolduranların… Saymakla bitmez ağır ihanetleri hep beraber yapanların ya da onca zaman boyunca bunlara hiç ses etmeyenlerin, şimdi çıkıp “Yunanistan’a karşılık vermemek vatana ihanettir” demeleri samimiyetsizliktir, art niyettir, vatana ihanettir. Danışıklı dövüşün muhtelif taraflarından birine mensup olmanın, Londra’ya çalışmanın emaresidir.

Gerçekten vatan, millet, devlet gibi değerler tanıyanlar ve bunlara hizmet etmek isteyenler varsa, Güney Azerbaycan meselesinde üzerlerine düşenleri yapmalılar. İstanbulla fikri ve itikadi ayrışmaları olanların bile, memleketin menfaatine, milletimizin menfaatine olan hususlarda İstanbul’un kararlarına ve mücadelelerine ortak olmaları gerekir. Vatanseverlik bunu gerektirir. Londra tepeden talimatlar verdi diye yaygara çıkartmayı gerektirmez.

Yazık ki şu Türkiye’de, hiçbir şeyimiz olmayan Ukrayna meselesinde bile nasıl halk yönlendirmeleri yapıldı, suni kamuoyu oluşturuldu ama Güney Azerbaycan’ın hürriyet mücadelesi görmezden geliniyor. Her bir kısmı, çok farklı yollardan bir şekilde Londra’ya bağlanan sözde Türk basın ve medyası da ihanetlerine devam ediyor. Tekrar ediyorum ki Ankara hükumetinin meşruiyeti yoktur. Onun emirleri ile Türkiye’yi felaketlere sürükleyen idari, mülki, askeri amirlerin hepsini topluca asarım. Bu ülkede bundan sonra hiç kimse Londra’ya hizmet etmeyecek.

İstanbul, Londra’cıların maskesini düşürmüştür ve bundan sonra onların danışıklı dövüşleriyle, kuru gürültüleriyle, rol yapmalarıyla bu ülke felaketten felakete, ihanetten ihanete sürüklenmeyecektir. Yunanistan meselesi de şimdilik burada bitmiştir. Gerektiği zamanda ben gündeme getirir, gereken sözleri söyler, yönlendirmeleri de yaparım.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi