Rusya’ya yatırım yapılmalı mı, sermaye sahipleri büyük sermayelerini Rusya’ya kaydırmalı mı, bu aşırı hızlı denge/kuvvet değişmesi süreci devam eder mi v.s. diye sorular soranlar var. Bize soramayıp da endişeli şekilde uzun uzun birbirleriyle konuşanlar var.
Büyük sermaye sahiplerinin büyük dertleri oluyor. Dünya siyasetini ve aslında dünyadaki her türlü gelişmeyi ve değişmeyi zamanında ve gerçekçi surette takip etmeleri gerekiyor. Buna göre doğru kararları, zamanında almaları gerekiyor.
Ben onlara, “Yüksek meblağlardaki paralarınızı Rusya’ya da aktarabilirsiniz. Rusya hızla büyüyecek ve sizler de Rusya ile beraber kazanabilirsiniz.” demem, diyemem.
Ben, daha önceleri de tekrarla yazdığım bazı cümleleri yeniden tekrar edebilirim. Benim ve kontrolümdeki Türkiye’nin ve benimle birlikte hareket eden ülkelerle toplulukların duruşları net. Biz duruşumuzdan taviz vermeyiz ama ya Putin?
Onun samimi olup olmadığını kesin surette bilemeyiz. Zanla, tahminle hareket etmek mümkün ama öyle de güvenli şekilde yol alınmaz. Lakin sahadaki bazı gelişmeleri doğru okuyabilir ve gerçekçi kararlar alabiliriz.
Putin, peşim sıra pek çok hamleyi yaparak, birkaç yılda ulaşamayacağı kadar büyük bir güce, birkaç gün içinde ulaştı. 22.02.2022 tarihinde ve hatta belki de bu gün saat 22:00 sularında büyük hadiseler yaşanacağını öngören medyumlar/müneccimler çoktu. Yahudiler, satanistler çoktu. Hata mı ettiler, hayır… Bu gün bitmeden çok çok büyük şeyler yaşandı. Çok büyük denge ve kuvvet değişmeleri sadece bir gün içinde yaşandı. Dün gece yarısı bile bu günün hadiselerini/gelişmelerini/akışını tahmin edenler, gün içinde yaşananları gördükçe inanamadılar. Hala da inanamıyorlar. Hepsi da ağzı açık şekilde dünya üzerinde yaşanan hadiseleri, gelişmeleri takip ettiler, ediyorlar. Aslında, bazı çevreler tarafından özel görülen bu günde, Rusya ya da Putin değil, Türkiye ve MFS, gücünü gösterdi. Ankebut Operasyonunun gücü ve ulaştığı yükseklik görüldü. Bu günden sonra, her türlü ihtimalde de dünya eski dünya olamaz, olmayacak. Bu gün bir milad… Sadece bu kısma dair saatlerce sesli analiz yapılabilir ama sahada hitap ettiğim etkili ve yetkili kişiler, zaten anlatacaklarımın çoğunu gördüler, bildiler, yaşadılar, yaşamaktalar. Bu kısmı geçiyorum.
Bu süreçte, elbette Rusya ve Putin de büyük kazandı. Gerçeğin aksine, zahirde/görünürde en büyük kazanan Putin tarafı gibi görünüyor. Dün o iki ayrılıkçı bölgenin resmen tanınmasına dair toplantı sırasında Putin’in halinin ne kadar da kötü olduğunu, dünyanın farklı yerlerinden vücut dili uzmanları ayrı ayrı analizler ettiler. Hatta Türkiye’de, Türkçe içerikle bu analizi paylaşanlar da oldu. Putin’deki aşırı yüksek seviyedeki endişeyi, paniği, kaygıyı, kararsızlığı gözler önüne serdiler.
Lakin çok çok uzun süredir bir iki saatten fazla uyku uyumamış olan ben, sistemimle birlikte, bağlantılarımla birlikte, ayrıca metafizikçi ordumla birlikte, dünya üzerindeki pek çok kısma müdaheleler yaptım. Tam zamanında, tam yerinde, tam ayarında müdahalelerdi bunlar. Bunlar da zahirde hep Rusya’nın ve Putin’in hanesine yazıldı. İşte o Putin bu gün Aliyev’i kabulünde, dünkü halinden eser olmayan bir vücut diliyle görüldü. Normalin çok üzerinde mutlu, sevinçli, özgüvenli, kararlı halini bütün dünya gördü.
Ruslar aksini iddia etseler de tavırlı oldukları kişileri karşıladıkları uzun masada Aliyev karşılandı. Putin, kameraların olmadığı yerde de onu adeta fırçaladı. Bu gücü bile, MFS’nin Aliyev’e karşı kurduğu dengeler, vurduğu darbeler ve ayrıca bölgede oluşturduğu yeni dengeler sayesinde buldu. Bu sayede Macron da dahil olmak üzere kimlere kimlere tavır koydu. Daha anlatılabilecek neler neler var ama kısa bir özetle sahanın gerçek analizini yapmak lazımdı, şu soruya cevap verebilmek için…
Daha önce Putin, Ukrayna’ya şimdilerde yaptığını yapmak isterken de karşısında MFS vardı. Dengeler kurdu, tutmadı, bozuldu ve ordusu da Putin de adeta hezimete uğradı. Bir süre sonra Putin, kendisine en samimi ve en dürüst şekilde “ortak menfaatlerde buluşma” teklifi bir kez daha yapıldığı ve bir şans daha verildiği halde, bunu da değerlendirmedi. Tutup bir de üstüne, benimle şiddetli hasım olan taraflarla yoluna baktı. Yetmedi, Kazakistan’ı üstü örtülü şekilde işgal etmeye kalktı. Benim, Türk dünyasına dair planlarımı, önden hamlelerle bozmaya kalktı. Yine sert kayaya çarptı, yine hezimete uğradı. Bu defa daha kısa sürede daha çok güç kaybetti. Bundan sonrasında bu hezimeti, bu büyük güç kaybetme halini gizlemek için Ukrayna’ya sardı. En açık şekliyle yazıyorum ki Putin, Ukraynayı sınırlarına dahil etmek hususunda samimi değildi. Şu ayrılıkçı iki bölgeye de bağımsızlık ilan ettirmeyecekti ve onları tanımayacaktı. Yapabilecek gücü olsa, 2014’ten beri bunları çoktan yapardı.
Dünyanın dört bir tarafından çok sayıda Youtuber ya da Telegram kanal sahibi ayarındaki kişiler tarafından bile alay konusu oldular. Vurmaya Ukrayna’yı vuramadılar, geri çekilmeye çekilemediler. Çekilselerdi, hezimet büyüyerek devam edecek ve kısa sürede çökecek hatta parçalanacaklardı. “Ya savaşa savaşa muzaffer olacaksınız ya da savaşa savaşa ülkeniz parçalanacak. Her halükarda savaşacaksınız” deyip durduğum halde, bocaladılar. Bu süreçte de herkese açık yazılar yazarak onu ikaz ettim, danışıklı dövüşü terk etmesini ve samimi olmasını, kendisini ve ülkesini bu defa olsun kurtarmasını bekledim. Bekledim ama olmadı ve sonra o malum ve çok çok ağır yazımla köprüleri iyice attım. “Bunlara Rus ayısı bile denemez” dedim.
Bunlar yaşandıktan sonra Putin, iyice dara düştü ve ne yapacağını bilemez oldu. Sonra beni yoklar oldu. Ben de o dönülmez yerden bile, son bir defa döndüm. “Haydi, sen bundan sonra samimi, vefalı, dürüst gerçek bir ortak ya da müttefik gibi davranacaksan, gör bak neler yapabilirim” demiş oldum ve yaptım, gösterdim. Putin de bu defa üzerine düşenlerin hiç değilse bir kısmını yaptı. Bazı kritik yerlerde dik durdu. Doğru kararlar aldı, beklediğim hamleleri yaptı ve bunun büyük kazançlarını hemen almaya başladı.
Lakin ben hala Putin’in asgari seviyede bile samimi olduğuna, dik durduğuna, bana ve benimle birlikte hareket eden taraflara oyunlar kurmadığına, bundan sonra gereğince dik duracağına kani olamıyorum.
Buna kani olabilsem “Hiç düşünmeyin. Ne kadar paranız varsa Rusya’ya taşıyın. Orada aklı başında yatırımlar yapın. Kısa sürede paranızı katlayın” derdim. Putin’in aslında nasıl bir duruşa sahip olduğunu ölçebileceğimiz kıstaslar/kriterler var ama bunları Putin yine geçemedi. Lavrov, Zaharova ve bunlarla beraber hareket eden, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Erkhov’a kadar uzanan bir ihanet çetesi var Rusya’da… Şu şartlarda, günlerdir bunların hala yerlerini koruyor olmaları ve hala herkesçe görünür net bir dışlama/uzaklaştırma tavrı sergilenmemiş olması, birine bile sergilenmemiş olması, bizim doğru kanaate ulaşmamızı sağlıyor. Uzun masalarla ve yuvarlak cümlelerle sergilenen tavırlar, sonrasında kolayca bir bahane ile yok hükmüne getirilebiliyor. Bu gibi davranışların itibar edilecek bir yanı yok. Putin şu kısacık süreçte, şu ana kadar bile yüksek seviyede maddi ve manevi kazançlar sağladı. Putin yine oyaladı, yine her zamaki Putin gibi samimiyetsiz durdu.
Resmiyette bir yetkim olmasa ve benimle oturup anlaşma yapamayacak olsalar da bu defa olsun dürüst, vefalı, samimi, dik duruşlu davranıp muhataplarını ahmak yerine koymayabilirlerdi. Boş yere sinirleri germeyebilirlerdi. Neresinden bakarsak bakalım, yine sınıfta kaldılar ve bunu en samimi şekilde yazıyorum ki biz böyle olmasını, böyle sonuçlanmasını asla istemedik. “Çakal” derken bile az söylemişim.
Yine çok yüksek sayıda insanla, şu koca ülkede ve dünyanın pek çok yerinde büyük mücadeleler verildi. Çok ama çok büyük risklere girildi. Yerimde Putin olsa, bu kadar büyük risklere girmeyi aklından bile geçiremezdi. Girdik, dik durduk, dahiyane seviyede siyaset sergiledik, en mükemmel şekilde organize hareket ettik, kısım kısım hareketlerle bir bütünü oluşturduk, sonra ne oldu? Onlar akıllı, onlar uyanık, onlar stratejik, onlar kazançlı, onlar taktik ve biz cahil ve ahmak mı olduk? Hayır… Onlar bu defa kendi topuğuna kurşun sıkmadılar. Bıçağı kendi boğazına dayamış oldular. Bu defa bile böyle durarak, kendilerini bitirmiş, yıkmış, yok etmiş oldular.
Sürekli yayınlarımı takip edenlere, bu kısımdan sonra daha uzun uzun cümleler kurarak anlatmanın lüzumu da yok.
Pekiyi, biz ne yapıyoruz? Vazifemizi yapıyoruz. Biz ne açıklıyorsak, ne yazıyorsak hepsinde samimiyiz. Bizim dostluğumuz da müttefikliğimiz de düşmanlığımız da hep samimi. Batı/NATO dünyasıyla sorunlarımız gerçek, mücadelemiz gerçek, hedefimiz Putin’in hedefleri gibi değil. Bu güne kadar nasıl durduysak, aynı halde durarak vazifemizi yapmaya ve dünyayı yeniden şekillendirmeye devam edeceğiz.
Ne yazık ki Putin Rusya’sı, yeni dünya düzeninde bizimle birlikte devleşmek istemedi ve bu da onların tercihi…
Şu andan itibaren Türkiye Rusya-Ukrayna krizinin tarafı değildir. Kendini savunmak, kendine kurulan tuzakları bozmak dışında bu krizin hiçbir yerinde saf tutmayacaktır. Rusya tarafı, Türkiye’yi bu krizin içine çekmeye çalışırsa, hiç istemediğimiz halde batı/NATO cephesine destek veririz.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi