Etiket arşivi: Devlet Bahçeli

Saha fazlasıyla gergin


Charles, Sunak, Trump, Aliyev, Lavrov, Netenyahu, Biden, Austin, Obama, Scholz, Miço, Şi, Tayyip, Bohçalı, Soysuz derken… Hepsi de çıldırıyorlar. Çok öfkeliler, çok çaresizler.

O çıldırmalar sırasında, yerli/yabancı askeri unsurlarla beni mekanımdan kaldırmaya dönük çılgınca planlar dahi yapıyorlar. George Soros bile var çetenin içinde… Helikopterlerle havadan özel ekipler indirmek, bu planın “hafif” kısmı… Dedeağaç’tan bu tarafa doğru özel ekipler göndermek de bu planın hafif kısmı… Kartal açıklarına, Türkiye’ye ait askeri gemiler getirmek de öyle…

Bundan sonraki süreç fırtınalı olacak. Ankebut Ağı’nın dünya genelinde hızla ve somut şekilde çöktüğü, parçalandığı, kaybettiği bir süreç olacak. Dolayısı ile her seferinde bana kızacaklar. Her seferinde çılgınlıklar denemek isteyecekler. Umurumda bile değil, hepsine gereken karşılıkları veririz, vereceğiz.

Etrafım şu anda da fazlasıyla riskli. Dost unsurlar buralarda çok dolaşmasınlar. Şüpheli hareketler sergilemesinler. En azından iç çembere girmesinler. Bir kaza kurşununa denk gelmesinler.

Herkes anlıyordur ki böyle bir çatışma başladığı anda artık Türkiye eski Türkiye olmayacak, dünya da eski dünya olmayacak. Bir daha çatışma bitmeyecek, ta ki biz o yolla sonuca varana kadar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Türkiye’de adalet sistemine itaat zorunluluğu kalmamıştır


Hayata bambaşka pencerelerden bakıyoruz ama Övgün Ahmet Ercan’ı, sürecin başından beri sergilediği pek çok tavrından, çıkşından dolayı takdir ediyorum. Son haklı/isabetli paylaşımlarından sonra onu göz altına aldıranlara aracılık eden bütün resmi yetkilileri de not ediyorum. Adalet sistemini, hain siyasetçilerin emrine veren herkesi not alıyorum.

Şu anda bile o resmi yetkililer hükümlerini, meşruiyetlerini yitirmiş ve akıbetlerini belirlemiş kişilerdir.

Bu ülkede bundan sonra halka doğruları söyleyenler değil, hainler ve onlara aracılık edenler cezalandırılacaklar.

Vahim suçları defalarca somut şekilde ispat edildiği halde hırsızları, yağmacıları, peşkeşçileri, hainleri, teröristleri devlet kurumlarının başında tutan, indirip yargılamayan, halkı her türlü tehlikelere düşüren ama halka doğruları anlatmayı hedefleyen bir profösörü gözaltına alan bir adalet sistemini tanımıyorum ve itaat da etmiyorum.

İnsan ve organ kaçakçısı ülkeleri, sözde yardım görevlilerini, sözde sahra hastahanelerini ve o ülkelere çalışan resmi yetkilileri korumaya çalışmak için alarm haline geçen bir adalet sistemini tanımıyorum.

Allah lanet etsin o türlü sözde adalet adamlarının hepsine…

Bölgeye gidip iddiaları halktan dinleyen, kayıp onca sağlam insanı bulan ya da bu sahada doğru soruşturma yürüten oldu mu? Bu mudur hak, adalet?

Bıçak kemiğe dayandı artık…

An itibariyle Türkiye bir hukuk devleti değildir. Hukuk tanımayan resmi kurumlara ve idarecilere (seçilmişe, atanmışa) itaat zorunluluğu yoktur.

Devletin yani milletin gücüyle milleti tehdit eden eşkıya takımına had bildirme günüdür, gün…

Hainlikleri somut ispatlarla gözler önünde olan liderleri yuhalayan acılı bir halk için “İndirin şunları” diye talimat veren kişi, adı Devlet da olsa devlet ve millet düşmanıdır. Hukuk tanımaz bir serseridir. Anladığı dilden karşılık verilmelidir. Devlet kurumlarının ve memurlarının derhal o serseri ile o acılı halkın arasından çıkması gerekmektedir.

Kimin kimi indireceği görülmelidir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İcraatını görelim


Ben, senin deyiminle haddimi bilmiyorum, büzüğün yetiyor mu, gel bildir?

Ulu orta atıp tutuyorsun, haydi icraatını görelim?

**

CIA/MİT ortak casusu ve meşhur kara paracı Devlet Bohçalı:

“Hükümeti istifaya davet etmek, bir avuç holigan gruba sipariş verilmiş iç ve dış zillet komplosudur.

Herkes haddini bilmelidir.”

Gelemezsen CIA’yı, Amerikan ordusunu, NATO’yu, İtalyan ordusunu, İspanyol ordusunu, Yunan ordusunu, MOSSAD’ı, MI6’yı ve benzerlerini al yanına, öyle gel?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Alaaddinnnn!


Sal seninkileri sahaya, oynayacağız…

İstersen ara Bohçalı’yı ve de MİT’i, takviye de göndersinler. Bizce sorun değil, sakın kaçmayın, kaçacaksanız etek giyin.

Onlarca ülke karıştıramadı bu ülkeyi, biz karıştıralım. Hepinizi ayaklarımızın altında bir böcek misali ezeceğiz.

Konsolosluklara, elçiliklere eteklerinizle sığınmayın sakın, kanun yok zaten ülkede, oraları da basacağız. Oraların da bizim için dokunulmazlığı yok.

Neresi yıkılırsa yıkılsın, kaç kere yıkılırsa yıkılsın, neresi patlarsa patlasın, hiç takılmayacaksınız. Önceliğiniz hainlerin oyundan düşürülmesi olacak.

Yardım görüntüsü altında kara para işleri yapılmasına da izin vermeyeceksiniz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Tek bir yabancı askeri unsur görmeyeceğim

Düşmanlar da hep sahtekar. Hiçbirinin gerçekte bir davası, değeri yok. Hepsi korkak, hepsi aciz… Hepsi de aslında para, makam, şöhret, şehvet peşinde… Topunu toplasak bile bir düşman etmiyorlar.

Hiç sevmiyorum böyle oyunları, hiç tat vermiyor.

Son açıkladığım o sarsıcı kararların hepsi iptal edildi. Karşılık bulamadığım için, baştan ilan ettiğim gibi, iptal ettim.

Yine öncesindeki kararlar ve duruşumuz geçerli.

Türkiye içinde ve çevresinde tek bir yabancı askeri unsur görmeyeceğim.

ABD ve NATO üslerine nefes aldırmayacağım.

O üsler dahil, Türkiye’deki ve çevresindeki bütün yabancı unsurlara, başta da sözde sahra hastahanelerinde faaliyet yürüten insan şeytanlarına müdahale hakkımız var ve edeceğiz.

Ankara hükumeti bitti, yok oldu. İşlemez halde ve malum saldırgan ülkelerin tahrikleriyle, destekleriyle varlık göstermeye çabalıyor.

Halkın büyük kısmı artık millet değil sürü ayarında olsa da biz devleti ve milleti muhafaza etmeye, onlarca ülkeye rağmen iktidarı ve danışıklı dövüşen bütün muhalefeti yok etmeye devam edeceğiz.

Bu süreç boyunca, milletin muhafazası ve sürünün imhası için türlü şaşırtıcı kararlar da alacağız.

Onlarca saldırgan ülkenin hiçbirinin dayanacak gücü yok. Hepsi çok batak, çok çaresiz, çok güçsüz halde… Yıllardır dediğim gibi suni afet saldırıları yaptılar, bu kısımda da uzaylı taraflardan destek aldılar ama buradan bile ilerleyemiyorlar.

Suni afet yaptıkları cihazlarının, sistemlerinin mühim kısımlarında sorunlar var.

Maraş merkezli suni deprem saldırılarından önce defalarca istanbul’u yıkmayı denediler ama engelleyebildik.

ABD’de yaşanmakta olan ve bitmek bilmeyen afetlerin bir sebebi de bizim son yıllardaki mücadelemiz. Dünyanın iklimini suni yollarla kontrol altında tutan çok yüksek teknolojili sisteme yıllardır zarar veriyoruz ve bunu yaklaşık iki buçuk senedir ara ara yazdım, duyurdum. Yaklaşık iki buçuk sene önce Çin’de yaşanan ve herkesin şaşırdığı afetleri bile bu şekilde yorumladım.

Bunun neticesi olarak sadece ABD’de ve Çin’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde tuhaf iklim şartları yaşanıyor. Bir yandan hala bu sistemi kısmen de olsa faaliyette tutmak ve iklimleri eskiden olduğu gibi keyiflerince kontrol etmek istiyorlar. Bir yandan da maliyeleri çökük ve halkı evlerine, kasabalarına hapsederek harcamaları düşürmek, krizi ötelemek istiyorlar.

JP Morgan kapıma koşup diz çöküp yalvaracak kadar zor şartlarda… Benden söylemesi, herkes akıllı olsun.

Yine aynı şekilde Elon Musk da kapıma koşup diz çökerek yalvarsa, hiç şaşırtıcı olmaz. O kadar feci bir halde… Bunlar gibilerle ABD sistemi, eş zamanlı olarak çöktü ve son suni afet saldırıları da onları istedikleri neticeye ulaştırmadı. Artık Biden’ı galaksiler birliği bile orada tutamaz. ABD’yi de tek parça halinde tutamazlar. Hoş, galaksiler birliği diye bir birlik olsa ve buraya gelerek dengelere müdahale etmek isteseler, onlar da Kaf dağını aşamazlar, içeri giremezler.

Devlet başka şeydir, hükumet başka şeydir. Hükumetler gelir geçer ama devlet baki kalır. Hatta Anayasalar ve rejimler bile değişebilir ama devlet baki kalır.

Hükumetin değil, Anayasanın ve rejimin kökten değiştirilmesini istemek bile hukuka uygun bir davranıştır, suç değildir. Böyle davranışlar stadyumda da toplu taşımada da sokaklarda da caddelerde de kamu kurumlarının önlerinde de basın ve yayın imkanlarında da yapılır ve hiçbiri suç değildir.

Devletin kurumlarının ve en çok da istihbaratçılar ile kolluğun hukuksuz şekilde görevlendirilmesi ve yönlendirilmesi marifetiyle, meşru bir duruş sergileyen vatandaşlarımızın üzerine gidilmesi, vahim hatta ölümcül bir hatadır. Üstelik bu, hükumetin ve şürekasının art niyetli kararlarının sebebiyle milyonlarca can kaybı yaşamamızın hemen peşinden sergilenmektedir… Bu kadar büyük bir yıkımın ve acının peşinden sergilenmektedir.

Bir de ne olduğu, kimlere hizmet ettiği baştan beri belli olan Bohçalı gibi bir pislik herifin, son çare olarak yine kendisi gibi büyük bir pislik herif olan Alaaddin Çakıcı’yı sahaya sürmesi, vahim kere vahim bir hatadır.

Bu ülkede böyle hukuksuzlukların, keyfiliklerin, serseriliklerin, başı boşlukların sergilenmesine izin vermeyeceğim. Herkes ayağını denk alsın.

Ülkücü kanattan ya da sol kanattan yükselen sesleri hukuksuz şekilde boğmaya kalkanlar, karşılarında beni ve teşkilatımı bulurlar.

Biz de onlara lüzumsuz yere laf anlatmaya çabalamayın. Hangi dilden anlıyorlarsa o dilden konuşuruz.

Benim eskiden beri tuttuğum bir futbol kulübü de yok. Kim Kasımpaşalıymış, kim Cerrahpaşalıymış, çıksın oynasın oyununu, görelim. Ona göre de karşılığını verelim.

Devlet sistemi yoksa, hukukun üstünlüğü yoksa, Anayasa yoksa, kanunların geçerliliği yoksa, herkes bilek gücüyle yol alacaksa, o halde alem bilsin, bu ülkede devlet de benim, kanun da benim ve önüme çıkanı da ezer geçerim.

Türkiye, ABD’nin, İngiltere’nin, Çin’in, Rusya’nın ya da herhangi bir başka ülkenin ilan edilmemiş sömürgesi değildir.

Türkiye’nin hürriyetini tanımaz şekilde faaliyet gösteren herkes bir kurşun hediyesini şu andan sonra almaya başlayacaktır.

Yerli düşman, yabancı düşman, sağlık çalışanı gibi görünen düşman, yardım kuruluşu gibi görülen düşman, siyasetçi düşman, asker düşman, diplomat düşman diye ayrımlar da olmayacaktır.

Şu şartlarda bile Kızılay’a, AFAD’a, AHBAP’a gerekli soruşturmalar ve operasyonlar yapılmıyorsa, o halde Türkiye, hukukun açıkça tanınmaz olduğu, iktidarın devlet gücünü milletin aleyhine açıkça çevirdiği bir ülke haline gelmiştir. Can, mal, ırz emniyetinin kalmadığı bir ülke haline gelmiştir.

O halde Türkiye, iktidarı arkalayan ve son suni deprem saldırılarını da yapan ülkelerin sinsi işgali altındadır. O halde bir kuvayi milliye hareketi başlatmak zorunluluğu vardır. İdareyi cebren ve hile ile elinde tutan hainlere ve onların tasmalarını ellerinde tutan ülkelere had bildirme vaktidir.

Sürü bir yana ama Türk milleti buna tahammül etmek, itaat etmek, sessiz kalmak zorunda değildir. Sokaklar da meydanlar da kurumlar da askerler de polislerler de üniversiteler de miletin vergileri ile tesis edilen her şey de milletindir. Şunun bunun piyonu olmuş üç beş sözde siyasi partiye ve onların başındaki üç beş vatan hainine itaat edilmeyecek ve meydan bırakılmayacak.

Bu gün 28 Şubat…
Bu gün, başka bir gün…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi