Etiket arşivi: Borna Seyyahe

Birol Başyiğit de gizli Ermeni hainlerden…

Orhun Topkaya ile paslaşanlardan biri olan Birol Başyiğit de bir gizli Ermeni… Adı da soy adı da şifrelemeli…

Gerçekten yerli ve milli şirketler, Youtube’un ve sözde sosyal ağların bu adiliğinin iyice farkında olsunlar. Oralarda Türke yer yok. Oralarda, gerçek Türklerin hiçbir başarısı, hiçbir güzel/faydalı işi yayılamaz, dağılamaz.

Orhun Topkaya gibi, Borna Seyyahe’nin de bir şansı vardı. Şu hayatta dik durmayı, samimiyetle yol almayı, çilesini çekmeyi, kötülerle ve kötülükle mücadele etmeyi, nefsine uymamayı, sonra hakiki ve sonsuz kazancı/mutluluğu elde etmeyi tercih edebilirdi.

Borna Seyyahe çoktan diğer ihtimali seçti. Ankebut Ağının istediği ayara çoktan girdi. Freni patlamış bir kamyon misali, kontrolü kaybetti gidiyor. Böylelerine karşı aşırı dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü freni patlayanlar, felakete giderken, yanlarında kalabalık grupları da sürükleyebiliyorlar.

Dünya malını sevmek, uzun ömür peşine düşmek, gösterişi ve övülmeyi sevmek, çok fitneler bunlar…

Ben, ekibimle istişare halinde bazı şahıslar üzerine çalışıyorum, İblis’in de haberi oluyor, o da aynı kişiler üzerine çalışıyor. Oyunlarını, tuzaklarını kuruyor. İş, kişinin samimiyetine, Allah korkusuna kalıyor. Bu dünya böyle bir dünya… İblis, istediğinde pek çok ülkenin gizli servislerini ya da büyük şirketlerini bile yönlendirebiliyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İran halkının da yanındayız

Zenginlik denizinin üstünde yüzerken fakirlik içinde yaşatılmak son bulmalı.

İran halkının doğalgaz ve petrol zenginlikleri de her türlü yeraltı ve yer üstü zenginlikleri de emeklerinin karşılıkları da sömürülüyor. Asırlardır İran halkı da rahat, huzur ve refah bulamıyor. Molla gibi görünen, Müslüman rolü oynayan ve iktidarı elinde tutan gizli hristiyan hainler, İran’ın batı dünyasıyla sürekli danışıklı dövüşmesini ve bu dövüşlerin arasında batı tarafından sürekli sömürülmesini sağlıyorlar. İran’ın maddi ve manevi gelişmesine kasten mani oluyorlar.

Ben sömürüye de zulme de haksızlıklara da karşıyım. Mazlumun ırkına, lisanına, ülkesine, dinine, deri rengine bakmam. Bütün mazlumların yanındayım. İran halkı, insan onuruna yakışır şekilde yaşamak isteyecek, kendi hakkı olan şeylerin hesabını soracak ve haklarını hainlerden, sömürgecilerden söküp alacaksa, istedikleri gibi bir rejim ve hükumet tesis edecekse, ben ve benimle birlikte yol alan bütün güç unsurları da bu mücadelesinde İran halkının yanında yer alırız. Ve biz kimseyi sömürmeyiz, asla adaletten ayrılmayız, zulüm etmeyiz.

İran halkının hakkı olan paralar, kara paracı mollalara ve onlar üzerinden batı dünyasına ve Rusya’ya daha fazla akmamalı. Bu soygun, bu sömürü, bu zulüm artık son bulmalı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Çok büyük bir su kaynağı var

Cüceler köyü olarak da bilinen Makhunik köyünün de bulunduğu İran’ın kuzey doğusunda, yerin altında ve epeyi derinde çok büyük bir su kaynağı var. Hiç değilse bizim Van gölü kadar büyüktür ama tuzlu değil. İçilebilir temiz bir su bu ve mineral bakımından da çok zengin bir su…

Suni tekniklerle oluşturulmuş bir su kaynağı bu ve böyle şeyleri yeşiller, griler hep yapıyorlar. Derin bir sondaj yapılarak bu su kaynağı yeryüzüne çıkartılsa, İran’ın, Afganistan’ın ve Türkmenistan’ın yeşillendirilmesi sürecinde çok büyük faydalar sağlar.

Dünyanın pek çok bölgesini kasten ve yüksek teknoloji ile kuraklaştıran ve kurak halde tutan yeşiller ve griler, böylelikle büyük bir darbe daha alırlar.

Mehmet Fahri Sertkaya

Kızılderililerle uzaylı insan türlerinin akrabalığına dair…

Yıllardır Akademi Dergisinde anlattığımız sarsıcı gerçekler, dünya insanlarının ufuklarını açtı ve açmaya da devam ediyor…

Anlattığımız sarsıcı gerçekler, son yıllarda, dünya genelinde bilinen ve toplamda çok yüksek sayıyı bulan filmlerde, belgesellerde, kitaplarda, çizgi filmlerde, web sitelerinde, sosyal medya hesaplarında, gazetelerde/makalelerde, TV programlarında konu olup insanlığı sarsıyor. Sebep olduğumuz bu dip dalgası, her sene daha da açıkça görülebilir oluyor. Böylelikle yalanların ve kandırmaların yerini gerçekler alıyor.

Ayrıca, bunlar itibarlı bilim adamlarınca da konu ediliyor, araştırılıyor. Gizli servisler tarafından konuşuluyor, araştırılıyor.

Ve böylelikle büyük oyun hızla bozuluyor. Çok yakında, milyonlarca senedir dünyamızdaki canlılar üzerinde genetik oynamalar yapıldığı ve insana çok benzeyen maymun türlerinin bile insan genleri eklenerek türetildiği… Dünyanın bazı bölgelerinin kasıtlı olarak kurak hale getirilerek o halde tutulduğu…. Kutup bölgelerinin art niyetle buzul hale getirilip o halde tutulduğu… Küresel ısınmanın bir yalan olduğu… Ye’cüc ve Me’cüc’ün yeşiller ve griler olduğu… Binlerce senedir biyonik robotlarla dünya insanlarının yerlerine geçilebildiği ve daha yüzlerce sarsıcı hakikat de her yerde rahatça anlatılır, konuşulur olacak. Şu ana kadar anlattığımız ama konu edilmemiş şeyler de genel kabul görecekler.

Çok yakında ne mason tarikatı, ne satanist sadistler, ne Ankebut Ağı kalacak. Yeşiller, griler ve dünyamıza düşman diğer türler de iyice güç kaybetmiş olacaklar. Cinler alemi de zaten feci halde… Söz konusu hakikatlerin önünü kesen ve dünya insanlığını maddi ve manevi felaketlere kasten sürükleyen teşkilatlar, ya yok olacaklar ya da artık bunu yapamaz olacaklar.

Cüce insanların yaşadığı Makhunik

Konu buraya gelmişken, birkaç satırla, dar vakitte izah etmek istediğim ve araştırmacılara bir anda büyük mesafe aldırmak istediğim bir husus daha var…

İrandaki Makhunik köyünün sırrını çözmek için dahi, uzaylıların binlerce yıldır dünyamızda olduklarını ve binbir türlü şeye müdahil olduklarını kabul etmek zorundayız. Başka bir şekilde, yaşanan ve çok şaşırtıcı olan binlerce şeyi izah etmek mümkün olmuyor, olmayacak.

Bu köy ve bu bölge, griler (gri uzaylılar) tarafından kasten kurak hale getirildi. Burada binlerce senedir yaşayan dünya insanları son derece normal fiziki şartlara sahip insanlardı. Bölgenin kuraklaştırılması için sürekli olarak gönderilen elektromanyetik enerjiler/dalgalar, bölgedeki insanların ve hayvanların vücutlarında birçok rahatsızlığa sebep oldular. Hepsi de aşırı radyasyona maruz kalmış oldular. Her gelen nesil, bir öncekinden daha sağlıksız oldu ve bu, uzun bir süre devam etti. Bitki örtüsü kurudu, toprak kurudu, topraktaki faydalı mikroorganizmalar yok oldu, su kaynakları kurutuldu, hayvanlar azaldı ve derken çok feci şartlar oluştu.

O bölge, o bölgenin altına denk gelen devasa yeraltı şehrinde gizlice yaşayan uzaylılar tarafından kasıtlı şekilde kurak hale getirilince, gönderilen sinyallerin yoğunluğu ve şiddeti de o andan sonra düşürüldü. Bu da nesiller nesiller sonra bu insanların tekrar normal boyda, kiloda olmalarına sebep oldu. Şu anda bölgedeki insanlar normal boylarda ve sağlıklı haldeler. Oralarda yeterli teknik imkanlarla ve dürüst şekilde radyasyon taramaları yapılsa, mezarlar ve insan bedenlerinden kalıntılar üzerine yoğunlaşılsa bile neler neler çözülebilir. Yeşiller ve griler, günümüzde de dünyanın muhtelif ülkelerine ve milletlerine bu türlü teknolojik saldırılar yapıyorlar. Kuraklaştırıyorlar, ekinleri hasata yakın zamanda yakıyorlar, toprağı ziraat yapılamaz hale getiriyorlar, temiz su kaynaklarını kurutuyorlar, arıları yok ediyorlar, kuşlara müdahele ediyorlar, bitki örtüsünü darbeliyorlar, insanları topluca hasta edebiliyorlar ve bunlar uzaktan gönderilen sinyaller/enerjiler ile yapıldığı için de iz bırakmamış oluyorlar.

Elbette kuraklık nedeniyle sağlıklı beslenememiş olmaları da Makhunik halkının sağlık sorunları yaşamasına sebep oldu. Lakin asıl sorun bu değildi. Ayrıca bölgedeki insanlar, tenhada kalmış insanlar oldukları için, uzaylı türler bunlar üzerinde sık sık denemeler yaptılar. Bunları topluca kobaylar gibi kullandılar. Zihin kontrollerine aldılar, çeşitli aşılar ya da ilaçlar denediler. Bazılarını delirtinceye ve birbirlerine vahşice saldırır hale getirinceye kadar acımasızca kullandılar. İstediklerini yapabilselerdi, o teknikleri bütün dünya insanlığına yayarak, dünya insanlığını kendilerine köle yapacaklardı.

Bazı insanlar titremeye, daralmaya, bir çeşit kriz geçirmeye başlıyorlar.

Bazı insanlar, enerjisi yüksek bazı doğal taşlara temas ettiklerinde ya da üzerlerinde taşımaya başladıklarında titremeye, daralmaya, bir çeşit kriz geçirmeye başlıyorlar.

Çünkü o insanlara musallat olmakta olan, o anlarda bedeninde bulunan cinler, o taşların enerjilerine dayanamıyorlar, canları acıyor, krize giriyorlar ve cinlerin krizleri, musallat oldukları insanın vücuduna da yansıyor.

Çok ileri seviyede musallat olunmayan ve metafizik saldırılar yapılmayan bir insanın, doğru doğal taşları bir araya getirerek, üzerinde taşıyarak ya da meskeninde bulundurarak metafizik saldırılardan korunması mümkündür. Çok da kolay yoldur. Üstüne fırsat buldukça gün içinde okumalar yaparsa, daha da kolayca korunur. Telegram’daki https://t.me/okumalar kanalında, neler okunması gerektiğine dair detaylı yayınlar bulunabilir.

Mehmet Fahri Sertkaya