Etiket arşivi: BOP

İşte şöyle gerçekleri yazsınlar artık…


Haber metni…

[The Guardian:

Türkiye’deki seçimde kim kazanırsa kazansın, Suriyeliler kaybetmeye hazırlanıyor.]

Ben, Türkiye’deki göçmen sorununu da aslında çoktan çözdüm, sonucu kesinleştirdim. Dünyada, Türkiye haricindeki herkes ittifak etse bile, bu konuda yapacaklarıma da mani olamayacaklar.

Aklı başında olan Suriyeliler ve diğer sözde mülteciler, Türkiye’den kendileri hızla kaçarlar.

Kalanların başına geleceklerden ben hiç mesul değilim. Sözde vatandaşlık verilenleri, diğerlerinden daha da sert muamelelerle yaka paça kovduracağım. Gayr-i menkul almış da güya vatandaş sayılmış olanlara “Alıp götürebiliyorsanız götürün satın aldığınız şeyi ya da götüremiyorsanız da verdiğiniz parayı kara paracı ve vatan haini Tayyip’ten talep edersiniz ve şimdi, hemen şimdi def olun buradan” diyeceğim.

Bütün bu kesimlerden/kişilerden herhangi biri, bir tane polisime ya da askerime elini kaldırsın, o eli kırdıracağım. Gerekiyorsa kopartacağım. Haddi aşanlarına doğrudan sıktıracağım ve leşlerini de İsrail’e atacağım.

“Alın size Büyük İsrail, alın size leş dolu İsrail. Yolun sonu işte buraya çıkacaktı, çıktı” diyeceğim. “Bir daha bizim ülkemize doğrudan ya da dolaylı yoldan tek bir zarar verirseniz, piyonlarınızdan önce, vatansız ve karaktersizlerden önce sizi ezeceğim” diyeceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İnsanlık dışı işler yapılıyor


Ayinlere çoktan başladılar. Zavallı insanları kesiyorlar. İblis’e kurban ediyorlar. Genç kızlara tecavüz ederek öldürüyorlar. Bebekleri kurban ediyorlar. Ağızlarını parçalıyorlar. Ateşe atıyorlar. Cesetlere dikişler atıyorlar. Çiviler çakıyorlar. Asit döküyorlar. Saymakla bitmezler şeytanlıklar yapıyorlar.

Sadece Fener Rum Patrikhanesinde değil, dünyanın dört bir yanında eş zamanlı olarak yapıyorlar.

Metafizikçi tanıdıklarınız varsa, danışın, anlatırlar.

Biz de karşılık veriyoruz. Sebep olmak istedikleri kötülüklere mani oluyoruz.

Şu anda Ayasofya’nın altındaki dehlizlerde de insan kesilen ayinler yapıyorlar.

Hindistan, Japonya, Çin, Kore, Filipinler, Afrika ülkeleri, Rusya, İngiltere, Almanya, ABD diye saysak, her yerde şu anda ayinler var.

Herkes ayın yedisini bekliyor ama sıkıntı ayın beşinden itibaren başlıyor. Belki de büyük sıkıntılar da bu gün ya da altısında olabilir.

Vatikan’da da şu anda ayinler var. Küçük çocuklara tecavüz ediyorlar. Hususi olarak erkek çocukları seçiyorlar.

İsrail de yine fitne başı…
Henüz ölmemiş kurbanların derilerini yüzüyorlar.
Ayinde insan kanı içiyorlar. İnsan organlarını çiğ yiyorlar.

Bütün bu eş zamanlı ve organize ayinlerde en öncelikli hedef benim ölmem ama ölmeyeceğimi biliyorlar. Hiç değilse acı çekmemi umuyorlar. Bir öncelikli hedefleri de siyasi sahada aleyhlerine devam eden her şeyin lehlerine dönmesi…

Gerçek sahada bir hiçler ve metafizikle dengeleri değiştirebilmek istiyorlar. İzin vermiyoruz… Çok geniş bir niyetle, mfs’nin niyetiyle, çok yüksek sayıda kişiye koruma sağlıyoruz. Korunanların da çoğu bunu bilmiyorlar.

Hakkari, Van ve çevre illerde terör saldırları hatta bombalı terör saldırıları yapmayı planladılar.

İstanbul’da kalabalık alış veriş merkezlerinde terör saldırıları yapmayı planladılar.

Ege bölgesinde çok geniş kitlelerin eş zamanlı olarak içme sularından zehirlenmesini ve hastahanelere dolmasını planladılar.

Konya’da olduğu gibi, Antalya’da da obruklar oluşmasını planladılar.

Türkiye’nin her yerinde bir kaos, bir otorite boşluğu oluşmasını planladılar. Bu çerçevede, Türkiye’nin farklı farklı yerlerinde büyük yangın afetleri de planladılar.

Türkiye’nin aciz ve kendini koruyamaz bir görüntüde olmasını istiyorlar. Bunu yapamadıkça, planlar üzerine planlar kuruyorlar.

Planları ve hazırlıkları arasında, uçak gemilerinin arızalanıp da dünyanın gözleri önünde geri dönmesi, hiç yoktu. Yaşan şu onlarca şey hiç yoktu. Planları bozuldukça daha da hırçınlaşıyorlar.

Karadeniz bölgesi için çok çok ileri seviyede fırtınalar, seller, hortumlar, heyelanlar planladılar.

ABD maşasını kullanarak İran’a müdahaleler yapmayı planladılar.

Seyreltilmiş nüve/nükleer bombaları kullanmayı planladılar.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında şu anda yaşanan küçük çaplı askeri çatışmalar bile, kara para gelirleri elde etmek için yapılıyor.

İblis ile Deccal’ın ortak sistemi, kara paradan besleniyor. Kara para ile ayakta durabiliyor.

Bunu baştan beri bilerek, kara para yollarını sürekli kesmiş olmam da Türkiye’nin bu kadar büyük saldırılara uğramasına sebep oldu, oluyor. Kara para kesildikçe onlar daha da vahşileşiyorlar.

Son yıllarda pek çok defa, Suriye’ye gönderilmiş olan askerlerimiz üzerinde, yeni geliştirdikleri silahları acımasızca test ettiler. Şu ana kadar Suriye’de çok fazla sayıda askerimiz can verdi ve gizleniyor. Suriye’de, Libya’da, Somali’de olanlardan bu milletin hala haberi yok. Çok vahşice şeyler oldu ve oluyor. Çok vatan evladını harcadılar ve harcıyorlar.

Şu anlarda da dünyanın siyasi, askeri, mali dengeleri iyice karıştığı gibi, dünyanın üzerine oyun kurduğu Suriye’de de dengeler çok karıştı. Bu nedenle de Suriye’de asker kayıpları yaşıyoruz ve yaşayacağız. Türkiye’nin askerleri, Suriye’de sırf BOP için yani Büyük İsrail Projesi için tutuluyor.

İnsan, organ, değerli eşya, uyuşturucu, silah kaçırmak için, kara para işlerine alet edilmek için tutuluyor.

Esed karakteri iyice ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin emrine girdi. İyice savruluyor ve bu da Türkiye için daha fazla güvenlik sorunu demek.

Türkiye’nin milli güvenliği, Esed karakterinin bir an evvel yok olmasını gerektiriyor.

Dünya genelinde organize şekilde satanist ayinleri yaparak güya beni durduracaklardı, bu günkü yayınlar nasıl, iyi mi?

Hala öleceğime ya da bir şekilde durdurulacağıma inananlar kaldı mı?

Dünya genelinde bankaların krizi daha da derinleşiyor ama bunu da gizliyorlar.

Türkiye’de temiz su kaynaklarının dibe vurduğunu ya da tamamen kuruduğunu nihayet yazıyorlar. Geçen sene ve önceki sene açıkladıkları veriler, tamamen sahteydi. O barajlar, iddia edildiği gibi dolmamışlardı. Şu anda da bu kadar sarsıcı şekilde kurumadılar. “Geliyorum” diye naralar atarak geldi bu sorun ama seksen milyon insanı yine adice kandırdılar ve bu millete organize şekilde düşman oldukları için, bu tehlikeye karşı da hiçbir tedbir almadılar. 15-20 gün içinde güya koca barajlar dolmuştu. O sözde basın ve medya kuruluşları ile çalışanları da bu insanlık suçuna ortaklar. Onlar da yalan olduğunu bilerek haberler yapıyorlardı, yapıyorlar.

Sözde muhalif vekillerin üçü beşi bile bu adice ihaneti, topluca canlara kast edilmesini engelleyebilirlerdi. Umurlarında bile olmadı ve iktidarla zaten aynı partiler, aynı yerlerden emirler alıyorlar, danışıklı dövüşüyorlar ve sadece tabelaları farklı. Her türlü kara para işlerinden beraber besleniyorlar.

Hepsinin de milletin ayakları altında kalması gerekiyor yoksa millet işgalcilerin ayakları altında kalacak. Yoksa millet açlıktan, susuzluktan ve hastalıklardan da kırılacak.

Bütün valilikler, bütün belediyeler alarm haline getirilseydi…

İçişleri bakanlığında merkezi bir yuvarlak masa kurulsaydı…

Türkiye’nin sivil imkanları bu şekilde seferber edilseydi…

Valiliklere ve belediyelere bağlı ekiplerle araçlar afet bölgesine acilen gönderilseydi…

Ordumuza da çok gerek kalmadan, ilk andan itibaren kurtarma ve yaraları sarma, ihtiyaçları karşılama hamlesi mükemmel şekilde başlatılabilirdi. Gerekiyorsa, gerekli kısımlarda ordumuz da vazife alabilirdi.

Pek çok büyük şehirde sadece acil vakalara bakacak tıp personelleri bırakılır, diğerleri eldeki teknik imkanlarla birlikte afet bölgesine acilen nakledilebilirdi. Sadece on saat içinde bile afet bölgesi sahra hastahaneleriyle, doktorlarla, hemşirelerle dolabilirdi.

Devamında her şey çok başka şekilde gelişirdi, yaşanırdı.

Umurlarında bile olmadı.

O saldırgan ülkelerin sözde yardım ve sağlık ekiplerinin afet bölgesine gelebilmesi ve tutunabilmesi için adeta çırpındılar. Biz sahada karşılıklar verip mani olmak istedikçe, o hain idareciler daha çok çırpındılar. Sinsice yollar aradılar.

Şimdi ise… Masum gençler, afet bölgesinden “Suyumuz yok” diyerek paylaşımlar yapıyorlar. Tavırlarından beli ki acilen su ulaştıracak vatandaşlar arıyorlar, devlet değil…

Lanet olasıca Suçişleri bakanı, o uyuşturucu ve organ baronu Solomon Soysuz çıkmış, herkesi toptan tehdit ediyor. “Provokasyondur, dezenformasyondur, ilgili hesaplar takip altındadır, gereken adli işlemler derhal yapılacaktır” mealinde konuşuyor, yazıyor. Şürekası da hemen peşi sıra hamleler yapıyor.

Bu kadar da kahpelik olur mu? Böylesini düşman işgal valisi bile yapabilir mi? Bu kadarına cesaret edebilir mi?

Onca gerçek basın mensubu da bölgeden görüntüler, röportajlar aktardı. Herkes aynı sorunları anlattı, anlatıyor. Bu millet topluca histeri mi yaşıyor, tarihte görülmemiş seviyede bir psikiyatrik salgın mı var yoksa bakanlar, yetkiililer, tarihte görülmemiş seviyede hadlerini mi aşıyorlar?

Bu millet bu tiplere tahammül etmek zorunda mı?
Polisler, jandarmalar, savcılar, hakimler, neden milletin aleyhine tavırlar içindeler? Ek ücretler mi alıyorlar Tayyip’ten ve çetesinden? Valilere, kaymakamlara, adli yetkilere, emniyet müdürlerine bu süreçte ek ödemeler mi yapılıyor?

Emniyet müdürü olabilmiş şeytanın teki, yardım malzemelerini çalmış da suç üstü olmuş. Dürüst polisler işlerini yapmışlar, somut delilleri de toplamışlar, savcı da ilk anda gereğini yapıp evde arama izni vermiş. Arama neticesinde de çalınmış yardım eşyası bulunmuş, o hırsızı neden serbest bırakırlar?

Ne oldu bu devlete, ne oldu bu sisteme? Kime çalışıyor bu sistem? Sistemi kimler organize şekilde ele geçirdiler?

Artık o Soysuz’un ve benzerlerinin emirlerine itaat eden emniyet amirlerinin bile, yargıyı siyasete hatta ihanete hatta yağmaya alet eden savcıların ve hakimlerin bile kafalarını kopartmanın vakti değil mi? Daha neyi görmemiz, yaşamamız gerekiyor?

On milyonlarca kişi ölünce mi aklımızı başımıza alarak bunu yapacağız? Bu, hukuksuz bir düşünce, karar ve eylem değil. Aksine, hukukun gereğidir. Devleti, milleti, vatanı ve can, mal, ırzı korumanın gereğidir.

7 Mart 2023 dolunayının enerjisi, sonrasındaki birkaç haftayı da yoğun şekilde etkiliyor. Bu ayın tamamı riskli…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bölgede bir büyük Ermenistan kurmak hayalleri var şunlarda…

Şu devlet denemez Ermenistan’ın, devlet adamı denemez şu çapulcularını, Ankara hükumeti bu nedenle el üstünde tutuyor, sahada görüntü verdiriyor.

Hain Ankara hükumeti, hainlikte sınırlarını zorluyor. Pervasızca hareket ediyor.

Gizli Ermeni Emine Erdoğan da çok seviniyor, şu çapulcu takımının Türkiye’de böyle gezdirilmesine… Gizli Ermeni Mevlüt’ün açıklamalarına…

Lavrov da Aliyev de Ermeni kökenliler zaten…

Büyük İsrail’e giden yolda, önce büyük bir Ermenistan kurmaktan çekinmeyecekler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İzin vermeyeceğiz


Sizi Ned Price da kurtaramaz. Yardım ya da kurtarma ekibi falan değilsiniz, Türkiye’yi terk edin.

Deprem anından şu ana kadar yüzlerce yalan beyanda bulunan Ankara hükumetinin, Suriye sınırlarının kontrol altında olduğuna dair açıklaması da kocaman bir yalan.

Herkes organize bir silahlı eyleme hazır olmalı. Bu defa işi sadece halkın silahlı mücadelesi temizleyebilir. Ve bu silahlı mücadele en az kuvayı milliye kadar meşrudur, zaruridir.

Bir karış toprağımızı bile kimseye vermeyeceğiz. Suriye’ye de vermeyeceğiz. Suriyeli sözde mültecilere de peşkeş çektirmeyeceğiz. Sözde Kürdistan ve de sözde Büyük İsrail kurulmasına da izin vermeyeceğiz.

Ankara hükumetinin ve ona bağlı olan Kandilli Rasathanesinin depremlere ve şiddetlerine dair açıklamaları da gerçekleri yansıtmıyor. Gerçekler kasıtlı olarak gizleniyor ya da çarpıtılıyor.

Maraş merkezli afet bölgesinde bulaşıcı hastalıkların yayılmaması için devlet gücü ile yapılması gereken onlarca şey şu ana kadar hala yapılmadı, yapılmıyor.

Suriye sınırında kuş uçurulmayacak. İktiza eden her şartta silah kullanmaktan çekinilmeyecek. Bu pis işlerin içinde olan yerli ve yabancı sözde yardım kuruluşlarının ve TSK’nin mensuplarına, araçlarına karşı da tetik çekmekten kimse çekinmeyecek.

İnsan, organ, uyuşturucu, ziynet eşyası, mazot/petrol, elektronik cihaz, beyaz eşya ve hiçbir şeyin kaçakçılığına izin verilmeyecek. Gerekiyorsa Türkiye kısmındaki valilere dahi sıkılacak.

Herkes ya kanun tanıyarak vazifesini doğru düzgün yapacak ya da Türk milletinden bir kurşun hediye alacak.

Geceden beri devam eden şiddetli metafizik çatışmalar, şu anlarda anca sakinleşti… Ortada Türkün kesin zaferi, ezici gücü var. Metafizikçilerinize danışın.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Asrın felaketi falan yok, asrın ihaneti var

Asrın taarruzu var.

Büyük İsrail projesine doğru gitmek isteyenler, önce Büyük Kürdistan mı kurmaya kalkacaklar?

Sınırdan içeriye doğru Suriyelilerin geçirilmesi teşebbüsü olduğu gibi, topluca/milletçe ayağa kalkarak çatışacağız.

“Suriye’nin kuzeyindeki afetzede Suriyeli” diye diye “Destek olmalıyız” diye diye sözde haberler yapıp kamuoyu hazırlamaya çalışan sözde basın mensuplarına hiç acınmayacak. Herkesten önce şu sözde avukatlarla sözde basın mensuplarını harcamamızın vakti gelmiş.

Sözde mülteci yağmacılar arasından, olay yerinde ölenleri ya da göz altına aldıktan sonra öldürdüklerinizi ceset torbalarına koyarak, toplu mezarlara gömüp geçin. Yanlarına sözde avukatlar ile sözde basın mensuplarını da ekleyin. Sözde avukatlarla sözde basın mensupları kısmında imza atmayın.

Akademi Dergisi takipçisi: – Efendim s..aleyküm
Deprem bölgesindeki kurslara otobüs otobüs Suriyelileri bırakıp gidiyorlarmış.Burda kalacaksınız diye.
Videolar ulaştı az önce o bölgeden.

Mehmet Fahri Sertkaya = v.a.s. O hainlerden de başka bir şey beklemiyorduk. Bunu açıkça yapacakları belliydi. Bütün kursları İngiltere’nin, İsrail’in emrine amade ettiler. Bunu fark etmeniz için paylaşımlar yapmıştım dün de kanalda…

Afyon, Uşak ve çevresinde, şiddetli bir depremin hemen ardından oluşabilecek yanardağlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Böyle bir şey yaşanırsa, bölge halkının acilen nasıl tahliye edileceği üzerine planlamalar ve hazırlıklar yapmak gerekiyor.

İsrailliler çıldırmış gibi satanist ayinleri yapıyorlar. Merkeze beni almışlar, bütün Türkiye’ye saldırıyorlar. Metafizikçilerle de çalışın. Mefafizik cepheyi ihmal etmeyin. Ordumuz ve emniyet teşkilatımız içindeki vatanseverler de metafizik hakikatlara uzak kalmasınlar. Tedbirlerini gevşetmesinler.

Bu kuşatmayı kıracağız ve on milyondan fazla sözde mülteciyi Avrupa tarafına zorla süreceğiz. Kimse ümitsiz olmasın. Çok az kaldı…

Onları dışarı atıp kapılarımızı/sınırlarımızı sıkıca kapatacağız.

Avrupayı kazdığı çukura düşeceğiz.

Her şey tersine dönmüş. Çok ifşa olmuşlar. Yeni depremleri de yapamamışlar. Milleti korkutamamışlar, bastıramamışlar. Örgütlediğim direnci de kıramamışlar. Yağmacılara ve bölücülere de meydan açamamışlar. Düşmanların askeri unsurları bir işe yaramamışlar. Hain Ankara hükumeti çökmüş. Gizli Ermeni ve Yahudiler ifşa olmuşlar ve çökmüşler. Adalet sistemi istedikleri gibi davranmaz olmuş. Kimse idam edilmek istemiyormuş. Kimse kafasına bir kurşun hediyesi almak istemiyormuş.

Bu nedenle, şu andaki ağır metafizik saldırıyı beni öldürmek için yapıyorlarmış. Metafizikçilerle görüşün, saldırgan taraflarla nasıl da dalgamızı geçtiğimizi anlatsınlar size…

Yakında metafizik sahanın haricinde, gerçek sahada da üzerlerinden geçeceğiz.


Sözde mülteci yağmacılara yaptıklarımız da onları çok korkutmuş. Kahraman asker ve polisimizin, mazlumların ahını candan ciğerden hissederek vurduğu o yumruklar, tekmeler, coplar ve sıktığı kurşunlar da onları çok korkutmuş.

Şimdi, bu işler tersine dönecek, aleyhlerine dönecek ve dönmesin diye birkaç suni afet daha yapacaklar ama yine de kurtulamayacaklar.

O ülkelerde çalışan santral, işleyen hiçbir şey bırakmayacağımıza eminler ve bunun da şoku içindeler.

Her şeyi şu acılı milletin damarına basa basa, milleti eze eze yapmaya çalıştılar, bu da ters tepti. Bunun şokunu da yaşıyorlar.

Tayyip çıkacak iki tehdit ve hakaret savuracak da herkes susacak zan ettiler.

İlk dakikasından şu ana kadar bu planları bu şekilde bozabileceğime asla ihtimal vermiyorlardı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..