Etiket arşivi: Azerbaycan

O İblis buraya gelecek, nereye kadar saklanacak?


Uzlete çekiliyormuş da bilmem ne yapıyormuş. Bıraksın o yalanları, çarpılmaktan kızarmış piliç gibi oldu da cinlerin arasına çıkamıyor.

Şu olacak, bu olacak dediklerini yapamadı, planları ayaklarına dolandı da ondan da cinlerin arasına çıkamıyor. Yine trilyonla cini üzerimize salarak cehenneme gönderdi, kendi de rezil ve sefil halde meydanda kaldı.

Bir bu kadarını daha hemen şimdi gönderebiliriz. Kaçanlar etek giysinler.

Dünyanın her yerinden metafizikçiler, İstanbul’un İblis’e ve cinlerden olan çetelerine neler yaptığını zaten gördüler.

İblis benim ölmeyeceğimi biliyor. Çekirdek kadromdan olanların hiçbirinin ölmeyeceğini de biliyor ve yine hepinizi kafalıyor.

Ahmaklığınıza doymayın. Kaç senedir size bunu dedim, hala diyorum. Güya seneler önce de kaç kere ölüyordum, ölecektim.

Bırakın bu boş hayalleri… Melhame-i kübra tam olarak patlak verdiğinde ben de çekirdek kadrom da bu harbi sevk ve idare edeceğiz. Onlarca ülkenin ordularını cehenneme topluca göndereceğiz. İblis bunları da biliyor. Kaderi değiştiremeyeceğini de biliyor.

Bundan böyle, öldürmeyen darbe, devleştirir…

Azerbaycan ile Ermenistan arasında ya da Azerbaycan ile İran arasında askeri çatışmalar ya da kapsamlı bir harp yaşanması halinde, çatışmaların tarafı olmayacağız. Azerbaycan’dan yana da olmayacağız. Hiçbir destek de vermeyeceğiz. Hatta Azerbaycan’ın kaybetmesi için, yerinde ve zamanında bazı müdahaleler yapacağız.

Çünkü o çatışmalar çıkarsa, danışıklı dövüş olacak. Gerçek olmayacak. Kara para için, insan ve organ kaçırmak için yapılacak. İstanbul’un yani Türk dünyasının planlarını bozmak için yapılacak. İsrail’den farkı kalmamamış olan kara paracı ve kalleş Azerbaycan, kendine yakışanı bir kez daha yapmış olacak.

Bizim için Azerbaycan diye bir ülke de yok ve ilk fırsatta ayaklarımızın altında ezeceğiz. Aralarında bir avuç gerçek Türk ve müslüman var, sadece onların zarar görmemesi için hassasiyet sergileyeceğiz.

Sodom ve Gomore’ye fark takmış haldeler, lafa gelince Türküz, müslümanız diyorlar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hedefleri çok büyük, içimizdeki ihanet kadar büyük


Oturup planlar yaptılar ve hala yapıyorlar. Hedefleri, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerine de tam manasıyla hakim olmak, açıkça idareleri altına almak.

Ayrıca Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Güney Azerbaycan, Irak ve Suriye’yi de dahil ederek bütün bölgede hakim olmak. İlan ettiğim projeleri kendileri yapmak, bu bölgeyi kendi kontrollerinde dünyanın yeni merkezi yapmak peşindeler. Belde-i Tayyibe’yi de güya kendileri tesis edecekler. Bana mani olmak, yolumu kesmek, kendileri önden gitmek istiyorlar. Zaten Şeytan’a tapınan kuralsızlar, şeytanlaşmış tipler ve hiç umursamadan bu bölgede nüfusu büyük oranda kırmaya başladılar. Siyasi/demografik dengeleri değiştirmek de istiyorlar.

Şimdiden sonra da bölgeye elektromanyetik saldırı teknikleriyle saldırmaya devam edecekler. Temiz su kaynaklarını da bu nedenle hızla, bilimsel izahı yapılamayacak tarzda kurutuyorlar. Uygun saha şartlarını bulabilselerdi, bulaşıcı hastalıkları çoktan yaymışlardı. İlk fırsatta da yayacaklar.

Barajları ve elektrik santrallerini de hedef alacaklar. Ziraatı da ayrıca darbeleyecekler. Bu maksatla, Türkiye’nin devlet gücünün en baştan beri geri tutulmasını, kullanılmamasını sağlamaya çabalıyorlar. Hiçbir şeye gücü yetmeyecek, sürekli dış desteğe mecbur kalmış bir Türkiye görüntüsü oluşturmak istediler. Onca devlet ve ordusu buna baştan hazırlanmıştı ve ben deprem sonrasında buna izin vermeyince, onların istedikleri şartların oluşmasına izin vermeyince, kendini durduramayan, şartları hemen okuyamayan, değerlendiremeyen ve ezber yaptığı şekilde adımlar atan devletler, ordular oldu. Kendilerini suç üstü yaptılar. İspanya bunların başında geliyor.

Bütün bu bölgede kimler varsa, kırıp geçmekten hiç çekinmeyecekler. Türk, Yahudi, Ermeni, Süryani, Ezidi, Gürcü, müslim ya da gayr-i müslim, sünni ya da şii, şucu ya da bucu diye ayırt etmiyorlar, etmeyecekler. Buraları adeta bedavaya, mümkün olursa hiç satın alma yapmadan kendi kontrollerine almak istiyorlar. Onların şirketlerinden biri olan Alarko’nun ziraat işine gireceğini açıklaması ve benim buna karşı hamleler yapmam bile, bu konularla ve bu mücadeleyle bağlantılı. Çok sayıda hükumetin, bana inat şekilde Esed ile son süreçte görüşmeler yapmaları da bu planlarla bağlantılı. Bu planın içinde dünyadaki onlarca farklı devlet/hükumet ve bunların orduları ile gizli servisleri de var.

Bölgedeki yer altı zenginliklerine, en çok da Karun’un hazinelerine ve Göbekli Tepe ile Fırat havzası civarındaki değerli hazinelerle, madenlere ulaşmak istiyorlar. Devamında bütün bölgede madencilik ve definecilik yapmak peşindeler. Bunları çıkartma faaliyetlerini, hep olduğundan farklı gösterecekleri büyük projeler kapsamında sinsice yapmak istiyorlar.

Şu anlarda, hususiyle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yer altındaki devasa tabii gaz kaynaklarını patlatmaktan da çekinmeyecekler. Onları patlatmaları için bölgeye bombalar yerleştirmeleri bile gerekmiyor. Onlar çok ilkel teknolojiler artık… Enerji, frekans, manyetik alan silahları kullanılıyor bu işlerde ve arka planda onları besleyen, enerji sağlayan çok sayıda nüve/nükleer enerji santralleri var.

Bölgedeki rafinerileri, nükleer santralleri de patlatmaktan çekinmeyecekler. Ermenistan’ın o hurdaya çıkmış nükleer santrali hakkında geçmiş yıllarda da ikazlar yapmıştım ve orayı patlatmaktan da çekinmeyecekler. İran’da patlatmaya müsait çok sayıda yeri belki de en baştan patlatacaklar.

Planlar büyük, kasıtlar büyük, düşmanlar çok ama tek büyük sıkıntımız var: Türkiye’nin resmi idaresi, onlara çalışan hainlerin elinde…

Muhalefet de iktidar da on binle gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli mason bürokrat da onlara çalışıyor. Ordumuzun genel kurmay kademesi de onlara çalışıyor.

An itibariyle Ankara ve yakın çevresinin altını oyuyorlar. Yerin altında büyük çaplı düzenlemeler yapılıyor. Bazı yerler oyuluyor, bazı yerler kırılıyor, bazı yerlere gazlar ve sular dolduruluyor.

Köstebek araçlar yani daha önce bahsettiğim ve yer altında hızlıca hareket edebilen, nüve/nükleer teknolojili araçlar kullanılıyor.

Lavrov, kısa süre önce, Azerbaycanla birlikte mega projelere gireceklerini açıklamıştı ama bunun detayları mevzu edilmemişti. Büyük çapta petrol ve gaz işlerine gireceklerini değerlendirenler olmuştu.

Türkiye’nin acımasız saldırılara uğradığı zamanda sözde Türk ülkesi olan Azerbaycan’ın Rusya ile bu denli yakın olmasına ve ortak hamleler yapmasına, ilginçtir ki kimse de tepki vermemişti.

Baştan beri açıkça yazmıştım ki Rusya ile Azerbaycan arasında ciddi sorunlar yok. Ukrayna meselesinde bile danışıklı dövüşmektelerdi hala o vaziyetteler. Yine yıllardır dikkat çekmiştim, Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye zararlar vermek isteyeceklerine…

Şimdi o süreç yaşanıyor. Ankebut Ağı, Türklükle ve müslümanlıkla neredeyse hiç alakası/bağı kalmamış olan ve Türk/İslam düşmanları tarafından idare edilmekte olan Azerbaycan’ı, Türkiye’ye ve Türk dünyasına karşı bir kart olarak kullanıyor. Son suni deprem saldırılarında Azerbaycan’ın toprakları ve o topraklara gizlice yerleştirilmiş olan bazı teçhizat da kullanıldı.

O mega proje denilen şey, az yukarıda yazdığım devasa planlardan başka bir şey değil. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizi ve devamında saydığım ülkelerin topraklarını kapsayacak şekilde devasa bir temiz su, temiz enerji, ziraat, hayvancılık, inşaat, madencilik, denizcilik/balıkçılık, her türlü imalat ve nakliyat işlerine girişecekler. Yapmak istediğim gibi, Kara denizi Hazar denizine bağlayacaklar. Her yerde tuzlu su kanalları açacaklar. Fırat’ı kurutup yatağını genişletecekler ve derinleştirecekler. Basra’ya kadar geniş ve derin bir tuzlu su kanalı da açacaklar.

Çin de bu devasa projenin finansörlerinden biri… Hindistan da bu çok kanlı ve çok vahşi projenin tam içinde… Batı tarafı karşı duruyor zan etmeyin, onlar da beraberler ve bu planın içindeler.

Baştan beri ifade ettiğim gibi, bu suni deprem saldırılarında en çok da ABD, Rusya ve Çin’in elindeki elektromanyetik saldırı sistemlerini kullandılar.

O ülkeden sayılmaz Ermenistan’ın, tiplerine bakılmaz, serseri görüntülü sözde yetkililerini afet bölgesine getirip boy gösterdiler, bu bile bu proje kapsamında verdikleri bir mesajdı…

Plan büyük, çok büyük ve vakit dar.

Şimdi ben böyle açık açık yazıyorum diye, son iki buçuk senedir olduğu gibi, bu defa da tehir olur, uzar, bozulur, iptal olur diye kimse kendini kandırmasın. Buradan dönüş yok. Bu mücadele verilecek. Vatan, millet, devlet muhafaza edilecek. Onlar, bekleyemeyecek şartlar içindeler. Hepsi de aslında iflas etmiş haldeler ve son kartlarını oynamaktalar.


Türkiye’de volkanik dağların peş peşe patlaması ihtimaline karşı da hazırlıklar, planlamalar yapılmalı. En başta da halk bilgilendirilmeli. Aniden bir volkanik patlama yaşanırsa, ilk anından itabaren safha safha neler yapması gerektiğini, halk bilmeli. Bunları öğretmek de devletin vazifesi…

Bursa için en büyük tehlikelerden biri de volkanik patlama tehlikesi…

Manisa, Uşak, Afyon hattında çok şiddetli volkanik patlamaların yaşanması ihtimali var. Bu patlamalar önce çok şiddetli depremlere ve devamında yoğun kül/duman ile lav çıkışına sebep olabilir. Bu ihtimal yüksek, çok yüksek bir ihtimal. Öncelikle Uşak’ta, sonra Afyon’da böyle afetler yaşanbilir. Manisa ise risk sıralamasında üçüncü sırada…

Bunlar da malum ülkelerin, orduların, gizli servislerin planları arasında…

Ege bölgemizde yerin altında, farklı farklı noktalarda/konumlarda, çok büyük su kütleleri var. Çok büyük alana yayılmış olan bu su kütlelerinin altında ise uzaylı şehirleri var.

Ege bölgemiz sonradan volkanik patlamalar ile oluşmuş bir bölge ve onbinlerce senedir dünyalılar da uzaylılar da bu bögede yerin altına ve üstüne suni müdahaleler yaptılar. Çok büyük ihtimalle, bölgenin bu hale gelmesi için, geçmişte kontrollü şekilde volkanik patlamalara da sebep olundu.

Günümüzde Ege denizine olan sınırlarımızın bile suni sınırlar olduğunu, insan eli ve çok yüksek teknoloji ile yapılan müdahaleler sonrasında oluşmuş sınırlar olduğunu, daha önce de yazmıştım.

Hususiyle Manisa’nın altında çok büyük su kütlesi var ve bu hususa aslında ahir zamana ve hz Mehdi’ye dair hadislerde (herkesin anlayabileceği açıklıkta olmasa da) temas edilmiş.

Benzeri sarsıcı gerçekler Muğla ve Mersin için de var. Oralarda da çok suni müdahaleler ve yoğun yer altı sistemleri var.

Ülkemizin altındaki çok sayıda yer altı şehirlerinde, fiziki görünüşleri birbirinden farklı olan çok sayıda uzaylı insan türleri yaşıyor. Ye’cüc ve Me’cüc bunlardan sadece ikisi, onların haricinde dünyada onlarca başka uzaylı insan türü var.

Bu uzaylı insan türlerinden bazıları, sadece bir ya da bir buçuk karışımız kadar küçükler. Bazılarının sanki doğuştan kalkanlı vücutları var. Bazıları yeşil, bazıları gri, bazıları sarı, bazıları kahverengi, bazıları mavi derilere sahipler.

Kafa ve vücut oranları hep değişik değişik. Bazıları hem suda hem de karada rahatça nefes alabiliyorlar. Bazılarının sırtlarında doğuştan kanatları var ve karada yürümenin haricinde, sorunsuzca havada uçabiliyorlar.

İblis, bunların hepsine ayrı ayrı oyunlar, tuzaklar kurmuş vaziyette… Bunların neredeyse tamamını satanistleştirip o asıl Deccal’a yani uzaylı Deccal’a bağlamış vaziyette…

Bu türler arasından çoğu, yeryüzüne çıkarlarsa hemen öleceklerine, hemen lanetleneceklerine inandırılmış haldeler. Dünya insanlarına büyük bir düşmanlık halinde yetiştirilip yaşatılıyorlar.

Ahir zamanda, hz Mehdi, Deccal ile İblis’in ortak sistemini, onların dünya düzenini yıktıktan sonra, yeni bir dünya düzeni tesis edecek ve o uzaylı türlerden hala hayatta kalabilmiş olanlarını da hz. Mehdi idare edecek. Altı ile üstü ile dünya tek devlet olacak. Geçmişte dünyayı tek devlet halinde idare eden dört hükümdardan sonra, beşinci hükümdar da hz Mehdi olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Her an her şeye hazırlıklı olun


Her an sahaya inebilirim, herkes her şeye hazırlıklı olsun. Bütün dünyaya çok kesin, çok net bir bilgiyi ilan ediyorum: Rusya iflas etti ve ona düşman görünen ülkeler bile bu gerçeği insanlıktan gizlemeye çabalıyorlar. Son süreçte yaşanan pek çok siyasi gelişme, danışıklı dövüşten ibaret…

Rusya bu iflası yaşamasın diye, Maraş merkezli suni deprem saldırıları da yapıldı. Çok şeyler de denendi ama hiçbiri işe yaramadı.

Yine herkes bilmeli ki Rusya Federasyonunun devlet sistemi düzgün işlemez vaziyette. Yaşanmakta olan çok sarsıcı gelişmeler dünya basınına açıkça yansımıyor.

Balkondan düşenler, müstehcen görüntüleri paylaşılanlar ve benzeri gelişmeler, devede kulak sayılacak hadiseler. Şu anda Rusya’nın içi kaynıyor ve doğru düzgün işler vaziyette bir Rusya yok.

Bir süre önce yazdığım gibi Rusya, gerçek bir harpte kendini bile savunamayacak vaziyette…

Buna rağmen, o Rusya’ya sözde/görünürde düşman olan ülkeler, Rusya’nın değil, Türkiye’nin üzerine oynadılar. Rusya’ya değil, Türkiye’ye son darbeleri vurmaya kalktılar. Aslında İstanbul’u/Mfs’yi durdumaya çabaladılar. Bunda da başarısız oldular ve günlerdir büyük siyasi, mali, askeri krizlerdeler.

“UFO’ya bak UFO’ya” oyunları bile gündemi meşgul edebilmek için oynandı.

Rusya-Ukrayna danışıklı dövüşü kapsamında bölgede konuşlandırılan askeri unsurların çoğu aslında Türkiye’ye karşı bölgede toplanıyorlar.

Rusya Federasyonunun parçalanmasına mani olamazlarsa, Türkiye’nin bir anda nasıl bir siyasi, askeri ve mali güce ulaşabileceğini çok iyi biliyorlar. Kabus gibi bu korkunun içindeler ve bundan çıkamıyorlar.

Bu nedenle, bir avuç azınlık hariç, geriye kalanlarının Türklükle ve Müslümanlıkla zerre kadar bağı kalmamış olan Azerbaycan’ı da maşa olarak kullanıyorlar. Dünya basınına yansıyan hadiselerin, görüşmelerin, açıklamaların hepsinin gerçek olan ve insanlıktan gizlenen arka planları var.

Bütün dünyanın gözleri önüne açıkça serdim ki ABD değil sadece, yanına onlarca ülke de gelse, Türkiye’yi işgal edebilecek ordulara, donanmalara, mali güce, eğitime, tecrübeye, mühimmata, benzine, cesarete sahip değiller.

Sadece elektromanyetik silahlar, uzun menzilli füzeler, nükleer bombalar kullanarak varlık gösterebilirler. Bir de savaş uçakları ile kısmi hava bombardımanları yapabilirler. Başka hiçbir hünerleri yok.

Ellerindeki en tesirli kart ise, sayıları on binleri bulan ve Türkiye’de her etkili/yetkili yere getirilmiş olan gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason hainler…

Türkiye için asıl tehdit bunlar ve bunların oyundan düşürülmesinin hemen sonrasında somut şekilde dünya lideri olacak bir Türkiye var.

Tarafların bu kadar korkmasının ve saldırgan olmasının arka planında bu gerçekler var

Seçim falan olmayacaktı, yine olmayacak. Türkiye genelinde OHAL şartlarına herkes hazır olsun. Bu OHAL’i AKPKK ya da başka bir sözde siyasi parti ilan etmeyecek ve yönetmeyecek. Herkes hazır olsun ve ayağa kalksın. Üzerine ne düştüğüne, neler yapabileceğine baksın.

Ne beni yok edebildiler, ne Türkiye’yi… Şimdi hamle sırası bizde ve hamle için doğru zamana da geldik.

“Açık alan toplantıları ile gösteri yürüyüşleri, oturma eylemi ve miting gibi etkinlikler”, yetkililer tarafından keyfi şekilde engellenemez.

Vatana ihanetleri, kanun tanımaz oldukları, sürekli halkı tehdit ettikleri, mafya babacıkları ile halkı korkutmaya çabaladıkları açıkça gözler önünde olan… Yüz binlerce kişinin kasten ölüme terk edilmesi sonrasında “gerçek” tek bir soruşturma bile başlatmayan… Askerimizi sahaya indirmemenin ardından birbirini yalanlayan onlarca açıklama yapan… Birinin bile hala istifa etmediği de görülen şu seçilmişlerin ya da atanmışların emirlerine uymak mecburiyeti yoktur. Hukukta, kanunda böyle bir zorunluluk yok.

Bu türlü emirlerin tamamı hükümsüzdür, bağlayıcı değildir.

Türkiye an itibari ile bir kanun devleti değildir. Orman kanunlarını hakim kılmaya çabalayan ve buna açıkça ve defalarca teşebbüs eden hainlerin “resmi” idaresi altındadır.

Türk milleti olarak bu ihanetleri, cinayetleri, katliamları bir an evvet durdurmak bir tercih hakkı değil, milli bir vazifedir. Söz konusu kişilerin söz konusu hükümsüz emirlerine itaat etmek vatana ihanet etmektir.

Maraş merkezli suni deprem saldırıları sonrasında afet bölgesine dönüşen o bölgenin yükünü vatandaşlarımız daha fazla taşımak zorunda değildir.

Bu güne kadar hukuksuzca, zorla toplanan deprem vergilerine ne oldu? Kim/ler çaldıysa derhal geri getirsin, hemen devletin ve milletin menfaatine olacak şekilde kullanılsın ya da bu tarihi çapta kanunsuzluğun ve hırsızlığın hesabı, ilgili herkesten sorulsun.

Türkiye hukuk devleti ise, bu yapılır. Hukuk devleti değilse, ilgili kişiler ayaklar altına alınır.

Suni deprem saldırıları sonrasında toplanan yardım paraları nerede? Ne zaman bölgeye “gerçekten” kullanılacak?

Kızılay’ın yetkililerinin depremden iki üç gün sonra fahişelerin mekanlarında eğlendikleri meydana çıktı, kim gereğini yapacak? Kimin paralarıyla eğleniyorlardı?

Kızılay’ın, zaten milletin yardımları ile ürettiği çadırları, bir de milletin yardımları ile satın alan AHBAP’a sattığı açıkça gözler önünde, kim, hangi kurum ve yetkililer müdahale edecek? Türkiye hukuk devleti ise müdahale edilir, değilse müdahale etmeyen yetkililer de ayaklar altına alınır.

Nerede o gizli Ermeni ve büyükbaş vatan haini Binali Yıldırım? Nerede ailesi, akrabaları? Kimseyle helalleşilmeyecek, ilgili herkese hesap sorulacak. Küstahlaşıp devlet gücünü milletin aleyhine çevirmeye kalkan her kim ise ayaklar altına alınacak.

Madem o çadırlar vardı, o imkan eldeydi, günler boyunca afet bölgesinde on binlerce insanın battaniyeye sarılarak o kış şartlardında sokaklarda yatmasına neden izin verildi? Kimin izni beklendi? Düşmanın işgal valisi olsa memleketin başında, bu kadar rahat hareket edebilir miydi bu ülkede?

Madem ki o çadırlar vardı, madem ki onca tıbbi imkan da sağlık çalışanları da vardı, neden ille de o yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelmeleri için hamleler yapıldı?

Hala Türkiye’nin elinde çok sayıda sahra hastahanesi, yeterli tıbbi malzemeler, yeterli sağlık çalışanları var ve neden afet bölgesinde hala o yabancı unsurlar var?

Sahra hastahanesi kuran onlarca ülkenin ve NATO teşkilatının insan, organ hasadı yapmasına neden izin veriliyor?

O sözde sahra hastahanelerinin etrafında durarak cep telefonları ile görüntü alanlar neden engelleniyor? Bizim askerimiz ve polisimiz, vatandaşın çektiği görüntüleri cep telefonlarından neden sildiriyor?

İngiltere’den, ABD’den, İsrail’den talimat alan AKPKK-MHPKK organize suç, terör ve ihanet örgütü, işine geldiği anda, lazım olan her yerde askeri de polisi de fazlasıyla hazır ediyor.

İşine gelen yerde iş makinelerini de yakıtlarını da kamyonları da personelleri de hazır ediyor. Tıkır tıkır işletiyor sistemi… İşine gelince her şeyi alasıyla organize ediyor da neden gerçek yardımları, neden gerçek milli güvenlik tedbirlerini organize etmiyor?

Neden bu kadar açık ihanetlere ve kasıtlara rağmen birileri basında, medyada ve sosyal medyada hala “ihmal, liyakatsızlık” diyor?

İhmaller ve liyakatsizlik ikinci planda, aleni şekilde ihanet var, kasıt var, katliam var, kim bunu görüp de milleti oyalayabilir? Bunu yapmak basın ve medya özgürlüğü müdür, bunca vahim insanlık suçlarına bile suç ortağı olmak mıdır? Herkes titreyip kendine gelsin. Şu anlarda yaptığı icraatlarla, bulunduğu safla, herkes kendi sonunu belirliyor.

Ne kadar rest çekersem çekeyim, ayağa kalkabilecek bir dünya yok. Üzerimize gelebilecek bir dünya yok. Hepsinin hali Türkiye’den bin beter…

Sağcı, solcu, şucu, bucu diye ayırt etmeyeceğim. Dik duran, hesap soran, hak arayan, hukuk isteyen, ihanete isyan eden herkesi, her grubu/kesimi destekleyeceğim. Gerekiyorsa silahlı unsurlarımla destekleyeceğim.

Hiç kimse tereddüt etmesin, başka Türkiye yok…

Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan, Suriye, Irak, birlikte hareket ediyorlar. AKPKK de MHPKK de CHPKK de HDPKK de Muharrem de Ümit de onlarla bereber hareket ediyorlar.

O sözde siyasi partiler ve liderler, bir yandan NATO ile AB ile ABD ile ve İsrail ile de beraber hareket ediyorlar.

Afrika kıtasındaki ilgili taraflar, gruplar da tetikte olsunlar. Ankebut Ağı Türkiye’de açıkça devrildikten hemen sonra Afrika kıtası da hürriyetine koşacak. Ankebut Ağı ülkelerinin hepsi kendi dertlerine düşmüş olacaklar ve Afrika’ya müdahale edemeyecekler.

İngiltere de her an iflas edebilir. ABD’den bile önce tam bir iflas haline girebilir.

Çok güzel, çok hayırlı şeyler olacak. Korkaklar ölecek, cesurlar muzaffer olacak. Sürü belasını bulacak, millet kurtulacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

TSK helikopterleri afet bölgesinde uçacak

Hava muhalefeti yok. Hemen şimdi Hatay’ın üzerinde gerekiyorsa Türkiye’nin bütün askeri ve sivil/idari helikopterleri seferberlik halinde uçacaklar. Göstermelik birkaç uçuş da yapmayacklar. Bölgeyi tahliye de etmeyecekler.

Türkiye devletinin imkanları Suriyeli teröristler, Libyalı teröristler, Somalili teröristler, İsrail, İngiltere, ABD ve benzerleri için kullanılmayacak. Hemen şimdi Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatleri için kullanılacak.

Bu defa da hala vatandaşlarımızı ölüme, soğuğa, çadırsızlığa, açlığa, ilaçsızlığa, doktorsuzluğa, askersizliğe, yağmaya, teröristlere bırakamayacaklar. Gerekiyorsa üstlerinize sıka sıka bu milletin hizmetine ve muhafazasına koşacaksınız.

Şu anda orada vali de belediye başkanları da belediye personelleri de bazı emniyet personelleri de depremzede vaziyette…

Hemen çevre illerden kolluk takviyesi de yapılacak.

Gemiler git gel yapmayacaklar. Gidecekler, kalacaklar, tedavi edecekler, ilaç verecekler, doyuracaklar ve bölgede kalacaklar. Kimseyi başka yerlere nakil etmeyecekler.

Hiçbir yabancı ülkeden, Azerbaycan’dan bile sözde yardım ekipleri kabul edilmeyecek ve bölgede hala mevcut olanlar da derhal def edilecek. Gitmeyene sıkın, ne vebali varsa benim üzerime…

Kimse ile tartışılacak, vakit kaybedilecek zaman değil. Anlamak istemeyene hemen sıkın, leşini de ortada bırakın. Hiçkimse sizleri ceza evlerinde yatıramayacak. Söz veriyorum…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Afet bölgesinde hiçbir ülkenin keyfi işlerine müsade edilmeyecek


Lavrov suretindeki biyonik robotun içinde, Tayyip suretindeki biyonik robotun içindekinden daha kıdemli bir uzaylı var. Aralarında işbirliği yapıyorlar.

Tayyip’in bu süreçte Rusya’ya ve Çin’e de çok kazandırmasını, talepleri yerine getirmesini istiyorlar. Buna karşılık ona da pay vermek, onu iktidarda tutmak gibi vaatlarda bulundular.

Lavrov karakteri Kazakistan merkezli olarak Türk devletlerini elinde tutmak istiyor. Azerbaycan ve Ermenistan ile de hususi olarak ilgileniyor. Lavrov’la paslaşan bütün uzaylı türlerin bütün yer altı şehirlerini ve sistemlerini yaktıracak, bozduracak, yıktıracağım.

Bu şu demek… Türk coğrafyasının tamamında peş peşe depremler, depreme denemez ani ve tek darbeler, acayip gürültüler, değişik afetler hatta yer çökmeleri yaşanabilir.

Lavrov karakteri ile paslaşanlar Türk coğrafyası ile sınırlı olmadığına göre, diğer yerlerde de bu gibi haller yaşanacaktır. Çin başta geliyor…

Şi karakteri de Lavrov karakteri ile sıkı paslaşıyor.

Çin’de yerin altında da üstünde de ihtilaflar arttı, daha da artıyor. İyice birbirlerine düştüler. Çin şimdi daha da aciz, daha da çaresiz.

Maraş merkezli suni deprem saldırılarını, onlarca ülkeyi ve onlarca uzaylı türü düze çıkartabilmek için de yapmışlardı ama bu yaptıkları da daha şimdiden aleyhlerine döndü.

Afet bölgesinde hiçbir ülkenin keyfince işler almasına, keyfince işler yapmasına, projelere girişmesine izin vermeyeceğiz.

Hain Ankara hükumeti ile beraber hareket eden bütün ülkelerde yerin altını da üstünü de cehenneme çevirmeye devam edeceğiz. Biraz para kazanmak isterken trilyonlarca dolar kaybetmek isteyen, sayamayacağı kadar çok can kaybı yaşamak isteyen ülkeler, taraflar, Ankara ile paslaşsınlar.

Bölgede ya da Türkiye’nin hiçbir yerinde, Ankara ile paslaşan hiç kimsenin madencilik yapmasına da izin vermeyeceğiz.

Afet bölgesi için sıkıntılar, riskler devam ettikçe biz doğrudan İsrail’i muhatap alacağız. Çok fazla can ve mal kaybına sebep olacağız. Gerekiyorsa oralarda nefes alan bir kişi bile bırakmayacağız. Orada da yerin altına, üstünden önce saldıracağız.

Yabancı sözde kurtarma ekipleri hakkında sık sık yanlış, yalan haberler yapılmıyor. Gerçekten kaçıyorlar ama Ankara ve kendi hükumetleri araya giriyor ve o insan şeytanlarını daha fazla sahada tutmaya çalışıyorlar. Sonra haberleri, açıklamaları bile yalanlıyorlar.

Ben söyleyeceğimi söyledim ki kalanları ölecekler. Leşleri sağda solda bulunacak. Hiç kimse de benden ya da Türkiye’den hesap soramaz, soramayacak.

Ehemmiyetine binaen tekrar ediyorum.

Hiçbir ülkenin, yardımlarını, ülkesinin reklamına çevirmesine, siyasi ve ticari/mali nüfuz vesilesine çevirmesine asla izin verilmeyecek.

Böyle davranan hiçbir ülkenin yardımları kabul edilmeyecek. Ya da kabul edilen yardımlarının üzerindeki logolar, yazılar, bayraklar kapatılacak.

Yardım göndermişler diye, hiçbir ülkenin hiçbir adamı ya da onların buradaki yerli işbirlikçileri, sahada rahat rahat dolaşmayacak. Oraya buraya karışamayacak.

AFAD’ın idari kadrosunun haricinde, Kızılay’ın idari kadrosuna sıkılması da beni vicdanen rahatsız etmiyor, etmeyecek. Bunu yapanlara şimdilik cezalar verip ceza evlerine koyacaklarsa bile, çok yatacaklarını zan etmiyorum. Çünkü hepsine af çıkartırım da yine de içeride yatırmam.

Ayrıca pek çok afetzede için şu anda ceza evi şartları, dışarıdaki şartlardan çok daha iyi ve onların çoğu için böylesi daha hayırlı olur.

Bu ülkede hala çok ama çok pislik var ve bir şekilde bunlar temizlenecek.

Saçma sapan demokrasi, özgürlük, seçim ve sandıkta hesap sormak naralarıyla oyalanacak vaktimiz yok.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi