Aleyna Tilki bir gizli Yahudi ve ayinlerde insan katleden bir Satanist

Aleyna Tilki’nin annesi de babası da Sabetaycı gizli Yahudilerin Kapani kolundan olan kişiler. İkisi de bitik, ikisi de insanlıktan çıkmış ama Aleyna’nın yeri çok daha ayrı bir yer…

Biraz sonra yazacaklarımı hemen Emniyete, adli makamlara da atın, Aleyna’ya ve çevresinde olanlara da atın. Ben, yazıp iddia ettiğim her şeyi ispat edeceğim. Ya beni yargılayıp ceza versinler, ya onu ve ismini anacağım diğerlerini yargılayıp cezalar versinler. Ya da buna birileri mani olursa, karışsın artık Türkiye, yıkılsın artık ortalık.

“Yahudinin yemeği pişmemiş, tutmuş pişirmek için dünyayı yakmış”

Babası Mehmet Tilki de annesi Havva Öztel de Sabetaycı gizli Yahudilerin Kapani kolundan kişiler ama ikisinin de hayatları boyunca herhangi bir dinle, ibadetle, ahlak sistemi ile gerçek manada bağları olmamış. Bunlar için Sabetaycı gizli Yahudilik bir din olmaktan çıkmış, kolayca bu milleti sömürmek, dejenere etmek, bu millete ihanet ede ede ve her kötülüğü ede ede dünya malı, makamı ve şöhret elde etmek için bir tarz, bir usul olmuş.

İçlerinden çıktıları Sabetaycı gizli Yahudi cemaatinin mensubu olan gizli Yahudi kişilerle sadece dünyevi/maddi hedeflerle paslaşmaları olmuş, oluyor. O kadar mide bulandırıcı hayatları var ki bildiklerimin tamamını anlatsam, bunlara insan demeyeceğinize de eminim. Para, maddi imkan, rütbe, makam, itibar, şöhret elde etmek için dünya nüfusunun tamamına yakınını bile yakıp geçebilecek ve sonra bir dakika bile sıkıntı duymayacak tipler. Hani “Yahudinin yemeği pişmemiş, tutmuş pişirmek için dünyayı yakmış” meselesi…

Aileyi yakından tanıyan pek çok kişi, birbirlerinden habersiz olarak hep aynı şeyleri anlatıyor ki Havva en hakikisinden bir fahişenin teki. Önceleri böyle şeyler yapmazmış ama kocasının yükselmesi için rütbelilerle yata kalka, gerçek manada fahişeleşmiş. Bir süre sonra fahişeliği para için yapar olmuş ve parayı veren herkes düdüğü çalar olmuş. Daha sonrası ise daha vahim. Mehmet, Havva’yı peşkeş çeker olmuş. Maddi olarak yükselelim de nasıl yükselirsek yükselelim felsefesini benimsemişler. Sonra Havva zaten paranın çoğunu kendisi kazandığı için Mehmet’in varlığına ihtiyaç duymamış. Mehmet’ten daha büyük, daha geniş çevreli, daha hızlı yükselmesine aracılık edecek bir başka pezevenk arayışına girmiş.

Soyda Havva Öztel tarafından geriye doğru giderseniz yolunuz İzmir Yahudilerine çıkıyor. Zaten ailenin bir süre sonra Konya’dan İzmir’e gitmesinin, yerleşmesinin en büyük sebebi bu… İzmir’i gerçek vatanları görüyorlar. Orada çok sayıda gizli Yahudi akrabaları var, kendilerini yalnız hissetmiyorlar ve kendi inançlarına, fikirlerine, kılık kıyafetlerine göre yaşamaları, İslami bir çevre baskısı altında kalmadan yaşamaları daha mümkün oluyor.

Aile arasında konuşulan ve yine dışarıya da sızmış şöyle bir bilgi de var ki bu soy bir yerde Rusya’daki Yahudilere çıkıyormuş. Rusya Yahudileri buraya gelmişler ve soy devam etmiş.

Gizli Yahudi Acun Ilıcalı ve etrafında toplaşmış gizli Yahudi ekip hakkında geçen sene sarsıcı yazılar yazmıştm ve o zaman da “Bunları Acun’a, Şeyma Subaşı’na atın, isterlerse tartışmaya girsinler. İsterlerse hukuk yoluna gitsinler” demiştim. Bir sustular, hala susuyorlar. Ne bir sözlü yalanlama, ne bir yayın kaldırtma, ne bir ceza davası açma var. Açamazlar da yapamazlar da…

Acun üzerinden kurulan, şu milletin dinini ve ahlakını daha da hızla çökertmek, İslam’dan, İslami hayat tarzından uzaklaştırmak, ahlakını tamamen yok etmek için işletilen ve her aşaması CIA tarafından kontrol edilen, türlü rezilliğin sanat ve yetenek ve çağdaşlık gibi gösterildiği şu kirli, kanlı, adi çark üzerinden meşhur edilenlerin çoğu zaten gizli Yahudi ve gizli Ermeni kişiler. Bunlardan biri de Aleyna Tilki…

Acun’un yarışmalarına katılacak kişiler, başvuru yaptıklarında, neyin ne olduğunu bilen bir ekip başvuru yapanlar hakkında ince ince araştırma yapıyor. Kendi gizli ve hain cemaatlerinden, gayr-i müslim ailelerden gelenleri öne çekiyorlar. Sonra yarışma boyunca da bunlar hep ayrıcalıklı oluyorlar ve kollanıyorlar. Bunlardan tutanlar, artık ünlü olanlar da kendi hallerine bırakılmıyor. Sistem bunları, Müslüman milletimizin asimile edilmesi, maddeten ve manen dejenere edilmesi e sömürülmesi projelerinde kullanmaya devam ediyor. Aleyna’nın da bu şekilde elinden tuttular. Sektörde hep var olmasını hatta daha fazla meşhur olmasını, tesirli olmasını sağladılar, sağlıyorlar.

Bir süre sonra Aleyna’nın Amerika’ya yerleşmesi de gerçek kimliği, gerçek hedefleri, Satanistliği ve hatta ayinleri ile alakalı…

Onu Amerika’ya çektiler, çünkü Aleyna’nın kendi gerçek dinine ve davasına daha sağlam bağlanmasını istediler. Hangi hususlara dikkat etmesi gerektiğini, Müslüman milletler arasında aynı şekilde asimile etme işlerini yapan diğer gizli Yahudilerin nasıl tecrübelere sahip olduğunu, Türkiye’de hangi değerleri nasıl yıkabileceğini, öncelikle hangi değerleri yıkması gerektiğini v.s öğretmek için bir Amerika süreci başlatıldı.

Hatta Şeytan’a insan kurban edilen ayinleri “kaliteli” şekilde yapabilmesi için de Amerika’ya çektiler.

Gizli Yahudi Acun Ilıcalı, gizli Yahudi Aleyna Tilki’yi meşhur edip bir seviyeye getirdikten sonra yine gizli Yahudi olan Emrah Karaduman’a gönderdi. Acun “Sana birini göndereceğim. Çok yetenekli birisi. Kendisinin geleceğini parlak görüyorum. Onun elinden tut, parlat. Onu bizim sektörümüze hazırlayıp sokalım.” dedi.

Sonra projenin devam eden aşamalarını Emrah Karaduman’a bıraktı. Acun “Çok yetenekli” derken, Aleyna’nın da bu milleti dinen, manen, ahlaken çökertme projelerinde çok işe yarayacağını, Aleyna’nın zaten gönüllü ve hazır olduğunu kastediyordu.

Emrah, Aleyna’nın üzerine çok düştü. Böyle bir fırsatın olmasına çok sevindi. Aleyna’yı gerçekten çok hızlı bir şekilde yetiştirip epeyi kıvama getirdi.

Çok fazla bir zaman geçmemişti ki Aleyna Tilki, insan katledilen Satanist ayinlerine, Emrah Karaduman’la beraber katılır olmuştu. Aleyna’yı ilk defa böyle bir ayine Emrah götürdü.

Size biraz ayinlerden de bahsedeyim

İhtiyarları ve beş yaş altını tercih etmiyorlar. Bunun haricinde olanları ve özellikle de bakir, bakire Müslümanları tercih ediyorlar.

Şeytan’a kurban keserken, kurbanın şartlarının iyi olması gerektiğine inanıyorlar. Bakir bir erkek ya da bakire bir kız bu nedenle çok değerli.

Bu gizli Yahudiler bu ayinlere kız-erkek karışık olarak katılıyorlar. Ayinlere 7, 11, 13, 21 kişilik gruplar halinde katılıyorlar. Kaç kişinin katıldığı da önemli. Ara sayıları istemiyorlar.

Kurbanları ya çırılçıplak ya da çırılçıplağa yakın şekilde soyuyorlar. “Ey Şeytan! Adağımızı kabul et. Onun ömrünü bize ver.” diye, Allah’a dua edilirmiş gibi Şeytan’a/İblis’e dua ediyorlar. Yapacakları kötü işlerde Şeytan’dan yardım istiyorlar, zorlandıkları hususlarda yardım istiyorlar. Dileklerini söylüyorlar. Sonra, bozulmuş Tevrat’ı, Kabala’yı falan fazlaca bilmedikleri için, sağdan soldan duydukları bazı İbranice metinleri de okuyorlar. Sonrası ise kan donduran cinsten…

Bağladıkları kurbanın vücuduna bazen kalemle bazen bıçakla keserek şekilller çiziyorlar. Bunlar Yahudilerin/Satanistlerin hep kullandıkları, bilinen işaretler. Altı köşeli Yahudi yıldızını da kurbanların bedenlerine çiziyorlar. Münevver Karabulut cinayeti de tam olarak böyle bir Satanist ayin cinayetiydi. Emrah ve Aleyna’nın etrafındaki gizli Yahudi kişiler de zaten Satanist sadist Cem Garipoğlu ile tanışık olan kişiler.

Çoğunlukla kurbanlar kalbe sokulan özel bir bıçak ile öldürülüyor. Lakin bu aşamaya gelmeden önce erkek ve kız kurbanlara toplu tecavüz ediliyor. Akla hayale gelmedik sadistlikler, işkenceler yapılıyor. Özellikle genç kız olan kurbanların tırnakları diri diri çekiliyor. Bu kısım anlatılabilecek gibi değil ama kurbanlar öldükten sonrası da akıl almaz bir hal.

Ölen kurbanın kalbini çıkartıyorlar. Oradan akan kanı gruptaki herkesin üzerinde gezdirip üzerlerine sürüyorlar. Bazısı ağzını açıyor ve akan kanı içmeye çalışıyor. Mümkün olmazsa bunlar elleri ile kurbanın kanını yüzlerine, ağızlarına sürüp emiyorlar. Sonra çığlık çığlığa hallerde partiye devam ediyorlar. Bazen kurbanların bedenlerini parçalıyorlar, bazen olduğu gibi bırakıyorlar, uğraşmıyorlar.

Gizli Yahudi cemaati içinde bu gibi ayinlerden sonra bu sadistlerin arkalarını toplamakla görevli ve de tecrübeli adamlar var. Onlar gelip kurbanların cesetlerini alıyorlar, yok ediyorlar. Ayin yapılan mekanları da temizliyorlar. Bunlar telefon görüşmelerinde “Bizim çocuklar yine ortalığı dağıtmışlar, gidip temizleyin” şeklinde konuşuyorlar.

Boynuzlar çok önemli…

Dünyanın her yerindeki Satanistler, Şeytan’ın/İblisin bir cin olduğunu biliyorlar. Cinlerin onun soyu/evlatları olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle bütün ifrit cinleri de şeytan olarak görüyorlar.

Cinler, bizim inançlarımıza göre de iki çeşittir. Marid cinler ve ifrit cinler. İfritler boynuzlular, daha sert tabiatlılar ve insanlara karşı çok düşman ve zararlılar. Satanistler tapındıkları Şeytan’ın boynuzlu bir şeytan olduğunu biliyor ve mümkün oldukça boynuz temalı fotoğraflar çektiriyorlar. Tıpkı Aleyna Tilki gibi…

Aleyna’nın o kıyafetindeki boynuzlar, hesapsızca yapılmış şeyler değil. Hatta kulaklarının o şekle getirilmiş olması bile ifritlerle alakalı. İfritlerin boynuzları olduğu gibi kulakları da böyle değişik.

Cam silen bir sahipsiz dilenci çocuk, bir Satanist ayini ve sadist Aleyna Tilki

11 yaşında, sokaklarda cam sildirilen, dilendirilen zavallı bir sahipsiz erkek çocuğuydu. Onu yolda gördüler, kafaladılar, konuştular, oynadılar ve arabaya aldılar. Aleyna’yı tanıyordu. Arabada Aleyna olduğunu görünce sevindi, çocukça tepkiler verdi. Onu Aleyna’nın evine götürdüler. Yemek verdiler, içecek bir şeyler verdiler. Garip çocuk, kim bilir nasıl sevinmiştir. Sonra içirdikleri bir şeyin içine ilaç kattılar ve onu bayılttılar. Aleyna’nın evinin bodrum katında, ayin yapmaya müsait bir yere götürdüler. Üzerinde sadece iç çamaşırı kaldı. Sırt üstü yatıyordu. Bağlamaya gerek duymadılar. Göğsüne kalemle o meşhur işaretlerini, sembollerini çizdiler. Şeytan’a dualar ettiler. Yine İbranice metinler okudular. Sonra “Dualarımızı kabul et” diyerek bıçağı çocuğun kalbine sapladılar. Sonra kalbini çıkarttılar. Kafasını kestiler. Kanını kendilerine sürdüler, parmaklarını kullanarak kanını ağızlarına götürdüler ve emdiler. Bıçak vurma, kafasını kesme, kalbini çıkartma tarafını Emrah Karaduman yaparken, grubun diğer üyeleri sevinçten çığlık çığlığa bir haldeydiler. Aleyna Tilki de alkış tutuyor, kahkahalar atıyor, olduğu yerde zıplayıp duruyor ve ara ara çığlıklar atıyordu. Zaten kendileri de uyuşturucu ve kafa yapan farklı kimyevi maddeler kullanıyorlar.

“Çok bağırdı ya o, biraz zor oldu.”

Vak’alardan biri, telefon dinlemesiyle ortaya çıktı Emrah Karaduman’la Aleyna Tilki telefon görüşmesi yapıyorlardı. Gece katlettikleri kurbanı, gündüz telefonda mevzu ediyorlardı. Aleyna’nın afyonu anca patlamıştı. Yenice kalkmıştı. Görüşmenin ilk zamanlarında Aleyna kurbanı hatırlamıyordu bile… Aleyna: Akşamleyin ne oldu ya, kafam çatlıyor, ben pek hatırlayamıyorum. Fazla mı kaçırdım ne… Emrah: Evet, sen baya bir koptun. Bu sefer bizi aştın. O nasıl dağıtmaktı öyle. Kızı mahvettin. Aleyna: Ne kızı ya, pek hatırlamıyorum. Emrah: Doğru hatırlayamazsın, çok kaçırmıştın. Esmer olan vardı ya hani Aleyna: Hee, tamam. Şimdi hatırladım. Çok bağırdı ya o, biraz zor oldu. Emrah: Olsun, öyle olması daha güzel değil mi? Anca tadı çıktı. Aleyna: Neyse, sonra görüşelim. Ben duşa falan gireceğim.

Sözünü ettikleri esmer kurban, arkadaş grupları arasından, Yahudi olmayan bir genç kızdı.

Kurban da dahil olmak üzere hep beraber uyuşturucu içtiler. Sonra kurbanı alıp bağlayıp ayine geçtiler. O sırada çok debelendi, inledi, bağırdı.

Aleyna, çırılçıplak denebilecek bir halde kurbanın üzerinde oturup debelendi, bıçakla kurbanın vücuduna şekilleri çizerken yavaşça ve derince çizdi, kesti. Büyük acılar yaşamasına sebep oldu. Kurbanın tırnaklarını bu aşamadan önce çekmişlerdi. Bu kurbanın kalbine bıçağı da Aleyna vurdu. Cesedi kendileri parçaladılar.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Bir Yorum Yazın