Etiket arşivi: AB

Hep beraber göreceğiz

Türkiye mi çökecek, Shell mi çökecek…


Türkiye mi çökecek, ABD mi çökecek…

Türkiye mi çökecek, Rusya, Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, İran, AB mi çökecek…

Hep beraber göreceğiz Deccal’ın sistemini oluşturan devletler ve yer altı şehirleri mi çökecek yoksa Türkiye mi çökecek.

Bekleyin, kısa süre sonra JP Morgan’ı, Sony’i, Samsung’u, Tesla’yı da göreceksiniz.

O saydığım ülkelerin ve ayrıca o ülkelere ait markaların hallerini de göreceksiniz.

Hala Kuzey akım hattını kimin patlattığını bulamadılar da o ülkeler kendi aralarındaki kontrollü/danışıklı siyasi atışmalarla size mevzuyu unutturdular. Hala Kırım köprüsünü kimin, nasıl patlattığını da bulamadılar.

Metafizikle bakıyorlar, İstanbul’un sinyaline girdiğini kısa sürede görüyorlar. Etrafınızda varsa metafizikçiler, sorun, size de anlatsınlar. Bunlar çok zor işler değil…

Türkiye’ye yapılan hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacak. Dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse insan ve organ kaçakçılığı yapamayacak. LGBT sapıklığını yayamayacak. Rest çeke çeke yok edeceğim o rezillikleri… Direnenler ve bu süreçte Türkiye’ye saldıranlar da işte bu hallerde olacaklar. Bu süreçte kendine gelmeyen Türkiye’deki yığın/sürü de imha olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

TSK hiç bir ülkenin planlarına alet olmayacak

Çin’in Rusya’ya silah vermesi ya da vermemesi, gerçekten müttefik olması ya da olmaması, bizim meselemiz değil. Bizim siyasetimize, hedeflerimize, planlarımıza zarar vermiyor, engellemiyor.

Bu türlü dengeler, gelişmeler karşısında ABD’nin AB’nin, İngiltere’nin ya da NATO ittifakının başına neler gelebileceği de bizi ilgilendirmiyor.

Türkiye olarak bu meselenin de hiçbir tarafında değiliz. NATO tarafında da değiliz.

Türk ordusuna güvenerek adımlar atanlar, hemen yolun başında tıkanıp kalırlar.

Türkiye, kendini savunmak haricinde ve çevresindeki Türkleri savunmak, işgal altındaki topraklarını geri almak haricinde askeri güç kullanmayacak. Kimsenin danışıklı ya da yarı danışıklı planlarına alet, maşa, piyon olmayacak.

Bu duruşun aksine olarak, hain Ankara hükumetinden yapılan açıklamaların, alınan ve duyurulan kararların tamamı hükümsüzdür ve Türkiye’yi bağlamaz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Türkiye’yi yıkabilecek güçleri yok


ABD’nin Türkiye’ye “gerçekten” maddi yardımlar yapabilecek gücü yok. Battı, bitti ABD… Kendi halkını da dünya insanlığını da suni gündemlerle, UFO’larla oyalayarak zaman kazanmaya çalışıyor.

Türkiye’deki İstanbul merkezli direnişi kırmayı deniyor ve bir yandan da suni afet saldırılarının ardından insan, organ, ziynet eşyası kaçırmaya çabalıyor. Yana döne nakit para arıyor. Kara olsun, kanlı olsun ama para olsun, hiç umursamıyor. Baştan beri böyleydi zaten ABD, hiçbir zaman süper güç de olmadı. Hepsi reklamdı, propagandaydı. İngiltere, ABD’yi kara para işlerinde, katliamlarda, işgallerde maşa olarak kullandı ve ABD’de kara paradan ötürü bir maddi refah oluştu. Onun da kimseye hayrı olmadı. İnsanlarının tamamına yakını insanlıktan çıktı. Ne doğru düzgün devlet sistemi, ne ordusu, ne imalatı, ne sanatı, ne hikmeti, ne milli birliği var. Hiçbir şeyi yok, çünkü yedikleri haram, içtikleri haram, giydikleri haram, bindikleri haram… ABD’yi askeri müdahalede darmadağın etmek, bazı küçük Asya ülkelerini askeri müdahalelerle darmadağın etmekten yüzlerce kat kolay. Çünkü ordudaki silahlar, araçlar, mühimmat, insan faktörüne bağlıdır aslında… İnsan, insan değilse, o teknik imkanlar hiçbir işe yaramaz. ABD’nin kendini savunmak için bile savaşma kabiliyeti şu anda yok. Önümüzdeki 40 yıl daha olamaz. Nesil değişmedikçe, duruş değişmedikçe olamaz. ABD’nin de ömrü yok ve paramparça olacak.

Sadece ABD değil, onun sözde müttefikleri de aynı hallerdeler. İngiltere’nin hali ABD’den bile beter. İsrail senelerdir memurlarına maaş ödemekte büyük zorluklar çekiyor. Üstelik kara para gelirlerine rağmen… İstanbul kara para işlerini gün gün daha da bozuyor ve bunları bir ateş sarıyor.

Türkiye’den çaldıklarının küçücük bir kısmını Türkiye’ye güya nakit yardım diye verebilirler, başka bir şey yapamazlar.

Bunların onlarcası bir araya gelseler de Türkiye’yi gerçekten işgal edemezler. Hain Ankara hükumeti Türkiye’yi bunlara harpsiz, direnişsiz teslim etmenin peşinde ama yine de hem de şu şartlarda Türkiye’yi işgal edemediler, zaten edemezler.

Yıllardır söylediğim gibi, Türkiye büyük acılar, afetler, sorunlar, mali krizler hatta açlık/kıtlık yaşayacak. Sancılı bir süreç yaşayacak ve işte yaşıyor. Bunlara tamamen mani olmayacağımı ama Türkiye’nin bekasını ve birliğini muhafaza edeceğimi tekrar tekrar ifade etmiştim. Türkiye’nin varlığına ve birliğine karşı kim, kimler kastediyorsa acımasızca parçalarım.

Ben ABD, NATO, AB, Çin, Rusya, şu bu tanımam… Yerin altını da tanımam, üstünü de tanımam. Cinler alemini de tanımam.

Türkiye kimseden yana değil. Kendisi bir güç unsuru ve henüz açıkça ilan etmemiş olsalar da dünyanın her yerinden gerçek dosları, müttefikleri var. Türkiye, dünyanın gerçek merkezi… Türkiye, dünyayı işte bu hallere getiren, güya medeni, örnek, güçlü ülkelerin onlarcasını harpsiz şekilde deviren ülke…

Türkiye gücünün farkında ve suni afetlerle de diz çöktürülemez. Türkiye’yi işgal teşebbüslerinde hiçkimse netice alamaz. İttifaklar da alamaz.

Şimdi hain Ankara hükumetine gelip burada saha turları atanlar, çok yakında kendilerini çukurlarda bulacaklar. Hainler marifetiyle Türk milletine ve en çok da İstanbul’a meydan okuduğunu zan edenler, ne kadar büyük bir hülyanın içinde yaşadıklarını, derin acılarla sarsılıp uyandıklarında anlayacaklar.

Türkiye bir NATO üyesi de değildir. Hain Ankara hükumetinin mensuplarının ve dahi TSK’nin hain dolu Genelkurmay kademesinin kararları da açıklamaları da hükümsüz.

Bunların topluca İngiltere’ye, İsrail’e, ABD’ye, Rusya’ya, Çin’e yani Ankebut Ağına çalıştıkları, Maraş merkezli son suni afet saldırılarından sonra bir kez daha somut şekilde gözler önüne serildi.

Ben, değil bunları, bunlardan çok öncekileri bile tanımadığımı, o hainlerin kararlarının bile hükümsüz olduğunu… Türkiye’nin demokratik cumhuriyet rejiminin bile hukuki zeminde hükümsüz olduğunu… Şu, bu antlaşmalarının da tamamen hükümsüz olduğunu… Bütün bunlarda Türkiye’nin lehine olan maddelerin kabul göreceğini ama aleyhine olan maddelerde, hususlarda gerçek Türk idarecilerin yeni kararlar alacaklarını da ilan ettim.

Hal böyle iken, bu apaçık gerçeği de görmezden gelmeye çalışmak, bir hain hükumetin ve üç beş hain subayın marifetiyle koca Türkiye’ye oyunlar kurmaya kalkmak, aslında çaresizliğin, bitik vaziyette olmanın emarelerdir.

Gerçekten güç sahibi olunmadığının, yapabilecek hiçbir şeyleri kalmadığının emareleridir.

Türkiye, kendini savunma refleksine devam edecek. Suni afet saldırısından sonra nasıl da bir “millet” gibi durmuşsa, bu duruşunu devam ettirecek.

Ordu da emniyet de millet de benimle… Bu mücadeleyi sevk ve idare etmeye, Türkiye’nin varlığını ve birliğini muhafaza etmeye devam edeceğim.

Bu süreçte oyun içinde oyunlar kurulmak istenmesine de müsaade etmeyeceğim.

Şu andan itibaren, ben aksini ilan edene kadar, Türkiye’nin ordusu, Türkiye’nin muhafazasından başka bir mücadelenin içinde olmayacak. NATO kapsamında bir operasyonun içinde bile olmayacak. Rusya-Ukrayna cephesinde yaşanan ve büyük kısmı danışıklı olan savaşta da ordumuz olmayacak.

NATO diye bir teşkilat kağıt üzerinde var, basın ve medya faaliyetlerinde var, hain hükumetlerle paslaşarak yaptığı küstah açıklamaları da var ama görelim bakalım uygulamada var mı… Sahada var mı…

Görelim bakalım, Türk ordusu olmadan bir halta yarıyor mu… Çoktan diz çöktürdüğüm Rusya’ya, şu şartlarda bile operasyon yapabiliyor mu…

Ya da çoktan diz çöktürdüğüm ve düştüğü şartlara hala inanamayan ve şokunu atlatamamış olan İran’a gücü yetiyor mu…

Haydi görelim bakalım, yok hükmündeki NATO ve ABD ve onu tepeden yöneten İsrail ile İngiltere, Türkiye’yi mi işgal edebiliyor, İran’ı mı, Irak’ı mı yoksa Rusya’ya askeri müdahale mi yapabiliyor.

Kimin hülya peşinde koştuğu benim meselem değil. Kimin, ciğeri beş para etmez, ihanetleri açıkça gözler önünde olan ve gölgelerinden bile korkan Ankara hükumetinin üyelerine neler söylettiği bile umurumda değil.

Ben buradayım. Yıkılmaz dağ gibiyim ve güç kaybetmiş bile değilim. Aksine, şu son suni afet saldırılarından da güçlenerek çıktım ve Türkiye’yi de aslında güçlendirdim. Güç, sadece asker, silah, mühimmat, araç sayısı değildir. Sadece para değildir. Güç işte budur. Bu duruştur. Bu şuurdur, bu vasıftır, bu cesarettir, bu birliktir. Bu maneviyattır.

Kimse karşıma çıkmasın, boş boş manevralarla sahayı germesin ve ayaklarımın altında kalmasın. Ya da herkes kendisi bilir. Benden söylemesi…

İskenderun’da ya da başka bir yerde NATO faaliyeti görmek istemiyorum. Sözde insani yardım iddiasıyla ortada görünmelerini bile istemiyorum. Omuz atın dağılsınlar, dağılmayacaklarsa sıkın atın. Kim ne karşılık verebilecekmiş bir göreyim. Ona göre yolumuza bakalım.

Hain bürokratların, subayların, amirlerin hatta savcılarla hakimlerin talimatlarına uyuyormuş gibi yapın, oyalayın, dolaştırın, uymayın. Sistemi iyice kilitleyin.

Türkiye olarak Rusya ile muharebemiz devam ediyor. En isabetli anda/şartlarda, bunu cephe savaşına da çevireceğiz. Lakin NATO’ya, AB’ne, İngiltere’ye maşa, beleş asker de olmayacağız.

Onlardan kim kimi vuruyorsa, biz olmadan vuracak ve yenebiliyorsa yenecek. Şuradan, şuraya, onlara yarayan bir adım bile atmayacağız.

Rusya ile NATO arasındaki mücadele, Rusya ile NATO arasındaki meseledir. Biz NATO üyesi değiliz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Mfs faktörü

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev:

“Zafer bizim olacak. 1812 ve 1945’te olduğu gibi.” demiş. Halt etmiş o biyonik robot… O tarihlerde “mfs faktörü” yoktu. Günümüzde ise var.

Ve mfs baştan Ruslara “Ya savaşa savaşa muzaffer olacaksınız ya da savaşa savaşa parçalanacaksınız” demişti, dinlemediler. Burunlarının dikine gittiler, sert kayaya çarptılar.

Safha safha köşeye sıkıştıkça, daha düne kadar “Çin bizim gerçek müttefikimiz” diye de konuşuyorlardı ama ben “Rusya ile Çin’in gerçekten müttefikliği yok ve olamaz” diyordum. İşte, kısacık süre sonra manzara meydanda… Rusya, Çin’in umurunda bile değil ve İstanbul’u dinlemeyen Çin de kendi derdiyle uğraşmaktan, etrafını bile göremiyor.

AB ve ABD içinde Rusya’ya daha doğrusu Rusya’nın idaresini elinde tutan uzaylı gruba çalışan biyonik robotlar olmasa, perde arkasında uzaylı dengeleri olmasa, İstanbul’un çökerttiği Rusya’nın üzerinden onlarca devlet geçmişti ve Rusya onlarca defa yok edilmişti.

Öyle görünüyor ki ben kısa süre sonra bir yazı daha yazarım ve “Gördünüz mü, güya Rusya zafer kazanacaktı. İşte neler oldu” derim.

Öyle “temiz” çökerttim ki Rusya’yı bu saatten sonra uzaylılar değil, Supermen bile kurtaramaz.

Ha bu arada, Putin nerede? Yaşıyor mu?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Sanki Rusya Federasyonunun temsilcisi..

Sanki AB’nin değil de Rusya Federasyonunun temsilcisi..

Yine yapmış yapacağını ve savaşma kabiliyeti kalmamış, çökmüş, bitmiş haldeki Rusya Federasyonunu kollamaya çabalamış.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Borrell:

“Rusya’nın savaşmaya, kaybetmeye ve toparlanmaya alışkın olduğunu unutmamalıyız. Hitler ve Napolyon’a karşı böyle olmuştu.” demiş.

Üstelik, herkes biliyor ki Hitler’i Sovyetler/Rusya yenmedi. Hitler’in ordusu ve bürokrasisi içten çökertildi. Ordusuz, kurmaysız kaldığı ve Alman devleti içindeki bürokratların çoğunun ona itaat etmediği halde bile Hitler, Rusları uzun süre daha ezebildi.

Ruslar, şu koca Türk dünyasında bile aslında bir hiçti ve tarihte yaptığı şeylerin çoğunu yapamazdı. Ruslar, uzaylı tarafların elinde bir kart olarak kullanıldılar da öyle bir tarih yaşandı. Şimdi ise uzayı tarafların dengeleri tarumar oldu. Rusların gerçek hali de gözler önüne çıktı.

İstanbul, istediğinde Rusya’yı devleştirdiği gibi, istediğinde de kolayca çökertti. Hepsi bu… Aksini söyleyenin bir art niyeti vardır. Ruslar şu anda köşeye sıkışmış fare kadar çaresizler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi