Mehmet Fahri Sertkaya tarafından yazılmış tüm yazılar

Nedir bu sessizliğin sebebi?

Yoğunluktan yazmaya fırsat bulamıyorum, çok geniş cephelerde mücadelemiz devam ediyor ama son zamanlarda cemaatimizin içindeki münafıklardan, hainlerden, kara paracılardan da çok sayıda kişi çarpılacak öldü. Bir gizli Yahudi ve mason olan Osman Yanal bunlardan biri… Bir gizli Ermeni ve mason olan Şükrü Taşkıran ise bir diğeri…


Üst isimler konuşuluyor, haber oluyor ama alt tabakadan çok çok daha fazla münafık çarpılarak ölüyor da haber olmuyor. 

Bir de farkında mısınız, böyle kişilerin çarpılıp cehennemlerine yol almalarından sonra, arkalarından bu kadar ağır yazıyorum ama her seferinde derin bir sessizlik var. Topluca endişe, panik, korku hali var. Hiç değilse aileleri, evlatları, yakın mesai arkadaşları ya da çoktan kendini Şeytan’a satmış ve mason olmuş Alihan Kuriş tepki vermeli, öyle değil mi? Nedir bu toplu ve kararlı sessizliğin sebebi?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Kimse heyecan yapmasın

Cemaatimiz içindeki rezilliklerin ifşa olmasını sağlayacağım. Bütün toplumu sarsacak gelişmeler/hadiseler üst üste yaşanacak. Tahammül sınırlarını zorlayan hakikatler olacak bunlar… Lakin kimse heyecan yapmasın. Meydana çıkartacağım rezil işleri yapanlar, aslında cemaatimizin mensubu gibi görünen kara paracı, gizli hristiyan, gizli yahudi, gizli mason kişiler…

Ankebut Ağının, cemaatimiz içine sızmış kadrolarının meydana çıkartılma vakti geldi. Bunların çoktan insanlıktan çıkmış ve katli vacip olmuş muzır varlıklar olduklarını bütün dünyaya göstermenin vakti geldi. 

Cemaatimizin samimi mensupları arasından, salih ve saliha kardeşlerimizin arasından, salih rüyalar görenler olacak. Daha çok merhum Kemal Kacar Bey Ağabeyimizi görecekler. Önümüzdeki süreçle alakalı ve ayrıca şahsımla, mücadelemle alakalı hususlar onlara çok kuvvetli şekilde gösterilecek. 

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Cezavinde ve hastahane sürecinde yaşanan skandalların bazıları

Türkiye’de artık mahkeme kararlarına itaat etme zorunluluğu yok.

Türkiye’nin sistemi çoktan çöktü.

Türkiye’de hükumete, kararlara, genelgelere, savcılara ve hakimlere itaat etme zorunluluğu yok. Çünkü hiçbirinin meşruiyeti yok.

Türkiye’de milletçe bir kurtuluş mücadelesi verilmesi çoktan şart oldu.

Türkiye’de hangi konuda nasıl kanunlar çıkartılacağına, nasıl kararlar alınacağına, kimin tutuklanacağına, kimin ne kadar ceza alacağına, kimin tahliye edileceğine TBMM ya da mahkemeler değil, Mehmet Haberal, Devlet Bohçalı, Solomon Soysuz, Tayyip Erdoğan karar veriyorlar. Mason tarikatı karar veriyor.

Sesli anlatımda bahsedilen ve ceza evi idaresi tarafından “görülmüştür” kaşesi vurulan, UYAP sistemine dahil edilen ve temiz eller operasyonuna sebep olması gerekirken hiçbir şeye sebep olmayan dilekçemi 20 Nisan 2020’de Akademi Dergisinin Telegram kanalında paylaşmıştım. Dilekçemin görüntüleri şurada: https://t.me/AkademiDergisi/41480

MFS – 31 Ocak 2022

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Farz olan çarşaf değil, tesettürdür


Ne tarih bilirler, ne fıkıh… Ne de bilseler gerçekler işlerine gelir. Hep bir yobazlık, hep bir inat, hep bir aldatıcılık…

İyi bilinmeli ki, kendisini mürşid hatta müceddid zan eden ve bu iddia ile yüz binlerce müslümanı peşine takan cami imamlarının iddia ettiğinin aksine, çarşaf “çarşaf-ı şerif” değildir. Hanım sahabeler de kara kara çarşaf değil kara kara ferace giymiştir. Çarşaf farz değildir. Çarşaf Ortodoks Hristiyanlarda da Ortodoks Yahudilerde de vardır.

Müslüman kadınlara farz olan ise tesettürdür ve tesettürün belirli bir kıyafeti yoktur. Bir çuval giyerek bile örtülmesi emir edilmiş yerlerini örten bir müslüman kadın, tesettür emrine riayet etmiş olur. Çarşaf, burka, ferace, pardesü v.s. hususi olarak emir edilmemiştir. Zaten dünyanın yedi ikliminde, artı 45 derece çöl sıcaklığında, eksi 45 derece Sibirya soğuğunda ve çok çeşitli iklimlerde ortak olarak çarşaf giyilebileceğine inanmak sadece cahillik ve samimiyetsizlik değil aynı zamanda bir akıl hastalığının alametidir.

Peygamberimiz (s.a.v) de kendi zamanında Rumların giydiği tarzda dikilmiş bir cübbeyi giymiştir. Ayrıca İslam’ın emir ve yasakları zamanla değişmez ama kılık kıyafet, fenni ve teknik araç gereç, ev ve iş eşyaları, eğitimde ve öğretimde kullanılan aletler hep değişir.
Ortodoks Yahudi hahamları da çarşafın Ortodoks Hristiyanlarının kıyafeti olduğunun farkındadırlar ve son yıllarda Ortodoks kadınlara hitaben “Yanılıyorsunuz. Kara çarşaf siz ortodoks Yahudilerin değil Ortodoks Hristiyanların kıyafetidir. Bu çarşafı giymenizi yasaklıyoruz” diyorlar. Sert tedbirler alıyorlar, ciddi baskılar yapıyorlar.

Sultan Abdülhamid Han’ın çarşafı yasaklatması hadisesi de gerçektir. Bu husus Osmanlı arşivleri ile de sabittir. Gerekçesi de çarşafın Ortodoks Hristiyan kıyafeti olması ve çarşaf giyenlerin kimliğinin tespit edilememesi nedeni ile fitne çıkması, hırsızlık, arsızlık ve fuhuş aracı olarak kullanılmasıdır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

___________________________________________

Sultan Abdülhamid Han’ın çarşafı yasaklattığına dair resmi vesika şu adreste: http://www.GercekMahmudEfendi.blogspot.com

#BozukTarikatlar
#Nursuzlar
#İsmailAğa
#Fıkıh
#MahmudEfendi
#CübbeliAhmedHoca