Ankara, İsrail ile danışıklı dövüşüyor

Kimse kancaya takılmasın.

Kameralara oynuyorlar, daha önce onlarca kere yaptıkları gibi…

“Hamas terör örgütü değildir.” Diyebilen ve kendilerine Ankara hükumeti de denilen şey zaten terör örgütü.

Tayyip, şu anda dünyadaki en büyük teröristlerden biri… Tıpkı talimatlar aldığı Netanyahu gibi…

Hamas terör örgütü de Netanyahu’dan talimatlar alıyor.

Hala Türkiye’ye ve bütün orta doğuya ihanet etmek için çırpınıyorlar. Hala siyonizme ve Londra’ya hizmet ediyorlar.

İstanbul’un estirdiği hiçbir rüzgarı tersine de çeviremezler, lehlerine de dönüştüremezler.

Türkiye bu hainlerin elinde değil ve Filistin meselesinin tarafı da değil. Bir çöpünü bile bu meseleye sarf etmeyecek ve ordusu da hiçbir yere gitmeyecek. Bu hainlerin hiçbiri hayatta kalamayacak. Hususiyle Abdullah Gül ile yedili çetesinin mensuplarının öldürülme şekilleri tarihe sarsıcı kayıtlarla geçecek. Londra da İsrail de çökecek. Hamas’ın da kökü kazınacak.

Bir tarafta şunun bunun piyonları racon kesiyor, danışıklı dönüşüyor, hala İsrail’e çalışıyor, bir tarafta ise borsa devre kesiyor.

Büyük çöküş

Arka plana hiç bakmayın, rezalet, rezalet…

Filistin’den istedikleri gibi kara para elde edemeyecekler. Kara para bekledikleri diğer yerlerden de paralar gelmeyecek.

Kara paraya dayandırdıkları TR maliyesi bu defa engellenemez şekilde çökecek.

Borsa savruluyordu, yüzde beş, on falan değil, çok fena çakılacaktı. Devre kesmek, yalan açıklamalar yapmak, türlü hilelere başvurmak çare değil. Borsadaki oyunları da devam edemeyecek. Yine de çakılacak. Öyle bir çakılacak ki “Keşke bunun yerine büyük İstanbul depremi olsaydı. O bile bu kadar yıkıcı olmazdı” diyecekler.

Çaresizler, tükendiler, hareket sahaları kalmadı. Son oyunları da tutmadı, işe yaramadı, İstanbul engelini geçemedi.

Tekrar ediyorum:

– Sadece TR’de değil, bütün dünyada peş peşe çökecekler. Borsalardan, hisselerden uzak durun. Kripto paralardan uzak durun. Paranızı nakitte tutmayın. Değerli madenlere çevirin ve onları da asla bankalarda tutmayın. Küçük kazançlar peşinde gereksiz risklere girmeyin. Emniyet kemerlerinizi takın.

TR ile ABD en önden çökecek, bu ikisinden hangisinin ilk çökeceği kesin değil sadece…

Çin’den uzak durun. Çin’deki batış, çöküş, diğer ülkeler gibi olmayacak. Çok şiddetli savrulacaklar, dibi görecekler.

Kara para ve sömürmeye dayalı bir mali sistemi olan Japonya’da da büyük çöküş yaşanacak.

Güvenli liman dünya genelinde yok. Tek güvenli liman, değerli madenleri elinizde tutmanız.

Mali savrulmalarla birlikte siyasi savrulmaları da görünce şok olacaksınız. “Bu dünyaya kim ne yapmış böyle, bunlar nasıl gerçek olabilir” diyeceksiniz.

Filistin’e yakıt göndereceklerine, İsrail ordusu ve ABD ordusu denilen şeylere göndersinler. Onların daha çok ihtiyacı var.

Beş parasızlar…
Meteliğe kurşun değil, göbek atıyorlar. Kurşunları bile az.

İsrail ordusu denilen şeyin sözde askerleri, o ibneleşmiş pislikler, kenar köşelere sinerek kadınlar gibi ağlaşmakla meşguller.

ABD’nin de İsrail’in de ordusu yok. Onlara ordu denemez. Psikopatlar, cinsi sapıklar, ruh hastaları, ayyaşlar ile dolu. Düşmanı görünce ilk iş olarak kendi kafalarına sıkacak kadar ölüm korkusu yaşayanlarla dolu.

Hamas, talimatları Netanyahu’dan alıyor olmasaydı, şimdiye kırk kere o esirlerin tamamını serbest bırakmıştı.

İran’ın başındakiler ve Mısır’ın başındakiler İsrail’e, İngiltere’ye çalışıyor olmasaydı, şimdiye kırk kere o esirlerin serbest kalmalarını sağlamışlardı.

Danışıklı dövüşler ifşa oldukça, İsrail ve ABD’nin acizlikleri gözler önüne çıktıkça, hareketlenmeleri ve şiddetlenmeleri lazımken gün gün daha da sakinleşiyor İran ve Mısır tarafı…

Suudi Amerika, Yemen’den İsrail’e doğru atılan füzeleri havada imha ediyor. İsrail zarar görmesin diye elinden gelenİ yapıyor.

Suudi Amerika diye gerçek bir devlet de yok. Onun ordusu da yok. Suud ordusu denilen şey de Amerika’nın, İsrail’in, İngiltere’nin tam kontrolünde…

Şartlar böyle olmasa, TR’nin başındakiler de dahil, orta doğudaki bütün sözde hükumetler kendilerine çalışıyor olmasa, İsrail kim ki çıkıp “Bütün orta doğuyu değiştireceğiz” diyecek?

Bunu yirmi yıl önce ABD dedi de ne oldu? Nasıl bir sona ulaşabildi?
Bunların yapabilecekleri şeyler belli:

– Kendilerine çalışan hükumetlerle ve ordu liderleri ile danışıklı atışma, dövüşme

– Bol bol basın, medya, sosyal medya yalanları, yönlendirmeleri

– Bu süreçte kara para elde etmek

– Bu süreçte mümkün olan her yeri yağmalamak, ta ki bankalardaki külçe altınlara kadar…

– Bu süreçte insan ve organ kaçakçılığını artırmak

– Bütün caniliklerine rağmen kendilerini mazlum göstermek

– Yapabilmişlerse sürecin sonunda az da olsa topraklarını genişletmek

Çin, Suriye sorununun çözülmesini istemiyor. Kara para işlerinin Suriye’de de tamamen bozulmasından çok korkuyor. ABD ile gerçekten çatışmıyor, dövüşmüyor. Lakin Çin tarafında herkes, danışıklı bir dövüşün içinde bulunduklarını bilmiyor ve bu, zaman zaman sahanın gerilmesine sebep oluyor. Sonra danışıklı şekilde sakinleştiriyorlar sahayı…

Sahi, Tayvan krizi var diyorlardı, ne ara ve nasıl söndü yine?

Eğer ABD ile hatta NATO ile Rusya danışıklı dövüşüyor olmasaydı, son bir sene içinde Rusya hükumeti ve Putin, hiç değilse kırk kere devrilmişti. Rusya’da hiç değilse kırk kere siyasi ve mali savrulma yaşanmıştı. Yüksek ihtimal ki Rusya çoktan parçalanmıştı.

Beraber kara para işlerine devam etmek istediler, sömürme işlerine devam etmek istediler, TR’de kontrolü elden kaçırmamak ve Ankara çetesini ayakta tutmak için de çırpındılar, sonuç hüsran… Hep beraber dibi gördüler, hep beraber kilitlendiler.

Şimdi bir yandan da Ankara çetesi ona buna atarlanmak, siyasi kriz görüntüsü oluşturmak istiyor. Çünkü malİyeyi, borsayı, dövizi daha fazla baskılayamayacaklar ve uzun zamandır çok baskılandığı için artık akıl almaz şiddette bir kriz patlak verecek.

Mesela şöyle diyecekler:

“Filistin’in yanında durduk, maliyemizi (ekonomi) çökertmek istiyorlar. Bunlara yenilmeyeceğiz. Ey israil sen kimsin? Ey Amerika sen kimsin?”

Hala kabullenmek istemedikleri bir şey var ki o anlarda ABD de İsrail de batmış, çökmüş halde olacak. Boşu boşuna türlü zahmetler çekiyorlar.

Ne diyorlar onlar, “günah keçisi” mi diyorlar?
İşte o İran’ı günah keçisi yapacaklar. Ateşlere atacaklar.
Toplumları İran gündemi ile oyalayacaklar.

Bir yandan da artık İran’ı ne kadar nakite çevirebilirlerse, çevirecekler.

Ben de benzin dökeceğim yanmakta olan İran’ın üzerine, benzin…

Hala düşünüyorum, geçen de mevzu etmiştim, acaba Türkiye’nin merkez bankasındaki altınların ne kadarı gerçek, ne kadarı sahte…

Bu kadar uzun süre bu krizin patlamasını önlemek, geciktirmek için acaba kaç bin kişiye neredeyse her gün suçlar işlettiler, çok merak ediyorum. Yargılama kısmı gerçekten çok dikkat çekici, merak giderici olacak.

TR’ye yapılan bu çok büyük kötülüklere yazı köşesiyle, gazetesiyle, internet sitesiyle, sosyal medya hesapları ile, Youtube videolarıyla bile yardım etmiş kişileri bile hukuken mümkün oluyorsa astıracağım. Olmuyorsa, bir daha güneşi göremeyecekler. Bir daha insan muamelesi de görmeyecekler.

Bazen düşünüyorum da altın hesaplarında gerçekten altınlar var mı, varsa yüzde kaçı gerçek altın, kaçı sahte… Bankalarda altını olduğunu düşünen kaç insanın aslında eli boş ve altını yok.

İnsanlar dünya genelinde bankalara “Bana altınımı ver” deseler, acaba kaçına altın verilecek, kaçına saçma sapan mazeretlerle oyalamalar yapılacak.

“Kaçına, altın veremeyiz nakit olarak değerini verelim” denilecek ve o da verilemeyecek.

Küresel mali krizi bastırmak için, onlarca ülke çok büyük oyunlar oynadılar. Var gözüken çok şey yok. Yüz milyonlarca insan çoktan beş parasız kaldı. Sistem küresel çapta çoktan çöktü.

Tam olarak anlaşılmamış olabilir.

Şunu da kastediyorum. Pek çok ülkenin merkez bankalarında olduğu söylenen o altınların ne kadarı gerçek, ne kadarı sahte, bilinemiyor. Onlarca ülkenin göstergeleri yalan, balon… Birbirlerini de bozmuyolar, suçüstü yapmıyorlar. İfşa etmiyorlar.

Dünyada zaten her ülkedeki bankalarda insanlara altın satın alma hizmeti verilmiyor. Lakin verilen ülkelerdeki o bankaların hepsi çoktan battı. Ülkeler, bankaların iflaslarını gizlemek hususunda da işbirliği halindeler. Hatta batmış dev şirketler bile gizleniyor.

Bütün bunlar mason tarikatının dünya genelindeki organizasyonu sayesinde dönüyor, yapılıyor.

Bütün dünya insanlığını masonlar soyuyor, dolandırıyor, kandırıyor, sömürüyor, oyalıyor, kasten hasta ediyor. Hastahaneleri ve ilaçları üzerinden yeniden para kazanıyorlar. Bir kişi üzerinden defalarca para kazanmaya dönük bir küresel sistemleri var. Onlarca devletin güya yardıma muhtaç insanlara, ülkelere, bölgelere yaptığı yardımlar bile masonlara akıyor. Sanal bir alem var. Gösterilenler, gerçeklerden çok farklı.


Yeni yetme sokak serserileri gibi “Bir gece ansızın” deyip duruyorlar yıllardır. Yine başladılar nakarata…

Daha dün, 24 saat süre verip de sert kayaya çarpmamışlar gibi…

Şundan bundan izin almadan, Suriye’nin beş on kilometre içine savaş uçağı ve İHA bile gönderemiyorlar.

Memleket içindeki bütün vatandaşlara resmi yetkililer ve kurumlar olarak yalan üstüne yalan anlatıyorlar.

“Bir gece ansızın”

“Bir gece ansızın”

“Bir gece ansızın”

“Bir gece ansızın”

“Yaptık” dedikleri operasyonların da çoğu sahte, gerçek değil. Gerçekten yapılan çoğu operasyon ise kara para işleri için yapılıyor. Ordumuz üzerinden akla gelen, gelmeyen her suçu işliyor. Sadece TR’de ve yakın çevresinde değil, Somali’de bile bunu yapıyorlar.

30 milyon dolar gönderiyorlarmış Somali’ye…
Buradaki açları doyurdular da Somali mi kaldı?
Orada kara para işleri yapıyor olmasalar oraya bir lira bile göndermezler, bir asker bile göndermezler, bir tek tesis bile açmazlar. Oradan buraya bir tek sözde sığınmacının gelmesine bile izin vermezler.

İki gün hatta iki dakika bile sıkıntılarını çekmezler. Kendileri kara para işleri yapıyor, bütün yük milletimizin sırtına yükleniyor. Ta ki sözde sığınmacılar yüküne kadar…

Şu ülkede, bu bölgede kullandıkları ya da dağıttıkları o silahların, mühimmatın, araçların, teçhizatın parasını da bu gariban millet ödüyor vergilerle, verginin vergisiyle, verginin vergisinin vergisiyle… Şu harçla, bu borçla, şu kadar faizle…

Son iki senede TR’deki gerçek enflasyon oranı yüzde bin iki yüz…
Evet, en az yüzde bin iki yüz, daha yüksek de olabilir.

Baskılanmamış, türlü oyunlar oynanmamış olsaydı şu anda bir dolar YÜZ KIRK TÜRK LİRASI civarındaydı.

Yazmıştım, tekrar ediyorum. TR’de devlet memurları bile maaşlarını alamayacak. Tedbirler aldıysanız aldınız, almadıysanız yandınız.

Bütün dünya insanlığı, parasız ve aç kaldıkça Vatikan’a doğru gitmeli. Vatikan, dünyanın en önde gelen şeytani merkezi… Oradaki kara para şu anda ABD’de bile yok.

Akademi Dergisi:
“Para bulamadık, bulamayacağız. Haberiniz olsun.”

diyor…

Sonucun böyle olacağını baştan yazmıştım zaten, yazık milletin cebinden giden o kadar yol, uçak gibi masraflara…

Ne yapacaklar şimdi?
Karşılıksız para basmaya devam mı edecekler, bu mümkün mü?

Nerede o Ahmet Davutyan?
Nerede o Temel Karamollayan?
Nerede o Abdullah Gül ve çetesinin diğer mensuplarI?
Nerede o FETÖ?

Ne oldu, kim kazandı?
Güya yeni bir seçim yapılmıştı?
Güya hükumet kurmuşlardı?
Tayyip’i tasmalı köpekleri yapmışlardı?
Seçimi Tayyip kazanmış gibi gösteriyorlardı ve akıllarınca her işi arka plandan yaptıracaklardı?
Olmadı mı? Tutmadı mı?
Çingene Hakan Fidan’ı güya kahraman yapacaklardı?
Genel kurmayı adamlarıyla doldurmuşlardı?
Hiçbiri işe yaramadı mı?

Gördüler mi gerçek hükumetin İstanbul’da olduğunu ve onları arkalayan onlarca ülkenin bile çöp haline İstanbul tarafından çoktan getirildiğini?

Şimdiii.. Son sahnelerdeki küstahlıklarının, hadsizliklerinin, ihanetlerinin cezalarını kesme de vaktine geldik. Ağlaşsınlar, bakalım kim koruyabilecek onları…

Nerede o Mehmet Şimşek güzellemeleri yapan sözde muhalif maliyeciler yanİ ekonomistler?

Gördüler mi Mehmet Şimşek’i, Gaye Erkan’ı?

Gizli Ermeni dayanışması yaparak Mehmet Şimşek gibi alçak kere alçak, hain kere hain birine güzellemeler yaptılar.

TR’nin daha fazla zaman kaybetmesine yardım ettiler. Krizin daha da derinleşmesine ve şimdi çok daha şiddetli patlayacak olmasına vesile oldular.

Ne olacak şimdi onlara?
“Aa pardon, Mehmet Şimşek konusunda yanıldık” deyip yollarına devam mı edecekler?
Var mı artık öyle bir memleket?
Var mı artık o şartlar?

Abdullah Gül’e ve yedili çetesine çalışan bütün gizli Ermeniler de hediyelerini alacaklar.

Türkiye’ye kötülük eden hiç kimse cezasız kalmayacak.

Ankara’da bir hükumet falan yok.
Seçim de yapılamadı.
Meşru sonuçlar da yok.
Meşru devlet başkanı da bakanlar da yok.
Artık bu rezilliğe son verilecek.

O meşruiyetsiz suç ve ihanet çetesinin sabah akşam durmadan TR’yi ateşlerden ateşlere atmaya çalışmasından bıktım.

Herkes ayağa kalksın. Zaten bütün orta doğu ayağa kalkmak üzere…

Şu Abdullah Gül’e, Ahmet Davutyan’a, Karamollayan’a, TSK genel kurmay kademesine gayr-i meşru şekilde getirilen gizli Ermeni kara paracılara, gördüğünüz yerde sıkın.

Hiç kimse hesap soramaz. Niye uzuyor bu işler hala? Uzaylıların gelerek TR’yi kurtarması mı bekleniyor?

Bu mücadele buralara kadar gelmişken, kim hala hangi mazeretle geri duruyor?

Bu hainleri taşımak, bunlara tahammül etmek, bunların ihanetlerini gün gün uğraşarak durdurmak zorunda değil bu ülke, bu millet.

Son darbeler vurulacak artık. Haydi gayret…

Kenardan köşeden bir kedi fırlasa korkudan krize giren ve onlarca dakika kendine gelemeyen üç beş tane haine koca millet neden hala tahammül ediyor?

Neden hala hükumet, bürokrasi ve ordumuz hainlerin ellerinde?

O Kazım Karabekir denilen gizli Ermeni hain lanetle anılacak. Ordumuzu ta o zaman Ermenilerle doldurdu. Sağlam temeller attı.

Adına da “Gürbüz çocuklar” dediler.

Sisi
Yani Seyhan Soylu
Seni de sistemini de parça parça edeceğim?
NATO arkalamak istese bile seni, hiçbir işe yaramayacak.
Çok ettin, çok bulacaksın.

BM, alenen devam eden savaş suçlarını, katliamları yani İsrail’i durduramıyorsa, BM neden var?

Fesh edilsin o halde…

Yunanistan’ın elinde Tayyip’in yatak görüntüleri olduğunu, Tayyip’e yıllardır şantaj yaptıklarını ne zaman konuşacağız?

Tayyip’in düşüp kalktığı çok sayıda kadını ne zaman konuşacağız? O kadınlar yüzünden Tayyip’in başına ve dolayısıyla TR’nin başına türlü sıkıntıların geldiğini ne zaman konuşacağız?

Tayyip’in hatta Emine’nin de Adnan Oktar suç örgütünün mensupları olduklarını ne zaman konuşacağız?

Hey size diyorum? Neden beni duymuyormuş gibi yapıyorsunuz?
Pimi diyorum pimi, çekeyim mi?
Bunu mu istiyorsunuz?

Aranızdaki tek temiz kişi benim. Hem de hala inanamadığınız, hala şaşırdığınız kadar tertemizim.

Çamur attınız, izi de kalmadı. Görün bakın neler olacak.

Size Putin ile Tayyip’in bu güne kadar aslında ne işler çevirdiğini detaylarına kadar girerek anlatayım mı?

Devlet kurumlarımızın hatta ordumuzun nasıl vahşetlere alet edildiğini anlatayım mı?

“TSK köy yaktı” diyeni linç edip susturdular, beni susturabilirler mi?

Ve Rusya’da o sözde hükumeti daha fazla başta tutabilirler mi?

Türkiye ve Rusya ordularındaki yüksek sayıda subayı İDAM cezalarından kurtarıp alabilirler mi?

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Vatan Şaşmaz’ı aslında kim öldürdü?


Filiz Aker mi yoksa Adnan Oktar suç örgütü yani CIA mı?

Vatan Şaşmaz’ın, Filiz Aker’in, Dora Ercan’ın ve çevrelerindeki onlarca kişinin Adnan Oktar suç örgütü üyesi olduklarını emniyet teşkilatı ya da adli makamlar nasıl oldu da göremediler? Gördülerse neden, ne hakla ve kimlere yardım/yataklık maksadıyla görmezden geldiler?

Bu kadar göz önündeki şeyi görmemişlerse, olay mahalindeki delilleri gerçekten hukuka uygun şekilde toplayıp değerlendirdiklerine inanmamız mümkün mü?

Şimdi bir kişi çıkıp da “TR’de bu şekilde işlenmiş çok sayıda cinayet var. Üçüncü kişinin elindeki silah, önce birinci kişiyi, sonra ikinci kişiyi vurmakta kullanılıyor. Sonra üçüncü kişi silahı ikinci kişinin eline bırakıyor” derse, “Devlet var, kanun var, olay yeri inceleme var, barut izi var, var da var” diyebilmemiz mümkün mü?

O yıllarda hatta daha önceki yıllarda da yazıyor anlatıyordum ama şu günümüzdeki kadar anlaşılmamıştı. Sahte güvenlik kamerası görüntüleri oluşturmak çocuk oyuncağı… Bir kişiyi tamamen montaj görüntülerde çok gerçekçi olarak göstermek, konuşturmak ve tamamen sahte görüntüler, kayıtlar oluşturmak çocuk oyuncağı… “Tek başına video görüntüleri ve ses kayıtları, mahkemelerde delil olarak kullanılamaz. Yanına destekleyici başka deliller lazım.” diye yazıyordum. Sene 2014 olmalı… Bu yazılar işine gelen AKPKK bu yönde bazı hukuki düzenlemeler dahi yapmıştı.

11 Eylül 2001 İkiz Kuleler hadiselerine dair yüksek sayıda görüntü de sahte görüntü. O tarihte bile kolayca bunları yapıyordu CIA ve MOSSAD… İkiz kulelere gerçekten uçak çarptı mı hala muamma… Pentagon’a uçak düşmediği kesin. Devamında paylaşılan çok sayıda görüşme ses kaydı da kesinlikle sahte, tamamen montaj…

Filiz Aker’e bir anda kim SMS attı, atmış gözüken kişi mi attı, sistem mi attı?

Bir anda yeğeni Dora Ercan’ın yanından ayrılarak otel odasına gitti, orada 5 el ateş edildi de neden kimse duymadı?

Nasıl oldu da Dora Ercan’ın polise ve otel görevlilerine bildirmesiyle cesetlere ulaşıldı?

Dora Ercan da habersizce oynatılıyor muydu yoksa bilinçli şekilde kullanılıyor muydu? Otel çalışanlarından bu işin içinde olanlar var mıydı? Emniyet teşkilatı ve adli makamlarda bu vakaya bakanlar arasında Adnan Oktar suç örgütü üyeleri var mıydı? Bu ülkede Üzeyir Garih gibi biri, içinde bulunduğu sistem tarafından öldürüldü, o cinayetin bile üzeri her şeye rağmen kapatıldı.

Filiz Aker ateş etti ise, uzaktan dört kurşunu da nasıl Vatan Şaşmaz’ın ölümcül yerlerine isabet ettirdi? Birini bile ölümcül olmayan yerlerine isabet ettirmedi, öyle mi?

Hadise medyaya yansıdıktan sonra neden hemen konuyu aşka, intikama bağlama hususunda aceleyle ve organize bir faaliyet sergilendi? O günlerde basında, medyada ve sosyal mecralarda bu tarz konuşmalar/yönlendirmeler yapanların kaçı Adnan Oktar suç örgütü üyesiydi ve neler biliyorlardı?

“Vatan Şaşmaz öleceğini biliyordu” başlıkları bile atıldı, hadiseden sonra… Biliyordu ama kimin öldüreceğini ve ne şekilde, nerede öldürceğini biliyor muydu? Öldürüleceğin bilen bir kişi, kendisini öldüreceğini biliyorsa, Filiz’in yanına gider miydi? Vatan ve Filiz için her şey çok ani mi gelişti? Aslında neler döndüğünü Vatan ve Filiz anlayabildi mi?

Gerçekten Vatan ile Filiz hala sevgili miydi? Birbirlerini kıskanıyorlar mıydı? Yoksa örgüt içi bağlantılar gereği mi görüşüyorlardı?

Adnan Oktar gibi aklı gidip gelen bir pisliğin, bir çocuk tecavüzcüsünün, bir pezevengin, bir kadın kaçakçısının, bir megalomanın, bir ruh hastasının, hafızası çöp olmuş birinin, geceleri kendi başına nöbetçi dikmeden uyuyamayan birinin, vücudundaki kocaman ve torba gibi olmuş fıtığı/kisti ameliyatla aldırmaktan korkan birinin, koca örgütün gerçek lideri olduğuna hala inananlar var mı?

Bir yandan genç kızları ve kadınları türlü hilelerle, tuzaklarla kandırarak ağına katan ve kaçıran… Ayrıca anında uyuşturan uyuşturucu madde temaslarıyla AVM’lerden bile kadın kaçıran… Kaçırdıkları ya da kandırdıkları kişilerin seçme olanlarını hareme alan, diğerlerini dört bir yanına satan… Küresel çapta fuhuş ve insan kaçakçılığı işleri yapan… Dünyanın muhtelif yerlerindeki kendi örgüt mekanlarında, fuhuş yuvalarında, bu kadınları uyuşturucu madde tesirinde fuhşa zorlayan bir örgüt… Öldükleri zaman da bu kadınları kaldırıp çöp misali yok eden bir örgüt…

Bir yandan şirketlere türlü hilelerle, tuzaklarla, kadın tuzağıyla, şantajla, montajla çöken bir örgüt… Bazen doğrudan cinayetler işleyerek, bazen kaza ya da intihar süsü verilen cinayetler işleyerek şirketleri ele geçiren, mirasları ele geçiren, tarikat ve cemaatleri ele geçiren bir örgüt…

Bir yandan organ kaçakçılığı da yapan bir örgüt…

Aklı gidip gelen ve Adnan Oktar diye bilinen bir ruh hastası tarafından mı yönetiliyor?

Bir yandan boşbakanlara bile şantaj, montaj yapan hatta bunu 90’lı yıllarda bile yapan…

Ülkedeki seçimlerin sonucunu, hükumetleri ve ülkenin kanunlarını, idaresini belirlemek isteyen örgüt…

Aklı gidip gelen bir ruh hastası tarafından mı yönetiliyor?

Bir yandan askeri casusluk yapan, askerleri de kadın tuzağıyla ağına düşüren…

Bir yandan çok tecrübeli ve gün görmüş avukatların bürolarına bile sahte suç delilleri bırakabilen bu örgüt…

Aklı gidip gelen bir ruh hastası tarafından mı yönetiliyor?

Bir yandan hükumetin içine, bir yandan MİT’in tepe noktalarına, bir yandan TSK’nin üst noktalarına, bir yandan adalet sistemine, bir yandan siyasi partilere sızan, kendi adamlarını yerleştiren ya da buralarda bulunan kişileri menfaat teklifiyle, şantajla, montajla kendi ağına düşüren bu örgüt, aklı gidip gelen bir ruh hastası tarafından mı yönetiliyor?

Bir yandan da Türkiye’de basındaki, medyadaki ve sosyal mecralardaki binlerce tanınmış kişiyi bünyesinde bulunduran, her geçen gün yenilerini bünyesine bir şekilde ekleyen bu örgüt…

Bir yandan şarkıcı, oyuncu, manken denilen kişilerden binlercesini bünyesinde bulunduran bu örgüt…

Aklı gidip gelen bir ruh hastası tarafından mı yönetiliyor?
Aklı başında olan insanların, bu saçmalığa inanması mı bekleniyor?
Adnan Oktar suç örgütüne operasyon yapıldığına, cezalar yağdırıldığına ve yollarının kesildiğine inanmamız mı bekleniyor?

Adnan Oktar suç örgütünü, İsrail ve ABD ile ve mason tarikatı ile paslaşarak yöneten ve hala yönetmeye devam eden asıl yöneticiler şu anda nerede? Onlar ne zaman ifşa edilecek, ne zaman yargılanacak?

İslami cemaat diye bilinen cemaatlerin neredeyse tamamının idaresini çoktan ele geçirmiş böyle bir örgüt, ne zaman gerçekten çökertilecek?

Yoksa bu örgütü çökertmek için önce masonluğun ve eş zamanlı olarak İngiltere, İsrail ve ABD’nin çökertilmesi mi gerekiyor?

Vatan Şaşmaz cinayeti bir gözdağı mıydı?
Öyle ise, örgüt üyelerine mi gözdağı verildi?
Kaç bin kişiye gözdağı verildi?

Adnan Oktar suç örgütünün TR içinde beraber iş tuttuğu, paslaştığı güzellik merkezlerinin, estetik merkezlerinin ve kadın kuaförlerinin sayısı kaç?

Sadece üç beş örgüt üyesinin gerçekten ifadesi alınmış olsaydı bile TR çoktan bağırsaklarını temizlemişti. TR içinde yabancı ülkelerin, gizli servislerin ve onların kontrolündeki mafyaların borusu ötmez olmuştu.

Emniyet teşkilatı ve adli yetkililer, o şartlarda bu kadar imkansız bir akışın yaşanmasını nasıl sağladılar, ne için sağladılar, kim/ler için sağladılar? Basın ve medya neden onlara yardım ve yataklık etti ve ediyor?

Karşımda köşeye sıkışınca, neye uğradığını şaşırınca, kısa sürede aldığı darbelere/zararlara inanamayınca, benim en yakın akrabalarımı bile bünyesine çeken, kullanan bu örgütü kim ayakta tutmak istiyorsa, bu dünyada herkesten çok onlara düşmanım ve herkesten önce onları çökerteceğim.

Bu örgütü gerçekten ve tamamen çökertmem için İngiltere’yi, ABD’yi, İsrail’i, Rusya’yı, Azerbaycan’ı, Çin’i çökertmem gerekiyorsa bile çökerteceğim ve zaten çoğu bitti, azı kaldı.


Neden çok sayıda kişi, eşzamanlı olarak, toplumun bu hadiseye bakışını yönlendirmek istemiş?

Söz konusu siteyi kim açmış, neden açmış, aklı başında mıymış, bunu yaparak ne elde etmek istemiş, o kişinin kimlerle bağlantısı varmış, bunlar kimseyi ilgilendirmemiş mi?

Bunları hiçbir yetkili soruşturmamış mı?

Orkun Dülgeroğlu…


Biliyor musunuz?

Biliyorsunuz, biliyorsunuz…
Çok iyi biliyorsunuz.

Biz de biliyoruz.

Şu FETÖ’cü ve gizli Ermeni Cevheri Güven, bu güne kadar Adnan Oktar ve çetesi aleyhinde bir tek yayın yapmış mı?

Cevheri Güven’in herkesten daha çok ve uzun uzun Adnan Oktar aleyhinde videolar yapması beklenmez miydi?

Cevheri’nin Youtube kanalındaki videolara bir bakılsa, o videolarda güya ifşa ettiği çok sayıda kişi, grup, çete, mafya, aslında Adnan Oktar suç örgütüyle de az ya da çok bağlantılı değil mi?

Aşağıya, FETÖ’cü Cevheri Güven’in, FETÖ’ye ait hesaplardan birinin yayınına katılarak yaptığı konuşmanın videosunu atacağım.

İnsanın kanı donuyor kanı…
Adnan Oktar’ın 90’larda adil yargılanmadığını iddia edebiliyor. Şu son sözde yargılamada da haksızlık yapıldığını iddia edebiliyor. Göz altına alınma sırasında, bu kadar pislik bir herife güya gereksiz sertlik uygulanmış gibi göstermek istiyor. Adnan Oktar’a Kelepçe takılmasından bile rahatsız olmuş.

99 yılında Adnan Oktar ile çetesine, Türkiye tarihinin en büyük polisiye operasyonu yapıldı. 2 bin polis görevliydi. Yüzlerce somut delil ele geçirildi. Çok şeyler suçüstü yapıldı. Şantajlar, montajlar, kasetler, kadınlar, fuhuş, uyuşturucu, sahte evraklar, itiraflar, şahitler, neler neler…

O Adnan’ı oradan bile aldılar, çıkarttılar. Çetesini de öyle yaptılar. Süreç boyunca hakim heyetlerine de şantaj yaptı, ayrıca dava edildi. Aleyhindeki kadınlara para yağdırdı, şikayetten vazgeçirdi. Adli sistem içinde CIA piyonları Adnan’a ve çetesine açılan davaların bazılarını ise anca zaman aşımına kadar oyalayarak, uzatarak düşürebildi. Bunun için defalarca mahkeme heyetleri değiştiridi, türlü oyunlar oynandı ve ceza yağdırılmasına mani olundu. Adnan Oktar çetesini o vakit de milletler arası bir organizasyon, mason tarikatı korudu, kolladı.

Operasyonlara katılan çok sayıda emniyet mensubuna karşı da karalamalar yapıldı. Adnan Oktar suç örgütü, CIA, MOSSAD, FETÖ el eleydi 99 ve sonrasındaki yıllarda…

Şimdilerde hala Adnan Oktar suç örgütü, CIA, MOSSAD, FETÖ, AKPKK, CHPKK, sözde İyi parti, Zafer partisi, Süleymancıların tepe isimleri, çok sayıda cemaat, tarikat, STK, şirket, patron, mafya, çete, çetecik, MİT, yabancı gizli servisler ve çeteler, bazı devletlerin liderleri el ele… Hala Adnan Oktar suç örgütünün Aliyev ile, Hamaney ile, Netanyahu ile ve çok sayıda başka lider ile bağlantıları devam ediyor. Kara para işlerini ortak yapmaya da devam ediyorlar.

Cevheri de bir FETÖ’cü olarak, Adnan Oktar’a vurmaması gerektiğini hatta savunması gerektiğini biliyor.

Estetik merkezi ya da güzellik merkezi deyip geçmeyin.

Kara para aklama, organ kaçakçılığı, fuhuş mafyaları için kadın kaçakçılığı, uyuşturucu satıcılığı, neler neler var.

Acaba gerçekten estetik merkezi ya da güzellik merkezi olan kaç tane mekan var…


Eee Seyhan Soylu’nun elini herkes neden öpüyor?
O cinsi bozuk herif, neden bu kadar kıymetli?
Aslında ne iş yapıyor?
Kime çalışıyor, kimlerle çalışıyor?

Numan! Sesim geliyor mu?
Nerelerdesin sen?

Bunların alayınıııı
Yüzbaşıoğlu mu toplayacak?

Efendiler! Kısa süre sonra Yüzbaşıoğlu ile tanışacaksınız. Meydana çıkışı muhteşem olacak.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Dilan ve Engin Polat da Adnan Oktar suç örgütünün üyeleri mi?


Bu şahıslar ve bunlarla bağlantılı olan şahıslar hakkında hala gerçek operasyonlar ve yargılamalar yapılmasına mani olan Adnan Oktar suç örgütü mü?

Örgüt, Ankara çetesindeki, bakanlıklardaki, emniyet teşkilatındaki ve adliyelerdeki adamlarını mı kullanıyor, Dilan ile Engin Polat’ı ve onlarla bağlantılı kişileri korumak için?

Hatta Adnan Oktar suç örgütü ile on seneden fazla süredir suç ortaklığı yapmış olan ve gerçek sahibi CIA olan Google, X, Youtube, Instagram, WhatsApp gibi platformlar sinsice sansürlemeler yapıyor mu, bu iş kontrolden çıkmasın, ilerleyip Adnan Oktar suç örgütünü hatta Ankara çetesini bile devirmesin diye?

Sözün özü, Dilan ile Engin Polat’ı, içinde bulundukları suç örgütünü ve onlarla iş tutmuş olan çok geniş bir çevreyi CIA mı koruyor?

Adnan Oktar suç örgütünün Gürcistan ve Azerbaycan’daki bağlantıları hakkında ne zaman gerçek soruşturmalar yapılacak? CIA izin verdiği zaman mı? Dünyadaki bütün suç ve terör örgütlerini ya yöneten ya da onlarla ortak kara para işleri yapan CIA çökertildiği zaman mı?

Ben size baştan söyledim…
Cihan karşımda bir araya gelse bile o Adnan Oktar suç örgütünü elimden alamayacak. Onları elimden almak isteyenleri de parçalayacağım. O örgüt tamamen ve gerçekten çökecek. İsteyen karşıma çıkıp o örgütle beraber çökebilir. Herkesin tercih hakkı var.

Adnan Oktar suç örgütü ile FETÖ’nün kaynaşmış iki farklı bünye olduğunu, ikisini de CIA’nın kontrol ettiğini ne zaman konuşacak, tartışacak ve yargılayacağız?

Adnan Oktar suç, terör ve ihanet örgütü gerçekten çökertilirse en büyük zararı İngiltere’nin, İsrail’in ve ABD’nin yaşayacağını ne zaman konuşacağız, tartışacağız?

Hatta Adnan Oktar suç örgütü gerçekten çökertildiğinde Türkiye’deki nüfuzunu ve kontrol gücünü tamamen kaybedeceğini değerlendiren kara paracı hükumetleri/devletleri ne zaman konuşacağız, tartışacağız?

Kara para örgütü olan NATO’nun Türkiye’deki Adnan Oktar suç örgütü üyeleri ile temaslarını, bağlantıları, ne işler yaptıklarını ne zaman konuşacak ve tartışacağız, ne zaman adli makamlar üzerinden yargılayacağız?

Basın ve medya ne zaman bu konuların üzerine gidecek?

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Atış serbest…


Londra’nın…
ABD isimli piyonundan boşalan yerlere…
Rusya ya da Çin denilen piyonları ile nüfuz etme çabalarına meydan verilmeyecek.

Bizler için İngiltere, Rusya, ABD ve Çin arasında hiçbir fark yok. Hepsi de aynı sistemin unsurları. Aralarında kısmi sorunlar var ve hala ana hatlarda birlikte hareket ediyorlar.

Biz bütün taraflara “sömürmeci mi değil mi” diyerek, “Londra merkezli satanist sistemin piyonu mu, değil mi” diyerek bakacağız.

Barack Obama’yı net anlayamıyorum. Ne demek istiyorsa, daha net, daha anlaşılır şekilde söylemeli.


“Orta doğudaki ABD vatandaşları” derken, sözde askerleri, sözde subayları, sözde diplomatları, sözde iş adamlarını, sözde STK mensuplarını yani bütünüyle ABD kara para ağının mensuplarını mı kastediyor? ABD’nin devlet sistemiyle, ordusunu da dahil ederek kara paracılık yaptığını hatta ordusu üzerinden insan ve organ kaçakçılığı bile yaptığını herkes biliyor. Sözde diplomatlarının bu işleri organize ettiğini de herkes biliyor.

John “ABD vatandaşları” derken kastı böyle ise yani sivil ve masum olmayan, kara para ve sömürme işlerinde kullanılan kişileri kastediyorsa, şu resmi açıklama ABD için iyi… Lakin yukarıda saydığım kişilerin dışında sivil, masum ve zarar görmeyecek olan ABD vatandaşlarını kastediyorsa, şu resmi açıklama ABD için vahim bir hata…

ABD ne yapması gerektiğini biliyor. Orta doğuda kalacak ve buraları daha fazla sömürecek, buralarda daha fazla kan dökecek askeri, siyasi, mali güce sahip değil. Yıllardır yazıyorum ki “ABD, askerlerini buradan götürmeye bile güç ve vakit bulamayacak”

Batak haldeki ABD ya borç, harç para bulup masraf ederek buralardaki her şeyini hemen şimdi alıp götürecek ya da hemen şimdi Amerikalılar burada ölecekler, yok edilecekler. Geriye kalan şeyleri de ganimet olacak. Buralarda ABD’ye piyonluk yapanlar da yok edilecekler.

Sömürmecilere, kara paracılara, insan ve organ kaçakçılarına orta doğuyu mezar edeceğim. Şimdi, isteyen istediği kararı alsın. Ben oyun oynamıyorum, çok ciddiyim.

Az daha unutuyordum. Şu anda Filistin ile İsrail arasında bir savaş yok. Olmayan şu savaşın, bütün orta doğuya sıçrama/yayılma ihtimali hiç yok. İsrail denilen yere panikle koşan batılı liderlerin kendilerine bile faydaları yok. İsrail’in, İngiltere’nin, ABD’nin ve bunlara piyon olan ülkelerin acizlikleri, çaresizlikleri ve korkuları bütün dünyanın gözleri önünde…

Oynasınlar başka bir tiyatro, o bahane ile alıp götürsünler orta doğudaki her şeylerini ya da çok geç kalmış olacaklar.

İngiltere’nin, ABD’nin, İsrail’in, Rusya’nın, Çin’in, Suudi Amerika’daki sözde kraliyeti koruyacak, kollayacak, ayakta tutacak güçleri yok.

Çok sefil haldeler. Çok çaresiz haldeler. Kendi yaralarını bile saramıyorlar ama kameralara oynuyorlar, farklı görünmeye çabalıyorlar.

Katar’daki BAE’deki, Ürdün’deki, Kuveyt’teki, Umman’daki, Irak’taki ve Suriye’deki piyonlarını da koruyacak, kollayacak, ayakta tutacak askeri, mali ve siyasi güce sahip değiller.

Bu işin yüzde doksanlık kısmı bitti. İstanbul, Londra merkezli dünya düzenini ve o düzenin en önde gelen aktörlerini darmadağın etti.

Orta doğu için büyük bir kurtuluş kalkışmasının vakti… Orta doğu ayağa kalkmalı. Bütün unsurlar, gerekiyorsa eli silah tutan herkesi sokaklara, meydanlara dökmeliler. Son darbe de artık vurulmalı ve bütün orta doğu halkları, kan emici şu insan şeytanlarından ve ortak sistemlerinden tamamen kurtulmalı. Kendi ülkelerinin, topraklarının zenginliklikler içinde yaşamalı.

Ankebut ağı, dünyanın her yerinde kameralara oynamanın dışında hiçbir şey yapamıyor. Hatta son birkaç gündür onu bile doğru düzgün yapamıyor.

Metal Fırtına’nın hangi safhasındayız?
Gökhan Birdağ son darbeyi vurmaya çok yakın mı?

ABD ve NATO üslerine saldırılar sırasında öncelikle bütün hava araçları imha edilecek. Pistler imha edilecek. Yakıt depoları imha edilecek. Kaçmalarına izin verilmeyecek.

Kimin ne dediğine hiç bakılmayacak, bu sömürgecilerden kurtuluş savaşı. Bu, bebek, çocuk, genç, kadın kaçıranlardan ve vahşice organ çalanlardan kurtuluş savaşı. Bu, petrol ve tahıl kaçıranlardan, uyuşturucu kaçakçılığı yapanlardan kurtuluş savaşı. Bu, orta doğuyu kanına ve iliğine kadar sömürenleri imha etme savaşı.

Bu din için, namus için, can emniyeti için ve ayrıca bütün dünya insanlığının sömürmecilerden, terörist devletlerden kurtulmaları için verilen meşru ve şerefli bir savaş.

Bu savaşı safha safha ABD, İngiltere, Rusya, Çin topraklarına kadar götüreceğiz. Oraları da özgürleştireceğiz. Bizlerden çalınan her şeyi ya da çalınanlara karşılık gelen şeyleri oralarda bile geri alacağız.

Ateş serbest…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Prenses Selman’ı devirmek isteyenlere işte fırsat…


İsrail de ABD de köşeye sıkışmış vaziyette. Onların piyonu olan Çin de çaresiz. Rusya çoktan çöktü.

Orta doğuda artık açıkça İstanbul rüzgarları esiyor. Bu rüzgardan istifade edin, bu sorunu çözün.

Başınıza doğru düzgün birini getirin ve beraber iş yapalım, yolumuza bakalım.

“Yok olanlar kulübü”nde değil, “Kazananlar kulübü”nde yer alın. Muktedirler İttifakında yer alın. Sömürge de olmayın, sömürmeci de olmayın. Meşru yollardan çok büyük paralar kazanın.

Ahmet Davutyan piyonunu kullanan bütün unsurlara rest çekiyorum:

– Oyununuzu tamamen de bozacağım, piyonlarınızı da parçalayıp önünüze atacağım.

Şaşırmayın. Suud krallığı da çökecek, İngiltere krallığı da çökecek. İblis’e tabi olan, şeytanlığa çalışan, satanist olan her krallık çökecek, yok olacak.

Türkiye, Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün, Irak, BAE ve Katar’daki ABD unsurları öncelikli olarak hedef alınacak.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..