Fas’tan uzaklaşın


İstanbul hükumeti:

Fas’ın, bütün ikazlara rağmen uçuruma çıkan yola bilerek ve isteyerek girdiğini, aşağıdan yukarıdan Fas’ın sonunun göründüğünü, Fas ile beraber yola gitmenin vahim tehlike olduğunu, dünyadaki bütün taraflara duyuruyoruz.

Fas halkından “iyi” olanlara, mümkün oluyorsa Fas’tan başka yere hicret etmelerini tavsiye ediyoruz.

Fas’ta büyük sermayesi olanlara, bir an evvel sermayelerini Fas’tan çıkartmalarını tavsiye ediyoruz.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Yanmaya hazır mısınız?


Allah’a ulaşan hayat yolunun, yanmayı hak etmiş yolcuları!

Yolculuğa, yanmaya hazır mısınız?

İş işten geçtikten ve her şey olup bittikten sonra bana gelen, bana gelmemiştir.

Yine de bana gelmemişler listesindedir.

Yerin altında sadece ölüler yok, yerin altında da ölümlüler çok.

Bazen diyorum ki kendi kendime:

– Sen hala neden merhamet ediyorsun bu haldeki aleme?

Sevgili dinleyenler! Burası Radyo mfs…
Lütfen alıcınızın ayarları ile oynamayın.

Yayınımız devam ediyor.

Sıradaki parça Ankebut Ağı mensupları için sanat güneşinden geliyor:

En sevdiğin şarkılar bile moralini düzeltmiyorsa şayet
Rakın da hükmünü yitirmiş gibi geliyorsa nihayet
Ruhundaki azaba bedenin etmiyorsa kifayet
Yaşamak mı, ölmek mi, sen de artık birini tercih et.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Çok büyük birşeyler oluyor


Ruhumda depremler oluyor. Lakin ne kadar ilginçtir ki ben yıkılmıyorum da yanardağlar fokurduyor, fay hatları kıpırdıyor. Okyanuslar coşup kabarıyor.

Hissediyorum, büyük, çok büyük bir şeyler oluyor. Ufak ufak ilerliyor.

Bir çıkış var ama kontrolsüz bir çıkış. Çıkışla birlikte bir yıkılış. Yıkılışla birlikte bir çıkış… Hem ölmek hem de doğmak gibi bir şey…

Aklım, ruhumun/kalbimin dilinden anlamıyor, aynı dili konuşamıyor. Dilim ve kalemim zaten aklımın anladığı kadarını dahi anlatmaya kafi gelmiyor.

Sükunetimi muhafaza etmeye çabalıyorum, lakin içim coştukça çoşuyor.

Bir deprem gibi… Bir devrim gibi… Bir yeniden doğuş gibi…

Sussam mümkün olmuyor, anlatmak istesem mümkün olmuyor. Kelimelere dökemiyorum, anlatamıyorum ama anlıyor musunuz?

Ya da hiç değilse, sezebiliyor musunuz?

Büyük diyorum, çok büyük bir şeyler oluyor…

Uçun kuşlar, uçun ve haber götürün her yere
Güneş yeniden doğuyor mazlumların üzerine
Binlerce sene sürdü karanlık, yıkamadı kimse
Uçun kuşlar, uçun, güneş doğuyor bu aleme

Geceyi bir anda aydınlatan kızıllık, ölüm sessizliği ile birleştiğinde…

Silahımın şarjöründe kaç mermi olduğunu bile düşündüğünde…

Korkudan ne yapacağını bilemediğinde…

Bir yıkılış bir çıkışla birleştiğinde…

Bekle beni, geleceğim o gece…

Artık tamam, bütün yolların sonuna geliniyor
Ak karadan, kara aktan hemen fark ediliyor
Dost düşmandan, düşman dosttan ayrışıyor
Yalanın devri kapanıyor, yeni bir devir açılıyor
Görüyorum, görüyorum, yollar dahi yanıyor

Gün geçer, gece olur. Gece geçmez, olacak olur.
İnsan bu, doğar, yaşar ve ölür. Bazıları ölünce kahraman olur, bazıları ölmeden önce olur.

Bazıları ölmeden önce ölür ve bir daha ölüm nedir bilmez. Bazıları ölmeden önce ölür ve yürüyen leş olur.

Sonunda her şey olacağı gibi olur. Herkes müstahakını bulur.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

İlköğretim çağındaki çocuklar ücretsiz ve kapsamlı olarak tedavi olacaklar


İlköğretime başlamadan bir sene önce, bütün çocuklar devletin resmi hastahanelerinde ücretsiz olarak ve çok kapsamlı şekilde muayene edilecekler.

Herhangi bir rahatsızlıkları varsa, tespit edilecek ve sigortalı bir babanın ya da annenin çocuğu ise, sigorta kapsamında tedavi edilecekler. Tedavi edildiğine, tedavinin sonuna kadar devam ettiğine ve kesin sonuç alındığına emin olunacak ve bu süreç devlet memurları tarafından takip edilecek.

Ailenin umursamazlığı nedeniyle çocukların sağlık sorunları yaşamasının ve eğitme/öğretme süreçlerinde sağlık sorunları nedeniyle başarısız olmalarının önüne geçilecek.

Devasa seviyede su-i istimal edilen yeşil kart uygulaması kaldırılacak. Sigortalı olmayan anne ve babaların çocuklarının bir şekilde tedavi ettirilmesi aileden istenecek. Aile bunu yapacak maddi güce sahip olmadığını beyan ederse, milletimizden bunca yardımlar toplayan yardım kuruluşlarına (dernek ve vakıflara) sevk edilecekler. Devlet kurumlarında tedavi edilecekler ve masrafları o yardım kuruluşları karşılayacaklar. Türk milletinin öncelikli ve ciddi sorunlarına yardım etmeden önce, dünyanın dört bir tarafına güya yardım götüren derneklere ve vakıflara dur denilecek. Herkes topladığı her kuruş yardımın hesabını verecek ya da toplamayacak.

Bir şekilde bu da mümkün olmuyorsa, bu çocuklar devlet imkanları ile ücretsiz tedavi edilecekler.

Türkiye’de, doğum sonrasında her bebek detaylı şekilde muayene edilirken… Burunlarında bir sorun olup olmadığına çok dikkat edilecek. Burunda kemik eğriliği ya da normal nefes almaya mani olan herhangi başka bir sorun varsa, o kişinin kulaklarında ciddi rahatsızlıklar oluşmaması, kulak zarlarının delinmemesi, sürekli iltihap sorunları yaşamaması, beynin yetersiz oksijen nedeniyle zorlanmaması, çok çok düşük ihtimal…

Burnunda sorun olan bir insan, hayattan bir seviyede kopmak zorunda. Bunun aksi mümkün değil. Burun sorunları, dikkatsizlik ve odaklanamama sorunlarının da temeli…

Aynı kontrol, ilköğretime başlamadan bir sene önce, bütün çocuklara, devletin resmi sağlık kurumunda yapılacak muayene sırasında da yapılacak. O yaşa kadar fark edilmemiş ya da fark edildiyse bir şekilde tedavi edilmemiş ve hala burnunda az ya da çok sorun bulunan bir çocuk, eğitme ve öğretme süreci başlamadan önce kesinlikle tedavi edilecek.

Türkiye’de sadece seçilmiş yüz kadar doktorun, burun ameliyatları yapmasına izin verilecek. Onlar da sadece belirlenen ve çok geniş imkanlara sahip olan yerlerde ve seçilmiş ekiplerin desteğiyle burun ameliyatları yapabilecekler. Çünkü burun ameliyatlarının çok hassasiyetleri var ve sadece seçkin/üstün ve özel kabiliyetli kişiler, çok tecrübeli kişiler, çok dikkatli kişiler, çok zeki kişiler, çok geniş teknik imkanlarla burun ameliyatını hakkıyla yapabilirler.

Aksi halde burundan nefes daha rahat şekilde alınabilse de bu defa başka türlü ciddi sağlık sorunları oluşur.

Türkiye’nin yaşadığı pek çok ciddi sorunun temelinde, çok yüksek sayıda vatandaşın burunlarındaki sağlık sorunları var.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Türkiye devlet başkanı mütevazi bir hayat yaşayacak


Türkiye’de devlet başkanının devleti idare ettiği saray gayet büyük, etkileyici, gösterişli, ağır duran ve maddi masraflardan fazlasıyla kaçınılmamış, gerekli masraflar yapılmış ama israf seviyesine getirilmemiş bir saray olacak.

Lakin devlet başkanı ve ailesi bu sarayda yaşayamayacak. Sarayın arazisi içinde, arka bahçesinde, saray binasından en az 70 mt geride bir villa bulunanacak. Bu villa ortalama seviyede bir villa olacak, iki katlı olacak ve devlet başkanı ile ailesi, şayet istiyorlarsa başkanlık görevi süresince burada ikamet edebilecekler. Bunu tercih etmiyorlarsa kendilerine ait başka bir yerde de ikamet edebilecekler.

Başkan, devlet meseleleri haricinde, kendi etrafından, tanıdıklarından her kim ile görüşecekse ya da akşamları akrabaları ile akşam oturması yapacaksa ya da bazı günlerde istirahat edecekse, bu villada görüşecek, yapacak. Kendi hayatıyla, çevresiyle, ailesiyle, devlet işlerini birbirinden tamamen ayıracak. Başkanın karısı, kızı, oğlu, damadı, şusu, busu saraya hiç giremeyecekler. Saray işlerine sözlü olarak ve uzaktan bile hiç karışamayacaklar.

Saray personelleri onları gördüklerinde, özel birileri gibi, emirlerine tabi olmaları gereken birileri gibi davranmayacaklar. Yetkisiz, sıfatsız, makamsız kişilere, devletin hiçbir memuru dönüp bakmayacak bile… Bu aile fertleri için koruma gerekiyorsa, koruma polisleri, sınırlarını aşmadan, hizmetkarları olmadan koruma işini yapacaklar. Alış verişlerine, özel ihtiyaçlarına da koşturmayacaklar. Sınırlar korunacak. Koruma polisleri aksi yönde talimatlar alırlarsa itaat etmeyecekler. İtaat ettikleri anlaşılan polisler meslekten ve memuriyetten men edilecekler.

Bu villada yenilen, içilen, giyilen her şeyin parasını başkan kendi maaşı ile ödeyecek. Parası yetmiyorsa, harcamalarını kısacak ya da istifa edecek. Kendi tercihi… Bütün temizlik malzemelerinin parasını ve ayrıca elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturalarını kendi maaşı ile ödeyecek. Villada tadilat, tamirat yapılması gerekiyorsa bile bütün masrafları kendi maaşı ile ödeyecek. Villa en baştan elden geçirilmiş, gerekli tadilat ve tamiratı yapılmış, sorun çıkartmayacak şartlarda kendisine teslim edilecek. Çıkarken de aynı şartlarda teslim etmesi gerekecek.

Sadece bir kere, sadece bir ödeme kaleminde usulsüzlük yaptığı ve kendisiyle ailesine dair masraflarını sarayın bütçesinden karşıladığı anlaşılan, maddi delillerle meydana çıkartılan başkana, adalet mekanizması anında müdahale edecek. Dokunulmazlık denilen saçmalık/hukuksuzluk olmayacak. Bir kere bile bu suçu işlemiş olan bir başkan, en fazla üç günde sonuçlandırılacak soruşturma ve yargılama kapsamında, suçlu bulunursa görevinden alınacak.

Devletin bütün memurlarının, böyle bir başkana, öyle bir andan, yargı kararından sonra itaat etmemelerini, ederlerse ayrıca yargılanıp ağır cezalarla cezalandırılacaklarını vaz eden bir kanun maddesi olacak. Bu kanun maddesinin detayları olacak. İtaat etmemesi gerekirken itaat eden memurların bu hukuksuz davranışları nedeniyle oluşan sorunlu ortamda can kayıpları ve devletin büyük zararları oluşmuşsa, hukuksuz şekilde emirlere itaat eden memurlar idam edilecekler.

Kamu düzeninin ve devletin meşru, hukuka uygun şekilde işleyişinin aksamına kimse dahil olamayacak, yardım ve yataklık edemeyecek.

Sarayda, devlet işleri gereği yapılacak hiçbir görüşmede başkanın bir kuruş masraf etmesine gerek kalmayacak. Buna rağmen, maddi imkanları genişse ve gönlünden gelerek kendi imkanlarıyla saraya harcamalar yapıyorsa, buna da mani olunmayacak. Lakin bu davranışının devamında kendine hukuksuz menfaatler elde etmesine de meydan bırakılmayacak. Başkan, akşamları, devlet işleri ile alakalı olmayan TV yayınları izleyecekse bile, gidip konutunda izleyecek.

Başkanın görev başında iken bağış, yardım kabul etmesi yasaklanacak. Başkanın kendisine ya da aile fertlerine herhangi bir mazeret ve gerekçe ile maddi destek olunduğu anlaşıldığında da başkan en fazla üç gün süren adli sürecin sonunda vazifeden alınacak.

Sarayın kullanılmayan odalarında gündüzleri ve geceleri lambaların açık kalmamasına bile çok dikkat edilecek. Sarayın her türlü harcaması, en küçük satın almalara kadar, internet üzerinden listelenecek ve milletin denetlemesine açık olacak. Bazı stratejik ve gizli tutulması gereken tedariklerde, alınan şeyin genel olarak hangi sınıfta bir ürün olduğu listeye yazılacak, detaylar verilmeyecek ama tam meblağ yazılacak. Bu kısmı adli müfettişler denetleyecekler.

Sarayda ülke içinden ziyaretçilerle yemekli toplantılar yapılmayacak. Yurtdışından resmi ziyaretler yapıldığında Türk mutfağının en güzel yemekleri, israf/savurganlık seviyesine ulaşmadan yapılarak ikram edilecek. Artan yemekler olursa ve ertesi güne/günlere kadar durması mümkün değilse, başkanın, ailesinin ve saray personellerinin bunları yemesine izin verilmeyecek. Çevredeki ihtiyaç sahibi vatandaşlara ikram edilecek, dağıtılacak. Ya da her seferinde o bölgedeki başka bir resmi hayır kurumuna gönderilecek. Yetimlerin, düşkün ihtiyarların tüketmesi sağlanacak.

Hiçkimse milletin kesesinden bedavaya beslenemeyecek. Türkiye’de first lady diye bir makam, sıfat, yetki yok ve olmayacak. Başkanın karısı, aile konutunda ya da başka bir yerde siyasete ve ülke meselelerine dair tek bir cümle bile konuşmayacak. Tabiata/iklime, kadınlara, çocuklara, hayvanlara, çöplerin geri dönüştürülmesine dair meselelerde zaten devletin yetkilileri ve yetkili kurumları var, onlar konuşacaklar. O konularda da başkanın karısı başta olmak üzere, hiçbir yakını konuşamayacak. Konuşmak istiyorsa, meşru bir dernek ya da vakıf kurabilir, sarayla ve kamu kurumlarıyla tamamen bağımsız şekilde kendi meşru mücadelesini verebilir. Hiçbir basın ve medya kuruluşu da “Bu kişi başkanın yakını” diyerek hususi alaka göstermeyecek. Olağan akış devam edecek. Herhangi bir üstünlükleri, ayrıcalıkları olmayacak.

Başkanın karısı haricinde, kızı, damadı, oğlu ve diğer yakın akrabaları da hiçbir meselede devlet namına hiçbir görüş beyan etmeyecekler, toplantılara ve törenlere katılamayacaklar, onlara kamera döndürülmeyecek ve mikrofon uzatılmayacak. Devletin herhangi bir toplantısına, programına, törenine katıldıkları görülürse, herhangi bir memur tarafından ikaz edilerek dışarı çıkmaya sevk edilecekler. Buna uymazlarsa tutanak tutulacak, adli makama yansıtılacak ve yargılanacaklar. Ağır ceza alacaklar. Bu yaşanan süreç şeffafça basına da yansıtılacak. Oradaki devlet memurlarının başkanın yakınlarını uyarmadığı, tutanak tutmadığı ve adli makamı bilgilendirmediği anlaşılırsa, o memurlar da ağır cezalar alacaklar. Başkanın yakınları yurt dışı ziyaretlerine de götürülmeyecekler. Gitmek istiyorlarsa, ayrıca tarifeli uçaklarla, türlü masrafları kendi ceplerinden karşılayarak gidebilirler.

Başkanın aile fertleri ve diğer yakınları, tamamen kendi imkan, kabiliyet ve gayretleri ile hayatlarını devam ettirecekler. Meslekleri varsa, bunu icra edecekler. Ticaret yapmak istiyorlarsa yapacaklar. Lakin bu kişilerin bütün faaliyetleri herkesten daha çok ve sık denetlenecek.

Başkanın nüfuzundan istifade ile küçücük bir usulsüzlük bile yapılmışsa, derhal soruşturma başlatılacak ve başkan da bu usulsüzlüğe karışmışsa, soruşturma ona da uzatılacak. Gece gündüz devam eden üç günlük bir yargılama sonrasında başkan suçlu bulunursa görevden alınacak. Suçlu olan yakınları ile birlikte cezaevine gönderilecek.


Başkanın yurtdışı ziyaretlerde kullandığı devlete ait olan araçlarda, en başta da uçaklarda, devletin resmi basın/yayın kuruluşunun mensupları haricinde hiçbir basın/medya mensubu bulunamayacak. Başkanın, bir gurup basın mensubu ile fazlasıyla yakınlaşması, kaynaşması doğru görülmeyecek.

Yine başkanın uçağında ya da devlet işleri gereği kullandığı herhangi bir aracında herhangi bir iş adamının bulunmasına, yolculuk etmesine asla izin verilmeyecek. Başkanın bir grup iş adamı ile fazlasıyla yakınlaşması ve kaynaşması doğru görülmeyecek ve şiddetli şekilde tenkit edilecek.

Akredite diye bir uygulama da olmayacak. Zaten gayr-i meşru, gayr-i hukuki yönleri olan kişilerin ve kuruluşların sahada faaliyette olmalarına izin verilmeyecek.

Başkan, sarayında iken veya yurtiçinde yada dışında bir resmi ziyarette iken, teknolojik imkanları kullanarak, gerekli zamanlarda kısa videolu paylaşımlar yapacak.

Memleket dahilinde hemen yön verilmesi gereken meselelerde bilgilendirici, seviyeli, ikna edici, samimi tarzda videolu paylaşımlar yapacak. Devlet sistemi kadar toplumun da anlama, kavrama, ikna olma ve hareket etme hızını artıracak. Bu da kamu masraflarını çok büyük oranda düşürecek ve basın mensupları ile gereksiz zaman kaybını ve bir süre sonra hukuk dışına çıkan bağlantıları baştan engelleyecek.

Başkanın bu kısa videoları sosyal ağlardan önce e-devlet sisteminde paylaşılacak. Bu videolar yayınlandığında bildirim almak isteyenler, bildirimleri bir kere açacaklar ve sonra yayınladıkça bildirimler alacaklar. Videoların altına kimlikleri belli şekilde yorumlar, değerlendirmeler, tavsiyeler, eleştiriler yazabilecekler. Bu da vatandaşın tepkilerini en hızlı şekilde görmeyi ve gerekiyorsa kararlarda kısa sürede değişikliğe gitmeyi sağlayacak.

Eline zamanın gelişmiş bir iletişim cihazını alarak, herhangi bir ortamda hızlıca onu kullanamayan, kısacık sürede ve hazırlıksız şekilde videolu paylaşımlar yapamayan…

Bunu yapmak için bile danışmanların, memurların oraya buraya koşturmasına ve müdahale etmesine, teknik ayarlamalar yapmasına, önden metinler yazmasına, metni okuyacağı prompter sistemine kurmasına sebep olacak kadar vasıfsız kişiler başkan olamayacaklar. Bir şekilde olmuşlarsa, başkan kalamayacaklar.

Kendi devrindeki haberleşme teknolojilerini/cihazlarını kullanamayan ve halkının meselelerini, gündemini takip edemeyen bir kişi gidip çobanlık yapsın. Bu ülkede öğretmenlik bile yapmasın. Gerçi çobanlar da yapabiliyor bu kadarını ama…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya