İstanbul hükumeti Türkiye ve dünyaya yön vermeye devam ediyor


Ukrayna krizi bitirilecek

Türkiye’deki sözde sığınmacıların tamamı, sözde vatandaş denilenleri dahil, derhal gönderilecek.

ABD ve NATO üsleri TR’den derhal def edilecek.

Süleymanlılar cemaati başta olmak üzere, bütün cemaatlere, hukukun gereği olan ve çok gecikmiş olan operasyonlar yapılacak.

Suriye krizi bitirilecek.

Irak’ın kuzeyinde terör ve bölücülük tamamen imha edilecek. Oradaki sözde bölgesel idare dağıtılacak.

Yunanistan’da, Yunanların sözde ordusunun haricinde, herhangi başka bir ordunun ya da askeri ittifakın tek bir mermisi bile kalmayacak. Tek bir eri/askeri bile kalmayacak.

Ege adalarımız tekrar iade edilecek ve herkes bu hakkımızı tanıyacak.

Kıbrıs adasının tamamı Türkiye’nin topraklarıdır. Kıbrıs tek parçadır ve bölünemez. Kıbrıs yeniden şekillendirilecek, dengelenecek. Orada hiçbir yabancı/işgalci ülke gücü bulunmayacak. İngiltere ve İsrail Kıbrıs’tan uzak duracak. Kıbrıs’ın TR’ye ait olduğu bütün taraflarca tanınacak.

Türkiye’nin tamamında bütün organ işleri, insan kaçakçılığı işleri, zorla fuhuş işleri tamamen ve derhal durdurulacak.

Adnan Oktar suç örgütüne gerçekten operasyon yapılacak, gerçekten yargılanacaklar, gerçekten cezalandırılacaklar, gerçekten çökertilecekler.

Hala basında, medyada, sosyal medyada, sanayide, adliyelerde, resmi kurumlarda binlerce Adnan Oktar suç örgütü üyesi var.

Türkiye NATO’dan, G20’den ve benzeri bütün teşkilatlardan resmen ve derhal çıkacak. Türkiye Muktedirler İttifakını resmen ilan edecek ve ittifakın kurucu üyesi olacak.

Azerbaycan ile Türkiyenin bütün diplomatik teması tamamen kesilecek. Fahri konsolos bile bulunmayacak. Asla iki ülke arasında bir liralık alış veriş bile yapılmayacak.

Bulgaristan ile, Macaristan ile, Sırbistan ile, Rusya ile Türkiyenin bütün diplomatik temaları tamamen kesilecek. Fahri konsolos bile bulunmayacak. Asla iki ülke arasında bir liralık alış veriş bile yapılmayacak.

Türkiye’de FETÖ’ye gerçekten operasyonlar yapılacak. FETÖ gerçekten çökertilecek ki zaten cemaatlerin içi FETÖ’cülerle dolu. Adnan Oktar suç örgütünden PKK’ye kadar her türlü pislik yuvası ile de kaynaşmış vaziyetteler.

Türkiye derhal gerçek bir hukuk devleti olacak.

Türkiye’de bir tek Ukraynalı ve Rus turist bile kalmayacak. Burayı da lanetli bir yere dönüştürmelerine meydan verilmeyecek.

Para vermiş, mülk satın almış ve sonra vatandaş olmuş gibi görünenler bile def edilecekler. Gitmeyenler yaka paça atılacaklar.

Karma eğitim derhal kaldırılacak. Üniversite olduklarına dair tabela asmış, öğrenci toplayan ama dolandırıcıdan başka bir şey olmayan onlarca sözde üniversite derhal kapatılacak. Bu güne kadar verdikleri sözde diplomaların tamamı iptal edilecek, hükümsüz sayılacak. Her işte dürüstlük, doğruluk ve hukuk üstün olacak.

Türkiye, bir ay içinde toplamda trilyonlarca dolar yatırım yapacak olan gerçek yatırımcıların “Bu kadarını hayal bile etmiyordum” diyeceği kadar güvenilir bir hukuk devletine derhal dönüştürülecek.

Ekran fahişelerinin tamamı toplanıp alınacak. Bir daha güneşi görmeyecekler. Yayıncılık imkanlarının çökertici bir silah gibi kullanılmasına asla meydan verilmeyecek.

Ekranlardaki sahte hocaların tamamı toplanıp alınacak, bir daha güneşi görmeyecekler. Onlar üzerinden, milleti ayakta tutan gerçek dini değerlere sinsice saldırılmasına artık meydan bırakılmayacak.

Türkiye’de gerçekten milli güvenlik olacak.

TİKTOK derhal yasaklanacak.

20 milyon sözde sığınmacıyı derhal sınır dışı ederek konut sorununu çözmek, fahiş kiraları düşürmek ve patlama seviyesine gelinmiş türlü sorunları da çözmek yerine…

“Konut sorununu çözmek için hazine arazilerini imara açacağız” diyebilen gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason sözde yetkililerin tamamı derhal yüce urgana sevk edilecek. (Yağlı olması tercihli olacak)

Bunların leşlerinin hazine arazilerine gömülmelerine bile meydan bırakılmayacak.

Hala, hala, hala Türkiye’yi peşkeş çekmek isteyen bu piç kurularının gerekiyorsa soyları bile kurutulacak.

Akşamları aç yatan milyonlarca Türk çocuğunun hesabı sorulacak. Onları aç yatırırken istilacıları onların hakkı olan paralarla doyuranlar yüce urgana sevk edilecek. (Yağlı olması tercihli olacak)

Mısır ile Türkiyenin bütün diplomatik teması tamamen kesilecek. Fahri konsolos bile bulunmayacak. Asla iki ülke arasında bir liralık alış veriş bile yapılmayacak.

Rusya’nın peşinde koşan Afrika ülkeleri ile Türkiye’nin arası açılacak. Türkiye onları muhatap dahi almayacak. Türkiye öncülüğünde tesis edilen yeni dünyada onların yeri olmayacak.

Ben laf olsun diye yayın yapmadım, yapmıyorum. Gayet ciddiyim. Bunlar bir şey değil, çok çok daha fazlası kısa sürede yaşanacak. Türkiye değişirken dünyayı da değiştirecek.

Rusya Federasyonu bünyesinde bulunan cumhuriyetler arasından, Türkiye’ye dahil olmayı tercih edenlerin, nüfusun genelinde ciddi genetik sorunlar ve başta da Çingenelik bulunmayanları, hangi dinden olurlarsa olsunlar kabul edilecekler. Türkiye toprağı olacaklar.

Müslüman bilinen ama ileri seviyede genetik kod sorunları toplumlarının genelinde görülen Pakistanla, Bangladeşle, Afganistanla, Endonezya ile, Malezya ile Türkiye’nin dostluğu ve ortaklığı olmayacak.

Brunei’deki sözde kraliyetin çökertilmesi ve o kartın Ankebut Ağından alınması için Türkiye üzerine düşen her şeyi yapacak. Yanlış safta duran herkes, hatasının bedelini ödeyecek.

Dünyanın baş belalarından biri olan Shell, Brunei üzerinden de çökertilecek.

ABD’den çıkın. Hiç olmadığı kadar riskli…

Dünyanın herhangi bir yerinde hala bana kızabilen siyasetçi, asker, iş adamı birilerine denk gelirseniz “Çöp bunlar, çöp. Bu kadar mı kafasız olunur. Hala mı bu kadar cahil kalınır.” deyip sakince, göze batmadan uzaklaşın. Sakın bir şeyler anlatmaya, ispat etmeye çabalamayın ve onları akl-ı selime davet etmeyin.

Onların cahilliği, kafasızlığı, hırsları, ahmaklığı, şeytanlığı, öfkesi, kini gözlerini kör etmemiş. Onlar hepinizi daha da büyük sorunlara hatta felaketlere sürükler. Onlar ayar almazlar. Onlar aşırı vasıfsız kişiler. Bir şekilde bir yerlere getirilmiş olmaları sizi aldatmasın. Gerçekçilikten ayrılmayın.

Türkiye’de “Yüce Divan” denilen bir müessese gerçekte yok. Sorunları Yüce Urgan ile çözeceğiz.

Putin mi? O kim, kaldı mı öyle birisi? En son ayağımın altında görmüştüm onu… Beni ayağının altına almaya çalışırken ayağımın altında kalmıştı. Piyonları da öyle…

Türkiye ile Belarus denilen suni devlet arasındaki bütün diplomatik temaslar kesilecek. Lukaşenko denilen kara paracı pislik herif ve çetesi devrilirse, diplomatik temas yeniden sağlanacak.

Onun üzerinden Türkiye ile Belarus arasında kurulan kara paracılık ağları da tamamen çökertilecek.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Japonya, insanlık suçu işliyor

Fukuşima nükleer santralindeki radyoaktif sudan tirityumun ayrıştırılabilmesi günümüzde teknik olarak mümkün değil. O atık suyun zararsız olduğunu iddia edebilmek de teknik olarak mümkün değil.

Tirityumun, radyasyon ölçen cihazlarla tespit edilmesi mümkün değil. Japonya’nın yaptığı açıklamalar, teknik bilgi yetersizliği bulunan insan topluluklarını kandırmaya dönük açıklamalar. Yüksek mikfarda tirityum bulunan radyoaktif sular, insan vücudu ile birleşince kanser eden bir etkiye sahipler.

Japonya’ya itiraz etmeyen hatta destek vermeye çabalayan ülkelerin de gizledikleri şeyler var. Onlar da nükleer santrallarındeki radyoaktif suları okyanuslara dökerek seyreltiyorlar. Bu atık suların, okyanus suları ile iyice karışıp tam olarak seyrelmesi onlarca sene sürüyor. Bu süre boyunca deniz/okyanus canlıları zarar görüyor.
Japonya, elli yıldan fazla süre boyunca hiçbir şeyle temas etmemesi gereken tirityumlu radyoaktif suları okyanusa döke döke seyreltmek, bir an önce yükünü atmak istiyor. Bunu yaparken insan sağlığını da hayvan sağlığını da denizler başta olmak üzere tabiatın dengesini de umursamıyor.

Japonya, insanlığa karşı alenen suç işlemeye devam ediyor.

Nükleer santrallerin gerçek yüzü dünya insanlığına hiçbir zaman yeterince şeffafça anlatılmadı ve hala anlatılmıyor. Riskleri bu kadar büyük olan nükleer santraller dünya genelinde yasaklanmalı ama önce Japonya’nın işlemekte olduğu insanlık suçuna derhal dur denilmeli.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Onarıcı istasyonlar


Marmara denizinin sahillerinde en az beş adet, ihtimal ki sekiz ya da oniki adet “onarıcı istasyon” kurulacak.

Üç beş adet de çokça büyük olan deniz platformları üzerinde “Seyyar onarıcı istasyon” kurulacak.

Seyyar ve sabit onarıcı istasyonlar, Marmara denizinin muhtelif noktalarından alınan verilerin incelenmesi sonucunda elde edilen değerlere göre programlanacaklar. Hepsini en tepede tek bir merkez yönetecek. Sadece işin gerçekten uzmanı olan ve gerçekten vatansever olan kişiler bu merkezde çalışabilecek. Kriptolar, masonlar, satanistler, hainler buraya sızamayacaklar.

Bu istasyonlar, denizin kaba çöplerini ve kimyevi atık halindeki çöplerini gelişmiş teknolojilerle temizleyecekler. Bir yandan da gerekli zamanlarda denize oksijen takviye edecekler. Aynı anlarda otomatik sistemlerle balık da avlayacaklar ve balıklar ile diğer deniz mahsüllerinin satışı yolu ile de bu onarıcı istasyonların masraflarının büyük bir kısmı karşılanmış olacak. Marmara denizi her zaman tertemiz, sağılıklı bir deniz olacak. Bu denizdeki çok sağlıklı balıklara dünyanın her yerinden talipler olacak, satın almak isteyecekler.

Zaten istasyonlarda çok çok az insan çalışacak. Benzin, mazot gibi yakıtlar yakılmayacak. Havadaki oksjien gazı yakıt olarak da kullanılacak ve ayrıca güneş enerjisi de kullanılacak. Çok masraflı ve zor görülen işler çok düşük masraflı ve çok az insanla kolayca yapılabilir bir hale getirilecek.

Bu sistemin, deniz dibinde sürekli devriye gezen yüzlerce küçük aracı da olacak. Bu denizaltı küçük araçlar, bir yandan askeri güvenlik maksadıyla da kullanılırken, bir yandan da denizin hangi noktasında istenmeyen derecede sıcaklıklar olduğunu, istenmeyen seviyede gaz artışları olduğunu tespit ederek “erken tespit” sistemine raporlayacaklar. Konunun uzmanları hemen sorunlu bölgelerle ilgilenecekler. Gerekiyorsa gazın kaynağına doğru sondaj çalışmaları yapılacak. Gerekiyorsa gaz doğrudan deniz üstü seviyesine borularla çıkartılacak. Kullanılabilir bir gaz ise depolanarak kullanılacak. Bu işler de gelişmiş teknolojilerle çok kolaylaştırılacak, hızlandırılacak ve düşük maliyetlere çekilecek.

Çimento fabrikalarını fonlamak, desteklemek için ayrılan paranın yüzde biri, yeni nesil inşaat malzemelerinin geliştirilmesi için uzmanlara, bilimsel çalışmalara harcansaydı, şimdiye bütün dünya kanser eden, ciğer parçalayan, cildi mahveden, doğurganlığı bile düşüren, beyin faaliyetlerini bile sınırlayan çimentodan/betondan kurtulmuştu.

Hastalıklar fark edilir şekilde azalmıştı. Hatta ruhi/psikolojik hastalıklar bile azalmıştı. Huzursuz, tartışmalı ve kavgalı ortamların oluşması azalmıştı. İnşaat maliyetleri çok düşmüştü. İnşa süreleri çok kısalmıştı. Evlerin kullanma ömürleri çok uzamıştı. Hayat pahalılığını yenmek yolunda çok büyük ilerleme sağlanmıştı.

Ama o masonlar bunu da istemiyorlar. Hep şeytanlık, hep sömürme, hep kötülük peşindeler.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Türkiye ve dünyaya dair özet haberler


Okyanuslarda yaşanan şiddetli depremler karalara doğru ilerleyecek.

Gerçek Devlet Bohçalı’ya bunama/alzheimer teşhisi kondu.

Anayasa Mahkemesi çok hareketli. Büyük gelişmeler kapıda…

Yerin üstü de altı da çok karışık. Sürekli iç gruplaşmalar, iç çatışmalar/tartışmalar var. Kimse kimseyi dinlemiyor. Kimse ortak karar alamıyor ve ortak hamleler yapamıyor.

İngiltere vatandaşı ve casusu Mehmet Şimşek aşırı bunaldı. Hiçbir şey istedikleri, planladıkları, bekledikleri gibi gitmiyor. İstifa etmek istiyor, izin verilmiyor. Bir anda intihar etse, hiç şaşırtıcı olmaz.

Türkiye’de halk patlama seviyesinde. Sorunlar bitmek bilmiyor ve taşınabilecek seviyeyi çoktan aştı. AKPKK’nin üst isimleri halkı yatıştırmak ve oyalamak için yurt dışından destek/taktik istiyorlar. Lakin aç mideleri hiçbir şeyin oyalayamayacağını, yolun sonuna geldiklerini kabulleniyorlar.

Son günlerde yanarak düşen ve hemen meteor denilen şeylerin hepsi meteor denildi. Çok sayıda UFO da sinyale girdi ve düştü.

UFO düşme vakalarında artış olmasından, UFO’ların daha büyük parçalar halinde düşmesinden çok endişe ediyorlar. Devletlerin ordularında ve kolluk kuvvetlerinde UFO kazalarına müdahale için oluşturulmuş birimleri kullanarak, UFO kazalarını insanlığa duyurmadan gizlemek istiyorlar.

PTT’nin hem araçlarını hem de para transfer sistemini kayıt dışı, gizli şekilde kullanmak isteyenler var. Büyük hain ve kara paracı BinAli Yıldırım da bunlardan biri…

Almanya’da Scholz’un oyun dışına çıkartılması gerektiğini, daha fazla işlerini yaramayacağını kabulleniyorlar. Scholz karakterinin sinyallere ve İstanbul’un icra ettiği baskı siyasetine daha fazla dayanamayacağını kabulleniyorlar.

Almanya’da polis teşkilatı bile içten içe kaynıyor. Almanya’da gidişattan kimse memnun değil.

İngiltere’de her an kontrol kaybedilebilir. Büyük büyük bölgelerde peş peşe ya da eş zamanlı olarak otorite boşlukları oluşabilir ve tarihe geçen seviyede yağma hadiseleri yaşanabilir. İngiltere kimse için güvenli liman değil.

Fransa da Almanya gibi. Macron’dan kimse memnun değil. Herkesin gözü açıldı, sistemi anladılar. Macron’dan kurtulmak isteniyor. Onu orada tutmakta ısrar edenler de köşeye sıkışmış vaziyetteler. Fransa’da çok büyük halk isyanları her an başlayabilir ve kesinlikle silahlı bir mücadeleye dönüşecektir.

En çok da Afrika kökenli Fransa vatandaşlarından çekiniyorlar.

Almanya’da savaş uçakları için yedek parça temini sorunu artık devasa bir seviyeye geldi.

Olağan akış çok büyük oranda bozuldu. Fark edilmesin diye hava üslerinde askeri uçakları çalıştırıp karada dolaştırarak etrafa görüntü veriyorlar. Sonra motorları kapatıyorlar.

Almanya’da para yok, benzin yok, mazot yok, doğalgaz yok, yedek parça yok, her şey sorunlu ve Almanya sefil bir halde…

Çareyi tekrar Merkel’e koşmakta arayanlar da çok ama boşa oyalanıyorlar. Almanya’yı o halden çıkartabilecek tek yer İstanbul…

Tüpraş’taki bazı mühendisler, sorumluluklarını yerine getirdiklerine, gerekli uyarıları yaptıklarına ama dikkate alınmadıklarına dair evraklar hazırladılar. Böylece kendilerini hukuki koruma altına aldıklarını değerlendirdiler.

Türkiye’de bazı iş grupları, petrol rafinelerinin başına bir şeyler gelirse, neler olacağı/yaşanacağı ve o günler için nasıl hazırlıklar yapılabileceği, tedbirler alınabileceği üzerine gizlice çalıştılar. Oluşabilecek sıkıntılara alternatif çıkış yolları bulmaya odaklandılar.

Benzin ve mazot sıkıntısı nedeniyle faaliyetlerinin tamamen ya da büyük oranda durmasından, işlerinin aksamasından, kısa sürede çok büyük maddi zarar yaşamaktan ve ayrıca itibar kaybetmekten çok çekiniyorlar.

Perinçekgiller familyası, doğrudan üst muhataplar bulamadıkları için ABD’ye sitem ediyorlar.

Bir yandan ABD’ye, İngiltere’ye çalışırken, bir yandan Çin’e ve Rusya’ya çalışıyorlar. Hususiyle Çin’deki müslümanların hakkından hangi taktiklerle gelinebileceği hususunda Çin yetkililerine destekler veriyorlar.

Çin, Ekim/Kasım aylarında Antalya başta olmak üzere tatil ve ziraat bölgelerinde büyük sellere, hortumlara sebep olmak için şimdiden çalışmalar yürütüyor. İklim silahlarını buna göre planlıyorlar.

Yunanistan’da yaşanan ve akıl almaz yoğunlukta olan son yağışlar suni yollarla sağlandı. Orman yangınlarını söndürmek hedeflendi.

Yıllar önce de Yunanistan’daki devasa orman yangınları ile baş edilememişti ve aynı yol tercih edilmişti. O vakit suni hava şartları İstanbul’a kadar ulaşmış ve akşamdan sabaha kadar İstanbul üzerinde neredeyse her saniye bir şimşek çakmıştı. Yaşananları hemen yazılı olarak anlatmıştım ve Türkiye kamuoyunda ses getirmişti. Pek çok kişi bu gerçeği hemen açıkça konuşarak ve yazarak anlatmıştı.

Bu defa Yunanistan’a o kadar aşırı yağış düşmesini sağladılar ki iş yine büyük zarara döndü. Maddi kayıplar çok büyük. Can kayıpları da az değil. Ziraatın büyük kısmı darbe aldı, mahsül heba oldu. Hayat felç oldu. Bu defa, yangınlardan korumaya çalıştıkları askeri yığınaklar sel içinde kalarak büyük zararlar ve sorunlar oluştu. Türkiye’ye, İstanbul hükumetine karşı yapılan o askeri yığınaklar şimdi çok zorlu şartlar içinde…

Ormanlar yanmaya devam etseydi, bu kadar büyük zararları olmazdı.

Türkiye’de son yapılan ve kamuoyunda da tartışılan bazı gizemli kazılarda, geçmişte de yüksek bilim ve teknoloji bulunduğunun, geçmişte de genetik mühendisliği ile insanların, hayvanların ve bitkilerin genlerinin değiştirildiğinin delillerine ulaşmış olabilirler.

Konya’daki obrukları inceleyen ekiplerden bazıları, toprağın bir dış müdahale ile atomlarına ayrıldığını, obrukların çok çok ileri teknoloji ile kolayca açıldığını kanıtlayacak delillere ulaşmış olabilirler.

Bu işin devamında, dünyanın altını tünel ağları ile dolduracağımız projenin, tahmin edilenden çok ama çok daha kısa sürede ve tahmin edilenden çok çok daha kolay şekilde yapılmasını sağlayacak teknolojilere ulaşmak mümkün görünüyor.

Kanada’nın da ufku kapkaranlık görünüyor. Kanada’nın fazla yolu kalmamış gibi görünüyor. Kanada içi gelişmelerin hepsi birbirinden daha berbat.

Günümüz Kızılderilileri de Akademi Dergisini hayranlıkla takip ediyorlar ve çok istifade ediyorlar.

Yeniden Refah Partili Doğan Aydal gizli Ermeni bir vatan haini…

Dini ve milli değerlerimize tamamen aykırı şekilde giyinerek güya spor faaliyetleri icra eden voleybolcular da Türk ve müslüman değiller. Çoğunluğu gizli Ermeni. Ebrar Karakurt da gizli Ermeni. Bu gibi proje karakterlerini kullanarak milletin değerlerini yıkmak, töresini bozmak, aile kurumunu yıkmak, cinsi sapıklığı yaymak isteyenler, bu maksatla bu gibi yarı çıplak ve cinsi sapık ekran fahişelerini her yolla müdafaa edenler de Türk ve müslüman değiller. Onların da çoğu gizli Ermeniler.

Organize şekilde, tahrip edici hatta yıkıcı bir casusluk faaliyeti sergileniyor. Sözde voleybolcuların şımarıklığı, küstahlığı, cesareti de buradan geliyor. Mesele, adli makamların derhal müdahale etmesini gerektirecek kadar tehlikeli ve yıkıcı bir ihanet teşkilatının bitmek bilmeyen taarruzları meselesi…

Her yerdeler ve ani/büyük bir temizlik şart. Böyle bir ihanet ve çökertme faaliyetinin içinde mason tarikatının bulunmaması, ihtimal dışı zaten… O masonların hepsinin kafalarının kopartılması hukukun gereği. Milli güvenliğin gereği.


Ürdün, İngiltere’nin, İsrail’in, ABD’nin kuklası gibi davranmaya devam ederse, çok yakında Ürdün diye bir devlet kalmayacak.

Kral Charles karakteri ile, oğulları olarak bilinen karakterler arasında ihtllaflar artıyor. Gerilme yükseliyor.

İngiltere’nin boyunduruğundan çıkmak isteyen ülkelerdeki bazı yetkililer, fırsat kolluyorlar. Dünyanın her yerinde Londra büyük güç kaybetti.

ABD’nin hızla uçuruma doğru sürüklendiğini gören, kabullenen senatörler, neler yapabileceklerini, tamamen mani olmayacaklarsa da hangi kısımlarda ne kadar mani olabileceklerini tartışıyorlar. ABD’nin herhangi bir yerde bir savaşa girmesi halinde dünyaya rezil olacaklarını kesinlik seviyesinde biliyorlar ve bunun yaşanmasını istemiyorlar. Türkiye ile ABD’nin karşı karşıya gelmesinden çok korkuyorlar.

Mağarada rahatsızlanan ABD’li Dickey o mağarada aslında ne arıyordu ya da neyi inceliyordu? Yanında kimler vardı, kimlerle doğrudan ya da dolaylı yollardan bağlantılıydı?

Ortadoğu yeni bir Avrupa olamaz. Ortadoğuya dair mfs projeleri tamamlandığında, Avrupa onunla kıyas bile götürmeyecek kadar geri kalmış bir sözde medeniyet olarak görülür. Kimse Avrupaya gitmez, Avrupada kalmak da istemez.

Lakin ısrarla yanlış yolda ilerleyen prenses Selman, ortadoğunun o günlerini göremez.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya