ABD’nin tamamından çıkın

Hiçbir yatırımınız, mekanınız, varlığınız/servetiniz, adamınız, fabrikanız hatta deponuz bile olmasın orada. Vakit geldi artık…

Buradan dönüşümüz yok. Türkiye’yi gerçek hürriyetine kavuşturmak için tek ABD’yi değil, bütün cihanı bile yıkmamız gerekiyorsa, durmayacağız ve yıkacağız.

Maddi imkanları kısıtlı olup da ABD’den çıkış yapamayan ABD’li iyi insanlar, yaklaşık olarak çizdiğim şu iki çemberin haricinde/arasında olan orta kısma doğru gitsinler.

Dünyanın Ankara’yı arkalayan diğer ülkelerinde insan toplulukları ise ABD’de yaşanacakları görünce akıllarını muhafaza etsinler.

ABD’den sonra sıranın kendilerinde olduğunu bilsinler. O dehşeti kendi ülkelerinde aklı başında yaşamaları çok mühim.

En çok da Çin’in, Rusya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın, İtalya’nın, İspanya’nın, Japonya’nın, Güney Kore’nin, BAE’nin, Katar’ın, Suudi Amerika’nın, İran’ın, Pakistan’ın, Venezuala’nın…

Bay Kamala karakteri ile vedalaşın. O karakterden alacağınız varsa, hiç beklemeyin, hemen alın.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Dünya çok tuhaflaştı


Bu günkü gayr-i meşru kabine toplantısı da tam bir fiyaskoydu. Hiç yapmasalar daha iyi idi. Daha az rezil olurlardı. Yerin dibine girdiler.

Çin’e ne oldu? Neden havası söndü? Neden sesi az çıkar oldu?

Sahi, o kayıp bakan bulundu mu?

Dünya çok tuhaflaştı. Bakanlar kayboluyor artık ve akıbetleri bilinemiyor. Yakında devlet liderleri de kaybolmasın ortadan?

Zaten Türkiye’ye de Muharrem İnce, Sinan Oğan, Fatih Erbakan, Meral Akşener diye saymaya başlasak, kaç kişi pek meydanda görünmüyor. Kesin bir şeyler dönüyor ama yakında anlaşılır ne döndüğü…

Alman siyasetçilere ne oldu, yeniden uçaklara binebiliyorlar mı? O dehşetli korkuyu yenebildiler mi?

Nükleer silahlara, nükleer enerji santrallerine, nükleer güçle çalışan gemilere ve denizaltılara ne oldu? Onlar risk ortadan kalktı mı?

Bu Türkiye’de hala ibnelik başta olmak üzere, türlü sapıklıkların (LGBT) müdafaasını, propagandasını gizlice ya da açıkça yapmaya çalışan…

Seçilmiş ya da atanmış her yetkilinin, ayrıca “ünlü” bilinen herkesin…

Münasip yerine bundan sonra dünyanın bütün dengelerinin girmesini sağlayacağım.

Nüfusu iki milyona bile düşecek olsa, bu ülkeden her türlü cinsi sapıklığı ve cinsi sapığı temizleyeceğim.

Buna mani olmaya çabalayan Londra merkezli dünya sistemini ve en başta da İsrail ile ABD denilen piyonlarını bu maksatla da yerin dibine geçireceğim.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Demokrasi işte budur…

Ankara Büyükşehir Belediyesi Sosyal İşler Daire Başkanı işçiye küfür ediyor, eşiyle beraber işten atmakla tehdit ediyor ve en sonunda fiziki olarak saldırıyor.

Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Adnan Tatlısu, bir belediye personeline küfür etti. Hızını alamayan Tatlısu, belediye binasına giderek personele saldırdı. O anlar cep telefonu kamerası ile görüntülendi.

___________________________________________

Bu kadar düşük, karaktersiz, kindar, cahil, ahlaksız, sabırsız, merhametsiz, vasıfsız tiplerin bütün idari konumları ele geçirmesi ve insanlığı İblis’in çok hoşuna gidecek şekilde güya yönetmesidir. Bu yolla bütün işlerin ayarından çıkmasıdır, hayatın çekilmez/yaşanmaz hale gelmesidir. Her yerin suç, adaletsizlik, cahillik, vasıfsızlık, kin, kavga, savaş, dolandırıcılık, hırsızlık, cinayet, tecavüz dolmasıdır.

Başka da bir şey değildir.
Daire başkanı yapılmış olan şu herifin seçimlerde oy kullanabilecek kadar bile vasfı yok.

Türk devletlerinin idarecilerinin arasından, Türk Devletleri Teşkilatı denilen tamamen masonik ve kara paracı ihanet teşkilatına ülkesini üye halde tutanların hepsi, tartışmaya mahal kalmayacak kadar açık, net, su katılmamış, süzme vatan hainleridir.

Bu gibi ülkelerin KKTC denien gayr-i meşru otoriteyi muhatap almaları da ayrıca bir vatan hainliği, ayrıca Türklüğe ihanettir. Ayrıca masonlara, Londra’ya çalışmadır.

Şu bu sözde Türk kanallarının, tıka basa kripto(hain oyuncularla dolu sözde Türk dizileri misali bir Türk Devletleri Teşkilatı tiyatrosu izlemekten iyice sıkıldık.

Bu senaryoyu yazanlar, temelden yanlış yazdılar. İstanbul faktörünü görmezden gelmek istemeleri, bütün çabalarını berbat etti. Şimdi bu ihanet çarkını ayakta ve faaliyette tutmak için çırpındıkça daha da fazla çirkinlikler sergiliyorlar. Daha da fazla kendilerini ifşa ediyorlar.

Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı denilen masonik teşkilatın da üyesi değildir. Ankara’daki bir grup kripto kimlikli, Londra maşasası ve kara paracı hain, Türkiye değildir. Türkiye İstanbuldur.


Şu gizli Ermeni ve Hrıstiyan Ekrem İmamyan yine rahat durmuyor ve damarlarında kan misali akan Türk/İslam düşmanlığını zahir ediyor.

Dünyada ne kadar Türk ve İslam düşmanı varsa, ayrıca ne kadar insan ve organ kaçakçısı, ne kadar uyuşturucu kaçakçısı varsa hepsiyle gönüllü olarak çalışan ve arkasındaki insanlık ve İslam düşmanlarının gazıyla fazlasıyla şişen o Ekrem’in patlatılmasına da sayılı günler kaldı.

Bakalım bağlı olduğu mason locası ve o loca ile paslaşan diğer mason locaları, onun patlamasına, kısa süre sonrasında ise hainler mezarlarığına def edilmesine mani olabilecekler mi…

Öyle de bir kibri, şımarıklığı, cahilliği, ahmaklığı ve şeytanlaşmışlığı var ki mahallenin fahişeleri misali her yeri perde arkasından karıştırmayı çabalıyor. Sinsilikte, kahpelikte, şeytanlıkta tek rakibi İblis olsa gerek…

Şu demokrasi denilen cahilce ve cahillerin/namussuların hakim olduğu sistemi çıkartan ve dünyaya yayan kişilere Allah lanet etmiştir. Ölüp gittiler çoktan, bütün insanlık ise onlar yüzünden, demokrasi yüzünden şu Ekrem gibilerle de uğraşmak zorunda kalıyor.

Vahşi Yunan kara paracılarıyla bağlantı atamamış olanlar varsa, hemen Ekrem İmamyan’a gitsinler. O aracı olur. Onun onlarla arası çok sıkı.

Ciğer beş para etmez, olağan akışta on dakika bile memlekette mevzu olamayacak düşük mü düşük tiplerle bu memleket neden onlarca zaman ve emek heba etmek zorunda kalıyor. Çünkü demokrasi var ve her yerin kontrolünü mason biraderler, kara paracılar, çeteler, mafyalar, kripto kimlikli hainler ele geçiriyor.

Hala şu Ekrem’in üzerine oynayanlar da siyasetçiler değil, kendisi gibi kara paracı caniler…

Ekrem’in karısı da kendisi gibi bir insan şeytanı… Azılı bir Türk, Türkiye ve İslam düşmanı. Satanist ayinlerini de çok seviyor, çok katılıyor. Bunlar İstanbul’u hala Konstantiniyye olarak görüyorlar. İstanbul’daki fuhuş mafyalarından bile paylarını alıyorlar.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Batılı ve doğulu şirketler gerçekten rekabet etmiyorlar

Bazılarınızın zan ettiği gibi batının büyük şirketleri ile doğunun büyük şirketleri gerçekten rekabet etmiyorlar.

Apple hamleler yaparken Asya’nın dengelerini gözetiyor ve onlara zarar verecek hamleler yapmıyor.

Asya’nın bilim ve teknoloji ürünleri üreten şirketleri bile hamleler yaparken batının şirketlerinin dengelerini gözetiyorlar ve onlara gerçekten zarar verecek hamleler yapmıyorlar. Buna rağmen, milleti oyalamak için birkaç danışıklı dövüş sergiliyorlar, hukuk yoluna bile gidiyorlar. İki tarafın da orta ve alt tabakalarında bulunan, danışılık dövüşü bilmeyen grupların gözlerini boyuyorlar.

Bunlar gerçekten rekabet etselerdi, şu anda bambaşka dünya dengeleri olurdu. Bilim ve teknoloji uçmuş olurdu, insan hayatı kolaylaşırdı, pek çok toplumsal sorun çözülürdü. Eğitme ve öğretmenin kalitesi artardı. Bitmek bilmeyen yüzlerce sağlık sorunu neredeyse tamamen yok olurdu. Trafik kazalarında biri ölse çok şaşılırdı. Daha neler neler, her şey çok başka olurdu.

O Apple’ın hedefi hiçbir zaman çok satmak olmadı. İstese çok çok daha fazla satardı. Onun hedefi, diğer danışıklı oyuncuların dengelerini bozmadan dünyanın her yerindeki iş adamlarına, siyasetçilere, askerlere ulaşmak ve ürünlerini onlara kullandırmak oldu. Hala daha en öncelikli hedefi bu ve Apple, bu dünyadaki en büyük casusluk ağlarından biri…

Öyle ki bu ağın uzantıları yer altı uzaylı şehirlerine kadar gidiyor.

Hiç aklınızdan çıkartmayın, ABD’yi sahte bir süper güç yapan da Londra, şimdilerde Çin’i yeni sahte süper güç yapmak için çırpınan da Londra…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Daha kimler kimler gelemedi…

Ya ben Putinle Türkiye’de görüşecektim ve İstanbul’a rest çeker gibi o açıklamayı da yaptım ama işte ne bileyim ya…

Hani bir vakit demiştim ya “Gazze’ye gideceğim” diye ama gidememiştim. Alay etmişlerdi yıllarca ve “Gazze’ye gideceğim demedim, Gebze’ye gideceğim dedim” cümleleriyle capslar yapmışlardı. Ha onun gibi oldu işte… Tamam, yeter. Daraldım çok gelmeyin üstüme. Sanki ben mi gidemedim, Putin gelemedi.

Siz de var ya, çok geriyorsunuz insanı… Sanki bir tek Putin mi gelemedi. Sisi de gelemedi. Netanyahu da gelemedi. Daha kimler kimler gelemedi ve gelemiyor. Sanki tek sorunumuz bu…

Neler çekiyoruz burada, sizin haberiniz var mı? Haber bültenlerinde ve sosyal medyada bir şey duyup öğrendiğinizi mi zan ediyorsunuz siz? Hakan Fidan da Irak’a gidemedi, gidecek mi belli değil. Gitse ne halta yarayacak, zaten çöp oldu bütün dengeler. Irak da çok korktu. Herifler korkudan hemen Telegram’ı ülke genelinde yasaklamaya kalktılar, sonra mfs’nin diline düşünce yasağı kaldırdılar. İyice rezil oldular. Bu defa mfs yaranmak için resmi açıklamalar bile yaptılar. Hakan Ukrayna’ya gidecekmiş, tahıl koridoruna alternatif yol bulacakmış. Gitse ne halta yarayacak. Mfs “kapatırım, akıllı olun, benimle restleşmeyin.” dedi, Panama kanalını bile kapattı. Kaç tane ülkenin gücü bir arada ama işe yaramıyor, sorunlar çözülemiyor. O yana bu yana savrulan tek ben miyim ya, şu dünyanın ne hale döndüğüne bir bakın.

Yeter, gelmeyin üstüme…
Bir hünerimiz yok ama İstanbul’un üzerine hep beraber, bunca ülke ve liderle gidelim dedik, henüz neye uğradığımızı bile anlayabilmiş değiliz. Biz bir anlayalım, sonra gereken izahları yaparız. Şu ahmak Amerikalılar da vaziyet böyle iken orada burada bir iki gemi ile boy göstermeyi marifet zan ediyorlar. Parazit yapıp duruyorlar. Mfs’yi daha çok geriyorlar ve her şey daha kötü oluyor.

Bazıları için ifşa olmak, ölmek demektir. Başka yolla kurtulmaları mümkün değildir.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya