Tayyip!


Türkiye, milletler arası ilişkilere damgasını vuran, birçok kritik başlıkta dahli aranan, tavrı yakından takip edilen, oyun kurucu bir ülke haline geldi ama sana rağmen geldi.

Bu dediklerini Ankara değil, İstanbul sağladı. Dünden beri ise İstanbul sayesinde Türkiye, dünyadaki diğer tarafların gözünde daha da devleşti hakkı olarak…

Ne biçim bir kafanız var sizin, Çingenelik damarınız tutmuş yine ve yine arsızlaştınız.

Bi yıkılıp gidin haydi, iyice utanmaz, arlanmaz oldunuz siz.

Tayyip!

Sen ve çeten yok edilmeden, Türkiye Londra’nın emrinden çıkartılmadan, yapmakta olduğunuz binbir türlü pislik, ihanet, vahşet son bulmadan, Irak da Suriye de Afganistan da Pakistan da Libya da Somali de Ukrayna da Güney Azerbaycan da Azerbaycan da istikrara kavuşamaz.

Oraların istikrara kavuşması, Türkiye’nin gerçek hürriyetine kavuşmasına yani senin ve çetenin imha edilmesine bağlı…

Türkiye gerçek hürriyetine de kavuşacak, sığınmacı dediğiniz 20 milyon istilacı da buradan def edilecek. BOP dediğiniz Büyük İsrail projesi ve onunla organize büyük Ermenistan projeleri de son darbeleri alacak. Bölgemiz de huzur bulacak.

Boş lafları bırak Süfyan, dünyada seni dikkate alan bir tek taraf bile kalmadı.

Ağzınla söylüyorsun, dünyaya İstanbul yön veriyor. Bir yandan İstanbulla inatlaşmaya çabalıyorsun, bir yandan İstanbul’un rüzgarından bir kez daha faydalanmaya çabalıyorsun, bir yandan it misali korkudan titriyorsun, bir yandan da iyice küstahlaşıyorsun.

Seni orada burada konuşurken, saçmalarken görmek istemiyorum. Yıkıl artık şu milletin üzerine… Sen de bul cezanı, millet denemez sürü de bulsun.

Tayyip!

Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyir etmiyor. Siz mason Çingeneler, Türk düşmanları ile danışıklı dövüşürken, her rezalete, ihanete, zulme, peşkeşe, sömürüye meydan verirken, biz gerekenleri yapıyoruz zaten…

Sahada ve masada güçlü olmak bizim baştan beri hiç taviz vermediğimiz şeyler.

Siz kimsiniz, bu mücadelenin neresindesiniz ki şimdi çıkıp dünyanın Türkiye’yi konuştuğu günlerde utanmadan boy gösteriyorsunuz?

Bi bitmedi şu sahtekarlıklarınız, en acınası şartlarda bile en üstte imiş gibi görünmeye çabalamanız.

Biri de şu işte… Şu Donald Trump…

Tayyip buradan, o oradan saçmaladıkça saçmalıyorlar.

Sanki maskeleri tamamen düşmemiş, ne pislik oldukları tamamen gözler önüne çıkmamış gibi… Trump “Özgürlüğümü alacaklar, çünkü sizin özgür olmanız için mücadele ediyorum” mealinde atıp duruyor. Köşeye iyice sıkıştı ya, aynı Tayyip gibi, o da kendini devletin varlığıyla, milletin kurtuluşu ile özdeşleştiriyor. Oysa bir yıkılıp gitse Amerikan halkı hemen ferahlayacak.

Oysa o Trump’ın suçları listelenmeye başlansa İstanbul’dan ABD’ye kadar yol oluşturuyor.

Utanmazlar, insan değiller bunlar, çoktan şeytanlaşmışlar.

Hadis-i Şerifte söylendiği gibi, ahir zamanda, insanların en şerlileri insanların başına geçmişler.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Alarko, tarifi kelimelerle anlatması çok çok zor olan bir krizin içinde…

Ne yaparlarsa yapsınlar, çıkış yolu bulamıyorlar. İstanbul, Türkiye’deki ve bölgedeki kara para işlerini ve trafiğini boğdukça, Alarko’nun da hiç şansı yok.

Alarko’dan uzak durun. Hiç beklenmeyen bir sürpriz çıkış yolu bulamazlarsa, büyük gürültüyle çökecekler.

Eskiden beri Çingene dolu olan Kayseri’deki bir aile, çok eskiden beri Çingene adası olarak bilinen Kıbrıs’a, Osmanlı sultanı tarafından sürüldü… Çünkü rahat durmuyorlar, laf anlamıyorlar, kimseye rahat vermiyorlardı. Sürekli pis işler yapıyorlardı. Alparslan Türkeş adıyla bildiğimiz sözde Türkçü/milliyetçi, özde CIA piyonu kara paracı Çingenenin ailesinin hikayesi bu işte… Nesini tartıştıklarını anlayamıyorum.

Şu anda da Kuzey Kıbrıs’ın başındaki hükümsüz, gayr-i meşru idari kadronun neredeyse tamamı Çingene… Ne alakaları var Türklükle? Açıkça Türkiye, Türk ve İslam düşmanlığı yapan Çingeneler onlar ve bunu kim, ne hakla milletimizin gözünden kaçırmaya, başka başka şekillerde yorumlamaya kalkabilir?

Kıbrıs adamızın elimizden çıkmasına asıl sebep olanlar da Türk rolü oynayan Çingeneler…

Kıbrıs sorununu çözmemiz için evvela yapmamız gereken, bu sarsıcı tarihi gerçekleri kabul etmek, Türkiye’deki ve Kıbrıs’taki söz konusu Çingeneleri boğmak, yok etmek. O malum ülkeler, o Çingeneler arada olmadan, bize bu kötülükleri asla yapamazlardı.

Şu AKPKK isimli tarihi çaptaki ihanet, sömürü, zulüm, vahşet projesinin kuruluşunda bile, Çingene Tuğrul Türkeş var. Çingene Tayyip’in koluna girerek, oradan şuraya götürüp tanıştıran, gezdiren, bağlantılar sağlayan kişilerden biri de Tuğrul Türkeş…

Seneler önce Devlet Bohçalı ile danışıklı dövüşerek AKPKK’ye geçmişti. Neler yapmakta olduklarını anlattım, öyle bir korkup geri çekildi ki hala pek kendini gösteremiyor. Gazetecinin biri sordu “Ne oldu böyle birden?” diye… “Eee valla ben de anlamadım” dedi. Daha ne olsun bu ülkede, adli yetkililerin müdahale etmesi için?

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Sosyal mecralardaki çökmelere hazır olun

Eee hazır mısınız sosyal mecraların onlarcasında eş zamanlı ve büyük çökmelere?

Sadece birkaç saat içindeki toplam maddi kayıp/zarar, yaklaşık olarak ne kadar? Hesaplayabiliyor musunuz, böyle bir şey olursa, mesela 2 saatte ne kadar zarar yaşanır?

Benim ülkemden uzak duracaksınız. Benim bölgemden de uzak duracaksınız. Bana inat işler yapmayacaksınız. Yoksa sizi her yerde bitireceğim. Hem de süründüre süründüre bitireceğim.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Türkiye’nin boğazları ve limanları kara para trafiğine kapalıdır


İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kara para trafiği için zorlayanlara çok sert karşılık vereceğim.

Limanların da çalışanların da yoğun sinyale gireceklerini ilan etmiştim. Boğazlardan geçemedikleri için yolun bir kısmını karadan geçerek, sonra Ege’deki ve Ak deniz’deki limanları tercih edeceklere de ağır, çok ağır karşılık vereceğim. Hususiyle Mersin limanını, tütün/sigara kaçakçılığı bile dahil, her türlü kara para işlerine yasaklıyorum.

Benimle restleşenlerin bu güne kadar ne hallere geldikleri gözler önünde ama bu günden sonra daha da beter olacaklar.

O Çingene kara para ve ihanet teşkilatına… O Abdullah Gül’e, Ahmet Davudoğlu’na, Ali Babacan’a, Meral Akşener’e, Hakan Fidan’a acil kara para lazımsa, kendi organlarını söküp satsınlar. Zaten fesada çalışıyor, bir işe yaramıyor. Sürekli kaçırdıkları o uyuşturulardan yüksek doz çekerek altın vuruşu yapsınlar, bütün sıkıntıları biter. Şu millet de onlarca millet de ferahlar.

Herhangi bir ülkenin, herhangi bir gerekçe ile, Ege’deki herhangi bir adaya askeri üs kurması ya da üs kurmadan askeri yığınak yapması…

Oraları bir şekilde silahlandırması….

Türkiye’ye savaş ilan etmesidir.

Türkiye, bu türlü davranışların tamamını savaş ilanı olarak değerlendirecek ve ona göre karşılıklar vereceğiz.

Yunanistan ana karasında ABD’nin, Fransa’nın ve diğer ülkelerin askeri yığınakları kaldırılmazsa, bunu da Türkiyenin güvenliği için büyük ve öncelikli bir tehdit olarak değerlendirecek ve ona göre karşılıklar vereceğiz.

Dünya savaşı değil, kısa aralıkla peş peşe onlarca kere dünya savaşları çıkacak olsa bile…

İstanbul ve Çanakkale boğazlarını her türlü kara para işine, en çok da insan ve organ kaçakçılığı işi yapan gemilere kapalı tutacağım.

Bakılsın geçmiş yayınlara… Ben çoktan “Bu işin sonunu da yazayım. Sonunda boğazlara dair çok büyük restleşme ve mücadele yaşanacak.” mealinde yazmıştım. Üzerine çok zaman geçti.

Bundan sonrasını da yazayım.

Ne ABD, ne İngiltere, ne İsrail, ne Mısır, ne Hindistan, ne Pakistan, ne Fransa, ne İtalya, ne İspanya Yunanistan’ın yanında durabilir. Hiçbiri bir halta yaramayacak. Zaten şu anlarda hepsi birden batmış vaziyetteler. Hepsi de akıl almaz onlarca vahim sorunla savruluyorlar.

Yunanistan, şunun bunun piyonu olmanın, onlarca senedir Türklerin karşısında küstahlaşmanın, milyonlarca insanın kaçırılmasına yardım ve yataklık yapmanın bedelini çok ağır, hak ettiği kadar ağır ödeyecek. Asırlarca idaremiz altında kalan kadim topraklarımız yeniden vatanımıza dahil olacak. Adaları geçtim, Yunanistan ana karası denilen bir yer bile olmayacak. Orada da insan ve organ kaçakçılığını, zulmü, ahlaksızlık ve namussuzluğu, sapıklığı ve şeytanlığı bitireceğiz.

Oraları da gerçekten özgürleştireceğiz.

Üç beş tane Çingene haini, mason tarikatı marifetiyle ve tamamen gayr-i meşru şekilde getirmişler Türkiye’nin başına, ülke kendilerinin zan ediyorlar.

Kim o Çingeneler? Hepsini toplayıp almak kaç saat sürer? O Yunanistan dedikleri kim? Hepsini süpürüp deniz dökmemiz kaç saat sürer?

Her gün tahrik, her gün küstahlık, her gün hadsizlik, her gün hukuk tanımazlık… Koca Türkiye’nin kurumları ise hain Çingeneler nedeniyle kedi gibi bir hale getirilmiş. Kuyruğunu kıstırıp oturan hainlerle doldurulmuş.

Bıktık artık bu hainlerden ve düşmanlarımızla yaptıkları danışıklı dövüşlerden. Bizim, Yunanistan diye bir düşmanımız yok. Yunanistan denilen şey, bizim için düşman unsuru bile sayılamayacak bir unsur. Nedir bu rezillik? Artık boğalım tek tek şu hain Çingeneleri ve masonları, bitirelim bu rezilliği…

ABD, İngiltere, Fransa, şu bu… Her kim Yunanistan denilen gayr-i meşru otoritenin hukuksuz izinlerini bahane ederek Ege’ye yayılırsa, savaş çıkacak onlarla aramızda… Vuracağız hava, kara, deniz unsurlarını…

Bu hususta asla taviz vermeyeceğiz. Bu yola girilmişken, hile ve ihanetlerle elimizden alınmış adalarımızı da geri aldığımız gibi, orada durmaz Yunanistan ana karasını da alırız.

Yemişim ABD’sini, şusunu busunu… Kağıttan kaplanlardan korkumuz yok bizim. Onları parçalanmış paçavralara dönüştürmek mesele bile değil bizim için…

Karizmasını daha da çizdirmek isteyen, Ege’ye gelsin, Ak deniz’e gelsin, etrafımızı sarsın.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Bütün dünya temizlenecek

Ben, göksel kombinasyonlar arasından olumlu bir şeyler bulup çıkartmaya çalışan ve bu yolla da takipçi kasmaya, ünlü olmaya, para kazanmaya çalışan astrologlardan biri değilim. Akademi Dergisinin sıkı takipçisi olduğu ve mfs yayınlarından/istihbaratlarından beslendiği, ortalama her on cümlesinden birinde anlaşılan o astrologlardan biri değilim…

Ben astrolojiden hiç anlamam. Benim hiç cinlerim de olmadı, şimdi de yok. Cinlerden alınan bilgilere de asla güvenmem. O işleri de hiç merak etmedim. Benim astrologlar ve cinci astrologlar ve medyum astrologlar gibi endişelerim ya da ümitle beslenmiş planlarım, beklentilerim yok. Beni bütün dünya linç etse bile, ben yine de çıkıp doğruyu yazar, söylerim.

Ve tekrar aynını yapıyorum: Cehennemin kapıları sonuna kadar açılıyor. Çok büyük kalabalıklar, güvendikleri astrologlarla, medyumlarla, cincilerle beraber orada buluşacaklar da onlara “Hani uçacaktık, coşacaktık? Hani lehimize türlü gelişmeler olacaktı? Hani mfs ile anlaşılacaktık? Hani şu kadar ülke ittifak kuracaktı? Hani devasa yatırımların içinde olacaktık? Uçtuk işte, topluca cehenneme uçtuk. Şimdi ne olacak?” diyecekler.

Boş verin dürüst karakterli olmayan, menfaatine göre şekil değiştiren öyle astrologları, medyumları… Bu dünya temizlenecek. Dikkat edin, bütün dünya temizlenecek. İnsanlıktan çıkmış halde yaşamak mümkün olmayacak. Yer yüzünde masonlar, satanistler ve ayrıca Yahudilerle Ermeni/Çingenelerin malum kesimleri, ayak basacak, nefes alacak, bir yudum su içecek yer bulamayacak.

“Siz misiniz o kara paracılar, siz misiniz bebekleri ve çocukları bile kaçıranlar, siz misiniz organ kaçakçılığı yapanlar? Siz misiniz genç kızları ve kadınları kaçırıp fuhşa zorlayanlar? Siz misiniz bütün insanlığın düşmanı ve İblis’in piyonu olup da yeryüzünü cehenneme çevirenler? Siz misiniz yüzden fazla ülkeyi kanına, iliğine kadar sömürenler? Siz misiniz çocuğuna mama alamayan annelerin, geçim temin edemeyecek şartlara düşürülen babaların o hale gelmesine kasten sebep olanlar?” diye diye tek tek ya da grup grup öldürülecekler. O biriktirdikleri kara ve kanlı paraları da yiyemeyecekler.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya