Kalın kafalı olanlar da çok…


Ben, eskiden beri gizli Ermeni ve gizli Yahudi dediğim kişilere, şimdi Çingene demiyorum.

Bakılsın geçmiş yayınlara, tekrarla “Siz Ermeni de Yahudi de değilsiniz. Siz Çingenesiniz” dedim ama üzerine fazla basmadım, detaylara girmedim. Üstelik, sadece Türkiye’dekileri de kastetmedim. Dünyanın her yerindekileri kastettim. Çünkü bir kişinin neleri bildiği değil, neleri anlatabileceği, muhataplarının neleri anlayabileceği mühim…

Ben buna çok çok dikkat ediyorum her meselede ve bildiğim her gerçeği hemen anlatmıyorum. Anlatmaya başlarken, birden anlatmıyorum. Hatta bildiğim çok sarsıcı gerçekleri hiç anlatmıyorum.

Buna rağmen bile uçuk, kaçık, deli görülüyorum. Çünkü insanın fıtratında vardır, anlayamadığı, yorumlayamadığı şeylere düşman olur. Sert tepki verir. Lakin dürüst niyetli, samimi, ahlaklı, iyi niyetli, sabırlı kişiler bu gibi konularda sakin kalırlar da neyin ne olduğunu anlayana kadar, kendilerine yakışan tavırlar sergilerler. Hemen nefislerine ve şeytanlarına uymazlar, insan gibi davranırlar. Böyle yapmayanlar ise borazancı takımının üyelerinin arasına hemen girerler, hemen gürültü çıkartmaya başlarlar, atarlar tutarlar, lüzumsuz tipler olduklarını da ilan etmiş olurlar. Bunların hayatlarına bir baksanız, yapmadıkları rezillik yoktur. Günah bunlar için sıradan olmuştur. Sürekli insanları çekiştirirler, sürekli uğraşacak meseleler, insanlar bulup da üzerlerine giderler. Aksi halde rahat edemezler.

Şurası da var ki aylar öncesindeki yazılarımda “Ermeni diye bir ırk yok” diye açıkça yazdım. Ben şu anda yine hassasiyet gösteriyorum ve bazı insanlara doğrudan Çingene demek yerine “Ermeni/Çingene” diyorum. Çünkü o insanların tam Çingene olmadıklarını biliyorum. Karışık kodları var. Zamanında Çingeneler ile başka kodlardan olan ırkların birleşmesi neticesinde çok sayıda melez ırk/millet oluştu.

Ben, her zaman, her meselede olduğum gibi, bu hususlarda da samimiyim, dürüstüm ve tam Çingeneleri bile linç etmiyorum. Onların arasından bile iyi niyetli olanları ayrı sınıflandırıyorum. Haksızlık yapmıyorum. Irkçılık yapmıyorum. Tarihi ve sarsıcı gerçekleri, zamana yayarak meydana seriyorum. Tam olarak bunu yaptığımı ve tam olarak bu tarzda yaptığımı da dost ve düşmanım olan herkes kısa sürede anlayabiliyor. O halde, neden şurada burada eline borazanını almış da gürültü çıkartmaya çabalayan borazancılar var? Çünkü işlerine gelmiyor…

On seneden fazladır hizmetlerim sırasında sergilediğim dürüstlüğü, iyi niyeti, adaleti, samimiyeti hiçbir insanın görmemesi mümkün değildir. Lakin bazı insanlar, gördüklerini bile inkar edecek kadar şeytanlaşmış, insanlıktan çıkmış kişilerdir. Peygamberlerin ellerinde peş peşe mucizeler bile gördüler, öncesinde “Göster mucizeni, anlattıklarına inanalım” dediler ama gördükleri halde inanmadılar. Böyle tipler, peygamberlere bile inanmadılar, bana mı inanacaklar? Peygamberlere bile düşman oldular, bana mı düşman olmayacaklar? Peygamberler hakkında bile karalamalar yaptılar, bana mı karalama yapmayacaklar, iftira atmayacaklar?

Bitmez bunların gürültüleri, cevap vermek de çare değil. Çünkü gerçekleri zaten biliyorlar ama şeytanlaşmışlar ve uğraşmaya, inatlaşmaya mevzu ve adam arıyorlar. Onların şifası bende yok. Başka kişilerde de yok. Onların şifası İslam devletinin İslam hukukunda var, o da şu anda dünya üzerinde yok, uygulanmıyor.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Kastamonu Pınarbaşı çok eskiden beri Ermeni/Çingene yuvasıdır.

Bu yazıda bütün Pınarbaşı halkını kastetmiyorum. Pınarbaşı’nın tarihi köklelerine ve günümüzdeki sorunlu gördüğüm yönlerine dikkat çekiyorum ve bunu da ırkçı bir tavırla yapmıyorum.

Orası, kadın gibi giyinerek oynamaktan ar etmeyen erkekleri ile yani köçekleri ile meşhurdur. Bence, erkeklerin kadın gibi giyenerek kadın gibi oynamaları ve böyle davranarak diğer erkekleri eğlendirmeleri çok yanlış bir davranış. Bu, Türk kültüründe de İslam inancında da yeri olmayan ve ülkemizde görmek istemediğimiz bir davranış.

Dünyanın her yerindeki Çingene topluluklarında görülen gevşekliklerle, karakteristik davranış bozukluklarıyla Pınarbaşında da sık sık karşılır. İstisnaları tenzih ederim ama şu herkese duyurduğum Ermeni/Çingene kodları da isimlerinde ve soy isimlerinde doludur. Dikkat çekici oranda sık kullanılır.

Asırlardır, çevre semtler tarafından, Pınarbaşı halkının epeyi kısmı benimsenmemiş, hep dikkatli olunmuştur. Kastettiğim gib olan Pınarbaşılıların ticaretlerine güvenilmez, sözlerine itibar edilmez. Neyin ne olduğunu bilen, eskilerin tavsiyelerine kulak veren çevre sakinleri, onlardan hayvan bile satın almak istemez.

Öylelerinin arkadaşlıkları da çok masraflı, zahmetli ve lüzumsuzdur. Boş vermişlik, nefsani tavırlar, kin, nefret, nankörlük, sinsice düşmanlık, hayasızlık onların temel özellikleridir.

Onlarla geçinebilmek imkansız gibidir. Sorunları, dertleri bitmek bilmez. Bazıları Çingene kökenli olduklarını bilir, bazıları bilmez ama bilen, bilmeyen hepsi de şu hayatta Çingene gibi yaşarlar. Doğru düzgün bir hayatları olmaz ve etraflarındaki insanlara da hayat boyu büyük bir yük olurlar.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Türkiye devasa bir mali savrulma yaşıyor

Türkiye’de döviz kurlarını baskılamayacaklarını iddia edenler, bu yönde resmi açıklamalar yapanlar, saatlerdir hem döviz kurlarını baskılamak için hem de borsayı kontrolde tutabilmek için çırpınıyorlar.

Gerçek rakamlar/veriler açıklasansa açıkça görülecek ki aslında son bir iki saattir Türkiye devasa bir mali savrulma daha yaşıyor. En mühimi de şu ki buna şu yayınlarım, yönlendirmelerim sebep oluyor.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Çarpıldıklarını ilan edeceğim


Şimdi arkadaşlar, ben yayınlarla ya da arka plandan dünyayı yönlendirmeyeyim diye, dünyanın her yerinde satanist/mason ayinleri yapılıyor. Ayinler haricinde de dünya genelinde seferberlik halinde büyüler yapılıyor. Beyinden beyine sinyal saldırısı yapan medyum orduları ve talimatla bile bir kişinin üzerine gönderilebilen cin kabileleri de ayrıca yükleniyorlar.

Ben de bir yandan metafizik çatışmalarla meşgulken, bir yandan birkaç işe daha bakıyorken, bir yandan da onlara, yayın yapmamı engellemek isteyenlere inat yayınlar yapıyorum. Daha az yayın yapacaksam bile, inadına daha çok yayın yapıyorum. Bazı meselelere dair kararlarımı, yönlendirmelerimi, yayınlarımı bekleteceksem bile, onlara inat olsun diye bekletmeden hamleler yapıyorum.

Zaten, yazdığım yazılara bakın, sık sık yazma hataları varsa, bazı cümlelerde bazı kelimeler eksik yazılmışsa, ben birkaç işi bir arada yapıyorum demektir. O sırada yayınlar yapıyorum demektir.

Genelde kafam başka bir yada birkaç işle daha meşgulken, bir yandan da sesli okumalar eşliğinde metafizik çatışmalar yapıyorken metinler yazıyorum demektir.

Zaten bir süre önce yayınla izah etmiştim ama tam olarak anlayamayanlar var gibi…

Ben metafizikle yıkılmıyorum diye, öldürülemiyorum diye, iş yapamaz hale getirilemiyorum diye, yaklaşık olarak son iki aydır ekibime çok ağır büyüler yapmaya, çok yüksek sayıda medyumla ve cin kabileleri ile saldırmaya başladılar.

Bir süre sonra buna çok kızdım ve “Ben bunun hesabını sorarım. İblis’in kafa adamlarından çok sayıda kişiyi öldürmedikçe durmayacağım” mealinde yazdım.

Hemen o günlerde ölüm furyası başladı. Dünyanın dört bir yanından satanist, mason ayincilerden, üst seviye olanlarından ölenler oldu. Bunların bazıları sanatçı ve oyuncu olarak da tanınıyorlar ve onlardan da ölenler oldu.

Lakin hiç beklemedikleri bir şey oldu ve Menzil denilen Ermeni/Çingene tarikatının Gavs hazretleri denilen sözde şeyhi de çarpılarak öldü.

Çünkü, ta birkaç yıl öncesinden yazılı yayınla anlattığım gibi, o yüksek rütbeli şeytan, benden ziyade ekibimle çok uğraşıyordu. Bu sürece girilince, onun da mühleti doldu ve çarpılıp öldü

Bu süreç hala bitmedi, devam ediyor. Son yayınlarda birkaç kere adını geçirdiğim Ermeni/Çingene Sezen Aksu ve çevresindeki büyücü/satanist çete de bana güç yetiremediği için daha çok ekibimle uğraşıyor. Yine Ermeni/Çingene Cem Yılmaz ile çevresindeki çete de bunu yapıyorlar.

Dünyanın farklı farklı ülkelerinde, bunlar gibi çeteler var. Hepsi birlikte “Mfs’yi yıkamıyorsak, ekibini yıkalım” dediler. Şükür ki ekibimden kimseyi öldüremediler. Lakin başından beri açıkça yazdığım gibi çok ciddi sorunlara sebep oldular.

Bu süreçte bazı devlet başkanlarının kardeşleri ya da yakınlarında olup da büyücülüklerine aracı olan başka akrabaları öldü. Bazı devletlerde bakanlar ortadan bir anda kayboldu, bir daha onlardan haber alınamadı, alınamıyor. Aslında, gelişmeleri sadece burada yazdığım kadar bilgiyle takip edenlerin bilemediği çok çetin bir süreç yaşandı arka planda ve hala yaşanıyor, gün geçtikçe de şiddetleniyor.

Netenyahu dahi bu şekilde hareket edenlerden, ettirenlerdendi. Son süreçte çok çarpıldı, çok sorunlar yaşadı, yaşıyor. Hatta ölmüş bile olabilir. Ortada dolanan şey gerçek Netenyahu mu, dublör mü yoksa biyonik robot mu, bu hususta şu anda elimizde somut/kesin bilgi yok.

Şimdi ben şunu da açıkça yazayım. Bu süreç daha da şiddetlenerek devam ediyor, ekibimden çok sayıda kişi ciddi sıkıntılar çekiyor. Şükür ki hayati bir tehlike olmuyor ama onların yaşadıkları bu ciddi sıkıntılar nedeniyle de ben bu dünyayı mahvediyorum, edeceğim.

Çok kısa süre içinde, söz konusu tarzda saldıran saldıganların çok üst başka isimlerini de cehenneme göndereceğim. Bu sırada zaten onların emrinde hareket eden büyücü takımları da çarpılıyor, sakatlanıyor, ölüyorlar.

Onların ölüm haberleri geldikçe, hepsinin değil, mevzunun anlaşılmasına yetecek kadar birkaç tanesinin haberlerini buradan paylaşacağım ve çarpıldıklarını ilan edeceğim.

Tekrar yazıyorum, Cem Yılmaz’a ve çetesine, Sezen Aksu’ya ve çetesine dünyanın her yerinden destek verin. Çünkü kararlıyım, onları da öldürüp cehenneme göndereceğim. Ve bunu, kendilerini en güçlü gördükleri anda yapmaktan ayrıca bir zevk alacağım, mutluluk duyacağım.

Adliyelerdeki Ermeni, Çingene, Yahudi takımından, onları kollamaya teşebbüs edenleri dahi öldüreceğim. Hepsini buradan yayınlarla ilan edeceğim.

Bakalım ismi geçen pislikler, ne kadar büyüklermiş, ne kadar güçlülermiş, sistemleri için ne kadar kıymetlilermiş ve ortada sistemleri mi kalmış, güçleri mi kalmış, şimdi bütün dünya görecek.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

İtalya başbakanı Meloni de bir Çingene

Türkiye’den takip eden ve konuyu anlayamayanlar için… Ayrıca dünya genelinden takip eden, konuları doğru anlaması, yayınları doğru tercüme ederek etkili/yetkili kişilere ulaştırması gereken tercümanlar için…

İtalya’nın boşbakanı Meloni’nin herhangi bir videosunu paylaşıyorum.

Konuştuğu dile ne dili denildiğinin önemi yok. Hangi konuda konuştuğunun ve kullandığı kelimelerin ne manaya geldiğinin de önemi yok. Konuşma sırasında çıkarttığı sesleri, nasıl bir tarz/fonetik ile çıkartığına dikkat edilecek.

İşte o fonetik, dünyadaki çok sayıda millette var, çünkü tamamen Çingene olmasalar bile yarı Çingene milletler onlar…

Bir de Meloni’nin yüzünde yarım kilo boya/makyaj olmayan, en tabii haliyle çekilmiş fotoğrafları bulunarak yüzü incelenebilir.

Türkiye’den takip edenler, Youtube’dan Çingene videoları açarak, Türkçe konuşan Çingenelerin fonetiğine bakabilirler. Sonra İtalyanların, İspanyolların ve benzeri milletlerin fonetiğine de bakarlar, sarsıcı gerçekleri daha iyi anlarlar.

Tıpkı Tansu Çiller ve Meral Akşener gibi, Meloni de bir mafya anası…

Tıpkı onlar gibi, Meloni de bebek, çocuk, kadın diye ayırt etmeden insan kaçakçılığı ve yanı sıra organ, uyuşturucu, silah başta olmak üzere her türlü kaçakçılğı yapıyor.

Dünyayı İngiliz zan edilen Çingeneler, Yahudi zan edilen Çingeneler, Arap zan edilen Çingeneler, Türk zan edilen Çingeneler, İspanyol denilen Çingeneler, İtalyan denilen Çingeneler başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında kurumları ve kuruluşları, ayrıca mafyaları kontrolü altına almış Çingeneler cehenneme çeviriyorlar.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..