Gizli Ermeni/Çingene paralel devlet çöküyor – 11

Daha önceki Milli Eğitim bakanı Ziya Selçuk da gizli Ermeni/Çingene

Milli Eğitim bakanı Yusuf Çetin de gizi Ermeni/Çingene

Hümeyra (Fatma Hümeyra Akbay) da Ermeni/Çingene

Cumhur Başkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz da gizli Ermeni/Çingene

Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Vedat Işıkhan da gizli Ermeni/Çingene

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da gizli Ermeni/Çingene

Ticaret Bakanı Ömer Bolat da gizli Ermeni/Çingene

Gençlik ve Spor Bakanı Ömer Aşkın Bak da gizli Ermeni/Çingene

Bu gibileri daha çok eski ve dökük evlerin pislik dolmuş küçük bahçesinde otururken görürsünüz. Yüksek sesle Roman/Çingene havaları dinlerken, bir yandan da önlerindeki çok eski ve ahşap bir masada alkollü içkilerini içerler. Genellikle de o anlarda üzerlerinde çok kirlenmiş ve bollaşmış bir beyaz atlet olur.

Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Alparslan Bayraktar da gizli Ermeni/Çingene

Sanayi bakanı Mehmet Fatih Kacır da gizli Ermeni/Çingene

Hindistanlı Çingenelerden farksız görünen Mehmet Fatih Kacır’ın bakanlıktaki yardımcıları da kendisi gibi Çingene kişiler…

Adalet bakanı Yılmaz Tunç da gizli Ermeni/Çingene

Yeni Suç işleri bakanı Ali Yerlikaya da Ermeni/Çingene

Zamanın birinde üç Çingene arkadaş, bir gün Londra’dan yükselen bir ses duymuşlar. Sesi dinyelen üç Çingene arkadaşın üçü de ayrı yönlere koşarak buldukları koltuklara hemen oturmuşlar. Lakin koltuklar hiç rahat ve hiç sağlam değilmiş. O koltuklarda uzun süre oturmak istememişler. Yine Londra’dan bir ses gelmesi için beklemişler, beklemişler, beklemişler…

Lakin bekledikleri ses gelmemiş. O endişeli oturuş içinde beklerlerken dağdan kocaman ve sert bir kaya kopup yuvarlanmaya başlamış, üçünü de koltuklarıyla beraber ezip geçmiş.

Sadece Ali Mahir’ler değil, Deniz Gezmiş’ler bile hep Çingene/ydi.

“Deniz”, TR’deki Çingene Ermenilerin isim ve soy isimlerinde çok sık kullandıkları şifrelerden biri…

“Denizolgun” bile Ermeni/Çingene şifrelemesi.

Bülent Ersoy da Çingene

Fatih Ürek de Çingene

Mehmet Ali Erbil de Çingene

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Gizli Ermeni/Çingene paralel devlet çöküyor – 10

Yeşil

O kadar renk saydık, yeşili unuttuk…

Nurgül Yeşilçay da gizli Ermeni-Çingene….

Anladınız mı şimdi ,bunlar

– Türk basını
– Türk medyası
– Türk sanatı
– Türk siyaseti
– Türk kadını
– Türk erkeği
– Türk tarihi
– Türk demokrasisi
– Türk kültürü

ve benzeri tabirleri kullanırken aslında neyi kastediyorlar. Anladınız mı Türkiye isimli bu devltimizde neden her şey biz Türklere inat, karşıt bir halde…

Başka türlü nasıl mümkün olsun bu işler?
Nasıl olacak da şeriatı kaldıracaklar, şeriatı öcü gibi gösterecekler, İslam dinini yobazlık olarak gösterecekler, kadınları kızları adeta çırılçıplak hale getirecekler, insanlar arasında alkollü içkilerin içilmesini yaygınlaştıracaklar, kumarın ve faizin her türlüsünü sıradanlaştıracaklar, tarihten dini meselere kadar her şeyi devletin resmi müfredatında yalanlarla anlatacaklar, fiziki ve ruhi hastalıkları yayacaklar, daha saymakla bitmez zararları verecekler. Bunlar, hep organize bir ihanetle mümkün olabilecek şeyler. Osmanlıyı da bunlar yıktılar, rezalet bir sistem olan demokratik cumhuriyet sistemini de bunlar tesis ettiler, baş örtüsünü de Arapça ezanı da bunlar yasakladılar, on binlerce tarihi binayı İslami havası var diye bunlar yıktılar. Yapmadıkları Şeytanlık/Çingenelik kalmadı.

RTÜK başkanı Ebubekir Şahin de Çingene

TR’de sanki her şeyin ayarı kaçmamış, sanki her yerde herkes kendi adaletini dağıtmıyormuş, her yerde adi vakalar işlenmiyormuş, her yerde çeteler/mafyalar yokmuş da TV kanalları, böyle bir kabullenişe sebep olacak tarzda yayın yapıyorlarmış. Bu nedenle bu RTÜK başkanı Çİngene, TV kanallarını uyarmış.

Yani, yine çok zor zamanında iken AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütüne yardım ve yataklık yapmış. Onu, sıkıştığı köşeden çıkartmaya oynamış. Yetkisini de buna alet etmiş. Basın/medya, halakın haber alma hürriyetini de kanunsuz şekilde baskı altına almış.

Zaten bunlar, hangi partide, hangi kurum ve kuruluşta olurlarsa olsunlar, beraber/organize çalışıyorlar. Aralarında sorunlar da var ama anlaşabildikleri konular/hususlar, çok çok daha baskın geliyor. Bu nedenle de o TV kanalları “Yeter artık, kim bu Ebubekir Şahin? Kendini ne zan ediyor? Nasıl her seferinde her meseleyi çarpıtıyor ve olduğundan başka gösteriyor, ona bu keyfiliği kim veriyor? Basın ve medya hürriyeti yok edildi” demiyorlar. Çünkü Türk basın ve medyası denilen yerler de Çingenelerle tıka basa dolu…

TR’yi sinsice, haince, insanlık dışı bir şekilde Çingeneler yönetiyorlar. Üstelik İngiltere Kraliyet ailesi denilen Çingenelerin sevk ve idaresiyle yönetiyorlar.

RTÜK’ün Üst kurul başkan vekili Orhan Karadaş da Ermeni/Çingene…

Kızlarının adı, Ermeni Çingene kodlaması gereği Ecehan ve Nilhan…

Türkiye’deki Ermeni/Çingene hainler, çok sık olarak şu aşağıdaki kelimeleri de isim ve soy isimlerinde şifre olarak kullanırlar. Bu kodlamalar sayesinde, hayatın her alanında birbirlerini bilirler. Tanışmıyorlarsa bile birbirlerini anlarlar ve kollarlar. Bunu yaparken sadece isim ve soyisimlere bakmazlar ama bu gibi isimlere, dönen dolaplardan habersiz şekilde sahip olmuş Türkleri de çok zaman kendilerinden zan ederek sessizce desteklerler, kollarlar. Ta ki kendilerinden olmadıklarını anlayana kadar…

Ecehan, Nilhan, Erhan, Alihan, Ferhan, Ferihan, Fezahan, Rüçhan, Akhan, Alhan, Alphan, Aslıhan, Atahan, Ayhan, Aycihan, Aygülhan, Ayşehan, Batuhan, Bayhan, Başhan, Bedirhan, Borahan, Burhan, Cihan, Ceyhan, Cihaner, Cihangül, Cihannur, Çilhan, Demirhan, Denizhan, Dağhan, Diclehan, Dilhan, Doğanhan, Emirhan, Ercihan, Girayhan, Güçhan, Gülcihan, Gündüzhan, Güneşhan, Günhan, Gürhan, Gökhan, Hansoy, Işıkhan, Kayahan, Korhan, Mutluhan, Olcayhan, Sarphan, Saruhan, Serhan, Serderhan, Talayhan, Tanhan, Taluyhan, Tayhan, Taşhan, Temürhan, Tokhan, Tunçhan, Tuluhan, Uğurhan, İlhan, Yıldızhan, Özayhan, Özerhan, Özilhan, Öztarhan, Şahan, Şerehan, Şimşekhan

İzmir doğumlu olan Kayahan (Kayahan Açar) da onlardan biriydi… Gizli Ermeni/Çingeneydi. Allah dememek için çareler deneyen ve her fırsatta Tanrı demeye çalışan biriydi. Hayatında, şarkılarında Türk/İslam inancına ve kültürüne dair neredeyse hiçbir şey bulunamayacak olan biriydi.

Nilüfer’in (Nilüfer Yumlu) karışık olan soyunun baskın yanı Ermeni/Çingene…

Hayatı boyunca Ermeni/Çingenelerle paslaşarak iş yaptı, her dönemde etrafında onlar doluydu. Kayahan, çevresindeki Ermeni/Çingenelerden sadece biriydi. Buna rağmen Nilifür “Türk sanatçı” diye yutturuldu.

Üvey kardeşlerinden birinin adı Gülsevin ve bu isim de gizli Ermeni/Çingeneler arasında tercih edilen bir isim. Kendi ismi olan Nilüfer ise, çok sayıda Ermeni/Çingene tarafından Ermenice olduğuna inanılan, bazıları tarafından Farsça olduğuna inanılan, aslı Hintçe gibi duran ama uzaylı unsurlardan yer yüzü dillerine bulaşan bir kelime… Nilüfer ismi de Ermeni/çingenler tarafından tercih edilen isimlerden biri…

Nilüfer’in iki sene evli kaldığı Çetin Akcan da Ermeni/Çİngene bir kişiydi. Sözde yapımcıları, seözde senaristleri ve başrol oyuncuları da dahil olmak üzere, kadrosu tıka basa gizli Ermeni/Çingene dolu olan ve aslında MİT tarafından çekilen Kurtlar Vadisi dizisinde de yer almıştı.

Nilüfer’in bir ara evlilik dışı ilişki yaşadığı Onno Tunç’un gerçek adı Ohannes Tunçboyacı idi ve kimliği açık bir Ermeni/Çingeneydi.

Fotoğrafta, TR’deki en büyük FETÖ’cülerden ve en büyük büyücülerden biri olan gizli Ermeni Sezen Aksu ile Onno Tunç bir arada görülüyor.

Onno’nun ilk eşi Canan Ateş ve kızlarının adları Ayda ile Selin… Tekrara gerek yok, herkes zaten bu kelimelerin kimler tarafından ne maksatla kullanıldığını öğrendi.

Türkiye’de bir Sezen Aksu’nun bir de Tarkan Tevetoğlu’nun hep gündemde kalması, hep en üst sıralarda görülmesi ve sönüp gitmemesi için kaç kişinin öldürüldüğü meydana çıkartıldığında, herkes şaşkına dönecek.

MİT’in, ilk zamanlarından beri aslında nasıl bir teşkilat olduğunu ve ne iş yaptığını da herkes en açık şekliyle görmüş olacak. Türkiye’de inançların, kabullenişlerin, kültürün, hayat tarzının kimler tarafından ve kimler kullanılarak yönlendirildiği de çok net anlaşılacak.

Tayyip’in boş bulunarak Sezen Aksu’ya atarlanmasından kısa süre sonra nasıl korktuğu ve çark ettiği de iyice anlaşılmış olacak.

Kerim Tekin’den, Barış Akarsu’ya hatta Onno Tunç’a kadar, kaza gibi görünen çok sayıda cinayet de aydınlatılmış olacak.

FETÖ’nün aslında ne olduğu da daha iyi anlaşılmış olacak.

Özdemir Erdoğan da gizli Ermeni/Çingene

İblis toplulukların kanlarının akmasını istiyor. Ayinleri yeterli görmüyor. Son birkaç günde hem hayatta kalabildiğime hem de hizmetlerimi hiç aksatmadığıma çok kızıyor hatta çıldırıyor. Bir şeyler yapması ve topluca kan dökerek karanlık enerjileri kullanması gerekiyor.

O, dünyada şeytanlık hakim olsun diye son çare olarak topluca ölümler istiyor. Ben de bu dünya temizlensin diye topluluklar halinde ani ölümler istiyorum. Ortak hedefler var ama bakalım neler olacak.

Beyindeki bir buçuk trilyon hücreyi seriye bağlamak gerektiğini öğrendik, ekip halinde deneyeceğiz artık, yapacak başka bir şey yok.

Koca Türkiye’nin RTÜK’ü de Çingelerin elinde…

Ahlak ve hak/hukuk bilmez Çingeneler, yayıncıların ahlaka ve hukuka uyup uymadıklarını güya denetliyorlar.

RTÜK üyesi Mete Hacıarifoğlu da Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Mehmet Daniş de Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Ali Taşcı da gizli Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Nurullah Öztürk de gizli Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Ali Ürküt de gizli Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Deniz Güçer de gizli Ermeni/Çingene

RTÜK üyesi Ali Ürküt de gizli Ermeni/Çingene

Osmanlı’daki Yeniçerilerin tarihi yeniden yazılmalı. “Yeniçeri teşkilatının içi gizli Ermenilerle doluydu” denilmeden, Yeniçerilerin gerçek tarihi yazılamaz.

Yeniçerilerin yaptığı İslam dinine aykırı ve insanlık dışı işleri yapanlar aslında gizli Ermenilerdi. Ermenilerin millet-i sadıka olduğu iddiası da palavra… Bu topraklarda Ermeni ihanetleri de terörü de hiçbir zaman bitmek bilmedi. Hala devam ediyor.

Milli Eğitim eski bakanı Mahmut Özer de Ermeni/Çingene

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da gizli Ermeni/Çingene

Daha önce yazmıştım, bir önceki sözde Aile bakanı Derya Yanık da Çingene. O Aile bakanlığı dedikleri şer ve ihanet merkezi üzerinden de bu millete çok ama çok büyük kötülükler yaptılar, yapıyorlar.

Daha önceki Aile bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da Ermeni/Çingene

Babası, CHPKK’li ünlü Çingenelerden, hainlerden biri…

Daha önceki Aile bakanı Sema Ramazanoğlu da Ermeni/Çingene

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

Çok geç


Konyanın ve Kayserinin sanayicileri ve tüccarları için çok büyük savrulmalar başlıyor. Onlar için artık çok geç.

Herkes tedbirlerini alsın, beş hatta on kere hesaplayarak sadece bir adım atsın. Yatırım yapılacak, borç verilecek, vadeli mal satılacak, hisse senetlerine oynanacak zaman değil. Konya ve Kayserinin iş çevreleriyle iş tutulacak zaman hiç değil.

İflaslar, icralar, intiharlar, kavgalar, tartışmalar bitmek bilmeyecek. Çok büyük savrulacaklar, çok büyük…

Yanlarında bir Ankara hükumeti de bulamayacaklar, bir Ankebut Ağı da bulamayacaklar, mason üstadlarını da bulamayacaklar.

Ben, iflas eden ve elindeki her şeyi kaybeden Konyalı ya da Kayserili bir iş adamı olsaydım, herkesten çok o Abdüllah Gül isimli Çingenenin üzerine giderdim, onu boğmanın yollarını arardım. Çünkü yaşanmakta olanların ve yaşanacak olanların TR ayağındaki en üst sorumlulardan birisi de o… O kafasız, o küstah, o İstanbul’a karşı mücadele edebildiğini zan eden, o çevremizdeki suni devletleri gerçek devlet zan eden, Rusya’nın başına gelenleri gözleriyle gördüğü halde bile kabullenemeyen, İngiltere kraliyetiinden dürtmeli pislik herif…

Rusya’dan, Azerbaycan’dan, Ermenistan’dan, İran’dan uzak durulmalı. Aksi halde burada da kalmayacak, daha da vahim ve geniş çaplı savrulmalar, batışlar, yok oluşlar yaşanacak.

Kapalı çarşı piyasasına da güvenmeyin, orası iyice soğudu, yakında buz tutacak ve o sebeple de çok batışlar, yok oluşlar yaşanacak. Çünkü Kapalı çarşı da ısrarla yanlış yöne gitmeye çabalıyor ve buna çabaladığı nispette kendi sonunu hazırlıyor, hızlandırıyor.

___________________________________________

Güncelleme: 5 Ağustos 11:32

“Çok geç” başlıklı bu yayınımdan sonra da daha önceki benzer yayınlardan sonra olduğu gibi, ilginç depremler oldu…

Ben bu yayında Konya’nın ve Kayseri’nin altındaki yer altı şehirlerinin yıkılacağını yazmadım. Böyle bir şeyi ima bile etmedim.

Lakin, Maraş merkezli depremler sırasında yer altı şehirleri o kadar vahim bir hale geldi ve o kadar yüksek sayıda can kaybı yaşandı ki artık her ihtimale hemen dikkat kesiliyorlar.

Daha önce Kayseri OSB’ye ve Erciyes dağına dikkat çekmiştim. Hemen birkaç saat sonrasında merkez üssü Kayseri OSB’nin yanıbaşı olan birkaç deprem peş peşe yaşanmıştı. Bunlar suni depremlerdi.

Bu Konya-Kayseri yayınımdan birkaç saat sonra ise Konya’da suni deprem yaparak birikmiş enejiyi/gerilmeyi deşarj etmek istediler. Ardından İzmir için de korktular ve müdahale ettiler. Sonra Erzurum tarafından da deşarj işi yaptılar. Böylece de Konya ve Kayserinin etrafını rahatlattılar.

Ya da şimdilik öyle zan ediyorlar.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Doğru vakit geldiğinde ben kararı ilan edeceğim


TR’deki masonların toplanması sırasında kolluk kuvvetlerine vatandaşların yardımcı olmasını isteyeceğim. Bir masonu yakalayıp, öldürmeden kolluk kuvvetlerine getiren bir vatandaşa, beş bin lira ödül verilecek. Bu işte sınırlama olmayacak. İsterse bir vatandaş, elli masonu bir şekilde yakalayıp getirsin, hiç sorun yaşamadan 250 bin lira ödülünü alacak.

Vatandaşlara kuralları da o sırada ilan edeceğim. Kesin mason olmayan kişileri tutup getirenlere kişi başına beş bin lira ceza kesilecek.

Yakalanan masonlar adaletle ve şeffaf şekilde yargılanacaklar. Hiç kimseye haksızlık yapılmayacak. Mason oldukları mahkeme kararı ile kesinleşen kişiler hakkında idam cezaları verilecek. Üç gün içinde karara itiraz etme hakkı verilecek. İtiraz edenlerin itirazları, bütün davaların önüne çekilerek en fazla bir hafta içinde incelenecek. Sonra ya yeniden yargılama kararı verilecek ya da infazı onanacak. İnfazı onanan masonlar hemen ertesi gün idam edilecekler. Devlete, millete, bir yemek masrafı kadar daha zarar vermelerine meydan bırakılmayacak.

Bu ülkede bir tek mason kalmayacak.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Yaklaşık bin kişiye, çok hızlandırılmış cellatlık eğitimi verilecek

Boğarak, asarak, kafa keserek idam etmekte çok iyi seviyede eğitilmiş olacaklar. Adalet Bakanlığı bünyesinde devlet memuru olacaklar ve iyi maaş alacaklar.

Sonra ihtiyaca bakılacak ve gerekiyorsa bunların sayıları artırılacak. Gerekiyorsa azaltılacak ve infaz koruma memurları olarak devlet memurlukları devam edecek.

Ya da en başından itibaren “Cellat infaz koruma memuru” olarak işe alınacaklar. Ceza evlerinde infaz koruma memurluğu yaparken, idam cezasına çarptırlmış mahkumlar oldukça, onların idam cezalarını da infaz edecekler. Maaşları diğer infaz koruma memurlarından yüksek olacak.

Böyle olursa, mevcut infaz koruma memurlarından gönüllü olanlara cellatlık eğitiminde öncelik verilecek.

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya