Hindistan’dan bile askerler Türkiye’yi işgale gönderilecek

“Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela”

denilen şey, yeniden yaşanmak üzere…

Hindistan’dan bile askerler Türkiye’yi işgale gönderilecek.

İran ile Azerbaycan arasındaki sözde askeri çatışmalar bile bölgenin ve bölgedeki gerçek Türk unsurların zayıf düşürülmesi için yapılacak.

ABD ve birkaç müttefiki İran’a skeri operasyonlar yaparken, bunu da çok maksatla yapacaklar ama öncelikle Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusu kırmak için yapacaklar.

Türkiye’de büyük şehirlerdeki askeri birliklerin kaldırılması bile bu günler içindi. Sadece araziyi değerlendirmek, satmak ve vurgun vurmak için değildi.

Askeri okulları ve askeri hastahane sistemini darmadağın etmek de bu günler içindi…

ABD Genelkurmay Başkanı’nın Suriye’de PKK/YPG’nin ayağına gitmesi de bu plan dahilinde…

İran, bu plan dahilinde ABD ve müttefikleri ile güya savaşa girecek. Azerbaycan da kendi üzerine düşen rolü oynayacak.

Hatta Rusya, İran’ı savunuyormuş gibi role bürünecek, İran üzerindeki çatışmaların şiddetlenmesi sağlanacak ama bu hengamede gerçek Türkler/müslümanlar yok edilmek istenecek.

Hiçbir şeyden çekinmeyecekler. Bu onların en son şansı.

Ege’den işgal, Akdeniz’den işgal, Karadeniz’den işgal, Doğu’dan ve Güneydoğu’dan işgal teşebbüsleri eş zamanlı olacak. Barzani’nin teröristleri bile Türkiye’ye eş zamanlı olarak saldıracak.

İşte bu rüyada, bütün bunlar ve daha fazlası yaşanıyorken, İstanbul’un Türkiye’yi işin sonunda yine kurtaracağına delalet var. Ayrıca, peşi sıra dünyadaki pek çok malzum milleti/tarafı da kurtaracağına ve himaye edeceğine delalet var.

Onlarca ülke eş zamanlı olarak mağlup olunca, dünya genelinde iyice mali ve siyasi krizler yaşanacağına, dünyadaki tarafları da sadece İstanbul’un çıkartabileceğin, koruyabileceğine delalet var.

Planlar çoktan hazır. Fiziki işgale aslında başladılar. Tayyip’in Hatay ziyareti bile bu plan çerçevesinde yapılan bir ziyaret.

İran’da Türkleri yok edince ki İran’ın nüfusunun yarıdan fazlası Türk, o bölgeye en çok da Hintlileri yaymak istiyorlar.

Zaten anlamayan kalmadı, Türkiye’nin on milyondan fazla sözde mülteci ile doldurulması da bu geniş planın bir parçası.

Kimsenin konuşmadığı bir ihtimal daha var ki o da bir işgal tiyatrosu…

Sanki onlarca ülke ya da önde gelenlerinden birkaç ülke, Türkiye’yi eş zamanlı olarak işgal etmek istemişler, karaya çıkmışlar, bazı bölgelere hakim olmuşlar ve sonra kısa sürede işgal kaldırılmış gibi bir tiyatro oynamak da planın bir parçası…

Bu yapılırsa, zamanında Sabetaycı gizli Yahudi ve çok çok büyük vatan haini Kamal Adıtürk’ün benzeri birini güya işgal kaldıran ve devleti yeniden tesis eden kurtarıcı biri olarak gösterecekler.

Daha önce oynadıkları bu oyunu organize şekilde tekrar oynayacaklar ki İstanbul’un yolunu kesebilsinler…

İngiliz-Yahudi dayatması demokratik cumhuriyet denilen rezalet sisteme, İstanbul’un son darbeleri vurmasına bu şekilde mani olmak isteyecekler.

Yine güya millet seçimler yapacak ama bütün partiler, bütün siyasi liderler onların adamları olacak. Danışıklı dövüşler devam edecek. Sömürü devam edecek. Kara paracılık, ahlaksızlık, namussuzluk daha da yaygınlaştırılacak.

Yine Türkiye’deki gizli Ermeni ve gizli Yahudi topluluklar, devletin her kademesinde olacaklar. Yine sanat, sinema, basın, medya vs. hepsi onların piyonlarının yani Atatürkçü denilen kripto kimlikli pislik hainlerin elinde kalacak.

Gerçek bir işgali uzun süre devam ettirmek çok risklidir, bedellidir, masraflıdır, streslidir ve işgal altındaki halk her şeye aslında direnir, yapmak istemez. Lakin daha önce şahane şekilde oynadıkları “kurtarıcı lider” oyununu tekrar etmiş olacaklar. O da eğer yapabilirlerse… İstanbul engelini bu hususta da aşabilirler.

O kadar farklı farklı planları var ki Kemal Kılıçdaroğlu’na ve önde gelen başka isimlere su-i kastları kendileri yapacaklar ve oradan da ortalığı karıştırıp OHAL ile seçimsiz şekilde ama yine İngiltere’nin ve İsrail’in işine gelecek şekilde yollarına devam edecekler.

Oradan da dolaşmak isteseler, buradan da dolaşmak isteseler, devir eski devir değil. Karşılarında dağ gibi bir İstanbul engeli var.

Ben yine tekrar ediyorum. Ne hükümsüz seçimlere izin vereceğim. Ne hainlerin ilerlemesine izin vereceğim. Ne siyaset sahasındaki danışıklı dövüşçülere izin vereceğim.

Buna rağmen Türkiye’nin başına füzeler hatta atom bombaları yağması için… Hava bombardımanları yapılması için… Yeni suni afetler yapılması için sahayı sonuna kadar açık bırakacağım. Belki kafasına bombalar yağınca gerçekten vatan, millet diyenlerin ve kripto kimlikli ve tamamı Atatürkçü o hainlere karşı mücadele edenlerin sayısı artar. Onca can yanınca belki namussuzluktan, onursuzluktan vazgeçip insan olmak isteyen birileri olur. Ya da düzelmeyeceklerse canları cehenneme gider de ülkede geriye kalanlar onlardan kurtulur.

Bu pislik, öyle ya da böyle temizlenecek. Önce bu ülke, devamında domino taşları misali onlarca ülke gerçek hürriyetine kavuşacak. Sahte kurtarıcıların sistemleri bir anda çökecek. Demokrasi, cumhuriyet, laiklik gibi tamamen cahilane, art niyetli, satanist temelli sistemler birden çökecek.

Bunlar, işgal tiyatrosu oynarken bile boş durmazlar. Yine altın, hazine, kadın, çocuk, bebek, organ, her şeyi kaçırırlar. Tarihi eserler, el yazmaları v.s. her şeyi…

Bize demokrasi ve cumhuriyet dayatan ülkeler, işte bu hallerdeki ülkeler… Onların talimatları ile bize Adıtürkçülük, cumhuriyet, laiklik, sözde çağdaşlık, demokrasi dayatan kripto kimlikliler de onlar gibiler. Aynı vahşi işleri ve her türlü hırsızlığı yapan ama herkese medeni, ahlaklı, namuslu, Türk, vatansever numarası oynayan kişiler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hayır, gülünecek bir yanı yok

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: – Birkaç gün önce uykudan uyanırken şöyle diyordum Rüya değildi gözümde canlandırarak kalktım çünkü eğer Rüya gördümse rüyamı unuttum, isabet oranı nedir bilmiyorum fakat yazmadan geçemedim. Türkiye haritası Toprak renginde gözümün önüne geldi “baş tarafı bir elbise olarak düşünürsek türkiye’nin diğer kısımları etekleri baş tarafı İstanbul ve Nuh Aleyhisselam’ın gemisinin bu şekilde olduğunu söylediğimi hatırlıyorum

Yani Nuh Aleyhisselam baş tarafı İstanbul olarak Türkiye’ye elbise şeklinde giymiş ve gemisi oymuş”tabii bana gülebilirsiniz 😄”

Mehmet Fahri Sertkaya: = Hayır, gülünecek bir yanı yok. Nuh peygamber bu rüyada temsili, Türkiye’ye dair bir rüya bu… Türkiye’nin güvenliğine dair bir rüya bu.

Yaşanmakta olan ve giderek şiddetlenecek olan bu fırtınalı süreçte İstanbul/mfs, sadece binebilenlerin kurtulduğu Nuh’un gemisi misali olacak.

İngiltere merkezli dünya düzeni artık iyice ve açıkça çökecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Güney Kore’nin hiçbir kurumunun resmi açıklamalarına itibar etmeyin

Güney Kore’de de çok sarsıcı gerçekleri saklamaya çabalıyorlar. Uzak durun, yıkılacak bankaların, büyük şirketlerin enkazlarının altında kalmayın. Elinizdekini de kaybetmeyin.

Güney Kore Maliye Bakanlığının son açıklamaları tamamen oyalamaya ve kandırmaya dönük açıklamalar. ABD’nin ve İngiltere’nin bile devasa mali krizlerde olduğu şu günlerde Japonya’nın, Tayvan’ın, Güney Kore’nin ve bilinen diğer Ankebut Ağı ülkelerin krizlere girmeme ihtimali mi var…

Yine haklı çıktığımı göreceksiniz. Güney Kore’nin hiçbir kurumunun resmi açıklamalarına itibar etmeyin. Ya da siz bilirsiniz, ben ikaz ediyorum.

“Gerekirse hızlı bir şekilde müdahale ederek ekonomimizin etkilenmesini önleyeceğiz.” mealindeki açıklamaları da dikkate almayın. Çünkü müdahale yapabilecek imkanlara sahip değiller.

Dürüst astrologları dinlediniz. Rüyaları ve tabirleri biliyorsunuz. Durugörüsü olanlardan da aynı sözleri duyuyorsunuz. Sahadaki somut gerçekler, veriler de aynı şeyi söylüyor. Dünya genelinde kocaman bir mali kriz artık açıkça patlıyor ve bunu artık ötelemeyecekler, gizleyemeyecekler. O halde gerçekçi olun. Doğru teşhisler yapın. Sonra varlıklarınızı korumak hususunda da gerçekçi olun ve doğru hamleleri yapın.

Unutmayın, yanı sıra dünya genelinde peş peşe devasa tabii ve suni afetler yaşanması ihtimali de hala çok yüksek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

İzah edilemeyen şeyler yaşanıyor

Ankebut Ağına bağlı pek çok ülkedeki pek çok bankanın şubelerinde sık aralıkla yangınlar çıkartmayı değerlendiriyorlar. Kendi bankalarını kendileri yakacaklar.

Çünkü bankaların içleri boş, insanların paralarını da ödeyemeyecek hallerdeler.

ABD’de son haftalarda iyice artan obrukları, yollardaki çatlamaları ve çökmeleri izah edemiyorlar ve bunların de gündemde kalmaması için uğraşıyorlar.

Sert kış şartları ve aşırı yağışlarla izah edeyemeyecekleri şeyler yaşıyorlar. Zaten aşırı yağış almayan yerlerde de bunlar görülüyor. Dağlarında da tuhaflıkları ölçüyorlar ama halka anlatmıyorlar.

Daha tren kazalarını ve kimya tesislerindeki çok sayıdaki kazayı, yangını bile izah edemiyorlar, onları nasıl etsinler.

Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de izah edilemeyen şeyler yaşanıyor. Tıkabasa hain dolu olan MİT’te, çok sayıda personel rahatsızlanıyor, tuhaf haller yaşıyor.

MİT’in en çok da metafizikçileri “Dursun artık bu azap” diyerek bağırıyorlar, acıdan inledikleri oluyor.

Benzer şeyler NATO teşkilatında çok var. Çok şeyler gizleniyor dünya insanlığından…

Havana sendromu, kara mantar, gizemli hastalık da diyemiyorlar artık. Onların aslında ne demek olduğunu öğrenmesi gereken herkes öğrendi, anladı.

Fransa’nın altındaki yer altı şehirlerinde de krizler var. Sorunları engelleyemiyorlar ve düzeltemiyorlar.

Biyonik robotlar metafizik sinyallere tutuldukça daha sık arıza yapıyorlar. Yapay zeka sorunları darbelendiği için kontrolden çıkan, talimatlara göre davranmayan biyonik robot hadiseleri giderek artıyor.

Rusya’nın nüve/nükleer enerji santralleri artık iyice risk oluşturuyor.

Elektromanyetik saldırıları yapmakta kullandıkları bilinen ve gizli nüve enerji santralleri en yoğun şekilde sinyale giriyorlar. Bu, sadece Rusya’da değil, aynı saldırıları yapabilen diğer ülkelerde de aynı…

Bu gibi sistemler sinyale artık daha çok girdikçe, dünyanın iklimini suni şekilde düzenleyen sistem de büyük darbeler almaya devam ediyor. Yakında çöllere çok sık olarak yağmurlar hatta karlar yağabilir. Yarı kurak yerler hızla yeşerebilir. Türlü türlü anormal mevsim şartları yaşanabilir. Denizlerdeki akıntılar bile değişebilir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Metafizikçilerinize sahayı soruyor musunuz?

Bize yapılmakta çok ağır saldırıyı kırdık da tersine bir taarruza çevirdik. Şu anda biz taarruz eden tarafız. Onlar korunamayan, yıkılan taraf…

Burada aslında hiçbir şeyi yazmıyorum. Yer altı şehirlerinin hallerini sorun. Suretleri değişerek ölenleri sorun. Topluca ölenleri sorun. Yer üstünde devletlerin ordularını sorun, askerlerini sorun. Araç ve cihazlarını sorun.

Türkiye’yi işgal etmek isteyenlerin hallerini sorun.

Öyle de böyle de desem beni dinlemeyen, bana uymayan tarafların hallerini sorun.

Son iki saat içinde sadece Türkiye’de bile, hiç fay hattı olmayan yerlerde çok sayıda deprem oldu. Adeta Türkiye’nin etrafını bir deprem silsilesi dolaştı. Onlara neyin sebep olduğunu sorun. Arka planındaki sarsıcı gerçekleri sorun.

“Bütün bunlar yaşanırken mfs bir de bu yazıları mı yazdı, bu yayınları mı yaptı?” diye de sorun…

Sonra süreçte iyice gayrete gelen ve şu anda da saldırgan taraflardan biri olan Hindistan, bu saldırılarla da hedefine ulaşmazsa ki kesinlikle ulaşamayacak, kısa süre sonra büyük çöküşler yaşayacak.

Hem mali ve siyasi çöküşler bunlar hem de yer altı şehirleri çökeceği için yerin üstünde çökmeler olacak. Tıpkı binlerce yıl önce birden Lut gölü alanının çökmesi gibi…

Vatikan’da çok sayıda can kaybı var. Halleri her geçen saat daha kötü oluyor. Vatikan’ın altına denk gelen yer altı şehri de krizde… Çıkış yolları yok, hak ettiklerini yaşayacaklar.

Dünyadaki muhtelif taraflar arasında, İblis’in ve Deccal’ın görevlerini bıraktığını ve artık mfs ile kimsenin savaşmadığını düşünen, bunu tartışanlar var. İnandıkları, güvendikleri sistemin bu kadar aciz, çaresiz olmasını yorumlayamıyorlar ve bocalıyorlar.

Bütün dünya insanlığının uzaylı tarafları canlı, kanlı görmeleri artık çok çok daha yakın. Dünya insanlığı sarsıcı gerçekler karşısında neye uğradığını şaşıracak.

Denizlerin ve okyanusların altına denk gelen yer altı şehirlerinde yüksek seviyede su sızması yaşanan şehirler olduğu konuşuluyor. Teyit edilemedi henüz…

Çin’deki dağlarda duhan/titreşme giderek artıyor ve bunu hem metafizikle hem de teknik cihazlarla görebiliyorlar, ölçebiliyorlar. Çin de Hindistan kadar beter olacak. Herkes hak ettiğini bulacak.

Kendimden emin şekilde bir kez daha yazıyorum:

– Başka uçak gemileriniz yok mu, gönderin iyice Türkiye’ye doğru, oynayalım. Fransızlarda başka kalmadı, biliyorsunuz…

İngiltere’nin hali çok kötü ve cinler alemi kendi derdini unutup İngiltere’yi dert ediniyor. Sinyallerden korumaya çalışıyorlar kurumları, şahısları, orduyu, sistemleri… Çünkü Deccal’ın sisteminde yeryüzü kısmının ana merkezi İngiltere…

Maraş merkezli suni deprem saldırılarının arkasında, yeryüzü planındaki en merkez yer de İngiltere…

ABD’yi, İsrail’i, Rusya’yı, Çin’i hep İngiltere organize ediyor, sevk ve idare ediyor.

O sıralarda elektromanyetik saldırıları yapan, teknik tarafı gerçekleştiren ana ülke ise Rusya…

“Mfs’ye neler yapacaklardı, ne planları vardı, şimdi neler yaşıyorlar.” diye diye konuşanlar çok sahada…

Yakında ben bu gibi şeyleri yazarken, dünya genelinden binlerce metafizikçi de eş zamanlı paylaşımlar yapacaklar ve tasdik edecekler. Yazmadığım kısımlarını anlatacaklar.

Astrologların rahatlanmasını, kıymetlenmesini nasıl sağladıysam, dünya genelinde metafizikçilerin de rahat davranabileceği şartları oluşturuyorum. Yakında bu da iyice fark edilecek.

Ölen çok sayıdaki dünya insanından (ki aralarında çok sayıda asker de var) yakamadıklarının bazılarının üzerine betonlar dökerek kapatıyorlar.

İblis, sinyallerime dayanamadığı için, mahvolduğu için kendisi sahada çok görünmüyor. Ölümsüz tabir edilen cinlerini gönderiyor. Onları da ölüme gönderdiğini biliyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi