Tin suresi şu yaşanmakta olan sürece, devamında yaşanacaklara, çok sarsıcı hadiselere temas edilmiş bir kısa sure…
Bu güne kadar tam olarak anlaşılamamış ve tefsir edilememiş surelerden biri…
Tin suresi de hz. Mehdi ile ve büyük mücadelelerle alakalı bir sure…
Tin suresinden ahir zamana, ‘duhan’a, metafiziğe, hz Mehdi’ye ve ona tabi olanlara, Deccal’a ve ona tabi olanlara, dabbetül arza, büyü felaketlere, toplu ölümlere, gezegenimize, uzaya, gök adaya, İstanbul’a, Tur-i Sina’ya bağlantılar var.
Kısa bir sure ama çok derin bir manası var.
İlk ayetinde de aslında İncir’in ve Zeytin’in üzerine yemin edilmiyor.
Tin ile zeytun
Bir manada atom ile çekirdeğidir.
Diğer manada dünya ile çekirdeğidir.
Diğer manada insan vücudu ile kalbidir.
Genel manada bir şeyin kendisi ile onu oluşturan ya da hayatta/faaliyette tutan özüdür, merkezidir.
Beraet gecesi de sadece günahların af olduğu bir gece değildir. Canlı ve cansız pek çok şey arasındaki bağların kesildiği bir gecedir. Allah’ın bu gecede meleklerine bildirdiği o kararları, melekler ve insanlar ve cansız şeyler vesile edilerek, Vakti geldikçe gerçekleşir/yaşanır.
Tin suresinin ikinci ayetinde hz. Allah Tur-i Sina’nın üzerine yemin etti. Üçüncü ayetindeki bahsedilen “Emniyetli belde” ise İstanbul… Hz. Allah, İstanbul’un üzerine de yemin etti.
Allah’ın, bir şeyin üzerine yemin etmesi, o şeyin Allah nazarında kıymetini gözler önüne serer.
İstanbul da Allah’ın nazarında çok kıymetli ve vesileler ile bu şehri korudu, koruyor. O vesilelerden biri ve belki de en önde geleni ise Sina dağı yani Tur-i Sina diye bildiğimiz hususi uzay aracı ve içindeki emanetler…
Bu şehre zarar vermek isteyenler, Tur-i Sina önlerinden çekilmeden istedikleri seviyede zararlar veremezler.
O Tur-i Sina, hz. Mehdi’yi, hz. İsa’yı bekliyor. Onlarla kavuştuğu ana kadar, bu emniyetli beldeyi, bu İstanbul’u koruyor.
⁉️
O halde 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde asıl hedef olan İstanbul’u koruyan şey, Tur-i Sina mıydı?
O depremin İstanbul’u da şiddetli şekilde yıkmadığına herkes şaşırmıştı zaten… Gölcük tarafından gelen şok şiddetli deprem dalgası sanki İstanbul’da aniden frenlenmiş, ona set olunmuş gibi, fizik kurallarına aykırı bir manzara vardı. O günlerde, her şeyden habersiz şekilde depremin bu yönünü soran, sorgulayan çok insana denk gelmiştim ben.
O halde, Tur-i Sina bir sebeple ve bir şekilde devre dışı kalmadan, koruma özelliğini durdurmadan, İstanbul’a elektromanyetik tekniklerle şiddetli suni deprem saldırıları yapılamıyor mu? En şiddetlisi yapılmak istense bile küçük sarsıntılarla mı atlatılıyor? Bu nedenle mi Tin suresinde İstanbul’a “emin, emniyetli belde” denildi?
Hatta 1509 depremine ve İstanbul’da yaşanan ve bilinen diğer büyük depremlere Tur-i Sina mı vesile oldu?
Beklenen büyük İstanbu depremini de saldırgan ülkeler değil de Tur-i Sina mı yapacak?
Şimdi nasıl çıkılacak bunca sorunun içinden…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi