De ki: “Biz; Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve onun soyundan gelenlere indirilene; Musa’ya, Îsa’ya, nebilere Rabb’lerinden verilene iman ettik. Onları, birbirinden ayırt etmeyiz. Biz, O’na (Allah’a) teslim olanlardanız.”
Ali İmran suresi, ayet: 84
Hükmümüz gerçekleşince Şu’ayb’ı ve onunla birlikte iman etmiş olanları, Tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri de dehşete düşürücü bir sayha/ses yakaladı. Yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
وَلَمَّا جَاء أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مَّنَّا وَأَخَذَتِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ
Ve lemma cae emruna necceyna ?uayben vellezine amenu meahu bi rahmetin minna ve ehazetillezine zalemussayhatu fe asbahu fi diyarihim casimin.
Hud suresi, ayet: 94
Bir sayha darbesi üzerlerine gitti ve kısacık sürede bedenlerinin atomları reaksiyona girdi, unufak oldular. Süprüntü oldular. Vücutlarından geriye biraz kurumuş toz kaldı…
Mü’minun suresinin 41. ayet-i kerimesi:
“Derken, kaçınılmaz bir gerçek olarak sayha onları yakalayıverdi. Böylece onları unufak/çerçöp yaptık. Zalim halk yok oldu.”
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاء فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnahum gusaen, fe bu’den lil kavmiz zalimin.
