Karar mı değiştirsek acaba?
Yakında batı alemi diz üstü çökmeyecek, yüz üstü sürünür hale gelecek. Dünya dengeleri somut şekilde değişecek. İstanbul somut şekilde yeni dünya düzeninin merkezi olacak.
Bu sırada İran’ın altındaki uzaylı şehirleri de iyice mağlup olacaklar, bazıları için çökme riskleri de var. İran Türkiye’ye çok kolay şekilde ve kısacık süreçte dahil olunca, hemen oralarda devasa alanı denize çevirmeye başlasak, bence en mantıklısı. Çünkü arazinin her yeri kurak, her yeri manen karanlık. Oraya satanist vahşet adeta işlemiş, kazınmış. Binlerce sene sonra bu çirkinliği kazıp atmamız lazım. Orada arazinin kurak olmasından beslenen yer altı şehirlerini iyice yaşanmaz hale de getirmiş oluruz.
Kazalım o koca alanı, bitmek bilmeyen madenler, gazlar, hazineler de çıksın, yaralarımızı da saralım. Türkiye’yi yıkanlardan intikamımızı bu şekilde de almış olalım. Sonra da denize çevirelim. Dar kapı ile okynausa bağlayalım. O kısma bariyerli köprü de yapalım. Hazar denizi ile yapacağımız suni denizi birleştirelim ve tamamını devasa deniz çiftliği yapalım. İstediğimiz deniz canlılarını üretelim. Durmadan para bassın o deniz çiftliği… Her kısmı kontrolümüzde olsun. Donanmamızı da uçuşa geçirelim. Okyanuslara hızla açılalım.
O devasa bölgeden çıkan taşları, kayaları, toprakları kullanarak Türkiye’nin çevresinde çok geniş ve sağlam doldurma alanlar ve üzerlerinde yepyeni ve her afete dayanıklı şehirler yapalım.
İsrail ve Filistin denilen satanist yuvası yer de yıkılacak, denize karışacak gibi görünüyor. Kesinlik yok ama bu da olursa, oradan ayrıca bir kanal açar Hazar’a bağlarız. Sonra Suudi Arabistan denilen işgal altındaki toprağımızı geri alınca, kanalları ve bütün projeleri oralara doğru da götürürüz.
Yapacak çok iş var. Para, sermaye, altın, maden, gaz, hazine her yerde…
Türkiye’nin tamamını yıksalar bile kısacık sürede ayağa kaldırabileceğim imkanlar ve projeler benim elimde… Piyonların, maşaların, korkakların, acizlerin, zavallıların, kara paracıların, devletçiklerin elinde değil, benim elimde…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi