Hususi olarak hazırlanacak


Bazı bakanlar, bazı vekiller, bazı valiler, bazı TSK subayları, bazı kaymakamlar, bazı belediye başkanları, bazı üst seviyeli bürokratlar…

Ayrıca Kızılay, İHH, AFAD, Ahbap ve benzerlerinin idarecilerinin çoğu…

Ayrıca çok yüksek sayıda gazete ve TV kanalı sahibi ile çalışanları…

Herkese açık, canlı yayınlanan ve son seviyede adil yargılamaların hemen ardından infaz kısmına geçildiğinde…

Hususi olarak ayarlanmış olan yıkıntılar arası boşluklara aç, susuz, elbisesiz, yataksız, yorgansız bırakılacaklar. Bu sırada yaralanmalarından da kaçınılmayacak. Yaralanan yaralanacak, hemen ölen şanslı olacak. Üzerlerine birkaç kolon daha atılacak, çıkamayacakları hale getirilecek ve hemen sonrasında isteyen afetzedelerin bölgede istediği gibi dolaşmasına ve ses/görüntü kaydı almasına ve istediği ortamlarda paylaşmasına da izin verilecek.

Kaç gün ve gece, ne seviyede hatta belki feryat figan halinde bağırsalar da onlara yardım edilmeyecek ve orada “kısas” gerçekleştirilecek.

İnşaallah o vakit hava şimdi olduğu kadar soğuk da olur.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Çok çalışacağız, çok…


Bir taşla, onlarca kuş vurmamız lazım.

Türkiye’nin dört bir yanına yüzlerce devasa çivi çakacağız. Buralara eritilmiş taşlar yani suni yolla elde edilmiş lavlar akıtılacak.

Bilimsel hesaplamalarla yerleri belirlenecek. Görünüşü huniye çok benzeyecek. Yeryüzü seviyesindeki çapı en az 5 km olacak. Bazıları 10, 15, 20 km çapta olacak. Gayet derin olacak ve belli bir derinlik seviyesinden sonra nispeten çok daha düşük çapa daraltılarak kilometrelerce derine kadar uzayacak.

Bu teknikle çalışırken, yer altı sıcak sularını da yeryüzü seviyesine daimi olarak çıkartacağız. Yine bu teknikle yola devam ederken, yer altında tehlikeli şekilde birikmiş gazları da tahliye edeceğiz.

Bir yandan da ülkemize elektromanyetik alanlarla saldırılar yapılamaması için zaten tedbirler alacağız. Bütün bunlar ve bir de gerçek/kaliteli eğitme ve öğretme ile kusursuz denetleme de bir arada olunca, afetlere karşı çok ileri seviyede tedbirler almış olacağız.

Sahil şeritlerini çok geniş şekilde ve kayalık zeminle doldururken de bu tekniği kullanacağız. Denizlerde, okyanuslarda sabit suni adalar yaparken de bu tekniği kullanacağız.

Hedefimiz yerin sabitlenmesi, çivilenmesi olduğunda dahi, eritilmiş taşları akıtırken, bir yandan da sürekli yerin o seviyesinden yeryüzü seviyesine doğru açık kanallar, dikine tüneller bırakacağız. Çalıştığımız her yerde yer altı sularını ve gazlarını mümkün olduğunca kontrol edeceğiz. Bu sistem, kocaman barajlara ve hidroelektrik santrallerine de ihtiyaç bırakmayacak. Çünkü Türkiye’de yerin altı gaz ve sıcak su dolu. Ayrıca her yerde deniz suyu kanalları dolaşacak da onlardan da her bölge kendi temiz suyunu istediği kadar bol elde edebilecek.

Türkiye’nin zeminini çivilerken, bu kadar geniş ve derin alanlarda klasik sistemle hafriyat da yapmayacağız. Zan edilenden çok kısa sürecek, çok daha düşük masrafla yapılabilecek. Zaten kazılan devasa alanlarda dünya kadar maden ve hazine de çıkacak. Gazlar ve sıcak su ve devamında elektrik de hep elde edilecek. Bunlara da bakılınca, bu projeler bedavaya gelecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hicr suresi…

Hazret-i peygamberimize “Sen kesinlikle bir delisin” dediler.

Tarih boyunca bütün peygamberlere deli, meczup, kahin, sihirbaz, büyücü dediler.

Kibirlendiler, alay ettiler, düşmanlık ettiler, saldırdılar, en ağır iftraları attılar, organize şekilde karalardılar, işkenceler ve eziyetler ettiler. Ve sonra da acı akıbeti hepsi de gördüler.

Hicr suresi…

Aslında hepsi de her şeyin farkında idiler. Aile-akraba düzenlerinin, iş düzenlerinin bozulmasını istemediler. Çevrelerini kaybetmek istemediler. Dışlanmak, horlanmak istemediler. Mallarını, mülklerini kaybetmek istemediler. Tehlikelere düşmek istemediler. Bu nedenle inadına peygamberlere karşı mücadele eden kişilerle birlikte hareket ettiler. Nefislerine uydular, şeytanlarına uydular ve sonlarını bile bile cehenneme doldular.

Şimdi her biri acı fertyatlar içinde… Orada son diye bir şey yok. Cehennemin de cennetin de bir sonu yok. Cehennemde azabın da bir sonu yok.

Üç günlük ve imtihan maksatlı dünyayı güya kendileri için cennete çevireceklerdi ama şimdi sonsuz cehennemdeler.

Bundan daha büyük bir iflas, bundan daha büyük bir kaybeyiş, bundan daha büyük bir ahmaklık yok.

Şimdi ellerinde aileleri, akrabaları, malları, mülkleri, çalışanları/hizmetlileri yine yok. Şimdi, çok korktukları acı, yaralanma halleri ise hep üzerlerinde ve sonu yok.

Allah, onları bir anda helak da etmedi. Nefislerini ve şeytanlarını yenebilsinler diye onlara önce bulaşıcı hastalıklar, geçim darlığı, tabii afetler, malda ve mülte zararlar da verdi. Kaybetmelerini istemedi ve onları onlarca kere sarstı. Yine de evet yine de şeytanlarına ve nefislerine uydular ve cehenneme doldular.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Afet bölgesinde soykırım yapılıyor

Maraş merkezli depremler sebebiyle, şu ana kadar en az altı yüz bin kişinin vefat ettiği kesinleşti. Sayının artacağı da kesin ama ne kadar artacağı kesin değil.

Sürecin ne şartlarda devam ettiği, neler yapıldığı ve neler yapılmadığı da gözler önünde… Kısa süre sonra ölü sayısının bir milyonun üzerine çıkma ihtimali hiç düşük değil.

Bölgede gerçek bir soykırım yapılıyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Kavga etmeyin, ben aranızı bulacağım.
Türkiye’yi pay edeceğim.


Adaletli olacağım, hiçbirinize ayrıcalık tanımayacağım. Hepinizin leşlerini Türkiye’nin farklı farklı yelerine gömdüreceğim.

“Şunun leşini alın, falan yere, yol üstüne gömün. Dümdüz edin üstünü ve mezara benzemesin. Çevredeki bütün insanlar üstüne basarak geçsin, gitsin. Hakkına girdiği, paralarını çaldığı, sömürdüğü, kasten hasta ettiği, kasten eğitimsiz bıraktığı insanlarımız, onu ayaklarının altında ezsin.” diyeceğim.

Hepinizi böyle böyle en güzel yerlere yerleştireceğim, pay edeceğim.

Yine unutacaktım, o sözde büyük elçileri, sözde konsolosları, ABD ve NATO üslerindeki personelleri de sizden ayırmayacağım. Leşleriniz yan yana gömülecek. Bu hususta da adaletsizlik yapmam asla…

Bu güne kadar benden kim adaletsizlik görmüş, hiç endişe etmeyin. Ben pay edeceğim.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi