Suni depremin arkasındaki gerçekler


AFAD’a da para yardımları göndermeyin. AFAD’a gönderilenler de İsrail’e, ABD’ye, İngiltere’ye akacak.

AFAD ve Kızılay, ordumuzun sahaya inmesini istemiyor. Ordu gücü doğru yönlendirilmiyor.

“Amfibi hücum gemilerinin barınma ve hastane yardımı için İskenderun’a gönderilmesi” çağrısı yapan Amiral Cem Gürdeniz de Ankebut Ağının mensubu, gizli Ermeni ve kara paracı…


Ankebut Ağına bağlı diğer ülkelerden, yardım/kurtarma ekibi denilerek Türkiye’ye gönderilen ekiplerin, gerçekte neci oldukları bile belli değil. Hepsi milli güvenlik tehdidi… Hiçbirine meydan verilmeyecek. Hepsine tek kurşun hediye edilecek. Hususiyle akşam vakitlerinde birer ikişer haklarından gelinecek.

Solomon Soysuz, Ankebut Ağının afet bölgesinde organ hasadı yapabilmesi için… İnsan kaçakçılığı ve ziynet eşyası kaçakçılığı yapabilmesi için çırpınıyor. İyice daraltılmış olan hareket sahasını germeyi deniyor.

Tayyip de onunla organize şekilde şartları hala buna, kara ve kanlı para işlerine ayarlamak için sınırlarını zorluyor.

Gayr-i meşru Ankara hükumetinin mensupları, ordu birliklerinin çoğuna yalanlar anlatılmasını sağlıyor ve hala ordumuzu oyalıyor.

Hala ordumuzun elindeki çadırlar bile afet bölgesine dağıtılmadı, kurulmadı. Bu da ayrıca bir art niyet… Bölgenin farklı farklı yerlerinde, sığınacak yer bulamamış, üstü başı ve en çok da ayakları ıslanmış, böyle giderse birkaç saat sonra donma tehlikesine düşecek insanlarımız dolu…

Hala Türkiye’nin devasa belediyelerinin imkanları da gereğince seferber edilmedi, edilmiyor.

Ankara hükumeti ve onun emrindeki gizli Ermeni ve gizli Yahudi unsurlar, apaçık bir şekilde düşmanlarımıza çalışıyorlar, milletimize kastediyorlar.

Şu anda Türkiye bir kurtuluş savaşı veriyor ve bu nedenle silahlar konuşacak.


Avrupalılar ve Amerikalılar, oralarda “Türkiye’ye yardım” iddiasıyla başlatılan yardım toplama faaliyetlerinin hiçbirine itibar etmesinler.

Ankebut Ağı, emrindeki onlarca ülkede eş zamanlı manevralar yaptırıyor. O paralar Türkiye’ye gelmeyecek. Yardıma ihtiyacı olan insanlara ulaştırılmayacak. Masonlara, satanistlere, İsrail’e, bütün insanlığın düşmanlarına akacak. Vatikan’daki insanlık düşmanlarına, kara paracılara da akacak.

Avrupa’daki ve Amerika’daki sözde İslami cemaat ve vakıfların yardım toplama eylemlerine/iddialarına da kimse kanmasın, aldanmasın. O paralar da masonlara ve İsrail’e akacak.

Geceden beri Ruslar bize yoğun metafizik saldırılar yapıyorlar. Öncelikli hedefleri, dikkatimizi dağıtmak, faaliyetlerimizi durdurmak ve bu saldırının arkasındaki ana ülkelerden birinin Rusya olduğunu gizlemek…

Rusya’nın haricinde ABD’den, Vatikan’dan, İngiltere’den, İsrail’den, Çin’den, Hindistan’dan, Araplardan, Japonya’dan, Azerbaycan’dan, Kazakistan’dan, İran’dan, Ermenistan’dan, Fransa’dan, Almanya’dan ve daha pek çok Ankebut Ağı ülkesinden bize yapılmakta olan metafizik saldırılar kesintisiz şekilde devam ediyor. Ta Vietnam’dan bile kalabalık gruplar metafizik saldırı yapıyorlar.

Ayrıca, milletimiz gerekli tepkileri gösteremesin, hak arayamasın, hain Ankara hükumetine sıkıntılar çıkmasın diye de organize halde büyüler yapıyorlar. Türkiye’nin üzerine yağmur misali büyüler yağıyor.

Dünyadaki on binlerce metafizikçinin hangisine sorsanız, size hemen bunları anlatır. İsterse detaylarını da anlatabilir. Bunlar zor işler değil.

Biden ve İngilizler “Çuvalladık” diye değerlendirmeler yaptılar.

Afet bölgesine pekmez ve tahin gönderilmeli. Hem ısıtır, hem enerjiyi ve hareketi artırır, hem tok tutar, hem de kolayca bozulmaz. Yardımseverler kendi aralarında organize olmalılar. Kendi araçlarıyla ve adamlarıyla nakil yaparak, elden dağıtmalılar.

Çin’in pislik adamları, Soysuz’u çok destekliyorlar. Rusya da destekliyor. Sahadaki çoğu pis iş, Soysuz merkezli olarak çevriliyor.

Ne zaman yapabileceklerini bilemiyorum ama bütün takipçilerim biliyorlar ki uzun zamandır “İki büyük deprem bekliyorum” dedim, durdum. İkinci deprem, bu yaşanandan kat kat şiddetli bir deprem olacak.

Gördünüz, astrolog takımı da aldanabiliyor hatta çoğu aldanmayıp da kasten aldatıyor. 2026’dan önce ya da 2028’den önce büyük İstanbul depreminin yaşanmayacağını söyleyip duran o kişilere, hala itibar etmek istiyorsanız, tamamen kendi seçiminiz, kendiniz bilirsiniz.

Vaziyetin ciddiyetini hala idrak edemediyseniz, hala tedbirler almadıysanız, hala bir yerinden tutup da bu mücadelenin içinde yer almadıysanız, zaten ya aklınızda ya da niyetinizde ciddi seviyede bir bozukluk var demektir.

Tekrar ediyorum, İstanbul’dan sonra en riskli şehir, Bursa…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın