AFAD’a da para yardımları göndermeyin. AFAD’a gönderilenler de İsrail’e, ABD’ye, İngiltere’ye akacak.
AFAD ve Kızılay, ordumuzun sahaya inmesini istemiyor. Ordu gücü doğru yönlendirilmiyor.
“Amfibi hücum gemilerinin barınma ve hastane yardımı için İskenderun’a gönderilmesi” çağrısı yapan Amiral Cem Gürdeniz de Ankebut Ağının mensubu, gizli Ermeni ve kara paracı…
Ankebut Ağına bağlı diğer ülkelerden, yardım/kurtarma ekibi denilerek Türkiye’ye gönderilen ekiplerin, gerçekte neci oldukları bile belli değil. Hepsi milli güvenlik tehdidi… Hiçbirine meydan verilmeyecek. Hepsine tek kurşun hediye edilecek. Hususiyle akşam vakitlerinde birer ikişer haklarından gelinecek.
Solomon Soysuz, Ankebut Ağının afet bölgesinde organ hasadı yapabilmesi için… İnsan kaçakçılığı ve ziynet eşyası kaçakçılığı yapabilmesi için çırpınıyor. İyice daraltılmış olan hareket sahasını germeyi deniyor.
Tayyip de onunla organize şekilde şartları hala buna, kara ve kanlı para işlerine ayarlamak için sınırlarını zorluyor.
Gayr-i meşru Ankara hükumetinin mensupları, ordu birliklerinin çoğuna yalanlar anlatılmasını sağlıyor ve hala ordumuzu oyalıyor.
Hala ordumuzun elindeki çadırlar bile afet bölgesine dağıtılmadı, kurulmadı. Bu da ayrıca bir art niyet… Bölgenin farklı farklı yerlerinde, sığınacak yer bulamamış, üstü başı ve en çok da ayakları ıslanmış, böyle giderse birkaç saat sonra donma tehlikesine düşecek insanlarımız dolu…
Hala Türkiye’nin devasa belediyelerinin imkanları da gereğince seferber edilmedi, edilmiyor.
Ankara hükumeti ve onun emrindeki gizli Ermeni ve gizli Yahudi unsurlar, apaçık bir şekilde düşmanlarımıza çalışıyorlar, milletimize kastediyorlar.
Şu anda Türkiye bir kurtuluş savaşı veriyor ve bu nedenle silahlar konuşacak.
Avrupalılar ve Amerikalılar, oralarda “Türkiye’ye yardım” iddiasıyla başlatılan yardım toplama faaliyetlerinin hiçbirine itibar etmesinler.
Ankebut Ağı, emrindeki onlarca ülkede eş zamanlı manevralar yaptırıyor. O paralar Türkiye’ye gelmeyecek. Yardıma ihtiyacı olan insanlara ulaştırılmayacak. Masonlara, satanistlere, İsrail’e, bütün insanlığın düşmanlarına akacak. Vatikan’daki insanlık düşmanlarına, kara paracılara da akacak.
Avrupa’daki ve Amerika’daki sözde İslami cemaat ve vakıfların yardım toplama eylemlerine/iddialarına da kimse kanmasın, aldanmasın. O paralar da masonlara ve İsrail’e akacak.
Geceden beri Ruslar bize yoğun metafizik saldırılar yapıyorlar. Öncelikli hedefleri, dikkatimizi dağıtmak, faaliyetlerimizi durdurmak ve bu saldırının arkasındaki ana ülkelerden birinin Rusya olduğunu gizlemek…
Rusya’nın haricinde ABD’den, Vatikan’dan, İngiltere’den, İsrail’den, Çin’den, Hindistan’dan, Araplardan, Japonya’dan, Azerbaycan’dan, Kazakistan’dan, İran’dan, Ermenistan’dan, Fransa’dan, Almanya’dan ve daha pek çok Ankebut Ağı ülkesinden bize yapılmakta olan metafizik saldırılar kesintisiz şekilde devam ediyor. Ta Vietnam’dan bile kalabalık gruplar metafizik saldırı yapıyorlar.
Ayrıca, milletimiz gerekli tepkileri gösteremesin, hak arayamasın, hain Ankara hükumetine sıkıntılar çıkmasın diye de organize halde büyüler yapıyorlar. Türkiye’nin üzerine yağmur misali büyüler yağıyor.
Dünyadaki on binlerce metafizikçinin hangisine sorsanız, size hemen bunları anlatır. İsterse detaylarını da anlatabilir. Bunlar zor işler değil.
Biden ve İngilizler “Çuvalladık” diye değerlendirmeler yaptılar.
Afet bölgesine pekmez ve tahin gönderilmeli. Hem ısıtır, hem enerjiyi ve hareketi artırır, hem tok tutar, hem de kolayca bozulmaz. Yardımseverler kendi aralarında organize olmalılar. Kendi araçlarıyla ve adamlarıyla nakil yaparak, elden dağıtmalılar.
Çin’in pislik adamları, Soysuz’u çok destekliyorlar. Rusya da destekliyor. Sahadaki çoğu pis iş, Soysuz merkezli olarak çevriliyor.
Ne zaman yapabileceklerini bilemiyorum ama bütün takipçilerim biliyorlar ki uzun zamandır “İki büyük deprem bekliyorum” dedim, durdum. İkinci deprem, bu yaşanandan kat kat şiddetli bir deprem olacak.
Gördünüz, astrolog takımı da aldanabiliyor hatta çoğu aldanmayıp da kasten aldatıyor. 2026’dan önce ya da 2028’den önce büyük İstanbul depreminin yaşanmayacağını söyleyip duran o kişilere, hala itibar etmek istiyorsanız, tamamen kendi seçiminiz, kendiniz bilirsiniz.
Vaziyetin ciddiyetini hala idrak edemediyseniz, hala tedbirler almadıysanız, hala bir yerinden tutup da bu mücadelenin içinde yer almadıysanız, zaten ya aklınızda ya da niyetinizde ciddi seviyede bir bozukluk var demektir.
Tekrar ediyorum, İstanbul’dan sonra en riskli şehir, Bursa…
Yaşadığımız bu suni afet ve muhtemelen peşinden yaşayacağımız daha başka afetler, siyasi sahada geri adımlar atmamıza sebep olmayacak.
Bohçalı ve çetesi başta olmak üzere… İktidarı, AKPKK’yi ve danışıklı dövüşen sözde muhalifleri, eş zamanlı olarak devireceğiz. Bedeli her ne olursa olsun Türkiye’yi gerçek hürriyetine kavuşturacağız. Şu suni afet yapılmadan önce neredeysek, nasıl duruşdaysak, yine oradayız, o duruştayız ve hız kesmeden mücadelemize devam edeceğiz. Suni afetler, köşeye sıkışmış olan hainleri, iç düşmanları elimizden alamayacak.
Saha hareketlenecek ve silahlar konuşacak. Böyle bir suni afet, sonrasında sergilenen vahşice tavırlar, inatla afet bölgesine getirilmek istenen yabancı sözde yardım ekipleri, sahayı zaten iyice gerdi ve tahammül etmemizi gerektirecek bir sebep yok.
Haydi sahaya… Sıkıp kesip atıyoruz, yukarı doğru çıkıyoruz. inceldiği yerden kopsun…
Ben tansiyonu yüksek tutmak istedikçe, tekrar tekrar ikaz ettikçe, “tedbir alın” dedikçe, “Bu defa da tehir oldu ama daha fazla tehir olamaz.” dedikçe….
“Sadece batı bölgeleri için değil, memleketin her yeri için büyük risk var” dedikçe…
“2023’te depremler olur ama büyük depremler, yıkıcı depremler olmayacak” deyip duran sahtekar astrologları ve medyumları da unutmadık. Onlara da sıkacağız ya da bir süre sonraya kalanları ise şeffat şekilde yargılayıp asacağız.
Çünkü aldanarak öyle konuşmadılar. Bu ülkenin ve milletin düşmanlarına çalıştıkları, onlardan talimat ve paralar aldıkları için böyle konuştular… Zaten hepsinin gerçek kimlikleri, gerçek dinleri, gerçek bağlantıları/teşkilatları da biliniyor.
İsmimi de telaffuz edemiyorlardı ama herkes onların kime karşılık olarak konuştuğunu biliyordu. Nasıl da alaycı tavırlar, küstah tavırlar sergilediklerini de görüyordu.
Araplar “Bu deprem de bir işe yaramayacak. Halimiz yine de ortaya çıkacak” diyorlar.
Yer altı şehirlerindeki yeşillerin sevinçleri çok kısa sürdü.
Şu ülkede NATO adına tek bir adım atılsın, işte o zaman hiç bir şeyin intikamını ötelemem. Bu ülkede o anda iç çatışmayı ve darbe sürecini başlatırım. Herkes haddini bilsin.
“Hiçbir millet vekili çıkıp konuşmasın” diye talimatlar yağdıranlar var.
Sözde millet vekilleri, gerçekte vatan hainleri arasında Türkiye’nin işgal edileceği endişesi var. Bu işgal teşebbüsünün geri tepeceği ve kendilerinin derhal toplanıp alınacağı endişesi var.
“Ne yaptınız siz? Ahmak mısınız siz?” diye kavga eden Avrupalı gruplar var. “Bu, Türkiye ile sınırlı kalmaz. Bizim de sonumuzu hazırladınız. Türkiye’deki bu direniş, önce çevre ülkelere sonra bütün dünyaya yayılacak” diyorlar.
“Gönderdiğiniz yardım/kurtarma ekiplerinin cesetleri ülkeye dönerse ne yapacaksınız? Mfs acımaz, sıktırır. Zaten millet dolmuş, asker dolmuş ağzına kadar… Bu işin sonu halk ayaklanması” diye diye tartışanlar var.
Türkiye’deki ABD uşağı holding patronları arasında “Lan biz ülkeyi mi yıkın dedik, ne yaptı bunlar böyle” diye konuşanlar var.
Avrupa hükumetleri arasında, kontrolü kaybetme ve devrilme endişesini en yüksek seviyede yaşayanlar var.
Tayyip karakteri sürekli bana lanetler ediyor ve Ankebut Ağının afet bölgesinde organ hasadı yapabilmesi için şartları yine de ayarlamaya çabalıyor.
Enkazların altından sağ olarak çıkartılan bebek, çocuk, yetişkin herkesin fotoğrafları ve videoları, çevresindeki birkaç kişi tarafından çekilmeli…
Enkazdan sağ kurtarıldığı halde sonra kendisinden haber alınamayan herkes için derhal soruşturmalar başlatılacak. İlk olarak da o bölgedeki kurtarma ekipleri, kolluk kuvvetleri, emniyet amirleri, belediye çalışanları, belediye başkanları, savcılar soruşturulacak. Oradan iş ne kadar yukarıya gidiyorsa gidilecek ve hangi ülkeye uzuyorsa da gidilecek.
Kurşun israfına gerek yok… Türk milleti adına ve tek kurşun. Herkes kuralları biliyor.
Türkiye’nin her yerindeki herkesin afet çantaları hazır olsun. Özel arabaları bulunanlar, şimdiden araçlarına geceyi geçirebilecekleri zaruri malzemeleri/gereçleri koysun. Türkiye’nin herhangi bir noktasına da suni afet saldırıları her an yapılabilir. Panik yapmayacağız, organize olacağız. Bu günleri de atlatacağız.
Şer görünen şeylerde ne kadar büyük hayırlar olduğunu, çok yakın gelecekte göreceğiz.
Son yaşanan depremlerin hepsi artçı deprem türünden değildi. Bazıları yeni saldırılardı.
Tayyip de onunla danışıklı dövüşen sözde muhalifler de daha şimdiden bu enkazın altında kaldılar. Türkiye kabuğunu kırıyor, gerçek hürriyerine ve mesut günlerine koşuyor ama bu, çok büyük acılarla bir arada yaşanıyor.
Milletime söz veriyorum, bu gün bu saldırıları yapan malum ülkelerin hepsinden intikamımızı alacağım. Kimsenin yaptığı, yanına kâr kalmayacak.
Hükumetin ve suç örgütü lideri gibi davranan valilerin engellerine takılmadan, mevcut bulunan ama kullandırılmayan bütün kamu imkanlarını kullanın, seferber edin. Emrindeki belediye imkanlarını tamamen kullandırmayan belediye başkanlarını da ezip geçin. Şu anda Türkiye’de bir hükumet yok. Bir çeşit üstü örtülü işgal teşebbüsü var.
İnsan kalmış herkes, bulduğu ilk fırsatta, şu aşağıdaki şehirlerden çıksın ve en az altı ay geri dönmesin:
Londra, Moskova, Washginton, Berlin, Paris, Roma, Tel Aviv, Pekin, Tokyo, Seul, Riyad, İslamabad, Bakü, Sofya, Ottawa, Helsinki, Tahran, Stockholm, Kiev, Atina, Madrid, Yeni Delhi
Bundan sonra herkes, yaşanacak her büyük hadise sonrasında dönüp bu listeye baksın ve yaşanan o hadiseyi bu listeye göre de değerlendirsin…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
“Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de barınmak için kendine bir yuva yapar. Halbuki yuvaların en zayıfı, en çürüğü şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bu gerçeği bilselerdi!” (Ankebut suresi, 41)
Kesinleşen bilgiyi aktarıyorum: Şu Maraş/Antep merkezli son hadise de bir suni deprem saldırısıydı.
Bunun haricinde bilgi veren resmi yetkili kişiler dahil, akademisyenler dahil hiç kimseye itibar etmeyin.
Dün İstanbul’da yaşanan da tabii bir deprem değildi.
Yıkılan çok yerler var ve bölgede hala depremler devam ediyor.
Akşam saatlerinden beri türlü yollarla saldırılar yapılmasını bekliyorduk, bu yönde istihbarat almıştık ve karşılıklar veriyorduk.
Suni deprem saldırısının arkasında Çin, Rusya, Hindistan, ABD başta olmak üzere, yeşillerin kontrolündeki çok sayıda Türk düşmanı ülke var.
Bu saldırı da aslında çok çok daha şiddetli bir şekilde yapılacaktı, daha yıkıcı olacaktı ve peş peşe farklı noktalarda devamı gelecekti… Düzce’deki son suni deprem saldırısında olduğu gibi, bu saldırıya da karşılık verdik. Şu anda hala bozuk cihazlarını çalıştırmaya çabalayanları var. Mümkün olsa hemen şimdi yeniden saldıracaklar.
Bu saldırının öncelikli hedefi de Marmara bölgesiydi, İstanbul’du… Biz bunu akşamdan beri bekliyorduk ve karşılık veriyorduk.
Bütün vatansever gruplar bölgeyi çevreye alacaklar. Asla organ, insan ve değerli ziynet eşyası kaçakçılığına izin verilmeyecek.
Resmi yetkililer de gözetlememiz altında olacak. IHH başta olmak üzere, İsrail merkezli çalışan o sözde yardım kuruluşlarının hepsi de dikkatle izlenecek. Bölgeye giriş yapan ve bölgeden çıkan araçlar, hususiyle kasalı ve kabinli araçlar takip altında olacak.
Saldırgan ülkelerin arasında İngiltere de var. Hulusi Akar ve Hakan Fidan da bu saldırıdan haberdar olanlar arasında… Bunların emirlerine itaat edilmeyecek. Edeni, yargılatarak ya yargılatmayarak infaz ettireceğim.
Türk Kızılay’ının bütün personelleri, araçları hep didik didik edilecek. Direnene ezici muamale yapılacak.
Bu bölgeden bir tek vatandaşımız, çocuğumuz, bebeğimiz kaçırılamayacak. Herkesin eli tektikte olacak. Bu bölgeden o ülkelere bir kuruş kara ve kanlı para akmayacak.
Bölgeye giden ve bölgeden ayrılan her kargo uçağı didik didik edilecek.
Depremlerden sağ kurtulan herkes, derhal sağ kurtulan diğer yakınlarının fotoğraflarını ve videolarını çeksin. Hiç kimse tek başına kalmasın. Herkesin gözü öncelikle çocuklarda ve genç kızlarda olsun. Onları kollasınlar.
Yine herkes, etrafında faaliyet gösteren sivil toplu kuruluşu vazifelilerinin ya da gönüllülerinin ve ayrıca resmi yetkililerin videolarını ve fotoğraflarını çeksin. Yüzleri net görülsün.
Türkiye, hiçbir ülkenin yardım tekliflerini kabul etmeyecek. Türkiye, imkanlarını doğru şekilde ve acilen seferber edilirse, bu bölgeye gerekli müdahaleleri derhal yapabilecek güçte…
Hiçbir ülkenin kurtarma ekipleri denilen ekipleri bile bölgeye girmeyecekler. Kara paracı ve organcı Azerbaycan’ın ekipleri ve askerleri dahi bu bölgeye sokulmayacak.
Soysuz başta olmak üzere, kara paracı ülkelerin emri altındaki gayr-i meşru yetkililerin kararlarına, talimatlarına dikkat edilecek. Emniyet teşkilatı mensupları başta olmak üzere, bütün yetkili ve gönüllü kişiler, tamamen milli bir duruşa sahip olacaklar. Şüpheli, mantıksız talimatlara kimse itaat etmeyecek. İktiza ediyorsa “Sizin emirlerinizi tanımıyoruz” karşılığı verilecek.
İnsan ve organ kaçakçılığı yaparken suç üstü yapılmış olan herkese, suçüstü mahalinde sıkılacak. Bütün cihan bir araya gelse de bu kişilerin yargılanıp ceza almalarını sağlayamazlar. Sıkın, suçu bana atın. Gücü yetebilen varsa, gelsin benden sorsun.
İrademi tanımayarak, afet bölgesine sözde yardım ekiplerini, sözde kurtarma ekiplerini açıkça ya da gizlice gönderen bütün ülkelere, gerekli karşılıklar verilecek.
Öncelikle olarak, o organ ve insan hırsızlarının hepsine afet bölgesinde usulü dairesinde sıkılacak. Hiçbiri sağ bırakılmayacak ve leşleri molozların arasına karıştırılacak.
Devamında, ben, irademi tanımayan o ülkelere her sahada darbeler üstüne darbeler vuracağım.
Ordumuzun yeterli kısmı, ülkemizin batı cephesinde ihtiyat olarak bulunacak. Çoğu kısmı afet bölgesinde derhal vazifelendirilecek. Karacılar da havacılar da…
Dünyayı şaşkına çevirecek, düşmanlarımızı kahredecek bir milli duruş ve seferberlik sergileyeceğiz.
Maksat sadece mesaj vermek, rest çekmeye çalışmak değildi… Bu ABD gemisinin buraya gönderiliş maksatlarından biri de buydu… Bu suni afet saldırısında üzerine düşenleri yapmak… Bunu da en başından itibaren biliyorduk.
Etrafımızdaki bütün yabancı unsur deniz araçlarına el konulacak, limanlara bağlanacaklar, personelleri tutuklanacak. Şeffafça yargılanacaklar ve suçlu olanlar kurşunu dizilecekler. Direnenlere karşı kuvvet kullanılacak.
Bu, hep haber verdiğim “Türkiye’nin gerçek hürriyetine kavuşma” süreci…
Vatana ihanet halinde olduğunu açıkça gösteren bütün askeri, idari/siyasi amirlerinize hemen sıkacaksınız. Buradan geri dönüş yok.
Çok yüksek sayıda insana bu saldırı malum oldu. Biz, sosyal medyayı da yine yakından takip ediyorduk. İnsanlar, gördükleri rüyaları birbirlerine aktarıyorlar ya da profillerinden paylaşıyorlardı. Bunlar da zaten bize metafizik istihbarat kaynağı oluyordu.
Bu örneğe bakın, hedef Ayasofya yani İstanbul’du… Bu rüyada Ayasofya, istanbul’u temsilen görüldü. Lakin yapamadılar, Suni afetten yaklaşık 4 saat önce paylaşmış bunu… Bunun gibi çok var.
(Not: Bu hesabın sahibini tanımıyoruz ve hiç irtibatımız yok.)
Şu son saldırıya saatler boyunca hatta günler öncesinden başlayarak karşılıklar vermeseydik… Şu anda Marmara bölgesinin büyük kısmı enkaz halindeydi ve en az 7-8 milyon can kaybı olacaktı. 8 ya da üzerinde bir şiddete sahip olan deprem, Maraş-Antep civarında değil, Marmara bölgesinde bir dakikadan daha uzun süre devam edecekti. Amerikan afet filimlerindeki hayali görüntüler bile, buradaki gerçek görüntülerin yanında zayıf kalacaklardı.
Allah korudu, bizler de vesile olduk. Artık sayısını da kaçırdım. Her defasında kızdım ve “Bir daha mani olmayacağız” dedim ama her defasında mani oldum.
Son iki senedir “Marmara bölgesini terk edin” derken, bunu tekrar tekrar söylerken, işte bu sarsıcı gerçekleri de biliyordum.
Artık herkes titreyip kendine gelsin…
Türk milletinin derhal hain Ankara hükumetinden ve bunca yıldır onunla danışıklı dövüşmüş sözde muhalefet partilerinden/liderlerinden kurtulması gerekiyor. Türk milletinin hemen ayağa kalması gerekiyor. Aksi halde, yeni suni saldırılar yapabilirlerse, devlet imkanlarımız hala milleti ve devleti muhafaza maksadıyla seferber edilmezse, bir hafta on gün içinde, Türkiye’de on milyonlarca kişi suni afetlerle öldürülebilir.
Bunu zaten yapmak istiyorlar ve bu gece bunu denediler. Son Düzce suni deprem saldırısında da onlarca ili eş zamanlı olarak yıkmak istediklerini, çoktan yazmıştım.
Bu ülkede hiç kimse artık Ankara hükumetine, başında Hakan Fidan’ın bulunduğu MiT’e itaat etmeyecek. Derhal ordumuz sahaya inerek, afet bölgesinin muhafazasını sağlayacak ve bir yandan da gerekli arama, kurtarma ve diğer yardımlara destek olacak.
Türkiye’nin her yerindeki gerçek yardımsever iş adamları, imkanlarını zorlayarak hemen yardım faaliyetlerine katılmalı.
Lakin…
Kızılay’a da o bilinen kara paracı ve vurguncu derneklere ve vakıflara da hiç itibar etmeyerek… Onlarla paslaşmayarak…
Bölgeye hayırlarını kendi bünyelerinde yapmalılar. Bu çok zor bir iş değil.
Kendi adamlarını, kendi TIR’larını kendileri organize etmeliler. En kısa sürede orada aş evleri tesis etmeliler. Nakit yardımlardan ziyade, elbise, çamaşır, battaniye, çadır, temiz su ve sağlık gereçleri göndermeliler. Dağıtma kısmında da kendi adamlarını ya da kendilerine uyacak gönüllüleri vazifelendirmeliler.
Ben, ülkenin idaresini elime resmen aldığım gibi, şöyle bir anda, hangi iş adamının ne yaptığına ve ne yapmadığına kesinlikle bakacağım. Kararlarımı buna göre vereceğim.
Ordumuzun elindeki sahra çadırlarının tamamına yakını, gerekiyorsa o bölgede seferber edilecek. Hiç gecikme yaşanmayacak. Türkiye’nin, başka hiçbir devletin sözde yardımlarına ihtiyacı yok. Şu andan daha büyük felaketlerden sonra bile, yaraları hemen sarabilecek geniş imkanlara sahibiz. Bu imkanlar, milletin vergileri ile elde edilmiş imkanlar ve şu anda milletin bu imkanlara ihtiyacı var.
Gerekiyorsa orduda kaç araç varsa, küçük araçlara kadar hepsi bölgeye intikal ettirilecek ve insanlarımız o araçların/imkanların içinde soğuktan korunacak.
Bu hususta hiçbir gevşeklik ve gecikme yaşanmayacak.
Bölge genelindeki su kaynaklarından sık sık numuneler alınacak. Bunlar hemen tetkik edilecek ve sorun görülürse, o bölgede su kaynağının kullanılmasına mani olunacak.
Bölgeye, hariçten temiz su imkanları gönderilecek.
Şu yaralarımızı hızlıca saralım, ilgili ülkelerden intikamımızı da en şiddetli şekilde alacağız.
Afet bölgesindeki kardeşlerimiz başta olmak üzere, bütün ülke genelinde şu aşağıdaki duayı sürekli okuyalım, söyleyelim…
بسم الله تَوَکَّلتُ علی اللهِ، وَلاَ حول ولا قُوَّة إِلَّا بالله /
“Bismillahi, tevekkeltü alallahi, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah”
“Allah’ın adıyla, Allah’a güvendim, Allah’a dayandım. Çaba ve güç gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir.”
Yıkılan bina sayısından, vefat eden insan sayısına kadar her şeyi, daha en başından yalanlarla açıklamaya başladılar. Bunların yalan beyanlar olduğunu bilen basın ve medya çalışanları da sorunsuz şekilde bu vatan haini idarecilere itaat halindeler… Hiç sorgulamıyorlar hatta aksi bilgiler kendilerine ulaştığı halde yayın yapmıyorlar.
Bu davranışlarının devamında, göstermelik olarak birkaç noktada, enkaz altındaki az sayıda vatandaş kurtarılacak ve diğerlerinin ölmesini bekleyecekler. Sonra molozlarla beraber cesetlerini kaldırıp başka yerlere dökecekler. Bu, organize şekilde daha önce de yaptıkları bir vahşet…
Şu anlarda, sahayı yönlendirmemden ötürü çıldırmış vaziyetteler. Devlet, millet, insan canı, çocuk, bebek… Bunların hiçbir değeri yok onlar için… Onlar hala kara ve kanlı para işleri çevirmek derdindeler. Hala yaralıları, çocukları, gençleri, bebekleri kaçırmak peşindeler. Kısa süre sonra sahayı büyük oranda Kızılay’ın ve İHH’nın bünyesindeki kara paracı insan şeytanlarına bırakacaklar. Neler kaçırabileceklerine bakacaklar…
Şu ana kadar alınması gereken onlarca kararı almadılar. Yapılması gereken onlarca hamleyi yapmadılar. Sevk edilmesi gereken yüzlerce imkanı bölgeye sevk etmediler. Bu saldırıyı yapan ABD’nin, İngiltere’nin, İsrai’in, Rusya’nın, Çin’in, İtalya’nın, Fransa’nın, Almanya’nın talimatlarını dinliyorlar.
Evet, hala onları dinliyorlar. Hala Türk milletine karşı her şeytanlığı sergiliyorlar.
Haluk Levent’e bir vatan evladı, gördüğü ilk yerde sıksın, atsın. Sorana da azmetttirici olarak beni göstersin. “Üstün hizmet” madalyası takacağım bu gibi insan şeytanlarına sıkanlara… Hem de bütün Türkiye’nin izlediği canlı yayınlarda, bizzat takacağım.
Şu ana kadar çok yaklaşık olarak belirlenmiş vefat sayısı 15 binin üzerinde…
Vatandaşlar olarak her hususta, her imkanlar tepkilerinizi gösterin. Kandırılmayın, aldatılmayın, dolandırılmayın, hainlere ve kara paracılara kuzu kuzu teslim olmayın.
Elinizden hiçbir şey gelmediyse, çıkın meydanlar, sokaklar, her yer sizin… Bu ülke sizin ve bu yaşanan sadece bir afet değil, büyük bir yok etme, çökertme saldırısı…
Hiçbir yerden sözde yardım ekipleri ve ordu birlikleri Türkiye’ye gelmeyecek, girmeyecek. Kazakistan’dan ve Azerbaycan’dan da gelmeyecek…
Hala Türkiye’nin kendi imkanlarının yüzde biri bile seferber edilmedi. Vahşice bir oyun sergileniyor sahada…
Her yerde aynı türde mesajlar var. Bir ambulans, bir itfaiye, bir belediye imkanı, bir grup asker bile hala seferber edilmemiş… Çevredeki insanlar doğru yönlendirilseler, onlar bile şu anda enkaz altında ölmekte olan binlerce vatandaşımızı kurtarabilirler. Devletimiz ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin emrinde… Çünkü hain Ankara hükumeti onların emrinde… Varlık içinde yokluk yaşıyoruz, onların keyfi ve tercihleri için ölüyoruz.
Sadece Kahraman Maraş’ta, sadece bir caddesinde binden fazla can kaybı var.
Gayr-i meşru cumhurbaşkanının gayr-i meşru yardımcısı, çıkmış ekranlarda palavralar anlatıyor.
Verdiği bilgilerin çoğunun, sahadaki gerçekle hiç alakası yok.