Orhun Topkaya ile paslaşanlardan biri olan Birol Başyiğit de bir gizli Ermeni… Adı da soy adı da şifrelemeli…
Gerçekten yerli ve milli şirketler, Youtube’un ve sözde sosyal ağların bu adiliğinin iyice farkında olsunlar. Oralarda Türke yer yok. Oralarda, gerçek Türklerin hiçbir başarısı, hiçbir güzel/faydalı işi yayılamaz, dağılamaz.
Orhun Topkaya gibi, Borna Seyyahe’nin de bir şansı vardı. Şu hayatta dik durmayı, samimiyetle yol almayı, çilesini çekmeyi, kötülerle ve kötülükle mücadele etmeyi, nefsine uymamayı, sonra hakiki ve sonsuz kazancı/mutluluğu elde etmeyi tercih edebilirdi.
Borna Seyyahe çoktan diğer ihtimali seçti. Ankebut Ağının istediği ayara çoktan girdi. Freni patlamış bir kamyon misali, kontrolü kaybetti gidiyor. Böylelerine karşı aşırı dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü freni patlayanlar, felakete giderken, yanlarında kalabalık grupları da sürükleyebiliyorlar.
Dünya malını sevmek, uzun ömür peşine düşmek, gösterişi ve övülmeyi sevmek, çok fitneler bunlar…
Ben, ekibimle istişare halinde bazı şahıslar üzerine çalışıyorum, İblis’in de haberi oluyor, o da aynı kişiler üzerine çalışıyor. Oyunlarını, tuzaklarını kuruyor. İş, kişinin samimiyetine, Allah korkusuna kalıyor. Bu dünya böyle bir dünya… İblis, istediğinde pek çok ülkenin gizli servislerini ya da büyük şirketlerini bile yönlendirebiliyor.
3D yazıcı ile yapmışlar. Sekiz, on sene olmuş ama devam ettirememişler projeyi… Benim bu gece haberim oldu bundan…
Genel hatları ile buna çok benzeyen, tek kişilik, çok hafif, gayet küçük motorlu, çok az yakan, iyi yol tutan, kaportasında hiç sac kullanılmayan, paslanma/korozyon derdi olmayan, kaza emniyeti yüksek, çok iyi ses ve ısı yalıtması olan, yaz kış tercih edilen bir model yapılsa, ne çok satar.
İçindeki ferahlık, normal araçlarda bile olmaz. Gayet konforlu ve ferah olur. Ön kısmında bir bagajı olur. Arka kısmına motoru ve deposu konur. Piyasada mevcut bulunan kaliteli motorsiklet motorları bile bu modelde iş görür.
Bu sayede, araba değil motorsiklet ruhsatı verilir. Ucuza imal edilir. Ucuza satılır. Çok satılır. Yapana satana da çok kazandırır. Alana da çok kazandırır. Çok tutulur. Çok memnun bırakır. Bir sene içinde bile on milyonlarca adet satar. Kolay kolay bozulmaz, arıza yapmaz. Arıza yapsa tamiri ve yedek parçası ucuz olur.
Beş para etmez bataryalara da gerek kalmaz. Kısa sürede biten/ölen ve değiştirilmesi gereken… Son seviyede pahalı olan ve gereksiz ağırlığa sebep olan o bataryalara da gerek kalmaz. Enerji elde edilecek diye yüzlerce kilo gereksiz yük taşınmaz. Şarj bitmesi sorunu, endişesi, stresi de ortadan kalkar. Az benzinle, uzun yolları rahatça gitmek mümkün olur.
Güzel reklam fimleri hazırlanır. Bu arabanın neden tercih edilmesi gerektiği halk dilinde anlatılır. İnsanlara şöyle denir:
“İnsanların çoğu işe gidip gelirken tek başına gidiyor, geliyor ve her gün üç koltuğu boş yere işe götürüp getiriyor.
Böylelikle her gün bir tona yakın yük, boş yere oradan oraya nakil edilip duruyor. Buna göre de yakıt israfı yapılıyor. Park sorunları da yaşanıyor. Üstelik arabanın gereksiz büyüklükte olması, rüzgara sürtünmeyi (aerodinamik) de artırıyor. Bu da ayrıca yakıt israfına sebep oluyor.
Bu araba modeli ise sizi gereksiz yüklerden ve masraflardan kurtarıyor. Bu modelde israf yok. Bu araba çok hafif ve buna rağmen kaza emniyeti çok yüksek. Az miktarda benzinle çok yol gidebiliyorsunuz. Elektrikli arabalardaki gibi düşük hızlara da mahkum kalmıyorsunuz.
O kadar büyük iktisat yapıyorsunuz ki diğer arabalardan birine verdiğiniz para ile bu arabalardan üç hatta dört adet alabiliyorsunuz. Siz biriyle işe gidip gelirken, iş sonrasında da kullanıyorken, diğerleriyle diğer aile fertleriniz aynı anlarda istedikleri yere gidip gelebiliyorlar. Üstelilk buna rağmen bile bu araçlar satın almada, kullanmada, tamirde hep ucuza geliyor, iktisat yaptırıyor. Üstelik konfordan taviz vermeden bunu sağlıyor.
İşe gidip gelmenin haricinde, bu arabalar öğretmenler, öğrenciler, teknik servisler, pazarlamacılar, postacılar başta olmak üzere çok değişik sahalarda çalışan insanlar için de büyük kolaylıklar ve iktisat imkanı sunuyor. Hayatınızı kolaylaştırıp geçim sıkıntısından kurtulmanızın bir yolu da doğru araba tercihleri yapmaktan geçiyor…”
Bu video da eski imiş ama benim bu gece haberim oldu…
Ben de yıllardır etrafımdaki bazı kişilere altı tekerlekli, belden kırmalı araba modelini anlatıyorum.
Bu gece bu videoyu görünce “Yapacağım arabaları rüyalarında mı görmüşler, nasıl da yaklaşmışlar. Bu çizdikleri modelleri hiç üretmişler mi? Bu şirketin başka nasıl projeleri var? Bence bunu çizmişlerdir ama bunu yapamamışlardır. Hatta buna yaklaşan bir şey bile yapamamışlardır.” dedim kendi kendime…
Arabanın ön kısmının tasarımı, en çok da o robot kafası gibi kısım, bu kişilerin bu işten anlamadığını ya da bu modele aslında pek kafa yormadıklarını, farklılık sergileyip dikkat çekmek istediklerini gösteriyor bence…
Şu soldaki araç da aynı şeyi düşünüdürüyor. Sanki biri ya da birileri, bu ekibe bir şeyler anlatmış, yönlendirmiş ve bu ekip de ona göre çizmiş, canlandırmış ama arkasını getirememiş.
Ben böyle düşünmemiştim…
Tek kişilik arabalar dar olmalı, dar arabalarda tekerlekler sağa sola dönmemeli. O halde, arabalar belden kırmalı olmalı.
Lakin, gelişmiş, değişik bir belden kırma tekniği olmalı. Tekerleklerin hiçbiri sağa sola dönmediği halde, bu arabaların sağa sola dönüşü çok kolay ve emniyetli olmalı. Hatta iki dingilin bulunduğu çekici kısım ile, tek dingilin bulunduğu kabin kısmı, sadece sağa sola doğru değil, aynı anda aşağı yukarı yönde de ayrıca esneyebilmeli. Virajlarda arka kısım ile ön kısım arasında sağa sola yatma seviyesi değişik olabilmeli. Bu, dar olan aracın devrilme, yana yatma riskini ortadan kaldırmalı.
Bu canlandırmalarda da çekici ya da itici olarak kullanılacak ve iki dingil ile dört tekerlekten oluşan kısma daha fazla kıymet verilmiş. O kısmın haricindeki kabin kısımlarının ihtiyaca göre hemen sökülüp değiştirilebileceği gösterilmiş. Ben de böyle düşünmüştüm. Araba istenildiğinde tek kişilik, istenildiğinde üç ya da altı kişilik hale getirilebilir. İstenildiğinde ise yük taşımaya uygun bir kabin takılabilir.
Yıllardır zaten en ön kısmından arkaya doğru iyice oval hatta UFO’yu andıran bir görüntü tercih edilmesi gerektiğini de yazıyorum.
Çok yaklaşmışlar ve bu beni çok şaşırttı. Lakin anladığım kadarıyla yol alamamışlar, ilerleyememişler.
Şu peş peşe iki dingilli kısımda, o tekerleklerin tümseklerde, çukurlarda sarsıntıyı azaltacak şekilde olması lazım. Bir teker çukura girse, hemen peşindeki teker girmediği için, aracın sarsıntısı azalmalı. Diğeri de çukura girene kadar, önden çukura giren teker çıkacağı için de sarsıntı yine azaltılmış olacak. Yani o dip dibe tekerlekler sağa sola dönmeyince, bir de bu hususta mükemmel bir fayda sağlayacaklar. Bilmem anlatabildim mi…
Küba, Haiti ve Miami hattı başta olmak üzere, şu kırmızı çember içinde yaşayanlar arasından insan kalmış her kim varsa, şartlarını zorlasın ve o bölgeden uzaklaşsın. ABD içine doğru gitmek de yanlış karar olur. ABD’nin sahil şeritleri çok tehlikeli ama iç bölgeleri de güvenli değil.
Bir lise talebesi, bir kompozisyonda böyle cümleler kursa, kalır o dersten…
Şunlar, yanlarında bir Türkçe öğretmeni bari bulundursalar… O kadar kara para işleri yapıyorlar, üç kuruşu düzgün bir işe harcayamıyorlar. Yaklaşık son bir sene içinde Akademi Dergisinden iyi besleniyordu bu Gültekin Uysal ve çetesi ama taklidi bırakıp da kendi hallerine döndüklerinde, işte böyle şeyler yaşanıyor.
Aslında yazıp da sildiği o paylaşımını, biraz alkol, biraz da ot/toz tesiriyle yazdığı da düşünülüyor.
Memleketin idaresi, kala kala, bunlar gibi omurgasız, çift kimlikli, ahlaksız, kara paracı kütüklere mi kalmış…
Gültekin beter, Ümit Özdağ ondan da beter… Sorsanız, ikisi de üniversite mezunu hatta Gültekin, Bilkent mezunu… Niye sadece Tayyip’in diploması tartışılıyor, anlamıyorum. Bu ülkedeki binlerce ünlü kişinin, etkili ve yetkili kişinin diplomaları hep sahte…
Kaşlar, saç, alın, çene, kulaklar, dudaklar ve gözler… Hepsi de orta Asya Türk kodlarına sahipler. Yanı sıra araya girmiş ve yer yer baskın olmuş Çingene kodları da var.
“Ermeni” diye bir ırk yok ama kendilerine “Ermeni” diyorlar. İran’da Acem, Türkiye’de Türk ya da Kürt rolü oynuyorlar. Pisliğe, inkara, şeytanlığa sarıp, Çingene yanlarına çekip yollarına devam ediyorlar.
Şu Gültekin Uysal’ın eline güç, imkan geçse, firavunlardan beter bir firavun olur. Bebek, çocuk, kadın, masum, sivil, ihtiyar demez, günde milyonlarcasını kırar geçer.
Daha önce de yazdım. Hadis-i şerifte haber verilen çökmeler yaşanacak. Buna da duhan sebep olacak. Ayrıca Tabut-u Sekine ve Musa’nın asası ve mucizevi hususiyetleri olan başka şeyler de sebep olacak. Dabbetül arz da sebep olacak. O kişi yeri yerinden oynatacak. Yeri debelendirecek…
Devasa yeraltı şehirleri, sanki dün hiç yokmuş gibi yok olacak. Yeraltındaki çok geniş çaplı çökmeler nedeniyle, yeryüzünde de büyük alanlar birden çökecek. Yeryüzündeki pek çok şehir de sanki dün hiç yokmuş gibi çökecek, ortadan kaybolacak. İşte bu çökmeler dünyanın farklı yerlerinde yaşanırken, çöken bazı yerler deniz seviyesinin altına düşecekler de oraya deniz dolacak. Bir de bu nedenle ortadan kaybolacaklar.
Çok büyük helak hadiseleri olacak, çok büyük ve çok sayıda… Hz. Mehdi, çok büyük peygamberler zamanında yaşanmış ve hala dilden dile aktarılan o hadiselerin çok çok benzerlerini yaşamadan, yaşanmasına sebep olmadan vefat etmeyecek. Nuh tufanı misali hadiselerin yaşanmasına da vesile olacak.
Nereler çökecek ve yok olacak diye merak ediyorsanız, satanistliğin, masonluğun, büyücülüğün, ayinciliğin, LGBT’nin, insan ve organ kaçakçılığının, Allahsızlığın/ateisliğin, putperestliğin, namussuzluğun/zinanın nerelerde en yoğun olduğuna bakın. Dünyada hiç gerçek İslam ülkesi bulunmadığını, İslam ülkesi ve milleti görülen bazı yerlerin batılılardan bile beter hallerde olduğunu, göz önünde bulundurun. Asya’nın da çok perişan hallerde olduğunu göz önünde bulundurun. Her an her yer çökebilir.