Türkün bayrağı tüm dünyada dalgalanacak | Rüya tabirleri

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)

Akademi Dergisi takipçisi: Selamun aleyküm hocam . Rüyamda yüksekçe bir yerdeyim . Yeşillikli ve tarihi. Yanımdakilerden İspanya’da olduğumu öğreniyorum. Askeri yürüyüş yapılıyor subay kıyafetleri var üstlerinde. Bakıyorum bunlar da Türk diyorum. “ İspanya bizim, bizim olacak. Türk’ün bayrağı tüm dünyada dalganacak “ diyerek yürüyorlar. Sevinçle ben de onlara katılıyorum.

Bir gizli Ermeni ihanet projesi: Dokuz Oğuz

Bıktım bu MİT dizilerinden…
Birini patlatıyorsun, sanki yedeğe almışlar, hazırda bekletiyorlarmış gibi hemen ötekine başlıyorlar.

Güya Müslüman Türk dizisi… Aslında ise İngiltere merkezli sistemin Türk dünyasına dair hedeflerine yardım ve yataklık suçları işlenen vatana ihanet projeleri… Tek bir dünya devleti sistemine giden yolda Türk dünyasını avucunun içinde tutmak isteyen İngilizlerin, Türkiye’deki gizli Ermeni ve Yahudi pisliklere çektirdileri diziler bunlar…

Bir de adını Dokuz Oğuz koymuşlar…

Yine gizli Ermeni ve Çingene kırması ve sıfatlarına bakılmaz acayip tipleri doldurmuşlar diziye… Ve arka planda her fırsatta o Adıtürk’leri görüntüde…

“Namus” bilinen/görülen kadınlar, Müslüman Türk ordusunda özel harekat birliğinde güya asker… Sekiz on kişilik timde bir kadın güya asker… Yetmemiş onca timin başında güya üst rütbeli subay da kadın…

Namus bilmez deyyuslar… Çingene genişliğindeki İngiliz piyonu hainler…. Türk ordusunu da İsrail ordusu gibi yerin dibine geçilesi hale dönüştürmek için her fırsatta ve her imkanla saldırıyorlar. Hem de bunu bu milletin vergileriyle, imkanlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla yapıyorlar. İsrail ordusunda kadınlar asker oldu da ne oldu? Kimin eli kimin cebinde belli değil… Skandalların kitapları bile yazıldı. Yahudiler buna isyan ettiler. Göz önündeki o teşkilata ordu demek mümkün değil.

İngiltere ordusunda uçak gemisi komutanı kadın yapılda da ne oldu? Skandalı, rezaleti gizlemek için Ankebut Ağına bağlı bütün basın ve medya ortak sansürleme hamleleri yaptı, yapıyor.

Memleketimiz acılar, sorunlar içinde inliyor, bunlar hala ısrarla İngilizlere çalışıyor, onlara itaat etmenin kırk türlü yolunu deniyor.

Oyuncuların isim ve soy isimlerinin gizli Ermeni ve Yahudi kodlamalı olması yetmemiş, bu kadar ifşa oldukları şu zamanda, dizideki sanal karakterlerin isim ve soy isimleri bile gizli Ermeni kodlamaları ile belirlenmiş…

Yaklaşık yarım saatini izledim. O kadarına zor tahammül ettim. Kuru gürültü… Çizgi film ciddiyetsizliği ile dizi çekilmiş. Bu milletin paralarını bu kadar çalıyorlar, İngiltere’den talimatlar alarak sıkıya geliyorlar, bari oturup doğru düzgün senaryo yazsalar… Azıcık gerçekçi, mantıklı, etkileyici duran sahneler çekseler ve bunu da gelişmiş tekniklerle çekseler…

Elin kripto Çingenelerine Türk kimliği giydirmek istemişler, yapabildikleri bu kadar işte…

Sözde Türk birliğinin, gerçekte ise İngiliz casusları birliğinin acil müdahale timine acele ile gitmeleri lazımmış… İlk olarak da Suşa’ya gideceklermiş…

Oradan da artık Güney Azerbaycan’a inerler. Güya Türk dünyası Güney Azerbaycan’ı hürriyetine kavuşturmuş olur, görüntüyü öyle verirler, arka plandan yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yine İngiltere adına sömürürler. Azerbaycan’ın başındaki Ermeni/Yahudi/Çingene kırması Aliyev ve Aliyeva da bu “vazifede” öne çıkarlar. Kahraman rolü bile oynarlar. Sevinçten gidip de birkaç bebeği İblis’e vahşice kurban bile ederler.

Pislik herifler… Aylardır İran’da nelere sebep oldum. Dünya şoklar içinde izledi, izliyor. 45 milyon Türk hürriyet mücadelesi verdi, veriyor. Hani bu dizileri çekenler? Hani bunlara yardım ve yataklık suçu işleyen Genel Kurmay kademesi? Hani MİT? Hani hükumet? Hani muhalefet? Hani sözde ülkücüler? Hani sözde Türk basın ve medyası? Neredeler? Bu şartlara rağmen bile nerelere geldik. Her şeye rağmen İstanbul kazanıyor, mfs ve samimi müttefikleri kazanıyor, Türkiye İran denilen suni devleti haritasına ha kattı, ha katacak diye türlü türlü panikler yaşıyorlar. Burunların dikine gidiyorlar, İngiliz köpekliğine devam ediyorlar.

Gerçekten Türkün menfaatine olan yerde gık demiyorlar, aksine mücadele de veriyorlar, sonra İngiltere emir edince inatla, ısrarla işte şu sözde dizileri çekmek için uğraşıyorlar. Şu sözde dizilerden dolayı derhal soruşturulmaların başlatılması, yargılamaların ağır ceza mahkemelerinde yapılması gerekiyor.

Sözde Türk dizisinde, yüzüne bile bakılmaz hale gelmiş ve çoktan yargılanarak idam edilmeleri gereken kripto kimlikli cinsi sapıklar, güya Türk subayı rolü oynuyorlar.

Memleket öyle bir hale gelmiş ki akıl mantık adeta durmuş. Yahudinin CNN’i, sanki yerli ve milli bir kanal gibi görülür olmuş. CNN sözde Türk, tıka basa gizli Ermenilerle ve Yahudilerle doldurulmuş, sonra sözde İslami parti ve iktidar olan AKPKK’nin en büyük suç ortaklarından biri olmuş…

Aydın Doğan’ın ve çevresinin kim olduğu mu bilinmiyor, yıllardır karşıma ne hallere düştüğü mü bilinmiyor, kendisine ait gösterilen basın ve medya gücünü başka bir emanetçiye devrederek yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı mı bilinmiyor, şu CNN sözde Türk’ün nasıl kurulduğu, nasıl fonlandığı, nasıl ve neye kullanıldığı mı bilinmiyor?

Billiniyorsa, bu nasıl bir Türkiye, bu nasıl bir ülke? Bu millet Papua Yeni Gine’nin adalet sistemine mi sığınacak? Nerede bu savcılar, nerede bu hakimler? Bu milleti iç düşmanlardan, hainlerden, casuslardan, piyonlardan kimler koruyacak?

Türk ordusuna, Türkiye’ye ve Türk dünyasına sözde faydalı olacak şu Dokuz Oğuz dizisini ise FOX TV yayınlıyor…

FOX TV’nin ne olduğu, arka planı, kimlere ait olduğu, neye hizmet ettiği mi bilinmiyor? Şu dizi gerçekten Türk milletine/dünyasına yarayacak olsa, FOX TV’nin onu yayınlamasını bir yana bırakın, bir daklıklık bir haberini bile yapmaz…

FOX TV, kadraja tesettürlü bir gerçek Türk kadını girmesin diye hala kılı kırk yarmakla meşgul… Tıka basa gizli Ermeni vatan hainleriyle, Türk ve İslam düşmanlarıyla dolu… Bir dakika bile yayın yapmasına izin verilmeyecek şartlar içinde ve tek bir soruşturmanın ikinci gününde yayını durdurulur, durdurulmalıdır.

Gerçekten Türk/İslam inancı, düşüncesi, tarihi, vizyonu can bulmasın diye karşı hamleleri her gün, her dakika yapmakla meşgul şu FOX TV ve içindeki Ermeni Çingene kırması soysuzlar, namus tanımazlar…


Tam bir ihanet, kara para, terör teşkilatına dönüşmüş olan MİT’in, Dokuz Oğuz dizisinde senarist olarak gösterdiği Süleyman Çobanoğlu bir gizli Ermeni vatan haini…

Başka hiçbir şey değil…

Bu kişi, daha önceki MİT dizilerinde de göstermelik senarist olarak kullanılmıştı.

Yıllardır yaptığım ifşalar neticesinde Osman Sınav da gerçek ve hain yüzüyle gözler önünde kalmıştı. Ona ve çevresindeki yüzlerce kişiye acilen soruşturmalar, yargılamalar yapılması gerekirken hiçbir şey yapmamışlardı ama bunlardan bazıları kendilerini mecburen geri çektiler. Daha doğrusu MİT onları geri çekti.

Şu Dokuz Oğuz dizisinin, Osman Sınav imzalı dizilerin genel tarzını taşıdığını, benim gibi çok çok az dizi izlemiş biri bile birkaç dakikada anlayabiliir. Bunlar hep aynı bakış açısıyla çekilen diziler, çünkü Osman Sınav’ın yapımcı ve yönetmen gösterildiği dizileri de aslında Osman Sınav değil, MİT çekti… Arka planda gerçek yapımcı ve senarist hep MİT’ti… MİT’teki İngiliz piyonu, ahlak ve namus tanımaz, derhal asılası pisliklerdi… Şimdi bu sözde dizileri de MİT çekiyor.

“Sen anlat Karadeniz” isimli, AKPKK’ye acil destek maksatlı diziyi de aslında MİT çekmişti. Onun senaristleri olarak gösterilen kişilerin düz yolda yürümeyi beceremeyen vasıfsızlar olduğunu ifşa etmemden sonra da hemen sözde senaristleri değiştirmişlerdi…

O dizi de bile gerçek Türk/İslam inanışının ve kültürünün temellerine dinamit koymaktan geri durmuyorlardı. Sert kayaya çarpınca, ister istemez kendilerini toparladılar ve fazla da uzatamadan bitirdiler.

Sinsice “Dokuz Oğuz” ismi verilen şu sözde Türk dizisinin baş rol oyuncularından biri olan Yasemin Kay Allen’ın, İngiltere doğumlu bir gizli Ermeni olması da tesadüf olamaz…

MİT, buna hususi bir dikkat ve hassasiyet göstermiş olmalı. MİT’teki o derhal asılası ya da meydan yerde vatandaşlar tarafından linç edilerek parçalanası hainler, Yasemin Allen isimli gizli Ermeni ekran fahişesini “Türk kadın komutan” rolünde oynatınca İblisce bir zevk de alıyorlardır.

Dokuz Oğuz isimli ihanet projesinin baş rol oyuncusu olan Kubilay Aka da bir gizli Ermeni…

MİT’teki ve dizi sektöründeki gizli Ermeniler tarafından kullanılan piyonlardan biri…

Hakan Boyav da gizli Ermeni…

Dağhan Külegeç de gizli Ermeni…

Kayhan Açıkgöz de gizli Ermeni…

Serhat Onat da gizli Ermeni…

Volkan Keskin de gizli Ermeni…

Taylan Meydan da gizli Ermeni…

Sözde dizide yönetmen olarak gösterilen Cem Akyoldaş da gizli Ermeni…

Şunların hepsi gizli Ermeni…

Taylan Meydan
Serhan Onat
Cem Sultan Karabulut
Murat Danacı
Hakan Boyav
Asya Dikişçi
Zinnet Demircioğlu
Günsu Yiğitcan
Murat Koçak
Ahu Karaca
Özkan Akçay
Ender Ercan
Taylan Sancaktar
Ahsen Tüzün Baltepe
Süleyman Çobanoğlu
Gül Güzelkaya
Cem Akyoldaş

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bu Niburu denilen şey suni bir gezegen olabilir

(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)


Geçmiş devirde ciddi bir saldırıya uğramış olabilir. Bir kısmı kullanılamaz halde olabilir

Eliptik yörünge denilen şey de hatalı bir tespit olabilir

Bu suni gezegendeki arızalar nedeniyle, kendine düzgün bir yörünge belirleyememiş ve savrula savrula güneş etrafında dönüyor olabilir. Buna rağmen çalışan kısımlarında hala yüksek sayıda kişi yaşıyor olabilir. Onların arasında, yüksek sayıda dünya insanları olabilir. Hatta şu anda dünyamızda mevcut bulunandan daha yüksek sayıda dünya insanı bulunabilir o suni gezegende…

Süleyman a.s. ve Zülkarnenyn a.s. zamanlarında bu suni gezegeni herkes biliyor olabilir. Hatta oraya gidip gelenlerin sayısı çok olabilir.

O zamanlar, daha uzun menzilli bir yolculuğu kolaylaştırmak için bu suni gezegen yolun orta kısmına/mesafesine konulmuş olabilir. Bu nedenle o zamanlarda adı “Geçiş gezegeni”ne çıkmış olabilir.

Güneşimize ve dünyamıza çok yaklaşması ve kendi suni manyetik alanlarındaki dengesizlik nedeniyle geçiş sırasında bize zararlar verebilir.

Dünyanın tabii manyetik alanında ciddi darbelenmelere sebep olursa zaten peşi sıra şiddetli depremler, dev dalgalar (tsunami), hayvanlarda davranış bozuklukları başta olmak üzere çok büyük sorunlara sebep olabilir.

Belki de şu birkaç güne geçecek olan kuyruklu yıldız bile niburu olabilir. Bütün bu hususlarda kesin bir şey söyleyebilmek için somut bilimsel verilere ihtiyaç var ama dünya genelinde böyle bir imkan yok.

Çünkü bütün uzay ajansları ve önde gelen basın yayın kuruluşları ile ünlü yapılmış akademisyenler, ankebut ağına bağlılar.

Niburu mu geçecek, adı ne olacak, detayları nasıldır bilemiyorum ama kesinlikle bir şey geçecek ve büyük şeyler olacak.

Daha açık yazayım, kendisi bir manyetik çekim kuvveti ile afetlere sebep olmasa bile, dünyanın kendi tabii dengelerinde ani değişmeler olacak ve afetler olacak.

Ayrıca, astrolojik olarak bakılınca, bir çağın kapanacağı, yeni bir çağın başlayacağı anlaşılıyor, bu kesin ve bu konuda da astrologlar net konuşmaktan kaçınıyorlar.

Bazıları zaten ankebut ağına bağlılar ve öğrendikleri için kahroldukları bu gerçeği insanlığın öğrenmesini istemiyorlar.

Bazıları ise konuşunca başlarına ne geleceğini bilemiyorlar ve çıkıp anlatmıyorlar.

Şu an için söyleyebileceklerim genel olarak böyle…

Musa peygamber ile Firavun’un karşılıklı mücadelesinin şiddetlendiği zaman, Mısır’daki Kıptiler arasında şiddetli bir cilt hastalığı görüldü. Onlar da metafizik usuller bilirlerdi ve “Bunu Musa ve etrafı yaptı” dediler. Kısa süre sonra da Musa peygamberin ve ona inananların üzerine gittiler, topluca yok etmek niyetindeydiler ve Kızıldeniz’de boğulma kısmı/hadisesi yaşandı.

Tarih tekerrür ediyor. Boğulmalar çok yakın… Filmin sonu çok yakın…

Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

..

Yayılan şey cüzzam değil, sinyal…


Metafizik sinyaller artık o kadar yoğunlaştı ki şeytanlaşmış insanlarda onlarca farklı şeye sebep oluyor. Bazılarının ciltleri yanıyor, kabarıyor, çok çirkin hallere giriyor.

Kara mantar dedikleri şey de bir çeşit cüzzamdı zaten ve metafizik sinyaller yakmıştı o insanları…

Hamaney de zehirlenmedi. O biyonik robot da o kadar yoğun şekilde sinyale giriyor ki arızaları bitmek bilmiyor. Yaşanan sorunlar arasında deri renginin değişmesi, acayip şekle girmesi de var.

Küba taraflarındaki çok büyük yeraltı şehirlerine giriş çıkışlarda sorunlar başladığına dair haberler geliyor.

Esed ile görüşmenin artık hiç kimseye faydası yok. Esed karakterinin de artık hiç kimseye faydası yok.

Anlaşmak isteyen pek çok uzaylı grubu red ediyorum. “Anlaşmak istiyorsanız, şartlarıma uyacaksınız.” diyorum. Ölüyorlar, sürünüyorlar, batıyorlar ama kurallara uymamak için direniyorlar.

Hiç sorun değil, hayatta kalabilirlerse eğer, dönüp dolaşıp gelecekleri yer yine İstanbul…

– Gezegene ve dünya insanlığına yaptıkları her kötülüğü, her sinsi saldırıyı bıracaklar.

– Terör, insan ve organ kaçakçılığı, zorla fuhuş, LGBT gibi pis işleri bıracaklar.

– Bana olan tazminat borçlarını eksiksiz ödeyecekler.

– Kontrolleri altında tuttukları hükumetlere, siyasi liderlere, gerekli açıklamaları yaptıracaklar. İstanbul’a açıkça yanaşacaklar.

Bu kuralları kabullenmeyenler ölüyormuş, sürünüyormuş, türleri yok oluyormuş, batıyormuş, yıkılıyormuş, umurumda bile değil.

Bazıları da anlaşma rolü ile tuzaklar kurmak için kuş kadar beyinlerini çalıştırmaya çoktan başladılar. Kendi topuklarına sıktıklarının farkında bile değiller. Gözlerini kin, nefret, düşmanlık bürümüş ve o kadar şeytanlaşmışlar…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi