
Şu an hilesiz bir seçim olsa, büyük terörist ve büyük karaktersiz Ahmet Davutyan’ın Gelecek isimli sözde partisi yüzde bir bile oy alamıyor.
Ahmet’i sahada piyon olarak oynatanlardan biri de Koç grubu mu?

Şu an hilesiz bir seçim olsa, Türkiye’deki en büyük baş hainlerden, katillerden, canilerden, sömürücülerden biri olan Devlet Bohçalı’nın MHPKK isimli sözde partisi, yüzde üç bile oy alamıyor. MHPKK’nin gerçek oyu, bundan on sene önce bile yüzde dördü bulmuyordu.
Bundan on sene önce bile MHPKK’nin tabanı/teşkilatı küçücük kalmıştı. Türkiye’de zan edildiği kadar da ülkü ocakları ve mensupları yok. “Ülkücülük” akımı da son on yıllarda eridi, yok olmak üzere…

Şu anda hilesiz bir seçim olsa, her türlü kara para, terör, dinsizleştirme, ahlaksızlaştırma, ihanet projelerinde basit bir piyon olarak kullanılan sözde siyasi parti HDPKK, yüzde beş bile oy alamıyor.

Şu anda hilesiz bir seçim olsa, her türlü terör, ihanet, kara para, cinayet, namussuzlaştırma projelerinde basit bir piyon olarak kullanılan sözde İYİ parti, yüzde beş bile oy alamıyor.
Basında ve medyada her ne kadar aksine rüzgarlar/havalar oluşturulmak istense de millet asla Meral’a ve çetesine inanmıyor, güvenmiyor. Zaten çok genç yaşta olmayanlar ve gençler arasından biraz okuması/kültürü olanlar, Meral’in nasıl bir çeteci olduğunu da nasıl bir katil olduğunu da nasıl bir mafya anası olduğunu da mevzu edilmeyen pislik dolu geçmişini de biliyor.
Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat gibi diğer minicik suç ortaklarını bir kenara bırakın, hala İYİ’nin bile doğru düzgün siyasi teşkilatı yok.
Meral, önceki seçimde aldığı oyun büyük kısmını, benim cemaatimizi yönlendirmem sayesinde de alabilmişti. Şimdi o imkanı da elinde yok.

Şu meşhur mafya Ümit Özdağ’ın da diğerlerinden farkı yok. Basında, medyada ve sosyal medyada estirilen suni rüzgarlara vatandaşın büyük çoğunluğu kapılmıyor. Herkes, her şeyin farkında… Zafer denilen sözde siyasi partinin bile hala doğru düzgün siyasi teşkilatı ve tabanı yok. Tabela partileri bunlar. Piyonlar, maşalar bunlar…
Şu anda Zafer partisi denilen organize suç, terör ve ihanet örgütünün yüzde iki bile oyu yok.

Saadet, Demokrat, Deva ve Gelecek’i üst üste koysanız bile yüzde yedilik barajı kesinlikle geçemiyorlar. Yüzde beşi geçmeleri bile çok düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Masa kurup kurup milleti oyalamaya, Tayyip’e hareket sahası açmaya devam ediyorlar. Arka plandan ise Türkiye içindeki, Suriye’deki, Ukrayna’daki ve başka başka yerlerdeki kara paralardan pay almanın mücadelesini veriyorlar.
Bunların hiçbiri siyasi lider de değil, siyasi parti de değil… Osmanlının son zamanlarındaki Ermeni teröristlerin, bölücülerin, eşkıyanın günümüz temsilcileri bunlar.

Şu anda hilesiz bir seçim yapılsa, Tayyip’in başında bulunduğu AKPKK isimli organize suç, terör ve ihanet örgütü kesinlikle yüzde on oranında bile oy alamıyor.
Bir zamanlar fırtına gibi eserken, kısa sürede tabela partisine dönüşen ANAP’ın akıbetini yaşamak üzere… Tabela partisine dönüşmek üzere…

Hala çoğunlukla Tayyip’le ve Bohçalı ile danışıklı dövüşen, onları başta tutmak için kırk takla atan, bunun için ifşa olma riskine bile giren CHPKK ve Kemal Kılıçdaryan da hilesiz bir seçimde yüzde on oy oranına ulaşamıyor.
Bu ülkede seçmenlerin yarıya yakını seçime gitmiyor. Oy hakkını kullanmıyor. Gidenlerin de epeyi bir kısmı boş ya da kasten geçersiz sayılacak şekilde oy kullanıyor. Yine seçime gidenlerin epeyi kısmı ne partileri, ne liderleri tanıyor, ne seçim sistemini ne de devlet nizamını biliyor.
Genç kuşak ise partilerin hiçbirine ve seçim sistemine inanmıyor, güvenmiyor.
Üstelik bu feci manzara sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde benzer şekilde. Milletlerin demokrasiye, seçimlere, siyasi partilere güveni ya kalmadı ya da bazı ülkelerde dibi gördü.
Son on yıllarda batı dünyasında yapılan seçimlerin bile tamamı hileli, halklar bunun farkındalar, öfkelililer ve sistemden soğumuş vaziyetteler…
Üstelik, bir baş belası hırsızı, haini, küstahı, yalancıyı başlarından devirene kadar o kadar uğraşıyorlar, sonra onun bir alternatifini başa getirdiklerini kısa sürede görüyorlar/gördüler. Bir güç unsurunun, ülkelerdeki sözde siyasi partileri ve sözde siyasi liderleri belirlediğini, seçimlerin bir orta oyunundan ibaret olduğunu milletlerin çoğu kesinlik seviyesinde anladı.
1950’lerden itibaren, 1990’ların sonuna kadar Türkiye’de siyasi sahada o kadar çok saçmalık, o kadar çok mantıksızlık, hukuksuzluk, danışıklılık, rezalet yaşandı ki memleketine faydalı olabileceğine inanarak siyasetin içinde olan halktan insanlar/kitleler, duvara çarpmış gibi olup durdular. 2000’lerin başından beri de bu kişilerin çocukları ya da torunları, zaten seçim sistemine, Türkiye’nin partilerine ve liderlerine adam muamelesi bile yapmadılar, yapmıyorlar.
Üstelik sık sık yaşanan açık ya da örtülü askeri darbeler de seçim sistemiyle siyasi partilere olan güveni ve geleceğe olan ümidi ayaklar altında ezdi her seferinde…
Şimdi ortada “demokrasi” denilen ve İblis’in en parlak projelerinden biri olan projenin enkazı var.
Bilgili ve bilgisiz halk yığınlarını seçimler yapmaya zorlayarak, tamamına yakını bilgisiz olan siyasetçileri seçtirmenin neresi çağdaşlık? Neresi akla, bilime, mantığa, hakikate uygun?
Türkiye’de zaten demokratik cumhuriyet rejimi kendi kendini bitirdi.
Şu anda da kesinlik seviyesinde görülüyor ki seçmenlerin yarıdan çok fazlası ya hiç seçime gitmeyecek ya da gidip kasten boş/geçersiz oy atacak.
Sonra sandık müşahiti diye görevlendirilmiş gizli Ermeni ve gizli Yahudi hainler, türlü hileler yapacaklar. Sonra ilçe ve il seçim kurumları ayrıca hileler yapacak. Sonra YSK, son seferlerde olduğu gibi gerekiyorsa açıkça hukuk tanımayacak ve hileler yapacak. Sonra siyasi parti liderleri, aralarında daha önce gizlice yaptıkları anlaşmalar gereği ortak hamleler, konuşmalar, çıkışlar yapacaklar. Sonra oldu sana seçim, geldi başa yine aynı hainler, aynı sömürücüler, aynı katiller, aynı mafyalar, aynı çocuk ve organ kaçakçıları, aynı masonlar… Aynı Türk ve İslam düşmanları…
Akacak yine Türk milletinin paraları, vergileri, kamu gelirleri İngiltere’ye, İsrail’e, ABD’ye, Rusya’ya ve Çin’e… Terörden beslenmeleri de devam edecek ve yine masum vatandaşların kanları, bunların emrindeki terör örgütleri tarafından akıtılacak. Asla Türkiye’de emniyet, huzur, sağlık, rahat, mutluluk, gelişme, ilerleme olmasına izin verilmeyecek.

Türkiye’nin gerçekleri bunlar, gerisi yalan, dolan…
Basın, medya, sosyal medya bunları bir şeylermiş gibi gösteriyor bu millete…
Bunların sosyal mecralardaki ve Youtube’daki takipçi sayıları bile gerçek değil. Beğeni sayıları da gerçek değil. Bir anlığına halkın gerçek tepkisi yansıyacak olsa, işte tarihe geçen ve hafızalara kazınan şu hadisede olanlar yaşanıyor.
Şurada aldığı 65 bin beğeninin bile en az 50 bini bottur ya da trolldür.
Bu sadece Tayyip için değil, sözde muhalif liderler ve partiler için de aynı…
CIA, Türkiye’deki basını, medyayı, sosyal medyayı kendine göre şekillendirip yönlendirmese, şunların çoğu unutulur giderler.
Lakin en sönük olanı bile kısa sürede milyonla takipçi topluyor sosyal medyada, eğer inanırsanız o sayılara…

“E-muhtıra” da denilen “27 Nisan Bildirisi” de denilen şey yayınlandığı zamanlarda, yani 2007 yılında, AKPKK’nin/Tayyip’in gerçek oyu yüzde onun altına kadar inmişti.
2002’de AKPKK’ye oy verenler, seneler geçtikçe, uygulamaları gördükçe AKPKK’ye ve Tayyip’e desteklerini çektiler. 2008’de bile AKPKK aslında bitik bir partiydi. Anca çok ortaklı bir koalisyon hükumetinin bir ortağı olabilirdi.
Davos, Mavi Marmara ve benzeri orta oyunları, hep AKPKK ile Tayyip varlıkta kalabilsin diye sergilendi.
Türkiye’de “meşru” ve “hukuka uygun” tek bir siyasi lider ve parti bile yok.
Türkiye’de seçimlerin güvenliği de yok. Seçim sonuçlarının meşruiyeti de yok.
Türkiye’de gerçek Müslüman Türk bir kişinin yükselmesine izin veren bir siyasi zemin de yok. Bütün partiler tıka basa gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Rum, gizli Ezidi omurgasız ve çift kimlikli vatan hainleri ile tıka basa dolu…
Türkiye’de seçimlere, demokrasiye inanan, güvenen bir halk da yok.
Türkiye’de bu güne kadar yaşanan seçimlerin de tamamı hileliydi ve tamamı hükümsüz.
Türkiye yeni bir hileli seçime gitmeyecek ve şu danışıklı insan şeytanlarını, şu başka devletlere çalışan hainleri daha fazla başında tutmayacak.
Malum ülkeler ve gizli servisler, Türkiye’de bu gerçeklere inat hamleler yapmakta ısrar ettikleri için Türkiye’de ortam bu kadar gerildi ve şimdi hep askeri darbe havası var.
Evet, en açık şekliyle ve tekrarla yazıyorum, bu restleşme artarak devam edecek ve biz Türkiye’yi en kısa sürede OHAL ve darbe ortamına sürükleyeceğiz hatta bir süredir sürüklemekteyiz. Türkiye’yi gerçek hürriyetine kavuşturacağız.
“Ordu millet el ele, gerçekten hür Türkiye”
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi