Erhov hakkında gerekenleri söylemiştim. O pislik herifi, o sözde büyüelçiyi Türkiye’de bir gün daha görmek istemediğimi açıkça ifade etmiştim.

Laf olsun, ortalık gerilsin diye de yazmıyorum o tür yazıları. 24 saat süre verdiğim halde, bu vakit oldu da bu muzır varlık hala buralarda… Bu, tarihe geçen vahim bir hata oldu. Türkiye ile Rusya arasında neler yaşanacağı umurumda bile değil. Madem ki bu hain, bu pislik herif buralarda tutulmak isteniyor, ben de milletimiz adına kendisine hediyesini göndermekle vazifeli ve mesulüm.

Sonra kim hesabını sorabiliyorsa gelip benden soracak.

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir.
Tekdir ile uslanmayanın kafasına o kurşun girmelidir.

Türkiye, Ukrayna’yı kesintisiz şekilde sömürmeye devam ediyor. Ankebut Ağına bağlı diğer ülkelerle/hükumetlerle, gizli servislerle, mafyalarla birlikte, Ukraynalıları acımasızca nakite çevirmeye devam ediyor.

Ölü ya da diri, Ukraynalıların bedenleri nakite çeviriliyor. Dünyaya da “arabulucu” numarası oynanıyor.

Türkiye’nin, Türk milletinin tarihine kara leke olarak geçmekte olan bu vahşete, bu Allahsızlığa, o sözde büyükelçi Erhov da aracılık yapıyor.

Her türlü ihanetin, kara ve kanlı para işlerinin, casusluğun merkezi haline gelmiş o mekanını basıp, kafasına tek kurşunu ellerimle sıkasım geliyor. Kamera kaydına da alıp dünyaya paylaşasım, birkaç cümle kurup vaziyeti anlatasım ve “Bunun gibilerin bu dünyada ve bu Türkiye’de yaşama, nefes alma hakkı yok. Bütün milletler bunu yapmalı” diyesim geliyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi