(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)
Akademi Dergisi takipçisi: – Rüyamda deprem olmuş uyanmışım demişim ki size hocam deprem gördüm rüyamda. Sizde tamam gerçek manasına değil büyük bir olay olacak dediniz
Mehmet Fahri Sertkaya: = İşte bu… Geceden beri öncelikli mevzum bu… Bu gün neler olacağı… Ayın başından beri bana malumdu. Ocak ayının üçünde, altısında, dokuzunda ve on dördünde büyük gelişmeler olacağını rüyalardan çözüm anlamıştım. Birkaç kişiye de çıtlatmıştım. En büyük bomba en sona bırakılmış. 14’ünde olacak şey büyük bir mali krizmiş.
Hiç şüphe kalmadı ki çok çok büyük bir mali kriz olacak. Zaten bu vakte kadar olmaması, buraya kadar ötelenebilmiş olması, akıl alır iş değildi. Kim yaparsa yapsın, son derece mantıksız ve faydasız bir mücadeleydi bu vakte kadar yaşananlar. Sahanın hali belli, her şey, her yer çoktan çöktü, yıkıldı ama krizin açıkça patlamasına boş yere direndiler. Buraya kadarmış…
Zaten biraz daha direnirlerse, bütün Arap yarımadası maddi, ruhi ve tıbbi krizlerle savrulacak. Oralarda yerin altı, üstünden bin beter olacak.
Büyük bir ilaç krizi de bu krizin beraberinde gelecek. Acil ve sürekli kullandığınız ilaçları bir şekilde çok sayıda almayı deneyin.
Karaborsacılar krizi fırsata çevirmek isteyecekler. Karaborsaya karşı gücünüz, imkanız yettiğince dikkatli ve tedbirli olun.
Kimsenin helikopterlerine ihtiyacımız yok. Onların helikopterlerinden çok çok daha iyisini, Türkiye’de, gerçekten yerli ve milli imkanlarla, çok ucuza ve seri imal edeceğiz.
Sadece ordumuza bile kısa sürede binlerce lazım o helikopterlerden… Özel sektöre ve diğer kamu kurumlarına da çok lazım. Sömürgecilerin yabancı firmalarına uçuk ücretler ödemeyeceğiz.
Yazdığım yazı sonrasında Ankebut Ağı karşı hamleler yapmak zorunda kaldı ama kimse ne aldansın ne çekinsin…
İlgililer hız kesmeden projelerini ve planlamalarını yapsınlar. Türkiye’nin kalbini bir süre kontrollü olarak durduracağım ve sonra zamanı gelince çalıştıracağım. İşte o günden sonra her şey şimşek hızıyla yaşanacak. Türkiye her şeyi, bu güne kadar yapılmamış ve düşünülmemiş şeyleri bile yapacak. Dünyaya da satacak.
Hiç kimse yapmamıza da satmamıza da mani olamayacak.
Zamanla da motorsuz ve pervanesiz olduğu halde uçabilen arabalara geçiş yaparız inşaallah…
Ağır ya da tehlikeli cisimleri kaldırmak için kas gücü gerekmeyen bir dünya kurarız.
Zaruret olur da çok fazla katlı ve çok yüksek binalar yapmak zorunda kalırsak… Zemin katından çatı katına kadar her katı aynı genişlikte olan binaları asla yapmayacağız.
Yükseklik arttıkça binanın genişliği azalacak/daralacak…
Bunların camlı ve uzun yanı altı metre, camsız ve kısa yanı üç metre olacak. Fabrikasyon imalat olacak. Bir fabrika bir günde bundan on binlerce adet üretecek. Hem az miktarda çelik olacak içlerinde, hem de buna rağmen çok sağlam olacaklar, çünkü yeni nesil porselen kullanılacak ayrıca boya, badana ve sık temizlik istemeyecek.
Isı ve ses yalıtması çok yüksek olacak. Bunlardan iki tanesi bir TIR a yüklenerek sorunsuz çekilde götürülecek. Tesviyesi olan yani düzleştirilmiş bir tarlanın dört yanına bunlardan konulacak. Bir noktasından başlanacak, hepsi dip dibe birleştirilerek ilerleyecek. Şu iki gündür mevzu olan eski rami kışlası, yeni kütüphane gibi olacak. Arazinin dört yanında bunlar olacak. Arazi bunlarla çevrelenmiş olacak ve ayrıca duvar ya da çit çekmeye gerek kalmayacak.
Bu kabinlerin bazıları kapılı olacak. İstenen noktada kapılı olanları konulacak ve sonra kapısız olanlardan devam edilecek, bazıları pencereli olacak, baştan yapılan hesaplara göre kaç düz, kaç kapılı, kaç pencereli kullanılacağı belirlenecek.
Asıl mevzu da şu, hem kısa sürede, saatler içinde büyükçe tarlaların etrafı kapatılmış olacak. Hem saatler içinde kocaman bir kapalı alanı oluşturulacak, hem bu alan ileri seviyede ısı ve ses yalıtmalı olacak. Hem istenen yerlerinde kapı ve camlar olabilecek, hem buna rağmen fabrikasyon ve düşük maliyetli olacak. Hem de buna rağmen dayanıklı, masraf/arıza çıkartmayan ve uzun ömürlü olacak, hem de çok maksatlı kullanılacak.
Bunlarla arazinin etrafı çevrilince, içeride kalan kısımlara, geçen anlattığım o arena basamakları gibi basamaklar konacak. Onlar da fabrikasyon üretilecek. Onlar da alternatif malzemelerden ve uzun ömürlü ve uygun maliyetli üretilecek. Dış hat binalarla kısa sürede kapatıldığı gibi, içte kalan arazi de kısa sürede basamaklarla doldurulacak. En iç kısımda ise bir traktörün geçebileceği kadar bir yol boşluğu bırakılacak. Arazi tepe bakışında dikdörtgen olduğu için, iki dar kenarında iki büyük kapısı olacak. Oradan traktör de geçebilecek ve tamamen dışarı çıkabilecek. Fabrikasyon olarak öyle hazır kapılı parçalar da üretilecek.
Bu kabinlerin birleşmesinden ve ortalarında kalan araziye/alana konulan basamaklardan istifade ile kabinlerin ortasında kalan arazinin üst kısmına kocaman ve sağlam bir çatı kısa sürede örülebilecek.
O parçalar da alternatif malzemelerden, düşük maliyetli, uzun ömürlü ve ısı yalıtmalı olarak üretilecek. Onlar da tak sök sistem olacak. Çatı tamamen şeffaf olmayacak. Çatının dış yüzeyinde kaliteli güneş panelleri de olacak. Çatıya takılacak tak-sök kaplama/kapatma malzemesi muhtemelen kare şekilli olacak. Bir sıra şeffaf, bir sıra güneş enerjisi panelli olarak devam edecek.
Dolayısı ile şehirlerde, kasabalarda, köylerde ya da arazisi düzeltilebilen dağlık alanlarda… Çok kısa sürede ve uygun maliyetle kocaman seralar yapılabilecek. Bu seralar da fırtınadan, hortumdan, dolu yağışından, aşırı yağmurdan, selden, domuzlardan, kuşlardan, uydudan gönderilen zararlı radyo dalgalarından, topraktan ve havadan gelen haşerattan koruyacak.
Başa dönelim…
Kabinlerin genişliği altı metre, uzunluğuna sınır yok, köşe dönmek için üretilmiş özel parçalar da olacak. Köşesi oval şekilde ve sağlam şekilde dönülecek. Kapalı çalışma ve depo alanı kocaman olacak, tohumdan filize kısmı kapalı kısımda yapılacak. İçeride kocaman su depoları olacak. zaten bu sistem de kendi suyunu havadan elde edecek ve depolayacak. Boş saksıların konulduğu koca yerler olacak.
Dolu saksıları toplama, boşaltma, yeniden toprakla doldurma ve filizleri ekme kısmı rahatça kapalı mekanlarda yapılacak. Hasat edilen bitkilerin serince durabileceği, paketlenebileceği kapalı alan da hazır bulunmuş olacak. Ofis kısmı hemen hazır olacak. İstenirse çalışanların ikameti için yerler hemen hazır olacak. Yemekhane, yatakhane, banyo, tuvalet, kiler ve ihtiyaç duyulan her şeyi kısa sürede bölüp ayırıp yapmak mümkün olacak, her kalemde maliyetler hep düşmüş olacak.
Çünkü mühendislik, projelendirme, ustaların ve çalışanların paraları, inşaat demiri, kum, kireç, kaynak v.s. olmayacak. Yüksek sayıda çalışan ve yüksek sayıda kamyon seferi olmayacak. Günler, haftalar boyunca çalışılmayacak. Masraflar büyük oranda düşecek.
Buna rağmen günümüzdeki prefabrik yapılar gibi de olmayacak. Gayet sağlam, kaliteli, güzel görünüşlü, uygun maliyetli, uzun ömürlü olacak. Dediğim gibi, boya bile istemeyecek. Yazın kavurucu sıcağında klima çalışması gerekmeyecek. Kışın dondurucu soğunda ısıtıcı çalışması da gerekmeyecek. İsteyenler kapalı kabinlerin bir kısmında da bitkiler yetiştirilecek. Mantar yetiştirmek için de uygun, şayet tarlanın dört yanı da uzunsa…
O halde iç hatlar çekilecek bu kabinlerden sadece iki uzun yana değil, onların ortasında kalan araziye de birkaç kabin hattı daha çekilecek.
Çünkü ortada boşluk arttıkça, üzerine çatı örmek zorlaşacak. Bu kabin binalar ise bir yandan da çatıların yükünü taşıyan kısımlar olacak.
Arazi büyüdükçe kapalı kabin alanının artması da manıktlı olacak.
İşte bu teknikle, bir yere kocaman ve çok gelişmiş özellikli seralar, çiftlikler götürmek kolayca ve düşük maliyetle mümkün olduğu gibi, bunlar çok farklı maksatlarla da kullanılabilecek.
İstendiğinde afet bölgelerinde acil barınak olarak saatler içinde yapılacaklar.
İstenildiğinde sistemin bütün parçaları sökülüp başka yere götürülerek kullanılabilecek. Sökülen yerde beton zemin, beton kolonlar ve molozlar kalmayacak. Sökmesi de kolay ve düşük masraflı olacak.
Bu kabinlerin tavanlarına, gün ışığını içeri geçiren ve çember şekilli mercekler de eklenecek. İçeriyi soğutmadan ya da ısıtmadan, ideal seviyede hava geçiren, hava filtreleri de takılabilen gözleri olacak.
Bir de bu kabin parçalarının arasına tepe bakışı V şeklinde olan ara parçalar da eklenebilecek.
Bir kabin/modül, bir V şekilli ara kısım eklene eklene, bir ondan bir ondan birleştirme yapılınca, tepe bakışı çember şeklinde olan, ortasında bahçe kalan bir binaya dönüşecek. Üstelik çok da sağlam olacak ve bu da saatler içinde kurulabilecek.
V şekilli birleştirme modüllerinde fabrika birkaç değişik açılı ürün çıkartacak
V birleştirme parçalarının açısındaki değişiklilklere göre, çember şekilli binanın çapının küçük, orta boylu, büyük ve daha büyük olması sağlanabilecek
İş böyle giderken…
Maddi imkanı yeterli olan çiftçiler tarlasının birine ya da birkaçına bitki yetiştirmek için bunlardan döşeyecek
Diğerine ya da diğer birkaçına da hayvan yetiştirmek için bunlardan döşeyecek
Bir yandan bitki, bir yandan uygun hayvanları yetiştirirken, bir yandan da bol su ve elektrik üretecek.
Bunca işin arasında çok hızlı şekilde yazdım ama inş anlatabilmişimdir.
Olmamışsa, sonra bakar, geniş zamanda eklemeler yazarım.
Daha anlaşılır halde yazarım.
Batsın bu Türkiye, endişe etmeyin… Cezalarını bulması gerekenler bulduktan sonra, kaldıracağım ayağa…
Kabinleri/modülleri dikdörtgen ya da çember şekilli olarak kurmak, birleştirmek şart değil.
Anlattığım teknikle, istediğiniz büyüklüklerde altıgen şekilli birleştirmeler yapabilirsiniz.
Böylelikle yerden en yüksek seviyede istifade edersiniz. Daha az yeri/alanı yollara ayırırsınız. Bir yol, birkaç altıgen şekilli seraya ulaşmayı sağlar.
Üstelik altıgen şekilli yapılar sele, fırtınaya karşı daha dayanıklı olurlar.
Altıgen tekniği ile seraları yaparsanız, kabinlerin ortasında kalan toprak kısmın üstüne çatı çekmek daha da kolaylaşır ve ucuzlar. Üstelik çatılar daha da sağlam olurlar.
Hem kabinlerin/modüllerin üzerine/çatısına güneş panelleri koyarsanız, hem de orta/bahçe kısmı kapatan çatıların üzerine güneş panelleri koyarsanız… Verimi zirveye ulaştırmış olursunuz. Toplamda kullanacağınız arazi/alan en verimli şekilde kullanıldığı gibi, birleştirilmiş modüllerin ve ayrıca ortada kalan bahçelerin çatıları da verimli şekilde kullanılmış olur.
Altıgen şeklinde birleştirilmiş olan kabinlerin ortasında kalan altıgen şekilde bahçelerde de ayrıca altıgen şekilde birbirine birleştirilmiş kabinlerin içindeki kapalı alanlarda da biktiler yetiştirebilirsiniz.
Ortada kalan bahçe kısımlarını balık havuzlarına çevrirerek, birbirinden bağımsız binlerce balık havuzunu, büyük bir arazideki tek sistemde toplamış olursunuz.
Üstelik havuzların üzeri de hem kapalı olacak hem içeri ışık geçirecek… Havadan gelecek hayvanlara kapatılmış olduğu gibi havada uçuşan çöplere karşı da kapatılmış olacak.
Havuzlarda balıklar yetişirken, kabinlerin içinde onların yemleri bile yetişebilir. Aynı anda da bu sistem havadan su toplar ve güneş panelleri ile elektrik üretir. Arazi rüzgarlı ise uygun boylarda rüzgar türbinleri de takılabilir.
Ya da altıgen sistemle birleştirdiğiniz modüllerin içinde, farklı farklı sektörlerdeki ürünlerin imalatını yapabilirsiniz. Bir şeylerin imalatını yapmak için gereken imalathaneler, fabrikalar şekil/tarz değiştirmiş olur. Çok da verimli bir sisteme geçilmiş olur.
Düzenli ve çok sağlam, rutubetsiz ve yerden istifade ettiren ve toplamda devasa büyüklüğe sahip olan depolar olarak da kullanabilirsiniz.
Ya da harika ve geniş bir araziyi kısa sürede tatil beldesine bile dönüştürebilirsiniz. Yolları biraz geniş yaparsınız ve tatilcilere kendilerine ait, kendilerine özel şekilde çevrilmiş bahçesi ve havuzu da olan mükemmel özelliklerde kiralık kabinler sunarsınız. Bunlar, tatil maksadıyla yapıldıklarında bile, eş zamanlı olarak su ve elektrik üretebilirler. Bu öyle bir imkan ki bir zaman sonra bütün tatil kabinlerini kısa sürede söküp o tatil beldesini başka bir yere tekrar kurabilirsiniz. Paranızı betona, inşaat demirine, işçiliğe, emeğe gömüp heba etmemiş olursunuz.
Tatil/turizm maksadıyla yapmanız da şart değil. Şehirlerde ya da kasabalarda uygun arazisi olanlara, bir gün içinde müstakil evini kurup teslim etmiş olursunuz. Yine altıgen şekilli olur. Etrafında küçük bahçe bırakılır. İçinde büyük bahçe bırakılır. Hane halkı iç bahçede huzur içinde ailece oturabilir. Bu evler de kendi elektriğini ve suyunu üretir. Kanalizasyon atıklarını ısıtıp buharlaştıran ve sonra kavurup kurutan sistemden de eklerseniz, bu evlerin olduğu yerlerde şehir şebekelerine ihtiyaç kalmaz.
Ayrıca müşteri, bir de yakınlarında bir yere ziraat maksadıyla bu kabinlerden kurdurursa ya da hayvancılık için bu kabinlerden kurdurursa, kendi kendine yeten bir hane/aile olur.
Elektrik, su, doğalgaz faturaları olmaz, ödemez. Aile için ve hayvanları için bitkileri kendileri yetiştirirlar. Hayvanları da her türlü zarardan kolayca koruyarak beslerler. İsterlerse hayvanlarını kabinlerin içinde tutarlar da gün içinde iç bahçelere salarlar. İsterlerse bütün gün iç bahçelerde salınmış halde bırakırlar da kabinlerin içinde yemleri depolarlar. Ya da oralarda bile bitkiler yetiştirirler ve hayvanlarına yem olarak verirler.
Bu altıgen sistemli binalar ve iç bahçeleri oldukça, tavuk, kaz, ördek, tavşan, koyun, keçi ve inek beslemek çok kolaylaşır ve masraflar çok düşer.
Kabinlerin içi ve ayrıca üstü çatı kaplanmış olan iç bahçeler karanlık kalacak diye endişe etmeyin…
Hiç elektrik ve lamba kullanmadan, dışarıdaki gün ışığını içeriye aktararak da iyi seviyede aydınlatma yapmak mümkün ve çok basit iş…
Yeni yapılan büyük marketlerde bu teknik artık kullanılıyor ve marketlerde bile yeterli aydınlatma sağlanıyor.
Havadan sudan geçinmek, çok kolay iş
Hava sıcaklığı arttıkça, havadaki nem oranı da artar.
Sıcak havada kullanmak için türlü türlü kabinler ve seralar yapmışken, onların çatılarının dış yüzeylerine uygun ve göze batmayan şekilde bakır borular çekeceksiniz.
Boruların içine, buzdolaplarında kullanılan soğutucu gazdan basacaksınız. Borularda kaçak olmasına izin vermeyeceksiniz. Boru hattına bir de elektrikli pompa motoru bağlayacaksınız. Bu motor da ihtiyaç duyduğu enerjiyi, güneş enerjisi panellerinden alacak. Sıcak havada, o boruların içindeki gaz dolaştıkça yoğuşma olacak. Yani sıcak hava, soğuk yüzeye birden çarpınca, havanın içindeki gazlar, gaz halinden sıvı/su haline dönüşecekler. Yani buharlaşmanın tersi yaşanacak.
Sıcak gün boyunca toplamda işe yarar miktarda tertemiz su elde edilmiş olacak. Ne kadar su elde edilebileceği, çatının büyüklüğüne, bakır boruların toplam uzunluğuna, havanın sıcaklığına göre değişecek. Seraların ya da kabinlerin bulunduğu yerde akşamları ve geceleri de hava sıcak oluyorsa, o halde bütün gün boyunca yoğuşma olacak ve su elde edilecek.
Gündüzleri güneş panelleri sayesinde, yeterli güce sahip bir ya da birkaç akü şarj edilecek. Aküler sayesinde pompa motoru geceleri de çalışabilecek. Gündüzleri o akü tekrar tekrar ve otomatik olarak şarj edilecek.
Bu dünyada su elde etmek bu kadar basit ve masrafsız bir iş. Çok yıllardır evlerde ve fabrikalarda kullanılan ve “nem alma” ya da “rutubet önleme” cihazı denilen cihazların çalışma mantığı da bu. Fark şu ki kapalı mekanlarda ortam serin olduğu, ortamdaki hava yeterli sıcaklıkta olmadığı için… Nem alma cihazları önce serin havayı ısıtırlar, sonra ısıttıkları sıcak havayı birden soğuk yüzeye çarptırarak yoğuşmayı sağlarlar. Netice olarak ortamdaki fazla nem toplanmış ve suya döndürülerek nem alma cihazının tankına gönderilmiş olur.
Çatılarda, yoğuşma sistemi ile oluşan temiz suya toz, yaprak, kuş pisliği ve benzeri şeyler bulaşabilir ama su çatıdan içeri çekilirken bir filtreden geçirilebilir. Zaten içilmeyeceği ve bitkileri sulamada kullanılacağı için, hiç sorun olmaz.
İnsanların da içebileceği su elde edilmek isteniyorsa, sistemin biraz değiştirilmesi, bakır boruların açıkta olmaması, havanın bakır borulara ulaşmadan önce hava filtresinden geçirilmesi/temizlenmesi gerekiyor. Hepsi bu…
Şu Afrika boş yere susuzluk çekiyor. Çöller boş yere çöl halinde kalıyor. Şu suni kuraklık ve kıtlık projelerine oynayanlar, boş yere kürek çekiyorlar. Barajların altına delik açıp suları yeraltına çeken uzaylılar, akarsuların yataklarına delikler açarak sularını yeraltına çeken uzaylılar, boşa yoruluyorlar. Bu gezegende İstanbul hükumeti varken, bir de güneş, hava ve denizler varken, kimse kimseyi susuz da elektriksiz de gıdasız da bırakamaz. Kuraklığa da teröre de hastalıklara da mahkum edemez.
(Her seviyeden herkesin anlayabilmesi için en basit mantığını ve şeklini anlattım. Bu iş daha gelişmiş tekniklerle yapılacak. Mesela araba radyatörü benzeri sistemlerle çatıların dış yüzeyi kaplanacak. Radyatör benzeri panellerin içlerinde soğutucu gaz dolaştırılacak. Dışarıdaki hava, panellerin arasına hava filtrelerinden geçerek girebilecek. Panellerin üzerinde yoğuşarak oluşan temiz su, kirlenmeden depoya gönderilecek. Çatının dış yüzeyinin etraftan görünüşü de çok güzel olacak. Ya da daha türlü türlü yolu var bu işi yapmanın… Ayrıca böyle bir sistem de kullanılınca, kabinlerin ve seraların içleri daha da serin hale getirilebilir.)
Arap yarımadasının her yeri çok tehlikeli bir vaziyette… Umreye gitmeyin hatta bu sene hacca da gitmeyin. Arap yarımadasındaki ülkelere alış veriş için bile gitmeyin. Şu anda Mekke’de iseniz, dönüş yoluna çıkana kadar, Kabe-i muazzamanın etrafındaki o satanist ve mason binalarına hiç girmeyin. Oralarda bir günlüğüne ya da geceliğine bile ikamet etmeyin.
(Bu yayın, Mehmet Fahri Sertkaya’nın sosyal medya uygulamasında bir takipçisi ile yazışmasının tek taraflı olarak yayınlanmış halidir)
“O arada rüyamda tayyibi gördüm ve bir kürsüde konuşurken biri ayağa kalkıp ona yeter sus ülkede para kalmadı sen ne konuşuyorsun dedi.”
Akademi Dergisi takipçisi: – Hocam selamınaleyküm.Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Ben bir rüya gördüm ancak önemli olduğunu düşündüğüm için atayım dedim.
Rüyamda;”Merkez bankasının önünden yürüyordum ve orda bir baktım ki insanlar koşuşturuyordu. Bunun üzerine alla halla acaba ne oluyor diyerek kapıları araladım. Orda ki insanlar artık sonumuz geldi bittik biz diyorlardı. Sonra biri çıkıp koskoca devlet kurumunda kala kala 206.70 küsür bin dolar para kaldı. Artık bitti. Kapatıyoruz dedi. O arada rüyamda tayyibi gördüm ve bir kürsüde konuşurken biri ayağa kalkıp ona yeter sus ülkede para kalmadı sen ne konuşuyorsun dedi. Sonra birden baktım ki sokaklarda ki caddelerde araçlar hareket etmiyordu. Çünkü araçların benzinleri yoktu. Ortam tam kargaşa halindeyken birden gökyüzünden acayip robotlar düşmeye başladı ve bu robotların koruma kalkanları ve ışın ateş eden silah mekanizmaları vardı. Sonra birden insanların üzerine ateş açtılar. Sonra ordan yüzünü göremediğim ama kafamın içinde sesini duyduğum biri insanlara “gölgelere sığının orda sizi göremezler” dedi. Dediğini yaptım ve kurtulmuştum. ” sonra da uyandım. Çok karmaşık bir rüyaydı anlayamadım
Mehmet Fahri Sertkaya: = v.a.s. Aynı şeyleri haber veren bu kaçıncı rüya etti. Ben önden haber verdim, yazdım ama yine de herkese rüyalarında malum oluyor. Merkez bankası temsili değil. Gerçekten çöküyor ve tutamayacaklar, açıkça çökecek. Özel bankalar da çökecekler. Yollardaki arabalar da gerçek manasına değil, onlar tüccarlar ve imalatçılar. Sözümü dinlemeyenleri ortada kalacaklar ve elbette hükumetin üzerine yürüyecekler. Araçların benzinlerinin olmayışı, tüccarların ve imalatçıların paralarını kaybetmeleri demek.
Gökyüzünden robotların inmesi de hayırlı değil.
Gerçek hayatta kısa sürede 90 milyar dolardan fazla para, kur korumalı mevduat hesabından çıktı. Son defasında muhataplarımı sert ikaz etmiştim, vaziyetin ciddiyetini anladılar ve bir kısmı yapmaları gerekeni yapıp Ankara hükumetinden ve sinsiliklerinden uzaklaştı
İşte beni dinlemeyenler Ankara hükumeti ve merkez bankası ile birlikte patlayacaklar
Borsayı da bu hafta zor ayakta tuttular. Lakin borsayı da daha fazla ayakta tutamayacaklar.
Çok büyük şeyler olacak çok. Ardından kısa sürede asker-millet el ele darbe yapacak.
Şer görünenlerden hayırlar çıkacak. Sonra da devasa projelere girişilecek.
Akademi Dergisi takipçisi: – Hocam peki robot ne manaya geliyor onu anlayamamıştım
Mehmet Fahri Sertkaya: = Başka rüyaların tabirinden anladığım o ki bu büyük mali kriz patlak verince, yine de toparlamak için uğraşacaklar. Lakin kısa süre sonra ikinci ve çok daha büyük, devasa büyüklükte bir mali kriz patlak verecek. 1900 bilmem kaç ekonomi buhranı denilenler falan bunun yanında çok küçük kalacak.
Rüyada robot görmek, iyi değildir ve zorluk yaşamaya işaret eder. Rüyayı gören kişinin çok verimsiz bir döneme gireceğine, kötü günler yaşayacağına, bu durumu atlatmasının bir hayli zaman alacağına delalet eder. İkinci bir kişi nedeni ile yaşanacak olan sıkıntıya ve ondan gelecek olan ağırlığa yorulur. Maddi anlamda güç kaybetmeye ve yokluğa düşmeye, parasız ve kötü günler geçirmeye tabir edilir.
Akademi Dergisi takipçisi: – Anladım hocam ülke geneli kötü günler olacak o zaman
Çok teşekkür ederim hocam Allah razı olsun
Rüya sahibinin kötü günlerden geçeceğine işaret eder. Çünkü rüyada gökyüzüne çıkmak kara haberler almaya, acı kayıplar yaşamaya, manevi anlamda çöküntü yaratacak olaylar yaşamaya işaret eder.
Mehmet Fahri Sertkaya: Rüyanda gökyüzü karanlık mıydı aydınlık mı?
Akademi Dergisi takipçisi: – Aydınlıktı
Sonra rüyamda biri kafamda duydum sesini hocam
Gölgeye sığının kurtulursunuz dedi kurtulmuştuk. Çünkü robotlar o yerleri göremiyorlardı. Kimin sesiydi bilmiyorum.
Mehmet Fahri Sertkaya: = Orada “gölgeye sığının” demek… Güçlü olana, cesur olana, dürüst olana, aldatmayana sığının, kurtulun demek. Sen kendini yatırımcıları temsilen görmüşsün. Ben şimdi bu rüyayı ve yazışmayı paylaşacağım. Aralarından beni dinleyenler, bana uyanlar paralarını büyük oranda kurtaracaklar.
Akademi Dergisi takipçisi: – Çok teşekkür ederim hocam sağolun Allah razı olsun