Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’a, aynı günde, Türk milleti adına birer kurşun hediye göndermeyi ciddi ciddi değerlendiriyorum. Ortalığın ne kadar karışacağı ile zaten ilgilenmiyorum, artık bu kısmı umursamıyorum.
Arsız, namussuz, katil, uyuşturucu tüccarı, kumarbaz, nitelikli dolandırıcı, gizli Ermeni, vatan haini, MİT piyonu ve kafaları yanık mafya babacıklarının, vatan/devlet meselelerinde konuşmalarına tahammül etmeyeceğim. Şunu bunu açıkça ya da imalı yollarla tehdit etmelerine izin vermeyeceğim. Sanki çok normal ve hukuka uygun bir şeymiş gibi, onların siyasetçileri tehdit eden çıkışlarını sözde haber yapanlara da hediyelerini göndereceğim.
Son çare olarak, gölgesinden bile korkan üç beş mafya babacığına sığınanlara “Güvendiğiniz dağlara karlar yağdırdım. Siz kanun tanımazsanız, bu ülkede hukuk diye bir şey bırakmazsanız, biz de kanun tanımayız. Ben yaptırdım, var mı bir karşılığınız, var mı bir diyeceğiniz? Vatanseverlerin yumruğunu yemeyenler, kendi yumruklarını balyoz zan edermiş. Haydi, şimdi konuşun?” diyeceğim.
Pis ağızlarından ve kalemlerinden vatan ve millet meselelerimizi düşürmeyen… Bütün pislikleri suçüstü olmuş kara paracı ve Londra uşağı vatan hainlerini, vatan diye diye ve tehditler savurarak, iftiralar savurarak savunmaya çalışan kişilerin kafaları bence gövdelerine fazla… Gereksiz bir yükü taşıyorlar ve şu millete de gereksiz bir yük oluyorlar. O yükten onları da şu milleti de kurtarmak her insan için bir vazife…
Yansın şimdi meydan… Kaçanlara etek giydireceğim.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
