Tütün, binlerce senedir dünyada gizlice yaşayan uzaylılar tarafından, sonradan, genetik mühendisliği ile türetilmiş bir bitki mi?
Uzaylılar tütünü, İblis’in talimatı gereği mi türettiler?
Binlerce sene önce mumyalanmış olan Mısır Firavunlarından birinin karnında, reçineye batırılmış tütün bulunmuş. Bu tütün, organlardan boşalmış olan kısma dolgu maddesi olarak kullanılmış.
Tütün, ilk defa Amerika kıtasında bulunmuş ve kaynağı Amerika kıtası olan bir bitki değil miydi? Eğer öyle ise, binlerce sene önce Mısırlılar Amerika kıtasını biliyor ve hatta oraya gidip geliyorlar mıydı?
Siz beni dinleyin ve yine Amerika kıtasındaki yeraltı uzaylı şehirlerinde türetilerek dünyaya yayılan mısırı, nohutu, patlıcanı, domatesi, biberi yemeyin. Bunlar hep genetik mühendisliği ile ve art niyetlerle türetilmiş bitkiler.
Yıllardır anlatıyorum, Nuh peygamberin gemisi, aslında bir uzay gemisiydi. Denizin üstünde, denizin içinde, gökyüzünde, uzayda, her yerde gidebiliyordu.
Yine yıllardır anlatıyorum, Nuh peygamberin gemisi, Nuh tufanı başladıktan bir süre sonra uzaya çıktı, başka gezegenlere gitti. O tufanın bitmesi, dünyanın tekrar yaşanacak hale gelmesi, çok kısa süre içinde olmadı. Göğe “Suyunu tut”, yere “Suyunu yut” denildi. Bu da epeyi zaman aldı.
Geçen bu süre boyunca Nuh peygamber başka gezegenlerde de tebliğ yaptı, başka başka uzaylı insan türlerini de İslam dinine davet etti.
Tufandan sonra çok kalabalık bir şekilde dünyaya döndü. Tufan zamanı dünyadan ayrılırken yanında bulunan bir avuç dünya insanı kişi, dünyaya döndüğünde de yanındaydı. Lakin döndüğünde yanında yüksek sayıda başka/uzaylı insanlar vardı. Bunlar, başka başka gezegenlerin, başka başka fiziki özelliklere/görünüşe sahip insan türlerinden oluşan kalabalık bir gruptu.
Kur’an-ı Kerim’de bu insan türlerine “ümmetler” denildi.
Hud suresi 48. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyruldu:
“Ey Nuh” denildi. “Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine, bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Uzaylı) Ümmetleri de (dünyada bir süre) yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır.”
Söz konusu uzaylı ümmetler yeryüzünde, dünya insanları ile birlikte yaşadılar. Şehirler kurdular, dünyanın yeniden ve hızla imar edilmesinde büyük payları oldu. Bir süre sonra nüfusları iyice arttı ama yine aynı son oldu. Zamanla dinden, ahlaktan uzaklaştılar, İblis’e uydular ve büyük çoğunluğu muhtelif vesilelerle helak oldular. Sonraki devirlerde bunların bazıları, ellerindeki çok yüksek teknoloji sayesinde yer altı şehirlerine yerleştiler.
Hz Nuh devrinden binlerce sene sonra, Hz. Zülkarneyn Kaf dağını yani Van Allen radyasyon kuşağı da denilen seti, gezegenimizin etrafına çektiğinde, dünyada yeraltında bulunan uzaylılar da bu gezegende kalmış oldular. O günden beri bu gezegenden çıkamadılar, gidemediler. Binlerce senedir kendilerini dünya insanlarından gizleyerek yeryüzünde kan döktüler. Zulüm ettiler, katliam yaptılar, sömürdüler ve hala buna devam ediyorlar. Şu günümüzde bir kez daha topluca helak ediliyorlar.
Hud suresi, 49. ayet-i kerime:
“İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları ne sen ne de halkın daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir.”
Siz kimsiniz, siyaseti, stratejiyi ne bilirsiniz? Kimi köşeye sıkıştırdığınızı, kimin kartlarını elinden aldığınızı, kiminle restleştiğinizi zan ediyorsunuz? Kendinizi kandırıyorsunuz.
Bir bakın, eşit şartlarda mı dövüşüyoruz? Hayır ama sıfırdan gelmişim, sadece bir kaç sene içinde sizi bu hallere getirmişim, buna rağmen sizin yorumlarınıza bir bakın…
San ki binlerce yıldır bu dünyaya kazık çakmış, sistem kurmuş olanlar sizler değilsiniz de benim ve benim teşkilatım… Hey, titreyin ve kendinize gelin! Gerçekte neler yaşandığını kabullenin. Neyi, nasıl yorumlayacağınızı şaşırdınız. Travma geçiriyorsunuz, yaşadığınız acı gerçeklerin bir hayal olmasını, bir rüya olmasını ve bundan uyanınca her şeyin eski halinde olmasını istiyorsunuz. Öyle bir dünya yok. Simülasyonda falan değilsiniz, İblis hepinizi kafaladı. Geç de olsa uyanın.
Binlerce yıllık emeğiniz ve sisteminiz, sadece birkaç yıl içinde çöktü. Üstelik hala açıkça sahaya bile inmedim.
O küçük ve işe yaramaz beyinlerinizle kendinizi kandırmayı bırakın, gerçekleri kabullenin.
Kimseye rest çekebildiğiniz, kimseye had bildirebildiğiniz, kimseyi oyundan düşürebildiğiniz yok. Acınası hallerdesiniz. Dünden beri yazdıklarıma bir bakın, hangisine itiraz edebilmektesiniz?
Yerin altıyla, üstüyle seferberlik haline geçiyorsunuz, yetmiyor kaf dağının dışına kadar sizin taraftan olan kalabalık uzaylılar geliyor ama siz yine yine yine çöküyorsunuz, ölüyorsunuz. Gün gün eridiniz ve şimdi perişan hallerdesiniz. İşte son 48 saattir kaç metafizik saldırı yaptınız, size inat nasıl yayınlar yaptığıma bir bakın. Size rezillik olarak sadece bu bile yeter.
Hızınızı, temponuzu bile ben ayarlıyorum. Kendi aranızdaki kararlara bile ben yön veriyorum. Her gününüz mfs ile, yazıları ile, yönlendirmeleri ile, sinyalleriyle, darbeleriyle, kararlarıyla, restleriyle geçiyor. Şu anda dünyanın askeri, siyasi, mali, manevi dengelerine ben yön veriyorum. Kendinizi kandırmayı bırakın.
Bir halt edebildiğiniz de yok, edebileceğiniz de yok. Dünyanın yüzden fazla ülkesi şu anda benden yana, elinizde kaç ülke, kaç bölge kaldı?
Afrikayı, bolluk ve bereket içinde yaşanan bir yere çevireceğim. Hem de kimseye borçlanmadan, kimseye karşı ezilmeden o bolluk seviyesine ulaşacaklar. Kendi yeraltı ve yerüstü zenginliklerini ederinde paraya çevirerek, alıp satarak, onlara haklarını vereceğim. Her seferinde nakit para da vermeyeceğim, ihtiyaç duydukları şeyleri bol bol göndereceğim.
Kimsenin Afrikayı sömürmesine izin vermeyeceğim. Afrikadan yeraltı zenginlikleri çıkartıldıkça, karşılık olarak onlara çok bol miktarda ve kaliteli gıda malzemesi, ilaç, tıbbi cihazlar, mobilya, inşaat malzemeleri, teknolojik cihazlar, makineler, elbiseler göndereceğim. Bir an önce Afrika’nın kendi kendine yeten bir kıta olmasını sağlayacağım. İmalatın, alış verişin sürekli olacağı şartlara ulaştıracağım.
Hiç kimseyi, dinini değiştirmeye zorlamayacağım. Büyük bir din/vicdan hürriyeti vereceğim ama teröristliğe, ateistliğe ve satanistliğe asla izin vermeyeceğim. Eşcinselliğe ve büyücülüğe de izin vermeyeceğim. Dünyanın hiçbir yerinde bunlara izin vermeyeceğim.
Herkes kararını buna göre versin. Kimse benden yana olmak zorunda değil ama benden yana olacaklara karşı şartlarımı herkes bilsin. Bana gelen, ya samimiyetle gelsin ya da hiç gelmesin, düşmanım olarak kalsın. Hangi hususlarda taviz vermeyeceğimi herkes çok iyi bilsin.
Eğer kabul ederlerse, onları Türkiye’ye bağlayacağım. Türkiye toprağı olacaklar ve kimse onları sömüremeeycek, öldüremeyecek, kaçıramayacak. Aç bırakamayacak.