Bana niye kızıyorsunuz?


Siz laftan anlamıyor musunuz?
Tayyip’e selam verenlerle bile işim olmayacağını tekrarla yazmadım mı? Neyin kafasını yaşıyorsunuz? Lafı anlayabiliyorsanız, o halde muhakemede bir sorun yaşıyorsunuz.

Niye dolandınız Tayyip’in ve çetesinin peşinde, etrafında? Ne hüner vardı onda ve etrafındaki dolandırıcı takımında? Hangi fırsatı buldunuz Tayyip’te? Neden destek verdiniz? Neden bazılarınız da piyon yapıp oynattınız? Neden kara paralar gönderdiniz? Türlü türlü havalara girdiniz, çok sayıda kişiyi Türkiye’ye de gönderdiniz. Aynı anda basında ve medyada sanal rüzgarlar oluşturmaya çabaladınız. Neler bekliyordunuz, üç beş günde ne hale geldiniz.


Sanki İstanbul’un gücünü, vasıflarını daha önce tekrar tekrar test etmediniz. Sanki daha önce defalarca eliniz, diliniz yanmadı. Ahmaklığınıza doymayın ve beni lüzumsuz işlerle oyalamayın. Bakın yolunuza… Muhatabınız değilim, muhatabım değilsiniz.

“Türkiye o devasa mali krize hemen girmeli, sıkıntısını çekip çıkmalı. Kriz, suni müdahalelerle ertelendikçe daha vahim seviyede patlayacak ve daha büyük acılara, sıkıntılara sebep olacak. Krizin yaşanmasına mani olmak, krizi ötelemek, Türk milletinin ve İstanbul’un karşısında durmaktır.” demedim mi? “Şu krizi atlatalım, gelip geçsin, bu arada temizlik de yapımış olsun ve sonra bütün projelere peş peşe başlayacağız” demedim mi?

Ne bekliyordunuz, oyun mu oynuyoruz burada?

Biz kararlarımızı açkladık, yönümüzü/duruşumuzu ilan ettik, sizler inatla bize karşı hamleler yaptınız. Biz de şimdi dünyayı size dar ediyoruz. Evet, evet… Bunlar iyi günleriniz, dünya sizin gibilere dar gelecek. Her yerde daralacak, sıkışacak, mahvolacaksınız. Gün gün eriyeceksiniz.

Haydi şimdi de tutun Tayyip’i ayakta, göreyim sizi… Şu andan sonra anca Tayyip’le beraber batarsınız. Gönderin haydi istediğiniz kadar kara parayı… Sıkın karanlığa kurşunlarınızı, canınız cehenneme. Biz yolumuza bakıyoruz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın