Kaybedenlerden olacaklar

Netanyahu tercihini yaptı. Daha şimdiden, onun ve hükumetinin büyük krizlere girdiğini, aşılmaz sorunların içinde kaldığını ve devrildiğini değerlendirebilirsiniz. Bundan sonra neler olacağı şu anda belli, kesin…

Buna göre kararlar alabilirsiniz. Aksi yönde kararlar alacaksanız bilin ki Netenyahu ve çetesiyle beraber büyük kaybedenlerden olacaksınız.

Netanyahu’nun sık sık adamlarına “Türklerle en iyi mücadelenin nasıl yapılacağını Devlet Bahçeli bilir. Ona danışın.” dediğini biliyor muydunuz?

İsrail’in İran’daki hareket sahasını tamamen bitireceğim. İsrail’in, İstanbul’un estirdiği rüzgarların peşinden kazanmasına, dünyanın hiçbir yerinde ve meselesinde izin vermeyeceğim.

Şu anda, dünya liderleri olarak bilinen o birkaç biyonik robotun hepsinin içi boş olabilir. İçlerinde uzaylı kişiler bulunmuyor ve riske girilerek bütün yük cansız, yapay zekalı bu robotlara bırakılmış olabilir. Biyonik robotların içinde ölen ölene… Biyonik robotlarla dünyada tesis ettikleri sistem bir anda çökse, yeridir.

O gün bu gün değilse bile hiç uzakta değil.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Akıbeti meçhul ama sebebini herkes biliyor

Son bir iki hafta içinde, dünya genelinde, Ankebut Ağına bağlı devletlerin ve şirketlerin gemilerinden seksenden fazlasının oyun dışı kaldığı konuşuluyor.

Söz konusu gemilerin bazılarının akıbeti bilinemiyor. Bulunamıyorlar, haber alınamıyor ve personelleri de bulunamıyor.

Gemiler haricinde, oyun dışı kalmış çok sayıda denizaltı da konuşuluyor. Bu bir iki hafta içinde, söz konusu gemilerden sadece bir ikisi hakkında basında ve medyada haberler çıktı. Hatta onların haberleri de her yerde verilmedi, mümkün olduğu kadar kısıtlandı.

İstanbul, bunun böyle olacağını da baştan söylemişti. Kara para işlerine kullanılan şirketler, bankalar, paralar, patronlar, yöneticiler, kamyonlar, TIR’lar, cihazlar, araçlar, binalar, gemiler, limanlar, havalimanları, denizaltılar, uçaklar ve insanlar… Bunların hiçbiri, bundan sonra sağlam kalamıyorlar, kalmayacaklar. Yeryüzünde dünya insanlarını hatta el kadar çocukları ve bebekleri bile fuhuş mafyalarına satanlar, ayincilere satanlar, vahşice parçalatanlar, organları için parçalatanlar, dünya insanı da uzaylı insan da olsalar hatta cin taifesinden de olsalar helak olacaklar. Yerin altındaki uzaylı şehirlerinde topluca parça parça olacaklar, topluca cayır cayır yanacaklar.

Bütün bu kara ve kanlı para çarkının arkasındaki asıl unsur olan uzaylı taraflar, biyonik robotlar, UFO’lar, yeraltı gizli şehirleri de sağlam kalamıyorlar, kalamayacaklar.

Duhan, bu dünyayı temizliyor, temizleyecek. Buna mani olmaya ne İblis’in gücü ve teşkilatı ne de Deccal’ın gücü ve teşkilatı yeter.

İkaz, nasihat, mühlet devri bitti.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Kimse kaldıramayacak

Gerçek sisi dağıtmak kolay da Türkiye’nin üzerindeki sisi/sıkıntıyı, patırtısız, gürültüsüz kaldıramayacağımız, her geçen saat daha da netleşiyor.

Baş vatan hainlerinden biri olan Bohçalı, açıkça ve ekipçe suçüstü oldukları bir anda “Üç hilali yargılatmayacağız” dedi. Devletin, adalet sistemi başta olmak üzere yetkili/vazifeli bütün kurum ve kuruluşlarına rest çekti… Sanki ilan edilmemiş bir dokunulmazlıkları var bu çetenin mensuplarının… Bu sözde ülkücülerin… O kadar köşeye sıkıştılar ve paniklediler ki bu kadar pervasız bir çıkış yapmak zorunda kaldılar.

Devlet sistemine sızmış binlerce gizli Ermeni ve gizli Yahudi vatan haini de bunu emir kabul etti. Basındaki, medyadaki binlerce gizli Ermeni ve gizli Yahudi vatan haini de emirlere uydu. Yine malum paralel devlet organize halde davranış/tavır sergiledi.

Devletin/sistemin işlerliği, ilk defa, toplumun bu kadar büyük kesiminin açıkça fark edeceği şekilde durduruldu. Devletin, bir paralel devlet tarafından ele geçirildiğini anlamayan hiç kimse kalmadı. Bu da aslında bu memleket için, millet için çok hayırlı oldu, oluyor, olacak… Emniyet teşkilatı içinde yönünü hala İstanbul’a dönmemiş olanlar da dönüyorlar.

O baş hain Bohçalı tekrar ayağa kalkmaya çalışıyor ama tokatımı daha sert yiyecek. Devletimizin kurumları içinde vazifesini doğru/düzgün şekilde yapmaya çalışan hatta yapma ihtimali bulunan kişilerle hukuksuz şekilde uğraşarak, teröristçe ve haince bir zihniyetle ve tarzla uğraşarak, hala varlıkta kalmaya çabalıyorlar. Yine malum ülkelerin, gizli servislerin ve mafyaların desteğini de arkalarında buluyorlar. Böyle hainlerden de şu anda yaptıklarından, yapmak istediklerinden başka bir tavır beklenmezdi. Bunlar, insanlıktan çoktan çıkmış ama görünüşleri ile hala insan kalmış vahşiler, hainler, ve teröristler. Ve işte böyleleri, organize bir faaliyetle bu devletin kurumlarını çoktan ele geçirmişler.

Şu anda İstanbul hükumeti ile hain Ankara hükumeti arasındaki çatışmanın temeli bu, devleti hainlerden geri almak ve gerçek hürriyetine kavuşturmak. Türkiye gerçek hürriyetine kavuştuğu ana kadar bu ülkeden hatta bu bölgeden sisi/pusu, gerginliği ve çatışmayı kimse kaldıramayacak. Hain başların peş peşe kopacağı safhaya girmek üzereyiz. Kimsenin diplomatik kimliğini/pasaportunu bile kaale almayacağız. Aynı anda o malum ülkelerin hepsiyle harbe girecek olsak bile sınırlarımız içindeki hainlerin kellelerini alacağız.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hangi çağda yaşıyoruz?

Gemilerin İstanbul ya da Çanakkale boğazından geçebilmeleri için, insan gözünün ya da dürbünlerin ve kameraların sorunsuz görebileceği kadar açık havaya, sissiz havaya gerek yok.

Şu çağımızda sürücüsüz arabalar bile her yere yayılıyor. Söz konusu arabalar, her yöne sinyal yayıyorlar, herhangi bir cisme çarpıp geri dönen sinyali işliyorlar, cisimlere uzaklıklarını belirliyorlar ve buna göre direksiyonu çeviriyorlar. Üstelik yüksek hızda giden arabalar bile bunu yapıyorlar. Elde böyle bir teknoloji zaten var.

Öyle ise bu kadar ucuzlamış ve yayılmış olan bu teknoloji, gemilere neden takılmıyor? Haydi gemilere takılmasın, İstanbul boğazında vazifeli olan römorkörlere neden takılmıyor?

Römorkörlere bu cihazlardan takılsın, üstelik GPS ile hassas şekilde konum tayini yapan sistem de ek olarak takılsın, bu römorkörler o gemileri alıp boğazdan geçirsin. Hepsi bu… Bence gerekmiyor ama boğazın iki yanında, belli noktalara sinyal yayıcılar konulur, römorkörlerdeki yön bulucu sistem, bunların sinyallerini de ayrıca işleyerek konumunu bilebilir.

Zaten boğazlar sis varken trafiğe kapatılıyor, kimse girmiyor boğazlara… Bu hususta ek bilgilendirmeler de yapılır ve boğazlar kapalı iken sadece römorkörlerin geçiş yapmasına izin verilir. Sorunsuz şekilde bu sistem çalışır.

Çalışır da o kara ve kanlı para işlerinde kullanılan gemiler yine boğazlarda takılırlar. Motorları çalışmıyor ve çekilerek götürülüyor olsalar bile yanarlar, patlarlar… Lakin hiç değilse temiz iş yapan insanların gemileri boş yere beklememiş ve zarar etmemiş olur.

Aşırı rüzgaların, fırtınaların, dalgaların olmadığı zamanlarda şu boğazlarımızda sadece sis yüzünden gemilerin bekletiliyor olması, Türkiye için bir yüz karası… Bu yaptığımıza bütün dünyada gülerler, çok gülerler.

Benzeri bir sistem, onlarca senedir hava limanlarında kullanılıyor ve görüş mesafesi sıfır olan pilotlar, aletli iniş sistemi denilen sistemi kullanarak sorunsuz şekilde iniş yapıyorlar. Uçaklar bile bunu onlarca senedir yapıyorlar ama gemiler mi yapamıyorlar.

Sisli bölgede, pervaneleri güçlü helikopterler uçurarak sis dağıtılabiliyor. Sisli bölgede, hava sıcaklığı artırılarak da sis dağıtılıyor. Sisli bölgeye bazı gazlar yoğun olarak salınarak da sis dağıtılabiliyor.

Boğaz köprülerine üçer beşer tane büyük ve güçlü pervaneler takılarak bile sis büyük oranda dağıtılabilir.

Lakin, sisin/nemin kimyasını oynayan tarzda enerji yayan cihazlar yapılarak ve bölgeye birkaç tane yerleştirilerek de sis dağıtılabilir.

Havalimanları da sis nedeniyle uçuşları iptal etmekten kurtulur. Boğazlarda da sis nedeniyle gemilerin geçişleri durdurulmaz.

Günümüzde, sis yapmak kadar sisi kaldırmak da kolay.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi