Sevgili aboneler ve kanalın konukları!
Geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, planlarını aniden değiştirerek Nizhny Tagil ve Yekaterinburg yerine Tula’yı ziyaret etti.
Başkanın sağlığının bozulması nedeniyle planlar değişti. Putin grip oldu ve sağlığının keskin bir şekilde kötüleşmesinden korkan doktorlar, cumhurbaşkanına birkaç gün “gerilmemesini” tavsiye etti.
Belli sebeplerden dolayı Putin saha etkinliklerini tamamen iptal edip gündemden düşemeyince Tula’ya bir ziyaret düzenlendi. Seçimin elbette tesadüfen Tula’ya düşmediğini söylemeliyim.
Tula bölgesinin valisi Alexei Dyumin, sadece Putin’in eski bir koruması değil, kişisel olarak geçmişte Başkanlık Güvenlik Hizmetini yönetti ve liderin kişisel “yaveri” idi.
Dyumin, Putin’in Tula ziyaretini sorunsuz bir şekilde organize etti. Güvenilir bir kişi olarak, cumhurbaşkanının güvenliğini organize etmenin nüanslarını bilen biri olarak, cumhurbaşkanının bir dublörü ile birlikte hareket etti ve gerçek Putin’in serbest dolaşımını ve rotasyonunu kolaylaştırdı.
Putin, etkinliklere elinden geldiğince katıldı veya daha doğrusu, pratikte katılmadı. Aslında, zırhlı araçlara atlayan ve merdivenlerden yukarı atlayan, açıkça aşırı hareket eden bir dublörle değiştirildi. Bu nedenle tüm çekimler sırasında başkanın değil dublörün seyahati yayındaydı.
Başkan hafta sonunu huzur içinde geçirdi ve Pazar akşamına kadar kendini çok daha iyi hissetti. Putin’in gribinin geçmesi muhtemeldir ama bu, onkoloji, parkinson hastalığı, şizoaffektif bozukluk gibi, cumhurbaşkanının diğer hastalıkları hakkında söylenemez.
Rusya gündemini ve siyasi gelişmelerini, gösterilmeyen arka planlarına kadar takip eden bir Rus haber kanalının paylaşımı bu…
Rusya devlet sisteminin ve ordu sisteminin işlerliği çoktan çöktü ve sadece bir tane gerçek insan Putin olsaydı, şimdiye binlerce kere ölmüştü.
Oyundan açıkça düşmüştü, Rusya’da hükumet açıkça değişmişti.
Mesele değil, süreç uzuyor ama netice değişmiyor. İstanbul’un karşısında restleşen bütün ülkeler, hükumetler, liderler, büyük holdingler ve gizli tarikatlar, eş zamanlı olarak çöktüler, çöküyorlar.
Şu anda Yunanistan’a haklı olarak askeri sefer yapmamızın önünde dünyalı, uzaylı, yerli ya da yabancı hiçbir mani yok.
Bize mani olmayı deneyecek bir ya da birkaç taraf olacak mı, buna cesaret edebilecekler mi diye dünya genelinde sahayı yakinen takip ediyoruz.
Şu ana kadar yapabildikleri tek şey, cılız bir metafizik saldırı… Bunu yaptıkları da iyi oldu ve geriye ne kadar metafizikçileri kaldıysa, hepsini temizlemiş oluyoruz.
Bazı meselelerde karşımızda bu güne kadar direnilmiş olması da aslında bizim faydamıza oldu. Direnenler, restleşenler, açıkça askeri çatışmalar çıkmadan önce bile tükendiler.
Bu arada, Putin’in dublörü zan edilenlerin hepsi dublör değil. Onlar da biyonik robotlar. Son süreçte biyonik robotlar o kadar çok sinyale giriyor, o kadar sık çarpılıyor ve bozuluyor ki her seferinde hızlıca yeni robotlar yapmak ve sahaya çıkartmak kolay olmuyor. Ciddi sorunlar yaşanıyor.
Uzaylı grupların çoğunun, hızlıca biyonik robotlar yaptıkları mekanları ve sistemleri de ve oralarda çalışan teknik adamları da bizden ağır darbeler aldılar.
Ayrıca, dünya liderlerinin yerine kullanılan biyonik robotların içinde vazifeli olan uzaylı insanlar da dayanamıyorlar. Çok kısa sürede ciddi şekilde çarpılıyorlar. Biyonik robotların içine girmemek, bu işe daha fazla devam etmemek için ağlayan, dövünen, lanetler savuran uzaylılar var. “Bu robotun içinde ölmek istemiyoruz” diyorlar.
Şunu uzun süredir yazıyorum, geçmiş yazılarda da görülecektir. Bir robotun içine bir gün içinde birkaç farklı uzaylı insan girebiliyor. Çünkü bir uzaylı kişi o yükü taşıyamıyor, sinyallere dayanamıyor. Robotların ve içinde vazifeli uzaylı kişilerin bu kadar sık değişiyor olması da davranışlarının detaylarında farklılıkar sergileyen sanki birkaç dublör kullanılıyormuş zannına sebep oluyor.
Son zamanlarda Ukrayna istihbaratçıları başta olmak üzere, pek çok farklı taraf, gerçek Putin’in dublörlerinin sahada olduğunu iddia ediyor ama arka planda aslında bu sarsıcı gerçek var.
Gerçekte ne bir Putin karakteri kaldı sahada ne de Rusya kaldı. Ankebut Ağına bağlı ve danışıklı dövüşen taraflar, ülkeler, mafyalar, dini gruplar, Putin’i ve Rusya’yı açıkça yıkılmaktan, yok olmaktan korumaya çabalıyorlar. Sonuç alamayacakları işlere vakit, ekipler ve paralar harcıyorlar. Ellerindeki son imkanları da bu mantıksız hamlede harcıyorlar.
İşte, Türkiye gibi kritik bir ülkede asıl sözü geçen taraf olan İstanbul “Türkiye de Rusya’ya uygulanan yaptırımlara tam riayet edecek” dedi ve dünya siyasetindeki sessizliğe, iki yüzlülüğe bir bakın. Dünden beri ortalık yıkılıyor, herkes açıkça Rusya’nın üzerine gidiyor olmalıydı ve bu gün itibariyle de Rusya’da açıkça Putin ve çetesi devrilmiş olmalıydı.
Dediğim gibi, sadece süreci biraz daha uzatabilirler. Neticesi değişmeyecek, Putin, çetesi ve Rusya, çok çok kısa süre sonra açıkça da çökecek.
Kazakistan’ın başındakiler, İstanbulla uyumlu ve eş zamanlı hamleler yapmamak için direndikçe, ben geriliyorum.
Kısa bir süre daha beklerim ve sonrasında Kazakistan’ı mahşer yerine çeviririm. Herkes sokaklarda, caddelerde olur. Kazakistan’ın başında, Türk/İslam düşmanı olarak programlanmış bir biyonik robot dahi duramaz.
Kazakistan başta olmak üzere bütün Türk dünyası, bu gün Yunanistan meselesinde, İstanbul’un durduğu gibi duracak. Bu tavrı da açık olacak. Rusya ile de arayı hızla açacaklar.
Çok kısa süre sonra Yunanistan’daki ABD ve NATO askeri yığınaklarını imha etmemiz… ABD ile, NATO ile, AB ile, İngiltere ile ya da her kimle çatışmaya girmemize sebep olacaksa, onlar şimdiden askeri çatışmalara hazırlansınlar.
Çünkü buradan dönüş yok. Üçüncü cihan harbi çıkacak olsa bile ki ben çıkmasını istiyorum, biz Yunanistan ana karası denilen topraklarımızı da geri alacağız. Oralardaki bütün düşman unsurları, hiçbirini ayırt etmeden imha edeceğiz.
Güney Azerbaycan, Irak, Azerbaycan, Kıbrıs ve Bulgaristan’ı da alacağız. Haydi, ne çıkıyorsa çıksın.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi