Türkiye’deki gizli Ermeni paralel devlet çöküyor – 54

Sıtkı Süreyya Önder de bir gizli Ermeni
Banu Güven de bir gizli Ermeni
Şeref Düzyatanlar da bir gizli Ermeni
İsmail Saymaz da bir gizli Ermeni
Cumhur Önder Arslan da bir gizli Ermeni
Önder Karaveli de bir gizli Ermeni
Ceren Önder Kandemir de bir gizli Ermeni
Önder Ergönül de bir gizli Ermeni

Ziya Gökalp da Ermeni, Yahudi, Kürt ve Çingene karışık bir soydandı.

Basit bir piyon olarak kullanılıp atılmıştı. Sonra kriptolar o cüceyi de Cumhuriyet döneminde dev gösterdiler.

En hakiki FETÖ’cülerden biri olan Hakan Şükür de gizli Hristiyan… Soyu karışık, Ermeni yanı da var.

Hakan Şükür’ün bir benzeri de Tugay Kerimoğlu… Tugay’ın da soyu karışık ama o da gizli Hristiyan ve bir yanı Ermeni…

Bunların arasında kendilerinin Çerkes, Boşnak, Gürcü vb olduğunu iddia edenlerin sayısı çok fazla ama ya o soylarla hiç bağları yok ya da uzaktan zayıf bir karışma var.

Erdal Alkış da gizli Ermeni…

Emrah Kayalioğlu da bir gizli Ermeni

Sabetaycı gizli Yahudi tarikatının okullarından biri olan Şişli Terakki lisesinde okudu ama Emrah Kayalıoğlu da gizli Ermeni…

Sonra St. Gerog Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulunda okutuldu. Sonra yine bir misyoner okulu olan Boğaziçi Üniversitesinde okutuldu. Sonra da adı rejimle özdeşleştirilmiş olan Cumhuriyet gazetesinde çalıştı.

Sistem bunu çok sayıda gence yapıyor, her yerden dolaştırıyor, dolu dolu bir kariyerleri olsun istiyor. Bu sırada, geçemedikleri bütün derslerden torpille geçiriliyorlar.

Sonra serüven tamamlanınca da sönük kalıyorlar. Kendilerinden beklenen işleri yapmıyorlar, yapamıyorlar. Çünkü ellerindeki diplomalar hükümsüz kağıt parçaları aslında… Onları almayı hak etmeden alıyorlar.

Hatta böyleleri etrafta da yüksek tahsilli kişiler olarak biliniyorlar, sonra bir bakılıyor ki fazlasıyla ketumlar, gerginler, sohbetlere, tartışmalara pek katılmıyorlar. Konuşsalar gerçek vaziyetlerini açık edecekler.

Sabetaycı Tansu Çiller de böylelerinden biri… Güya ekonomi profesörü ama boşbakan iken bile orta okul talebesi seviyesinde düz yazı yazamıyordu.

Çözebiliyor musunuz gizli Ermeni şifrlemelerini?

Vaka geniş çaplı olarak soruşturulsa, bu kişilerin de Ermeni/Çingene genlerine sahip olduklarının ve çevrelerindeki ailelerde de benzer vakaların yaşandığının meydana çıkma ihtimali, çok çok yüksek seviyede.

Bu vakada ise baba iddiaları ret etmiş. Böyle lanetli bir suçu işlemiş mi işlememiş mi henüz kesinleşmiş mahkeme kararı yok, bir şey diyemeyiz ama…

Türkiye’nin dört bir yanında Ermeni/Çingene, Kürt/Çingene, Yahudi/Çingene, Türk/Çingene, Rum/Çingene evlililerinin neticesinde doğan insanların…

Türkiye’deki pek çok inanılmaz, şaşırtan suçları işleyen kişilerin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu…

Hatta “Bütün suç türlerinde” Türkiye’de geçmişten bu güne kadarki “Suçlular/mahkumlar” listesinin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu….

Kesinlikle söyleyebiliriz.

Gen/kod uyumsuzluğu sorununu artık bilimsel seviyede çalışmalı ve dikkate almalıyız. Buna göre kararlar/kanunlar belirlemeliyiz.

Cumhuriyetçi diye bilinen gizli Ermeni ve gizli Yahudilerin, Türk diye Yunanistan’dan ve Avrupa’dan getirip en başta Trakyaya’ya yerleştirdiği ve sonra Türkiye geneline yaydığı Çingeneleri geri göndermeliyiz.

Bu da Londra’nın talimatları ile yapılmış “yıkıcı” ve “çökertici” bir operasyondu.

Ergin Konuksever gizli Ermeniydi.

Deniz Gezmiş de gizli Ermeniydi.

Yavuz Donat da karışık bir soydan geliyor. Çingenelik, Araplık da var ama gizli Ermeni yanı baskın…

Neşet Ertaş da gizli Ermeni ve Çingene karışık bir soydan geliyordu. Çingene yanı Ermeni yanından da daha baskındı.

Babası ile birlikte düğünlerde müzik çalarak geçim temin ediyorlardı.

Bu ailenin hatta soyun Türklükle, Müslümanlıkla, Alevilikle hiçbir bağı yok.

Sistem bunlar gibi Çingeneleri hep kullandı, kullanıyor. İstediğini basın ve medyadaki kriptoları yönlendirerek şöhret yapıyor. İstediğini hep şöhretli tutuyor, istediğini unutturuyor, yok ediyor. Hatta bu sırada öldürülenler de çok oluyor.

Yeşilçam denilen dip çukur, Ermeni/Çingene kırmalarıyla doluydu.

Diğer gayr-i müslim soylardan gelenler sayıca azınlıktaydılar.

Ses sanatçıları diye bilinenler arasında bile Ermeni/Çingene kırmaları doluydu, dolu…

Bunlar hep İblis’in planları… Bunları yapmadan insanları dinden, imandan, ahlaktan, namustan, faydalı işlerle meşgul olmaktan nasıl uzaklaştıracak. İblis dediğimiz cin taifesinden aciz bir kul. Yapabilecekleri çok sınırlı…

Sabetaycı Yahudi bir büyük vatan haini, diktatör, katliamcı, Türk ve İslam düşmanı, cinsi sapık, sübyancı, İngiliz casusu/piyonu olduğunu bütün cihana haykırdığım Adıtürk’te de ayrıca Ermenilik, Sırplık ve Çingenelik vardı.

Çingene yanı hafif kalmamıştı, epeyi baskındı.

Soyların/genlerin böyle ölçüsüz şekilde karışması da hep İblis’in ve Deccal’ın oyunu…

Böyle kişilerin boylarının çoğunlukla kısa, vücutlarının çelimsiz, gözlerinin şaşı, hareketlerinin hep fevri, hallerinin hep öfkeli, kararlarının çoğunlukla mantıksız olduğu görülür.

Konuları ve konuşmaları idrak etmekte çok zorlandıkları, çevreleri ile sağlıklı münasebet kuramadıkları görülür.

Hep hırsız olurlar, dolandırıcılık yaparlar. Çok vahşidirler ve sanki merhametleri bünyelerinden sökülüp çıkartılmış gibidirler. Yine ortak bir özellik olarak tamamı cinsi sapık olurlar. Aralarından tecavüzcü de çok çıkar. Osmanlı’da böyleleri hep cellat yapılırlardı. Hiç zorlanmadan cellatlık yapabilirler, baş kesebilirlerdi.

Türkiye’nin ceza evlerinde bu konularda bilimsel incelemeler yapılabilir. Yapıldıkça memleketimizin, milletimizin faydasına olacaktır. Hususiyle Çingenelerle Kürtlerin genlerinin karıştığı şartlarda insanların ne kadar sorunlu, zararlı ve tehlikeli oldukları bilimsel olarak da tespit edilebilir.

Fadıl Akgündüz de Ermeni/Çingene kırması…

Onu bütün cihan çoktan dolandırıcı olarak bilmişken, Ahmet Mahmut Ünlü’nün, bir de dinimiz İslam’ı alet ederek Fadıl Akgündüz ile paslaşması, yeniden büyük dolandırıcılık işlerine girmeleri, bir yanıyla da gizli Ermeni paslaşmasıydı.

“Fadıl ağabeyimizin temiz paraları, böyle temiz hizmetlere nasip oluyor” diye onlarca tekrarla konuşmuştu o baş dolandırıcı Ahmet Mahmut Ünlü…

Sonra sistem onun bu konularda yargılanmasına bile izin vermedi. Oysa mağdurlar “Bizi Cübbeli Ahmet hocamız bu işlerin içine çekti” dediler açıkça…

Uygunsuz kodlarla dünyaya gelenlerden biri de Murat Bardakçı…

Bir yanında güçlü olarak Çingenelik var, diğer yandan Yahudilik de Ermenilik de var.

Böyleleri şu dünyada ne rahat bulurlar, huzur bulurlar, ne de başkalarına rahat ve huzur verirler. Tam bir baş belası olurlar. Sürekli atarlı, sinirli, kırıcı, yılan dilli olurlar. Merhamet diye bir damarları sanki kalmamış, cımbızla çekilmiş alınmıştır. Sürekli zevk, eğlence, çalıp oynama, çalıp yeme işleriyle meşgul olurlar. En sakin göründükleri anlarda bile saniyede sinirden parlayabilirler.

Din, haya, namus, dava tanımazlar. Kadınlarını kıskanmazlar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın