
Mahsun Kırmızıgül
Ermeni, Yahudi, Çingene, Kürt karışık soydan… Ermeni yanı baskın ve terörist, bölücü, cani, çift kimlikli omurgasız gizli Ermenilerle fikir ve fiil/eylem birliği içinde…
Bu kadar karışık ve sorunlu genleri nedeniyle hayatı boyunca ve de şu anlarda hep idraki kapalı, anlamaz, anlatamaz, öfkeli, takıntılı bir ruh halinde…
Genler çok mühim… Genlerin kontrol dışına çıkmasına devlet otoriteleri izin vermemeli.

89 kişiyi takip ediyor. Takip ettiği kişiler listesi gizli Ermeni hainlerle, hırsızlarla, katillerle, teröristlerle dolu…
Hızlıca baktım geçtim ama ben sadece iki yabancı kişi gördüm. Biri Elon Musk, diğeri de Joe Biden…
Mahsun Kırmızıgül kodlamalı gizli Ermeninin, Joe Biden’ın Ermeni kökenli olduğunu bilen kişilerden biri olması ihtimali çok yüksek. Bunlar soruşturmalık mevzular…

Anlatmaya gerek yok, Gülben Ergen’in pisliklerini büyük kalabalıklar biliyor. Onun nasıl bir dünyadan geldiğini, ne haltlar ettiğini, neye hizmet ettiğini hep biliyor kalabalıklar… Mafya, terör, fuhuş, tehdit, şantaj ve her yol var bunlarda da…
Gülben Ergen de gizli Ermeni ama soyu karışık olanlardan… Yahudilik de var.

Bu da çok büyük bir terörist ve hain…
Türkiye hukuk devleti olsa, kurumlarımız kriptolardan temizlense, beş dk dışarıda kalamaz. İçeri girince de bir daha güneşi göremez.
Zaten ben böyle hainlerin, ihanet ettikleri milletin paralarıyla ceza evlerinde onlarca sene beslenmesine karşıyım. Buna asla izin vermeyeceğim.



Mahsun Kırmızıgül’ün meşhur şirketi Prestij Müzik’teki prodüktörü Okan Topaloğlu…

Azılı Türk ve İslam düşmanı Mahsun Kırmızıgül’ün paslaştığı gizli Ermeni yönetmenlerden…



CHPKK’li Eren Erdem’e sorsak “Şu nasıl bir şifreleme?” diye…
Bence en iyi o anlatır.

Gizli Ermeni ekran fahişelerinden… Bedenini fiziken değil dijital alem üzerinden pazarlayanlardan… Üstelik eş zamanlı olarak milyonlarca erkeğe pazarlayabilenlerden…
Milletin ahlakı, namusu tamamen çöksün diye kullanılan piyonlardan. Sonra bunları sanatçı, aydın, çağdaş ve bilmem ne diye kabullenmeliyiz. Aksi halde yobaz biziz, ahlaksız biziz, çağ dışı biziz, sorunlu olan biziz…
Sonra da “Tacize, tecavüze hayır” diye çıkıp bağıranlar da bunlar. Etki tepki dedikleri şey bu değilse, nedir? Bunca kadın, bunca erkeğin arasında her gün, her saat, her dakika her yerini sergileyecek de erkekler cinsi dürtülerini her gün, her saat, her dakika bastırmak için mi savaşacak? Kaçı bu savaşı kazanabilecek? Kazanamayan ve dürtülerinin peşinde giden mi asıl suçlu, yoksa sonucun böyle olacağını bildiği halde gizli Ermeni ve gizli Yahudi kadınlarını ekran fahişesi yapıp duranlar mı?
Ekranlardan, iş yerlerine ve sokaklara kadar her yere çıplaklığı yayanlar mı? Kadını ve çıplaklığı, şu milleti aşılmaz sorunlara boğmak için, silah gibi kullananlar mı?
İblislik, başka bir şey değil. Kimse Türk olmak, Müslüman olmak zorunda değil. Herkes öncelikle medeni bir insan olmak zorunda. Asgari insani hususiyetleri sergilemek zorunda. Düşman ordusu olsa vurur, insanın canını alır, malını alır. Bunlar dinini, ahlakını, namusunu, sonsuz saadetini alıyorlar.
Hala Deccal’ı ve Deccal devrini/küfrünü bekleyenlere şaşmamak mümkün mü…


Gülben Ergen’e sormamız lazım. En iyi o açıklayacaktır bu şifreleri…
Yıldıray Gürgen de Mahsun Kırmızıgül’ün etrafında olanlardan…

İran Ermenilerinden…


selin, selen, ceren, caran gibi kodlamalar hep gizli Ermeni kodlamaları…
Bunların arasından kütük kadar vasıfsız olanları, ottan tozdan gözünün önünü görmeyenleri, okuduğunu anlamayanları bile iki harekette ve iki dakika içinde sosyal medya fenomeni olabiliyorlar.
Türk evladı da uğraşsın, çabalasın dursun… Garibim bilmiyor ki nasıl bir çarkın içinde olduğunu…

Bkz: Şekil 1-A
Her gün Türklük edebiyatı yapan, vatan ve millet ve kahramanlık edebiyatı yapan… Lafa gelince Türklüğü kimseye bırakmayan ama her fırsatta kendi gibi kripto kimlikli vatan hainlerini, mafyaları, kara paracıları, Türk ve İslam düşmanlarını itibarlı göstermeye çalışan Gizli Ermeni Ümit Özdağ…
Ne yapmış, Ceren Caran’dan alıntılamış… Alıntı yapılacak Türk mü kalmamış?

Bur-ak’ı dahi şifre olarak kullandıklarını, önceki paylaşımlardan anlamışsınızdır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi