Her yer her yere bağlanıyor bu şekilde ve tarafların büyük çoğunluğunu memnun eder bu hali…
Tek zor kısmı Türkiye tarafı, her yer dağlık ama olsun. Hakkından geleceğiz her zorluğun. Fırat ve Dicle nehirlerinin varlığı sayesinde bu proje çok çok hızlı ve düşük masrafla yapılabilecek.
Van gölü ve Urmiye gölü kurumaktan kurtarılacak. Kara deniz, Ak deniz, Hazar denizi ve Basra körfezi birbirine bağlanacak.
Kanallar doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki kadim sorunları temelden çözecek. Ne fakirlik kalacak, ne işsizlik, ne terör, ne kavga gürültü. Aynı şekilde Suriye’deki ve Irak’taki sorunları da kökünden kazıyarak çözecek.
Her yerde çiftçilik, hayvancılık, ziraat, sanayi, yüksek seviyede alış veriş, yoğun ve düzenli nüfus, düzenli şehirleşme, kaliteli eğitim, bedenen ve zihnen sağlıklı toplumlar olacak.
Erdebil, Tebriz, Van, Hatay, Diyarbakır, Batman, Gazi Antep, Şanlı Urfa, Lazkiye, Halep, Rakka, Deyrizor, Erbil, Musul, Kerkük, Bağdat, Necef, Nasıriye, Basra… Bunlar başta olmak üzere onlarca şehir birden silkelenip ayağa kalkacak.
Bölgedeki Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milletler… Müslim ve gayr-i müslim topluluklar hızla rahat nefes alacaklar. Bu vesile ile de barış içinde, huzur ve emniyet halinde yaşamak mümkün olacak.
Belki de Van gölünü Kara denize bağlayan kısmı en sona bırakarak önce diğer kısımları hızlıca yapmak mantıklı olacak. Bu gibi ana kanallar tamamlandıktan sonra bile işler bitmeyecek. Çünkü her bir yere ara/tali kanallar da açılacak.
Olmaz ya, oldu diyelim. Ad kavminin hükümdarı Şeddad bin Ad mezarından kalkacak olsa “Benim zamanımda daha yüksek bilim ve teknoloji ve çok daha geniş imkanlar ve siyasi şartlar vardı ama ben bile bu kadarını düşünememiştim. Hakikaten iyi iş çıkmış” diyecek.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
