Putin!


Çık o sığınaklardan çık…

İn şu sahaya da son çatışmaları yaşayacağız. Ordun mu kaldı, donanman mı kaldı, hava kuvvetlerin mi kaldı, deprem silahların mı kaldı, orman yakan uyduların mı kaldı, neyin kaldıysa topla hepsini ve kalk ayağa. Kaçma kendin çıkarttığın bu savaştan… Kaçacaktın da niye çıkarttın?

Sana bu dünyada daha fazla nefes almak hakkı/imkanı yok. Sen dünya tarihinin gelmiş geçmiş en şeytanlaşmış karakterlerinden birisin. Kaldırırım ordumu ayağa, eze eze gelirim Moskova’ya, yine de seni imha ederim.

O Güney Azerbaycan’da ya da Türk dünyasının herhangi bir yerinde, bir tek Türk asılsın ya da vurulsun, senden bin, danışıklı dövüştüğün Austin’den bin adam öldürürüm. Bire bin… Ayrıca şehirlerinizi, mekanlarınızı, tesislerinizi başınıza yıkar ya da yakar geçerim. Siz iyice sıktınız. Bu dünyayı, bu Türkleri sahipsiz mi zan ettiniz. Her yerde karşımda senin piyonların var, senin fitnelerin ve planların var. Sen neredesin, saklanıyor musun yoksa?

Korkaklar gibi kaçmayın, hani nerede sizin uçak gemileriniz, denizaltılarınız, haydi toplanın da sahaya inin. Cihan yanacak olsa bile, tek bir dünya insanı kalmayacak olsa bile sisteminizi başınıza yıkacağım. Lanet herifler sizi… O biyoniklerin içine de saklanmayın. Yüreğiniz varsa, bir davanız varsa, güçlüyseniz, üstünseniz, kendiniz olarak sahada görünün. Sizi gidi omurgasız yeşil sürüngenler sizi…

Haydi, İstanbul burada, Moskova nerede? Washington nerede? Londra nerede? Tahran nerede?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın