Zorunlu afet/deprem sigortası vurgunu

Vatandaşlarımız zorunlu sigortaların hiçbirini ödememeli. O paralar çoktan İngiltere’ye, İsrail’e ve ABD’ye aktı ve biraz da Türkiye içindeki sözde siyasi partiler/çeteler paylarını da aldılar ve o paralar tamamen hiç edildi.

Devletin hatta büyük özel sigorta şirketi olarak görünenlerin, ciddi bir afet sonrasında kimseye para ödeyecek birikimi/parası, gücü, vaziyeti yok. Devasa çapta ve devlet eliyle yapılan bir nitelikli dolandırıcılık sistemi bu… Türkiye’nin başka devletleri/milletleri desteklemesi, besleyip bakması, güçlendirmesi için yapılan binbir türlü hileden, hırsızlıktan sadece biri bu…

Yine her zaman olduğu gibi, adli makamlardan ve ayrıca basın ve medyadan da yüksek sayıda suç ortaklarıyla birlikte yapılan bir dolandırıcılık faaliyeti bu… Tek başına hükumetin yapabileceği gibi bir vurgun değil bu… Ya da gizli ve asıl hükumet olan MHPKK’nin ve CIA casusu Bohçalı’nın… Ya da danışıklı muhalefet olan CHPKK’nin, HDPKK’nin işin içinde olmasıyla yapılamayacak kadar büyük bir dolandırıcılık ve hukuksuzluk faaliyeti bu…

En tepeden, Londra’dan ayarlanmış ve Türkiye içinde yüksek sayıda tarafın bir araya getirilmesi ile uygulanmış bir plan ve hırsızlık bu… Yüksek sayıda sözde basın mensubu, aslında vatan haini ve nitelikli dolandırıcı kişi de bu dolandırıcılık faaliyetinin içinde yer aldılar ve yakında bu hususta da yargılanacaklar.

Türk milleti, onlarca senedir onlarca başka millete bakıp beslediği için bu gün bu halde… Yetmemiş, bir de aynı ülkelerin kara para işleri çökmesin diye, on milyondan fazla sözde mülteciye de bakıyoruz hala… İlan edilmemiş bir sömürge ülkeyiz biz. Hiçbir zaman demokrasi de cumhuriyet de olmadı/uygulanmadı bu topraklarda… Bir de onlarca hatta yüzlerce senedir kanımızla, canımızla bile beslediğimiz batılı ülkeler, kendilerini medeni, bizi çağdışı ilan ettiler. Londra merkezli, ABD’nin de maşa olarak kullandığı, şeytanca bir sömürü sistemi bu… İyice ellerine düştüğümüz devre cumhuriyet devri, demokrasi devri dediler de daha acımasızca sömürdüler, sömürüyorlar. Kanımıza, iliğimize kadar kuruttular bizi ama adına kurtuluş dediler, kurtuluş savaşı dediler.

Milyonlarca Türkiye vatandaşı fert fert ya da gruplar oluşturarak peş peşe davalar açmalı. Paraların izi sürülmeli, Türkiye içindeki resmi yetkili dolandırıcıların ve bu zamana kadar birkaç nesildir dolandırıcılıkla Karun gibi zengin olmuş malum sözde Türk ailelerin derhal cezalandırılmasının haricinde, ilgili devletlerden/milletlerden bu devasa meblağda paraların derhal tahsili için mekanizmalar kurulması da adli makamlardan talep edilmeli.

Hainler ve dolandırıcılar, milletin gücünü görmeliler. Kimse kimseye zorlayarak sigorta yaptıramaz. Hem zorunlu sigorta sistemi hukuka uygun değil ve hiçbir hükumet bu yönde kararlar alamaz. Sigorta yaptırmayanları kamu kurumlarının hizmetlerinden men edemez ya da sınırlandıramaz… Hem de o paralar daha şimdiden çalındı, yok edildi.

Büyük/kapsamlı ve peş peşe yaşanabilecek afetler sonrası sigorta sözleşmesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmesini geçelim, bu milletler arası vurgun/dolandırıcılık işinin görünürde en tepesinde/başında bulunan şu hükumetin memura maaş verebilecek imkanları bile yok. Çala çala, sömüre sömüre bitirdiler, çökerttiler sistemi…

Şu anda bile memuruna maaş ödeyemeyecek kadar kötü vaziyette bir hazine var. Hala daha çalmanın, cebe indirmenin, malum ülkelere göndermenin, öncelikle onları ayakta tutmanın yollarına bakıyorlar. Onları ayakta tutmak için ordumuzu terör örgütü konumuna düşüren sınır dışı askeri müdahaleleri yapmanın, Suriye’ye hala ve daha fazla kan dökmek için girmenin, kandan beslenmenin, beslemenin hesabını yapıyorlar. Bu süreçte Türk milleti uyanmasın diye, malum ülkelerle de danışıklı dövüşüp restleşiyorlar.

Devlet, millet, çoluk/çocuk, Türk milleti ya da çevremizdeki milletler, hiçbirinin umurunda değil. Önümüzde afetler var diye kimse sizi kandırmasın ve hiçbir sözde zorunlu sigorta sistemine beş kuruş daha kaptırılmamalı. Şu andan sonra o sistemlere para ödemek karanlığa kurşun sıkmak gibidir. Hala bu hususlarda vazifelerini yapmayan, çok geç de olsa hukuksuzlukları düzeltmeyen ve soygunları engellemeyen adli yetkililer, o afetlerin en altında kalıp ezilirler. Gece gündüz her fırsatta, afetler olmasın diye dua etmeliler. Aksi halde kendilerini milletin ayaklarının altında bulacaklar.

99 depremi sonrası uygulamaya alınan ve tamamen hukuksuz olan ek vergilerle depremzedelere hiçbir şey yapılmadı ve ayrıca yaşanması muhtemel afetlere karşı da hiçbir hazırlık/tedbir/masraf yapılmadı… Yapa yapa bunca sene sonra bir deprem bildirimi sistemini güya yaptılar, o da çoğu yerde çalışmadı, işe yaramadı. Onu da ayrıca bir satanist ritüele çevirmeye çabaladılar. Bu hususlar da çoktan adli makamların mesuliyetinde olan ve davalar açılması gereken bir husus…

Zararın neresinden dönülürse de kârdır. Bu güne kadar para kaptıranlar da bu günden sonra asla bir kuruş dahi kaptırmamalılar. İşte burada en açık şekliyle yazıyorum. Önümüz kış ve kış mevsiminde büyük afetler olsa, kara kışta hiç kimse devleti yanında bulamayacak. Devlet, resmi kurumlarına ait hizmet araçlarının yakıt masraflarını karşılayamaz bir halde… Devletin şu anda başında olan casuslar/piyonlar, o afetlerin hemen sonrasında insan ve organ kaçakçılığı ve ayrıca ziynet eşyası kaçakçılığı yapmanın, bundan elde edilecek kara ve kanlı paranın büyük kısmını her zaman olduğu gibi İsrail’e, İngiltere’ye ve ABD’ye aktarmanın yollarına bakacak.

Diplomasız, kanunsuz, geçersiz ve dış güçlerin faaliyetleri ile devletin başına getirilmiş Tayyip’in… Onu oraya CIA’nın talimatları icabı getirip devleti arka plandan babasının çiftliği gibi yöneten ve istediğinde kendine çalışan mafya babalarını bile ceza evlerinden keyfi şekilde çıkartan CIA casusu Devlet Bohçalı’nın… Ve bunların etraflarında oluşmuş suç/ihanet çetelerin iki yakalarına hukuk yoluyla derhal yapışılması farz üstüne farzdır.

Yoksa aç, açıkta, yaralı, çaresiz kalmış yığınlar, bu sistemin mensuplarını, basın/medya ve adliye kısımlarında olanlarına kadar ayaklar altına alıp ezecektir.

Neresinden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin yakın geleceğinde olağanüstü hadiseler olduğu görülebiliyor. Çünkü bu soygunlar, bu sömürü, bu kanlı sistem, bu insan ve organ kaçakçılığı, bu adaletsiz adalet sistemi devam ettikçe, biz her geçen gün ülkeyi ve hatta dünyayı germeye devam edeceğiz. Hala ayakta tutmak istedikleri şeytani sömürü sisteminin bütün taşıyıcı kolonlarını şu ana kadar zaten kırdık. Bir kıvılcımlık, bir üflemelik işleri kaldı ki burası mesele değil. Mesele, son darbeyi en doğru zamanda vurmak. Çünkü o darbeyi vurduğumuz dünya üzerinde silsile halinde halk ayaklanmaları ve ayrıca askeri, siyasi, mali, içtimai depremler yaşanacak. Mesele o kadar büyük ve bir arada yaşanacak olan sarsıntılar sırasında kontrolü elde tutabilmek meselesi… Çünkü kontrolsüz güç, güç değildir.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Yok yok…

Şu Perinçek’ten ve onu başında tutanlardan hiçbir şey olmaz. Bunu şu kısacık sürede, açıklamalarıyla ve kararlarıyla ve en iyi fırsatlarda bile hamle yapmamaları ile tekrar tekrar gösterdiler.

Perinçekgiller familyası içerisinde, hiçbir ülkeye mandacı olmayacak, sömürge olmaya rıza göstermeyecek, Türkiyeli bir duruş sergileyecek, benim siyasetimi anlayabilecek, neler yapabildiğimi ve şimdiden sonra neler yapabileceğimi doğru değerlendirebilecek ve kendine uygun gördüğü kısımlarda benimle eş zamanlı hamleler yapabilecek kişiler var.

Onlara, Doğu Perinçek’ten ve çevresindeki “mandacı zihniyetli” kişilerden ayrışmalarını tavsiye derim. Çünkü Türkiye, batının örtülü işgalinden ve açık sömürüsünden kurtulunca Çin’in ya da başka bir ülkenin örtülü işgali altına girmeyecek. Zaten Türkiye’nin gerçek hürriyetine kavuşması, Çin’in de son darbesi olacak.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

NATO’dan ayrıldıklarını ilan etmek zorunda kalacaklar

NATO’nun kara para işleri, terör işleri, sömürmeleri, katliamları dahil her türlü pis işleri somut delillerle meydana çıkacak. NATO üyesi pek çok ülke peş peşe ve kaçarcasına NATO’dan ayrıldıklarını ilan etmek zorunda kalacaklar.

İran’da karşımızda aslında dünyalı taraflar değil, uzaylı taraflar direniyorlar. Lakin İran’daki yeraltı uzaylı üsleri/şehirleri perişan hallere geldiler. Can ve mal kayıpları çok büyük. Uzun süre daha dayanamayacaklar.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Yüzen suni adalar yapılacak

Bu günden sonra çatışmalar her geçen gün daha da artacak, şiddetlenecek ve insanlıktan da gizlenemeyecek. Dünyaya uzun süredir aslında İstanbul’un yön verdiği açıkça ifade edilmek zorunda kalınacak.

Sancılı, acılı, çatışmalı süreç bittikten sonra, hep söylediğim gibi Türkiye merkezli yatırım/proje fırtınaları esecek. Türkiye’den dünyaya dalga dalga yayılan projeler olacak bunlar…

Bu projelerden biri de devasa yüzen adalar projesi… Bu adaların en küçüğü 10 kilometre kare alana sahip olacak. 4 ya da 5 katlı olacaklar. Katlar en az 30 mt yüksekliğinde olacak. Her bir suni adada en az yüz bin daire olacak. En az 400 bin kişi aynı anda ve sıkışıklık oluşmadan tatil yapabilecek. Dairelerin en küçüğü 60 metre kare genişliğinde olacak. Dairelerden en az kırk bin tanesi deniz ve sahil/kumsal manzaralı olacak.

Her bir suni adada onlarca büyük spor salonu, onlarca büyük halı saha, onlarca devasa AVM, yüzlerce restoran, onlarca büyük havuz olacak. Suni adaların her katının dört bir yanı, gerçek sahilleri aratmayacak kalitede ve doğallıkta ve görünüşte olacak. Adaların hiçbirinde ve hiçbir yerinde metal/mekanik görüntü ağırlığı olmayacak.

Adanın en üst katı, bahçeli triplex villalar ile dolu olacak. Adaların bazılarında en üst kat dev bir saray gibi yapılacak. Adaya dışarıdan bakanların gözlerini kamaştıran bir görüntü oluşacak. Adaların bütün kısımlarını profesyoneller sanat eseri gibi çizecekler. Her şeyin detayı, şekli, rengi, işlemesi, kabartması, malzemesi özenle çalışılacak.

Bu adalar ihtiyaç duydukları elektrik enerjisinin binlerce katını sorunsuz ve gece-gündüz sürekli olarak üretebilecekler. Elektrik üretme sırasında suyu buharlaştırma tekniklerini ya da güneş enerjisi panellerini kullanmayacaklar. Bir şehrin sahiline geldiklerinde, talep olursa üç-beş büyük şehri aynı anda besleyebilecek kadar elektrik enerjisi satabilecekler. Aynı şekilde bol bol içme suyunu şehirlere de satabilecekler. Adaların, tatilcilere görünmeyen bodrum katında bol bol bitkiler yetiştirilecek ve günlük/taze olarak tatilcilere servis edilecek. Yine bu adalar tatilcilerin göremeyeceğ kısımlarında büyük çapta ve sürekli olarak balıkçılık yapacaklar. Bu sayede de tatilcilere günlük taze balık servis etmekte hiç zorlanmayacaklar.

Bu tür adaların battığı görülemeyecek. Okyanusun dev dalgalarından bile pek etkilenmeyerek yollarına devam edebilecekler. Herhangi bir ülkenin donanmasının önde gelen birkaç denizaltısı bu adalardan birine saldıracak olsa ve yüzlerce torpidosu adaya isabet edecek olsa bile batıramayacaklar. Çok özel tekniklerle ve malzemelerle yapılacak bu adalar… Uzaydan, havadan, denizden ve denizin altından yapılabilecek enerji saldırılarına karşı da korumaları olacak bu suni adaların. Mesela Elon Musk hep yaptığı gibi Starlink denilen uydu ağıyla ileri teknolojili saldırılar deneyecek olsa, bu adalar o uyduları peş peşe vurup düşürebilecekler. Bunlar yaşanırken tatilciler hiçbir şey fark etmeyecekler, rahatsız olmayacaklar.

İlk kalkışta yavaş hareket edecek olan bu adalar, kısa süre sonra büyük sehayat gemilerinden çok daha yüksek hıza kolayca ulaşabilecekler. Adalardan her biri milyarlarca dolara mal olacak ama devamındaki 3-4 sene içinde kendi masrafını amorti edebilecek. Üstelik kolay kolay bakım, tadilat gerektirmeyecek. Gerektiğinde ise düşük masraflı tadilat, tamirat yapılacak. İlk ada en fazla üç sene içinde her şeyiyle tamamlanıp kullanılır olacak. Devamında ise her altı ayda bir yeni suni ada tamamlanacak. Bir süre sonra bu adalardan dünyada yüzlerce adet olacak. Bazıları tatil adası olarak değil, sürekli ikamet adası olarak kullanılır olacak. İnsanlar bu adaları karalardan daha emniyetli, daha ferah, daha huzurlu bulacaklar. O vakit geldiğinde yüz milyonlarca dünya insanı, çok mutlu, mesut olarak bu adalarda ikamet ederek yaşayabilecekler.

Tatil adalarında dünyanın en iyi hastahaneleri de yer alacak. Tedavi olmak, şifa bulmak için de insanlar bu yüzer suni adalara akın edecekler. Yine adalarda tatil yapanlar, günde birkaç saatliğine türlü el sanatlarına dair atelyeli ve geniş imkanlarla donatılmış bir eğitim de alabilecekler. Tatil adalarında çok büyük düğün salonlarından da olacak ve isteyenler düğünlerini bu adalarda yapabilecekler.

Söz konusu adaların, anlatması çok uzun gidecek türlü türlü özellikleri, incelikleri olacak ve sancılı süreçten hemen sonra bunların inşasına da hemen başlanacak.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Rusya’sız bir dünyaya doğru…

Önümüzdeki yakın süreçte, Rusya’nın siyasetinde, daha doğrusu Ankebut Ağının Rusya merkezli olarak oynattığı danışıklı dövüşlerde, planlarda ani çökmeler olacak. Bunun neticesi olarak pek çok mühim gelişme yaşanacak ama Rusya, doğal gaz ve maden sahalarında/sektörlerinde bile çok büyük kayıplar yaşayacak, zarar edecek. Danışıklı dövüştüğü taraflara da kaybettirecek.

Rusya, bu kadar büyük kayıpları yaşadığı halde, bu kayıpları yaşamasına sebep olan taraflara ciddi bir karşılık bile veremez hale gelecek. Rusya ile beraber kaybeden danışıklı dövüşçü taraflar da hiçbir karşılık veremeyecekler.

Rusya, Suriye’den de kısa sürede ve tamamen çıkartılacak ve Suriye’nin peşinden, dünyanın başka başka yerlerinde de büyük kayıplar, zararlar yaşayacak, yaşatacak. Bu süreç sırasında Rusya’nın ordusu da harp sanayii de çok büyük kayıplar yaşayacak.

Hiçbir şekilde öngörülemeyen bir sürpriz karşımıza çıkmazsa, kesinlikle kısa sürede Rusya diye bir federasyon kalmayacak. Belki adına Rusya denilen ve çok içeride, Türkiye’den epeyi uzakta bir küçük ülke bir süre için kalabilir.

Rusya, defalarca uzattığım dost elini her seferinde nankörce kırmaya kalkmasının bedelini, hak ettiği kadar ağır ödeyecek. Rusya, hala insan kaçakçılığı, organ kaçakçılığı, zorla fuhuş işleri yapan ve yaptıran bir devlet/millet olmanın, İstanbul’un hassasiyetlerini hiçe saymanın bedelini çok ağır şekilde ödeyecek.

Rusyayı uzaylı taraflar ve ellerinde bulunan elektromanyetik silahlar da koruyamayacak ve kurtaramayacak. Semud kavminin elindeki teknoloji Rusya’daki teknolojinin çok ama çok ilerisindeydi ama kurtulamadılar.

Rusya şirketi olarak görünen ve Ankebut Ağına bağlı olmayan bütün şirketler, Rusya sınırlarının dışına taşınmalılar. Gerekiyorsa hiçbir yere taşınmayıp faaliyetlerini durdurmalı ve sermayelerini Rusya dışına çıkartacak korumanın yollarına bakmalılar. Yakında peş peşe batacak olan Rus şirketlerinin daha doğrusu Ankebut Ağı şirketlerinin hisseleri de elden çıkartılmalı. Rus enerji şirketlerinin hisseleri ise en başta çıkartılmalı.

| mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi